Angoria Bölüm 82: Satış...

Angoria Bölüm 26: Satış…



İkisi sersemlemiş bir şekilde dururken, aynı zamanda Demirkuyruk hızlıca birisinin üstüne atlamış ve kendine göre uzun ve sivri dişlerini Yüzerkanat’ın boynuna doğru geçirmeye çalışmıştı. Ancak ne kadar denerse denesin kahverengi tüylerin içine doğru dişlerini geçirememiş ve aynı zamanda yüzerkanat pençeleri ile karnını çizmişti.

Çizilen karın bölgesi sert derisinden ötürü pek etkilenmemişti ancak, diğer bölgelere nazaran daha narin olduğu için ufak izlere neden olmuştu. Postunda açılan minik delikler ile birlikte derisi görünür bir hale gelmişti.

En sonunda diğer yüzerkanat da kendisine gelmiş ve kanatlarının bir çırpması ile birlikte hızla ileriye doğru atılmıştı. Kung Lao kısacık bir kanat çırpmasıyla birlikte bu kadar hızlanmasını beklemediği için şaşırmış ve ağzı açık bir şekilde izleye kalmıştı. Hızla ilerleyen yüzerkanat kendi türünden olan diğer yüzerkanatın üstündeki Demirkuruğa doğru hızla ilerlemiş ve gagası ile güçlü savunmaya sahip kürküne doğru gaga darbesi ile vurmuştu.

Vurmuş olduğu darbe ile birlikte zavallı demirkuyruk daha fazla dayanamamış ve kendisini rüzgara bırakma zorunda kalmıştı. Minicik gövdesinden ötürü uzun süre uçmuş ve bir kuşun neler yaşadığını dahi anlayacak hale gelmiş olan demirkuyruk yere indiği zaman şans eseri dört ayağının üstüne düşmüş ancak bu ilerlemesini durdurmaya yetmemişti.

Çimenlerin içinde sürüklenmeye devam eden minik sincap en sonunda bir taşa çarparak ancak durabilmiş ve çarpmış olduğu taşta uzun süre kalmıştı. Nefes nefeseydi ve ne yapacağını bilemez haldeydi.

Nefesleri hiç kesilmeyen demirkuyruk, en sonunda kendisini toparlamış ve taştan kendisini ayırmıştı. Ancak ayırdığı sırada arkasından dökülen minik taş parçaları darbenin ne kadar etkili olduğunu göstermeye yetmişti.

Son derece güçlü bir saldırıdan bile gayet rahat bir şekilde korunabilmişti…

Kung Lao bu kadar dayanıklı olmasını asla ama asla beklememişti. En azından bedeninin bir kısmının kanayacağını düşünmüş ve ona göre bir acıma belirtisi göstermişti ancak en ufak bir değişim olmayınca bu acıma belirtisi yerine suratında hafif bir morluk oluşmuştu.

Minicik sincap bile son derece güçlüydü. Ya kendisi ? Bu sincabın yarısı kadar bile dayanıklı değildi, Kung Lao bunları düşünürken içinden kendisine lanet okuyordu.

Sanki hiçbir şey olmamışta, sadece kendisini kızdırmış gibi Demirkuyruk dişlerini daha da belirgin bir hale getirmiş ve ‘’Hcwikkk!!’’ diye çığlık atmıştı. Atmış olduğu çığlık korktuğundan mı yoksa, sinirlendiğinden mi belli değildi. Ancak hareket tarzında ufak bir değişikliğe yol açmıştı.

Yüzenkanat’a koşmak yerine hızla Kung Lao’ya doğru koşan demirkuyruk, Kung Lao’nun kendisine doğru geldiğini fark etmesine yol açmış ve ne olduğunu bile anlayamadan aynı zamanda yüzerkanatlarında kendisine doğru gelmesine neden olmuştu.

