Angoria Bölüm 78




Angoria Bölüm 22: Açık Arttırma (2)




Hemen çadırın içine doğru giren Kung Lao etrafın çeşitli hizmetçi ile dolu olduğunu ve ellerindeki yemekleri hiç hız kaybetmeden müşterilere servis ettiğini gören Kung Lao tatminkar bir ses çıkarmıştı. ‘’Gerçekten de adının ünlendiği kadar varmış…’’ diye düşünen Kung Lao etrafta dolaşan kendi yaşlarında kız ve oğlanların bulunduğunu fark etmiş ve bir kez baktıktan sonra gerekli görerek kendini daha fazla yetişkin ile dolu olan ve aralıksız servis yapılan masalara doğru yönlendirmişti.

Masaların her birinde en az masa kadar uzun sandalyeler bulunuyordu ve Kung Lao’nun boyu sandalyelere neredeyse yetişemeyecek durumdaydı. Kung Lao boyunun kısa olmasına mı yoksa sandalyelerin aşırı büyük olmasına mı sinirleneceğini tam olarak kestiremiyordu. İnsanlar birbiri ile konuşuyor ve kimi zaman gülerek kimi zaman ise sinirli bir ifade ile birbirlerine bakıyordu. Bu esnada gelen şaraplar tıpkı bir süngerin suyu emmesi gibi hızla tüketiliyor ve boşalan bardaklar eski hızıyla tekrar dolduruluyordu.

Çadırın dışı pek ihtişamlı görünmese de içi son derece ihtişamlıydı böylesine gösterişli bir yer nasıl olurdu da sıradan halka hizmet verebilirdi ki?

Kung Lao çevreyi incelerken birisinin yanına yaklaştığını görmüş ve hızlıca bakışlarını o yöne doğru döndürmüştü. Sıska ve sivri yapılı birisi elinde tutmuş olduğu tüy kalemi ve not defteri ile yanlarına gelmişti. ‘’Genç Efendi rica etsem bana hangi aileye mensup olduğunuzu ve isminizi söyleyebilirmisiniz?’’

Kung Lao bu durum karşısında meraklanmış ve ‘’Neden söylemem gerekiyor?’’ diyerek sorusunu adama doğru yönlendirmişti. Adamın suratında herhangi bir değişim olmamış ve sadece hafif bir tebessüm ile konuşmasına devam etmişti. ‘’Genç Efendi, bu durum bir formalitedir. İçeriye giren misafirlerimizin ismini almamız gereklidir. Diğer türlü sizleri ürün alırken tanıyamaz ve isminiz ile seslenemeyiz, sizden ricam lütfen isminizi ve ailenizin ismini söyleyiniz.’’ Diyerek cümlelerini bitirmişti.

Sesinin tonu son derece nazikti, hal böyle olunca ister istemez Kung Lao söylemesinin gerektiğini düşünmüştü. Ancak kendi ismini söylemesini gerektiği konusunda ikili hem fikir değildi.

‘’Lütfen adımı Lao Kung olarak kaydediniz.’’ Diye Kung Lao hafif bir tebessüm sunmuş ve ismini not alan sıska adamın yazı yazma işini bitirmesini beklemişti. Yaz yazma işi biten adam tam arkasını dönmek üzereydi ki ‘’Lütfen bakarmısınız?’’ diye Kung Lao seslenmiş ve adamın dikkatini tekrar üstüne çekmişti.

Adam kafasını çevirmiş ve bakmıştı, ilgili bir göz ile Kung Lao’yu süzmekteydi kıyafetinin yapısından ve desenlerinden son derece zengin olduğu belli oluyordu, önemli bir şahıs olması gerektiğini düşünen adam kafasında Lao klanı ile ilgili bildiklerini düşünmeye başlamıştı.

‘’Bu gün açık arttırmada hangi ürünler olacak acaba?’’

Adam bu tür bir soruya her zaman hazırlıklıydı. Çoğu müşteri geldiğinde, açık arttırmaya gelecek ürünleri bilmezdi ve sorardı ürünlerin hepsini bütün personelin ezbere bilmesi zorunluydu ve sıska adamda çok çok iyi biliyordu.

