Elementa 92. Bölüm
Bölüm 92: Güneydeki Kral (2)
Awei Ormanları içinde yavaşça sürünen bir yılan tıslayarak ağaçtan atladı.
Gözleri tehlikeli bir parıltıyla yanarken indiği toprak alanda beklemeye başladı. Olduğu yerde mutluymuş gibi sesler çıkarıp arada sırada avlansada o bölgeyi bir kaç gğn terk etmedi.
Sonunda yılanın olduğu bölgede titremeler ve görünmeyen bir bariyer oluştu. Ren ve arkasından gürültülü bir grup insan havadaki kapıdan düştüler. Yılansa daha da tıslayıp sahibine merhaba dedi.
...
Ren ormana indiği anda sağ elini sallayıp arkasındak kapıyı kapattı. Yanında getirdiği 3 tane kaptanla beraber ormanda yürümeye başladı. Yavaş adımlarla Awei ormanında geçirdiği zamanları hatırladı. Tek garip olan arkasından takip eden kızıl saçlı kızdı. Ama Ren onun varlığına son bir senede çok alıştığı için sesini çıkarmadı.
Birkaç dakika geçtiğinde Ren yeni çıkmış garip birkaç ağacın olduğu bölgeye girdi. Gözlerinin içi gülüyordu.
"Ben burda yanlışlıkla bir orman yangını çıkarmıştım. Bir hafta okuldan öğretmenler burayı söndürmeye uğraşmıştı."
İkizlerin "vaay" demelerinin aksine Mher usta bir avcı olarak bölgeyi inceliyordu. Gözleri ormanlığın el değmemiş yabani gözüken kısımlarına kaydı.
"Yangın burada başladıysa neden ormanın sadece üç tarafına yayılmış. Yukarı tarafa da yayılması gerekmiyor mu? Çok garip.."
Ren kaşlarını kaldırıp ormanın o tarafında ne olduğunu hatırlamaya çalıştı.
Güneyde Awei'nin yurtlarının olduğu bölge, doğuda okula çıkılan ana yol, batıdaysa hayvan çiftliği ve okulun merkezi vardı.
Ren iyice düşündükten sonra hatırladı.
"O bölgeye bir keresinde avlanırken girmiştim. Ormanda sahiplenebileceğim bir kurt var mı diye aradığım zamanlardı. Kartallarımı alıp o bölgeye girerken çok büyük bir tehlike sezmiştim. Girmeye cesaret edemedim hahaha...."
Ren ne kadar gülsede eskiden o bölgedeki şeyden ne kadar korktuğunu hatırlamıştı bir kere. Ren tüm ormanı alt üst edebilmişken ormanın o bölgesine adım dahi atmamıştı. Tek sebebi ise adım attığı an hissettiği güçlü baskıydı.
Yanına Mheri alıp eskiden banyo yaptığı küçük su birikintisini aradı. Etraf biraz daha yabani dursada su hala yerli yerindeydi. Hatta akan şelaleye benzer en güzel kısmı bile değişmemişti.
Ren üstündekileri çıkarıp bir saat kadar suda dinlendi. Yanında getirdiği ikizlerin aksine hala takip eden kızıl saçlı kıza ise bir şey diyemedi. Kızın gözlerinde itiraz kabul etmediği çok açıktı.
Ren de utana sıkıla kızın yan tarafta oturup izlemesine izin verdi.
"İstersen katıl bana..?"
Suda bir saat geçirdikten sonra yaptığı bir şaka olunca Ren güldü. Gözlerini kapatıp yatarken de kendi sorusunu ciddiye almamıştı. Ama gözlerini açtığında karşısında gümüş gözler belirdi.
Upuzun kan rengi saçları ve bembeyaz teni ile Ren'in alışkın olduğu tüm kadınlardan daha çekiciydi. Gözlerine bakarken birkaç saniye düşünmeyi kesti. Gözleri kızın vücuduna bakmak istemesede...dayanamadı.
Vücudunun yarısı suyun içine çoktan girsede Ren kızın mükemmel vücuduna bakarken nefes almayı unuttu. Kızın gözleri hala aynı şekilde durgundu ama içlerinde hafifte olsa utandığı belli oluyordu.
Ren fark etmesede kızın orada anlık bir kararla suya atladığı çok belliydi.
İkili birbirlerine kaçamak bakışlar atarak zaman geçiredursun Mher ormanı inceledi. İkizlerde efendilerini beklerken birkaç hayvanla oynadılar.
Uzun zamandır yüzüğün içinde olduktan sonra dış dünyaya çıkmak herkes için garip bir duygu oldu. Henüz dışarı çıktıkları dünyanın Ren'in hatırladığı yerle aynı olmadığını kimse fark etmemişti.