Kung Lao kendisine doğru gelen iki yüzerkanat ve bir demirkuyruğu gördüğünde ne yapacağını şaşırmış ve apar topar elindeki kılıcı doğrultarak savunma pozisyonuna geçmişti. Kılıcı şuan bir uzun kılıç kadar ağırlıktaydı ve bu onun daha kolay hareket etmesine neden olmuştu.

Elinden gelen en iyi savunma duruşunu alan Kung Lao omzuna doğru tünemiş olan Demirkuyruğun ne yapmaya çalıştığını halen daha anlayamamış bir şekilde önüne bakmaktaydı.  Bu esnada ise iki yüzerkanat Kung Lao’ya doğru pençelerini göstererek dalışa geçmişlerdi.

Kung Lao bu olaya ne ara dahil olduğunu dahi anlayamamıştı ancak bu durumda yapabileceği tek bir şey vardı oda kendisini savunmaktı. Gelen ilk saldırı daha öncesinde Demirkuyruğun üstüne atlamış olduğu yüzerkanattan olmuştu ve Kung Lao hayvana acıyarak bakmış ve kılıcını düzgün bir tek çizik ile aşağıya doğru indirmişti.

Kılıcın değmiş olduğu yüzerkanat tıpkı bir tafu kesiliyormuş gibi bir anda ortadan ikiye bölünmüştü. Bunu yaparken daha çığlık atma fırsatı bile olmamıştı. Kung Lao bir kez daha kılıcın muazzam gücü karşısında şaşkınlığa uğramış ve tekrardan zihninde ‘’Benim için çok tehlikeli!!’’ diye bağırmıştı.

Tek bir vuruşla bir kaynak canavarını ortadan ikiye ayırmak?! Bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Bunu bir başkasına anlatacak olsa büyük ihtimalle karşısındaki kişi gülmekten ağlar ve hüzünün ne olduğunu unuturdu.

Eşinin tek bir vuruş ile öldüğünü fark eden diğer yüzerkanat ise bir anda pike yapmış ve saldırıdan vazgeçmişti. Hızlıca yukarıya doğru kanatlarını açış ve yükselmişti. Ardından ise boğazından ‘’FROWW!!’’ diye acıklı bir ses çıkmış ve bu ses tüm çevreye yayılmıştı.

Yüzerkanat daha öncesinde hiç bu kadar sinirlendiğini hissetmemişti, ilk ve tek eşini bir insanın kılıç darbesiyle kaybetmişti. Bu bir daha asla çiftleşemeyeceği anlamına geliyordu, üstüne üstlük bunu zaten asla istemezdi. Onlara göre sadece bir kişi hayatında olabilirdi.

Çığlığın yayılması ile birlikte bir anda başka çığlıklar ortaya çıkmış ve benzer bir sesten ötürü büyük bir koroya neden olmuşlardı. Sesleri güzel olmuş olsa belki de Angoria’da ki en iyi şarkı söyleyen topluluk olacaklardı.

Bu sırada Kung Lao sincaba doğru kafasını çevirdiğinde sincabın güldüğünü fark etmişti. Bunu bilerek yaptığını işte o zaman anlayan Kung Lao ise sincabın bunları düşünebildiğini fark etmesiyle birlikte ona daha fazla hayranlık duymuş ve aynı zamanda saygı göstermişti. Bu esnada ise Kung Lao kafasını tekrar yukarıya kaldırdığında önlerindeki Yüzerkanat’ın yaklaşık 500 metre gerisinde biriken kahverengi buluta bakmış ve zor anlar geçireceğini o zaman anlamıştı.

Kung Lao’nun aklına gelen ilk şey kaçmak olmuş ve sismik adımlar ile geriye doğru hızla kaçmaya başlamıştı. Nasıl olurduda elindeki kılıç olmuş olsa bile bir yüzerkanat ordusuyla baş edebilirdi ki? Eğer bunu yapan birisi olmuş olsa ismi kesinlikle tarihe kazılırdı.

Ancak bunu yapamayacağı için hızla kaçan Kung Lao omzunda bulunan demirkuyruk ile hızla oradan uzaklaşmaya başladı.