‘’Genç efendi, bu günkü ürünlerimiz arasında: Bilge Kaynak Aleminde olan bir Feovern Ejderhasının kaynak çekirdeği, Üç şişe peri kalbi sıvısı, Ejderha pulu zırhı, Otuz Bin yemek süresine kadar etkili bir yetişim hapı ve Arktik Anka’nın tüylerinden son derece eşsiz ve zahmetli bir el işçiliği yapılmış elbise bulunmakta. Başka bir arzunuz var mıdır acaba?’’

Kung Lao son söylenenin kendisinin istediği elbise olduğunu çok ama çok iyi biliyordu. Hızlıca kafasını sallamış ve ‘’Hayır şimdilik bu kadar, teşekkürler.’’ Diyerek adamı uğurlamıştı. Adam nazikçe selam vermiş ve hemen ardından ise arkasını dönerek bir başka yeni gelen insan ile ilgilenmeye gitmişti.

Tam bu sırada ise perdede bir hışırtı duyulmuş ve Kung Lao’nun dikkati o yöne doğru dönmüştü. Perdenin içinden geçen iki figür bulunuyordu, bunlardan birisini Kung Lao gördüğü anda tanımıştı. Bu kişi yeni bedenini neredeyse ölüme sürükleyen ve meydan okuduğu Tengri Yan’dan başkası değildi. Kung Lao onu gördüğü anda tüylerinin dikildiğini hissetmişti.

Hemen yanında bulunan kişiyi tanımayan Kung Lao, Tengri Yan denen kişinin tek başına gelmeyeceğini ve kesinlikle daha güçlü insanlar ile geleceğini biliyordu. Kafasında ince hesaplar yapan Kung Lao şimdi saldırırsa kesinlikle öleceğini biliyordu. O yüzden işi ağırdan alacak ve işini bitirmek için zamanını bekleyecekti. Sıska görevli Tengri Yan’ın yanına geldiğinde Kung Lao’nun beklediği gibi Tengri Yan konuşmaya başlamamış ve sadece susmuştu. Onun yerine yanındaki adam konuşmuş ve isimlerini söylemişti. Bu sırada ise Kung Lao kulaklarını açarak ne söylediğini duymuştu. Adamın ismi ‘’Tengri Bo’’ idi.

Kung Lao isim hafızasını biraz kurcaladığında ise tek bir kişi kalmıştı. Bu kişi Tengri Klanının klan efendisiydi.

İşte o anda Kung Lao asla bu gün bulaşmaması gerektiğini anlamış ve önüne dönerek diğer insanları izlemeye koyulmuştu. Yanındaki kişinin bir korumadan ziyade bizzat klan efendisi olmasını beklemeyen Kung Lao bu kadar önemli hangi mesele olabilir diye düşünmeye başlamıştı. Ancak aklına tek bir şey bile gelmeyen Kung Lao sadece susmakla yetinmiş kendisine gelen bir servis elemanından bir bardak şarap alarak ilk kez şarap içme kararını vermişti.

Geçmiş hayatında defalarca kez içmişti ancak bu hayatında? Hiç düşünmeden derin bir yudum alan Kung Lao hemen olarak yutmamış ve ağzında bekletmişti. Damağının her yanına yayılan sıcak şarabın baharatlı hafif aroması en sonunda içini gıdıklandırdığında midesine doğru gitmesine izin vermiş ve hemen ardından ise derin bir nefes çekmişti.

Daha öncesinde bile böyle bir şarap içmeyen Kung Lao bardağının içinde kalan şarabı tıpkı geçen seferde yaptığı gibi ağır yudumlar ile yavaş yavaş içmişti. Yanında bulunan Dao Yun ise Kung Lao’nun şarap içişini son derece komik bulmuş ancak gülümsemesini bastırmıştı. Hayatı boyunca görmüş olduğu en garip şarap içişlerinden birisiydi. Ona göre şarabı içmenin en iyi yolu en seri şekilde içmekti. Böylece midesi daha fazla şarap tutabilirdi.