...
Gezegenin dışında havada duran küçük ayın rengi bir ton koyulaşırken gezegene paylaşılan enerji artık serbestti.
Federasyonun uzun zaman önce çoğu gezegene koyduğu filtre görevi gören ayların amacı da buydu zaten. Kontrol edebildikleri yakındaki gezegenleri serbest bırakırken uzaktakilere sınır koymak Kui Ailesinin bulduğu bir fikirdi.
7 aile içinde güçleri ve sınırları ortalama olsada Kui Ailesi diğer klanların ve federasyon ailelerinin düşman olmak istemediği ikiliden biridir.
En başta federasyonun en güçlüsü ünvanını taşıyan "Long Ailesi" dururken federasyonda en fazla teknik işte adı yazansa Kui Ailesidir. Tanrıların düştüğü sıralarda uzaktaki eski gezegenlere konan milyarlarca ay parçası tamamen Kui Ailesi üretimiydi. Bu yüzden B-46 da cennet sınırlamaları kalktığında Kui Ailesinden birilerinin gelip kontrol etmesi de kaçınılmaz oldu.
Ren henüz farkında olmasada Nurenin el atması sonucu B-46 gezegeninin enerji yoğunluğu kat kat artmıştı. Üstelik artık hala devam ediyordu. Bu durum müfettişleri bile çılgına çevirmişti.
B-46 gezegeninin enerji yoğunluğu Ren'in gezegene ayak bastığı günlerce çoktan Federasyonun beşinci, altıncı ve yedinci bölgelerinden daha fazlaydı. Ortalama olarakta 5. Bölgeye denkti.
Gezegendeki enerji yoğunluğu arttıkça yaşayan hayvanların vücutlarını besleyen enerji artarken insanlarda faydalanmıştı.Eskiden imkansız görelen ve bir türlü geçilemeyen Dao Seviyesine birden çok kişi kavuştu. Gezegenin topografik olarak zeminine, toprağına, bitki örtüsüne bakılırsa bitki dünyasındada çok büyük değişimler oluştu.
Ama en büyük değişim Nanntia Kıtasında oldu. 3 Büyük Federasyon ailesinin gönderdiği gençler Ninntamia da farklı bölgeleri ele geçirip Ren'i beklemeye başladığı için Nanntia artık gezegenin en tehlikeli yerine dönüştü.
Tehlikeleri es geçen insanlar sayesinde Ji, Kui ve Black Tortoise ailelerinin seçtiği şehirlerdeki nüfus arttı. Şaşırtıcı şekilde üç ailenin veletleri de kendilerini bir anda yönetici olarak buldular.
Planlanmasa da Ren'in yüzüğünden sızan frekansı beklerken üç farklı şehirde gittikçe büyüdü.
Ren gözleri kapalı olarak gezegene daha önceden saldığı hayvanlarının gözlerinden tüm Nanntia ya bakıyordu.
Tüm değişimi gördü, kokladı ve hissetti. Duyuları normalden daha gelişmiş olan hayvanları sayesinde düşmanlarının adlarını da öğrendi.
Gözleri açıldığında tehlikeli bir öldürme arzusu gözüküyordu.
"Ji Aijin denilen puşt! Ölüceğin gün yaklaştı. Ben geliyorum..."
Ren kızgınlıkla mırıldanırken karşısında yüzen kızıl saçlı kızda gülümsedi. Ren gülümsemeyi görünce hemen kafa salladı. Anlamıştı..
Bu kızında kendisi kadar Ji Ailesinden nefret ettiğini konuşmadan çözdü.
"Bu kadar eğlence yeter. Şimdi iş heryerde kaos yaratmakta....Hahaha.."
O gün Nanntia kıtası, kaybettiği küçük şeytanına geri kavuşmuş oldu...
...
Neredeyse delirmiş bir adamın çığlıkları ormanda gittikçe kısılırken, kanlarda akmaya devam etti.
Adamın masmavi gözleri ve cılız vücudu en çok göze çarpan özellikleriydi. Etrafında birisi baktığı an gördükleri ilk şey sanki bunlardı. Gökyüzü kadar mavi gözlerle kırılıcak kadar ince bir vücut.
Ren ormanda ölmek üzereyken kurtardığı Emmet'i bu şekilde buldu.
Vücudunda bir sürü kırıklarla bu adam çoktan ölmeye hazırdı. Hatta yok edilen köyünden kaçtığından beri bir haftadır yemek bile yememişti. Son iki günde ormanda bulduğu otları bile ağzına götüremiyordu. Göğsündeki kocaman kesikle nefes almak zorlaşmıştı. Ölüm anlarının yaklaştığından çok eminken kafasını kaldırdı.