Hızı ne kadar yüksek olursa olsun Yüzerkanatlar bir çırpıda Kung Lao’nun arkasına yetişmiş ve hızla Kung Lao’ya yaklaşmaya devam emişlerdi. Kung Lao ne yapacağını şaşırmıştı. Daha öncesinde hiç bu kadar hızlı bir rakip le karşılaşmamıştı. En son neredeyse kendisine yaklaşacak olan kişi Gun Chi’di ve o bile bu kadar yaklaşamamıştı. Sağ omzundan kendisine doğru atılan bir yüzerkanattan kıl payı kurtulan Kung Lao dengesini kaybetmemek için kendisini çok zorlamış bunu başarmıştı. Aynı zamanda gelen bir başka saldırıdan da son anda kaçınan Kung Lao derin derin nefes almak zorunda kalmış ve şakağından aşağıya bir damla ter düşmüştü.

‘’Kesinlikle çok hızlılar!’’ diye bağıran Kung Lao ne yapacağını bilemez bir halde hızla elini omzuna götürmüş ve ‘’Bunu aramıyormuydunuz siz!!’’ diye bağırmıştı. Ancak gözleri dönmüş olan Yüzerkanatlar sadece tek bir kişiyi görüyorlardı, oda bizzat kendilerinden olan birisini öldürmüş olan Kung Lao’dan başkası değildi. Kung Lao içinden sayısız küfür edip aynı zamanda elinde bulunan lanet sincaba küfürlerini yağdırmıştı. Fırlatmak için hızla elini geren Kung Lao bıraktığı zaman elindeki ağırlığın eksilmediğini görünce daha da sinirlenmişti.

Aynı zamanda koşması gerekliydi ve bundan ötürü daha fazla zorlama cesaretini gösteremeyen Kung Lao koşmaya aralıksız devam etmişti. Sürekli olarak manevra yapan Kung Lao kendisine yaklaşmalarına genelde izin vermiyor ve bunu elinden geldiğince en iyi şekilde yapıyordu.

Ancak talihsizliği tanrısı Ehdü, bu gün onun yanı başındaydı ve muhtemelen görünmediği halde elinde çayı ile Kung Lao’ya bakıp gülüyordu. Kung Lao koşmaya ve manevra yapmaya devam ederken bir yüzerkanat arkadan son hız yaklaşmış ve gagasını tüm gücüyle birlikte Kung Lao’nun sırtına doğru vurmuştu.

Kung Lao arkasından gelen ani saldırı ile birlikte kıyafetsiz vücudunun bir anda yandığını hissetmiş ve ardından ise dengesini kaybettiği için hızla yerde takla atmaya koyulmuştu.

Kung Lao sırtına gelen gaganın son derece derine indiğini anında fark etmişti. Ancak daha vücudunun kontrolünü ele geçirememiş ve bundan ötürü de derinliğin ne kadar etkili olduğunu anlayamamıştı. Kung Lao’nun yuvarlanmasını fırsat bilen yüzerkanatlar hızla rakiplerinin üstüne doğru atılmış ve kimisi pençelerini savururken kimisi ise gagasıyla dalışa geçerek Kung Lao’nun bedenine saldırmıştı. Kung Lao derisi ne kadar sağlam olursa olsun kendisine doğru gelen bu düzinelerce saldırıya engel olamamış ve sırt ve kafa bölgesine gelen pençe ve gagalar yüzünden zor anlar geçirmek zorunda kalmıştı.

Sıtında oluşan sayısını bilmeyeceği kadar kesik ve oyuklardan ötürü Kung Lao neredeyse nefes alamayacak hale gelmişti. Ancak bunu yapan kaynak canavarlarının yanına kar koymadan bunu bitirmesinin de anlamının olmayacağını çok iyi biliyordu.