Kendi görüşünü sadece kendisine saklaması gerektiğini anında fark eden Dao Yun kafasını çevirdiğinde genç bir bayanın Kung Lao’nun yanına doğru ilerlediğini fark etmişti. Hızlca Kung Lao’yu dürtükleyen Dao Yun, Kung Lao’nun onaylar bakışları ile birlikte sesini çıkarmamış ve sabit duruşunda kalmaya devam etmişti.

Kung Lao gelen kızın hemen karşısında durmasıyla birlikte sahte bir gülümseme ile ‘’Sizleri görmek ne güzel bayan…’’ demiş ve sonrasında ise ağzını kapatmıştı. Kız son derece inceydi ve Kung Lao’nun göz zevkinin biraz dışında kalıyordu, uzun bir burnu olan kızın suratı ile burnu orantılıydı absürtlük söz konusu değildi. Koyu Kahverengi saçlara sahip olan kızın saçları iki bukle ile yanlarından ayrılmıştı, dalgalı saçları her şekilde belli oluyordu. Dudaklarının ucu pembeydi ancak içlerine doğru hafifçe morarıyordu. Gözlerinin önündeki kirpikleri son derece gür ve kıvrımlıydı.

Kung Lao’ya doğru nazikçe gülümseyen kız ‘’Yan An’’ demiş ve hemen ardından ise kıkırdamıştı. Kung Lao isminin Yan An olduğunu öğrendiği kıza bakmış ve ‘’Sizinle tanıştığıma çok sevindim Bayan An dilerseniz bana Lao Kung diyebilirsiniz...’’ demiş ve gülümsemişti.
Kızın gülümsemesi son derece içtenken Kung Lao’nun gülüşü ise bir buz kadar soğuk ve yapmacıktı. Kung Lao kızın yanına neden geldiğini bilmiyordu ancak, ne yapmak istediğini anlamıştı. Şuan onun için böylesi bir vakit yoktu o yüzden önemsememeyi seçmişti.

‘’Ah… Bay Kung sizleri daha öncesinde görmemiştim. Kusura bakmayın sizin şarap içme tarzınız çok hoşuma gitti ve bende dayanamadım sizinle muhabbet etmek istemiştim. Rahatsız etmiyorumdur umarım?’’

Kung Lao kızın ne kadar gitmesini istese de yanında bulunmasının iyi bir durum olduğunun da farkındaydı. Genel olarak kız bayağı elit bir kesime ait olmalıydı ve bir çok kişiyi tanır bir ifadeye sahipti.

‘’Ah… Evet ilk kez katılıyorum. Normalde katılmazdım ancak, bir bayanın ricası üstüne katılma kararı aldım. ‘’

‘’Ho… Bu bayan son derece önemli olmalı sizin için sanırım.’’

Kafasını sallayan Kung Lao ‘’Evet, müstakbel eşim olur kendileri.’’

Kızın bu sözcüklerden sonra gözleri açılmıştı, evlilik sözünden sonra suratında belirgin bir çöküş yaşanmıştı, ancak uzun zamandır rol yapmayı bilen Yan An hemen kendisini toparlamış ve suratına tekrar gülümsemesini koymuştu. ‘’Müstakbel eşinizin istemiş olduğu şey nedir ki sizleri buraya kadar sürükledi?’’

Kung Lao anlık gelen soru karşısında insiyatifini korumuş ve sadece gülümseyerek ‘’sürpriz olmasını daha çok isterim.’’ Diyerek niyetini belli etmişti.

Bu kelimelerden sonra morali bozulan Yan An hiç saklamaya çalışmamış ve bunu belli etmişti. ‘’Arkadaşız sanıyordum…’’ diye mırıldanan Yan An dudaklarını düzmüş ve Kung Lao’ya belirgin gözler ile bakmıştı. Kung Lao ise sadece gülümsemek ile yetinmişti ve ‘’Bayan An bu müstakbel eşimin bir isteği ondan ötürü söyleyemem size, ancak teklif yaparken bunu görebilirsiniz.’’ Demişti.