Ve yemyeşil gözleri gördü. Ren'in gülümseyen suratı Emmet in hayatını değiştirdi.
İlk günler Ren bilgi almak ve tedavi etmek haricinde hiç bir şey yapmadı. Ama günler ilerlerdek Emmet kendisi gibi kurtarılan başkaları da olduğunu gördü. Kendisine benzer yaşı büyük çiftçiler, solgun kadınlar, küçük çocuklar ve yaşlılar vardı. Awei ormanının dış bölgelerinde kurulmuş kampın içine saklanmış insanları gören Emmet çok duygulandı.
Ren'i o günlerde büyük bir aziz olarak görüyordu. Hatta Ren güçlü erkekleri toplayı onlara eğitim vermeye başladığında Emmet ağzı açık kalmıştı.
Çok kuru ve güçsüz vücudu yüzünden Ren ona eğitim vermeyi teklif etmedi. Ama Emmet kendisi gönüllüydü. Ve ağır eğitim günleri başlamış oldu.
Basit bir köylü olarak yaşayan Emmet hiç evlenmemiş fakir bir çiftçiydi. O günler zaten tüm hayatı ağır işle geçmiş birisi için çok kötü değildi.
Emmet ilk kez vücudunda bir değişim hissettiğinde gururla Mher adlı komutanın yanına koştu. Ve diğerlerinden önce vücudu değişmeye başladığı için taktir aldı.
Fakir ve masum adamın savaşçılıkla, büyüyle hatta yaşadığı gezegenin dışında hayat olduğuyla ilgili bile bilgisi yoktu. Masum ....ve basit biriydi.
En azından Ren'le tanışmadan önce böyle olsada, Ren hayatında tanıdığı en yetenekli savaşçılardan birini o haftalarda buldu.
...
Scarlet Awei ormanları içine haftalar önce girmiş bir kız olarak çok değişmişti. Gözleri simsiyah kızın kıyafetleri mahvolmuş, vücudu yaralarla dolmuştu. Ama karşılığı olarak hayatta kalmıştı.
Tavşan avlayıp ateş yakmak için uzun zaman harcadığı ilk haftadan sonra "av" denen olaya ilgisi de arttı. İkinci hafta avlanmaya dair daha çok şey keşfetti. Hayvanları kandırmaya, yakın temasla bıçağı ile büyük vahşi hayvanları kesmeye başladı.
Üçüncü hafta ormanın kabul ettiği bir çeşit yırtıcı olmuştu. Hemde daha 13 yaşında olmasına rağmen vücudu bile gelişme belirtileri gösteriyordu. 13 yaşında birine göre yediği hayvanların bazıları 1. seviye canavardı. Etlerin yanında bazen hayvanların ensesinden çıkardığı kristalleri de ağzına atıyordu.
Küçük kız bilmesede başka insanları meditasyonsuz öldürebilecek o kristaller sayesinde boyu birkaç haftada birkaç santim uzadı. Kilosu aşırı denebilecek ekilde arttı. 1.5 aylık çılgın av döneminde Scarlet eski minik halini unutturacak bir şekle girdi.
Gözlerinde öldürme açlığı ile aklında sadece evini yok eden yabancılar kaplamıştı.
Ren'in ormanda ortaya çıktıktan sonra bir hafta geçmesiyle Scarlet de bulunmuş oldu. Ren değil ikizler bulsalarda Scarlet gönüllü şekilde Ren'den kişisel dersler aldı. Savaşçılık için gerekli nefes egzersizlerini çok kolay öğrendi. En komiğide köylülerin haftalarca uğraşarak 1. seviye savaşçı olmalarının aksine Scarlet daha birkaç saat geçtiğinde 1. seviyeye geçmişti. Birkaç gün içinde 2. ve 3. seviyeye geride bıraktığında Ren ve tüm komutanlar şaşkına döndüler.
Scarlet sadece savaşçı olarak tüm gücüyle gelişirken Ren ormanın içinde büyük bir tesis kurdu. Tüm alfalarını dışarı çıkarıp saldığında aklında tek bir şey vardı.
"Tüm yabancıları öldürmek!"
İlk hafta hem Emmet hemde Scarlet bulunduğu için Ren başka deha olabilecek insanlar aradı. Ama sonuç istediği gibi gitmedi. Vücudu belli bir yaşın üstüne çıkmış köylüler bu işler için çok uygunsuzdu. Emmet şans eseri garipti ama geri kalanlardan ortalama bir savaşçı olabilecek kii sayısı bile çok azdı.