Kendisine gelebildiğinde bedeninin üstüne büyük beyaz su gergedanının oturduğunu hisseden Kung Lao böylesine dayanılmaz acıdan ötürü neredeyse öleceğini hissetmişti. Kırılan göğüs kafesi de yanına kar kalmış ve nefes almasını zorlaştırmıştı.

Bacağına gelen ve pantolonunu paçavraya çeviren bir yarık ta Kung Lao’nun hareketlerinin yavaşlamasına yol açmıştı. Kung Lao istemsiz olarak topalladığını fark ettiğinde işinin daha zor olduğunu anlamıştı.

Tek bir saldırı ile bir gurup yüzerkanat kendisini bu hale getirmişti. Kafasını demirkuyruğa çevirdiğinde, demirkuyruğun omzunda olmadığını fark eden Kung Lao yalnız kaldığını anladığında daha da küfür etmişti. Onun yüzünden bu anlara düşmüştü ve tam savaşacakları sırada… Sırra kadem basmıştı!

‘’Seni küçük orospu çocuğu!!’’ diye bağıran Kung Lao eline almış olduğu kılıcı ile birlikte rakiplerine doğru ilerlemişti. (Yüzükten çıkardı nereden çıkardı diye sormayın)
Savaşacak takati bile yoktu ancak kuru kuruya ölmek Kung Lao’nun en çok canını sıkan şey olacaktı. ‘’En azından denedim…’’ diyebilmesi gerekiyordu ve bunu diyemeden kendisine rahat yoktu!

Zihninden halen daha o demirkuyruğa küfür etmeye devam ediyordu. Kendisini önce oyuna getirmiş sonrasında ise bu kadar kaynak canavarının arasına kendisini atmıştı. Bu nasıl bir alçaklıktı?!

‘’HAAA!!!’’

Bağırmış olduğu çığlık ile birlikte kendisini gaza getiren Kung Lao yapabileceği en yüksek hızda topallayarak rakiplerine doğru koşmuştu. Kayayı bile bir tofu gibi ikiye ayıran kılıcı önüne çıkan ilk Yüzerkanata çarpmış ve hızla ikiye ayırmıştı. İkiye ayrılan Yüzerkanat iki küçük patırtı ile birlikte yere düşmüştü.

Bir başka üyelerinin öldüğünü fark eden Yüzerkanatlar tekrar aynı kulak tırmalayan çığlığı atmış ve daha da hızlı Kung Lao’ya doğru uçmuşlardı. Ancak geçen seferki ile bir olmayan Kung Lao kendisine doğru gelen yüzerkanatlara minik bir sürpriz yapmak istemiş ve doğrudan üstlerine doğru iki parçadan oluşan Rüzgar kesiğini göndermişti.

Kılıcın ucundan çıkan kesikler hızla yol almış ve yol alırken aynı zamanda kaplan homurtusuna benzer bir ses çıkarmış ve doğrudan rakipleri ile temasa geçmişti.

‘’Bomm!’’

Oluşan ses ile birlikte her iki taraftanda düşen ikişer Yüzerkanat ile birlikte grup anında donakalmış ve hızlarını yavaşlatmıştı. Kung Lao bu kadar zeki oldukları için lanetler okuyordu.

Kung Lao’ya doğru aynı anda dalışa geçen Yüzerkanatlar Kung Lao’nun tekrar rüzgar kesiği oluşturması ile birlikte hızla iki yana ayrılmış ve sağdan ve soldan olmak üzere iki kanattan Kung Lao’ya doğru hücuma geçmişlerdi. Kung Lao iki kanattan kendisine hücuma geçen Yüzerkanatlar karşısında istemsiz olarak bir korku hissetmişti.

Hızlıca iki farklı bölgeye tekrardan Rüzgar kesiği atan Kung Lao attığı anda arkasına bile bakmadan hızlıca koşmaya başlamıştı. Koşmasının bir anlam ifade etmeyeceğini biliyordu ancak, saldırılardan isabet alırsa öleceği kesindi.