Yan An bu sözlerden sonra kafasını sallamış ve ‘’Peki o zaman, şuradaki ikiliyi görüyormusun?’’ diye gözleri ile Tengri Klanının efendisi ile Tengri Yan’ı göstermişti.
Kung Lao sadece küçük bir bakış atarak kafasını sallamış ve tekrar suratını Yan An’a çevirmişti.

Yan An, Kung Lao’nun gördüğünü farz ederek ‘’Bu ikili şuan için iki şey almak istiyor. Bunlardan birisi Peri Kalbi Sıvısı, ikincisi ise Ejderha Pulu Zırhı ne zaman zırh ve kılıçlar bu açık arttırmada gösterilse hemen ikisi de burada olur sürekli tartışırlar ve rakiplerini güçleri ile ezmeye çalışırlar minimum teklif ile elde ederler çok sinir bozucu değil mi?’’

‘’Kesinlikle çok sinir bozucu…’’diye mırıldanan Kung Lao sinirini bastırmış ve nazik bir tonda bu kelimeleri söylemişti.

‘’Dediğine katılmamak elde değil, bu sefer Peri Kalbi Sıvısı alacaklar duyduğuma göre son derece elit bir sıvı kendisi yapan kişi usta şifacılardan Mirza Bo denen birisiymiş.’’

Kung Lao, Mirza Bo ismini duyduğu anda gözleri faltaşı gibi açılmıştı ustasının yapmış olduğu ilaçlar mı? Kesinlikle çok kaliteli olmalıydı. ‘’Ah! Demek Mirza Bo denen şifacının yapmış olduğu bir ilaç kendisi eminim ki çok kalitelidir. Ününü duymayan kimse yok sonuçta Mirza Bo’nun’’

‘’Kesinlikle on döngü kaybolan Mirza Bo’nun dönüş eseri olacağını söylüyor insanlar… Bence kesinlikle çok daha fazlası…’’

Konuşmaları bu esnada yarıda kalmıştı. Önlerine gelen birisi elinde tutmuş olduğu huniyi ağzına doğru götürmüş ve ‘’Değerli Misafirlerimiz… Müzayedemiz başlıyor, Müzayedeye katılan insanların bu alana doğru gelmeleri rica olunur…’’ diye mırıldanmış ve göstermiş olduğu alana doğru insanlar ağır adımlar ile ilerlemeye başlamıştı. Kung Lao sandalyeler ile bir ordu oluşturulmuş alana doğru ilerlemişti, yanında Yan An’ı görünce şaşkınlık içerisinde kaldı. Yan An’ın da müzayedeye katılacağını düşünmemişti.

İnsanlar yerlerini aldığında perde hafif aralanmış ve birisi kafasını dışarıya çıkartarak durumu kontrol etmişti. Daha sonrasında ise tamamen açılmış ve önlerine bir kutu son derece lüks bir masa ile birlikte getirilmişti.

‘’Değerli misafirlerimiz, ilk gösterecek olduğumuz eşya Feovern Ejderhasının Kaynak Çekirdeğidir. Bildiğiniz gibi bu tür son derece nadir bulunur ve genç nesilleri bile Bilge Kaynak Aleminin sonlarındadır. Tedarikçilerimiz bunu bulabilmek için sayısız savaş verdi ve en sonunda ellerine geçirdiler sadece sizin için!! Bilge Kaynak Aleminin sonlarındaki bu kaynak çekirdeği öylesine eşsiz bir gücü elinde barındırmaktadır ki tüketen insanın kolayca kaynak alemlerindeki tıkanıklığı atlatacağı düşünülmektedir. Açılış fiyatı 10 Beyaz Kaynak Altını olarak başlayan bu parçamızı sizlere sunmaktan büyük mutluluk duyarım!’’

‘’10 Beyaz Kaynak Atını ve 90 Yeşil Kaynak Gümüşü!’’         

‘’11 Beyaz Kaynak Altını!’’