Kung Lao’nun saldırısından sonra iki bahtsız Yüzerkanat daha düşmüş ve oracıkta can vermişti. Ancak bunu önemsemeyen Yüzerkanatlar can düşmanları ile bizzat çarpışmaya devam edecekti. Yas zamanı daha sonra idi.

Kung Lao’ya doğru gelen bir başka Yüzerkanat hızlıca atağa geçmişti. Ancak saldırıyı fark eden Kung Lao kılıcını o tarafa doğru savurmuş ve tekrardan birisinin ölümüne yol açmıştı.

Gelen bir başka Yüzerkanat ile birlikte Kung Lao sol omzunda açılan bir yarığı hissetmiş ve dişlerini sıkarak sadece kılıcını o tarafa doğru savurmuştu. Kılıcının hızı önceden ağır kılıç kullanmasından kaynaklı olarak hızlıydı ancak düzensizdi. Rakibini son anda yakalamış ve kılıcı ile son anda işini bitirebilmişti.

Bunun üstüne koluna gelen saldırı tesadüf eseri Kung Lao’nun atar damalarına gelmiş ve kanı adeta bir şelale gibi akmaya başlamıştı. Bu durumdan ötürü Kung Lao’nun bir anda başı dönmüş ancak yaşamış olduğu durumdan ötürü kendisine hakim olmaya çalışmıştı. Ancak ne kadar başarılı olmaya çalışsa da gözlerinin hafifçe kapandığını hissedebiliyordu. Kung Lao bu durumdan ötürü elini yüzüğüne götürmüş ve dışarı çıkardığı bir tane kan donduran hapı hızlıca midesine göndermişti.

Hemen ardından ise daha fazla dayanamamış ve yere yığılmıştı.

[1.775]

Birazda Lao’nun canına okuyalım demi :D
Sincabı şimdiden çok sevdim :D
BU ARADA YORUM YAZIN LAN BÖLÜMÜN ALTINA OKUYAN KİŞİ SAYISI 800 YORUM YAPAN SAYISI 3-4 OLMUYOR BÖYLE OY BİLE ATMIYORSUNUZ ZATEN YORUM YAPIN!!


BİR SONRAKİ BÖLÜMÜ EN AZ 20 YORUM OLDUĞUNDA YAZMAYA KARAR VERDİM! HAYDİ GÖRÜŞÜRÜZ… 

[edit: 20 yorumu anında geçtiniz :D teşekkürler hep böyle devam edin he mi? ] 



Önceki Bölüm Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

33 yorum

        • avatar M.Sinan says:

          Bölüm bizi tutmadı ha bu arada kılıç nereden çıktı

          • avatar Unknown says:

            Ellerine sağlık yazarcığım, iyi harcadın bizimkini. Atarlanma hemen attık işte;d

                • avatar Unknown says:

                  Eline sağlık bu arada o küçük piç hoşuma gitti

                  • avatar Unknown says:

                    O küçük piç.in Laoya yardım etmesi ve bundan sonra ikisinin gecen bölümde bahsettiği şekilde ortak olmaları gayet olası

                    • avatar Unknown says:

                      Uuu mesin o küçük piç grubu toplayıp laoyu kurtarcak cmdmmd yani inş clsşödödld😂😂

                                      • avatar cookiezi89 says:

                                        Bence o sincapcık kankalarıylada gelebilir güvenemiyorum

                                          • avatar Unknown says:

                                            bölüm için teşekkürler :D ellerine sağlık :)

                                                • avatar Unknown says:

                                                  Eline sağlık. Bölüm için teşekkürler. Sincap yardım eder herhal. ...

                                                    • avatar Unknown says:

                                                      Ayde sincabi siktir et bi tane maymun koyalim lao nun yanina, KUNG DROF CANDIR

                                                              • avatar Unknown says:

                                                                Yarın yazmaya başlayacağım işlerim fazla olduğu için ve o kadar yorum beklemediğim için aksatmıştım :)