En sonunda teklifin kaça gittiğine kulak kabartan Kung Lao son teklifin ‘’812 Beyaz Kaynak Altını’’ olduğunu öğrendiğinde neredeyse yüreğine inecekti. Bir kaynak çekirdeği için 812 Beyaz Kaynak Altını? Hayatta almazdı…

‘’Teklif veren var mı?! Satıyorum Üç!’’

‘’Satıyorum İki!’’

‘’820 Beyaz Kaynak Altını!!’’

Teklif veren kişiye baktığında Kung Lao karşısında orta yaşlı bir adam görmüştü, yanında durmuş olan minik bir çocuk ona saygı ile bakıyordu. Aile olduklarını düşünen Kung Lao çocuğun şanslı mı yoksa aptal mı olduğuna akıl sır erdiremiyordu. Adam son teklifi verdiğinde gururlanmış ve şişman göğsünü dışarıya doğru çıkarmıştı. Bu yapmış olduğu hareket ile birlikte düğmeler kan ağlamış ve neredeyse kopma noktasına gelmişti.

‘’Son teklif 820 Beyaz Kaynak Altını!! Satıyorum 3!’’

‘’Satıyorum 2!’

‘’Satıyorum 1’’

Adam elindeki tokmağı yere indirmiş ve ‘’820 Kaynak Altınına Eflatun Kuş Şehrinin Lordu Jun Min’e satılmıştır! Bir sonraki ürüne geçiyoruz!’’ demiş ve tekrar perde aşağıya inmişti. İnsanlar ise bu sırada satılan ürün hakkında konuşmuş ve satın alan Jun Min’e gıpta etmişlerdi. Tek bir parça çekirdeğe 820 Beyaz Kaynak Altını saymak herkesin harcı değildi sonuçta…

Tekrar perde açıldığında aynı gösterişli masa ile birlikte gelmişti. Masanın üstünde sadece tek bir şişe duruyordu. Şişenin içi mor bir sıvı ile doluydu, ışığın etkisiyle şişe içindeki sıvı bir açık bir renge bürünüyor bir koyulaşıyordu. Kung Lao anında bunun ne olduğunu anlamıştı. Bu ürün kuşkusuz Peri Kalbi Sıvısıydı.

‘’Şuan görmüş olduğunuz iksirin adı: Peri Kalbi sıvısı, müthiş bir yenileme hızı sağlamak ile kalmaz aynı zamanda bir peri’nin kalbi olduğu için en ölümcül zehirler arasında yer alır. Söylentiye göre bu zehire bağışıklık gösteren bir kişi başka hiçbir zehirden etkilenmez. Tek damlası kullanımına göre hem ölüm hem de yaşamı temsil eder. Ayrıca yapımcısının Mirza Bo olduğunu söylemekten de kendimi alamayacağım. Bildiğiniz gibi son derece güçlü şifacılardan olan Mirza Bo’nun yapmış olduğu bu ürün aynı zamanda geri dönüşünü simgelemektedir.’’

‘’Hoafin Bataklığının içlerinde yaşayan bir ağaç perisinin kalbinden elde edilen bu sıvının açılır fiyatı 500 Beyaz kaynak altını ile başlamaktadır. Lütfen tekliflerinizi belirtiniz…’’

Daha ancak sunucu sözlerini bitirmişti ki birisi hızlıca elini kaldırarak ‘’3 sarı kaynak altını.’’ Demiş ve hızlıca yerine oturmuştu.

Tüm herkes gözlerini o tarafa doğru döndürmüş ve teklifi yapan kişinin kim olduğuna bakmıştı. Bu kişi şüphesiz Tengri Klanının lideri Tengri Bo’ydu…

[2004]

***

Hoba!! Adamlar teklifi yaptı. Peki ya şimdi neler olacak?

Kung Lao elbiseyi alabilecek mi?

Mirza Bo şuan nerelerde?


Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin :D 




Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

7 yorum

          • avatar Unknown says:

            Eline sağlık. Bölüm için teşekkürler. Ustası ortaya çıktı. Dolaylı olarak. ...