Büyücülük içinse umut daha bile azdı. Vücutları büyüye münasip olarak doğan insanların enerjinin bol olduğu bir ortamda doğmaları ve gelişmeleri gerekir. Ama b-46 yakın zamana kadar enerji kıtlığı çekmiş bir gezegen olduğundan Ren'in istediği kadar başıboş büyücü bulunamıyordu.
En azından Ren Emmet'in büyü de öğrenebildiğini keşfedene kadar olay byle gelişti.
Simsiyah saçları ve gittikçe gelişen vücudu ile Emmet sıradışı bir çift yetenek gösterdi. 30 yaşında olan adamın gözleri büyük bir hırsla kaplandı. Her dakika Mher'İn yanında gezip avcılık bilgileri alıyor, bazen gidip diğer komutan alfalardan bilgi dileniyordu.
Büyü, temel savaşçılık gibi olmadığı için aslında çok umutlu değildi. Ama umut fakirin ekmeğidir. Emmette Scarlet hariç herkesi geride bıraktığı için Ren'e hava atabileceği şeyler aradı.
Ve sonunda Ren'den aldığı garip bir kristalle şansı yaver gitti.
Hem Scarlet hem de Emmet sadece 6 ayda Zifu seviyesine çıktıklarında Ren'in hayatı boyunca göreceği en büyük 5 dehanın 4.sü ve 5.si olarak tarihe geçtiler.
Hem Ren'in hayatında hem de evrenin tarihine bu olay "Ölüm meleklerinin ilk keşfi" olarak geçti.
Evet..Ren içten içe bu dehaları kafasında ayrı bir yere koymuştu. İleride çok güçlenip kendi uzmanlıklarında geliştiklerinde onlara "ölüm melekleri" adını koymaya karar verdi.
Ama ısrarla yetenekli asker ve yardımcı eleman aramaya da devam etti.
B-452 gezegeninde öğrendiği bir şey varsa o da Ren'in evcilleştirme yeteneği Federasyondan gelen askerlere karşı tek kozuydu. Ren bu yüzden sürekli olarak yaratık ve insan toplayıp iyice gizlenerek aylarca Awei ormanında zaman geçirdi.
...
"Emmet! Lan dursana. Bekle bizide."
Üç arkadaş önden koşarak yola fırlayan komutanlarına seslendiler. Mher tarafından oluşturuşmuş bir çok askeri gruptan biriydiler. Başlarına lider olarak Emmet geçilirdiği için ona komutanım demeleri gereksede hepsi arkadaş olmuştu.
"Çabul gelin burada birkaç insan var. Ama ölüp ölmediklerini bilmiyorum. Kontrol edicem."
Emmet alevlerin sardığı küçük köye girip tek adımda köyün merkezine sıçradı. Artık 1. seviye bir Zifu olarak her adımı onlarca metre kat etmesini sağlıyordu.
Ren'den yani dolaylı yoldan da Neith'den öğrendiği ayak tekniklerine çalıştığından beri hızı birkaç kat artmıştı. Ren kimseye en güçlü ayak tekniği olarak gördüğü kendi tekniğini öğretmedi. [Gölge Oyunu] fazlasıyla değerliydi.
Ama Ren Neithden aldığı bir sürü kitapta daha farklı tekniklerde bulmuştu. Go'nun anılarından kopardığı bazı bilgileride birleştirince öğreticek sayısız teknik hazırdı. Emmet de en az [Gölge Oyunu] kadar garip ve etkili bir teknik öğrenmeye başladı.
..
Köyün içinde bulduğu her vücudu kontrol etti. Acele ile hepsine bir kere bakıp tüm köylüleri kontrol etti. Köylülerin çoğu yaşı geçmiş kadınlar ve erkeklerden oluşuyordu. Ve hepside istisnasız ölmüştü. Genç kızların toplanıp kaçırıldıklarını zaten anlamıştı.
Emmet yüzünü kaplayan karaltı ile sinirini kustu.
"Haaaaaaaaaah....!!!"
Bağırıp öfkesini iyice saçtığında tüm köyde canlı bir sinek bile bulamadığına çok üzülmüştü.
Suratı asılarak yere oturdu. Gözleri uzaklara baktı. Bir zamanlar kendi köyü olan bölgeyi uzaklardan görür gibiydi.
Arkadaşları geldiğinde hayallerden çıkıp hemen cesetleri köyün merkezine topladı. Ateşi vücutlara tutarken canı yanıyordu. Duygusal bir yapısı olması ile henüz kimseyi öldürmemişti.
Ren tarafından o kadar eğitim almasına rağmen tek bir canın kıyılmasına bile üzülen biriydi. Tüm hayatı çiftçilikle geçtikten sonra buna kimse bir şey diyememişti. Ama hepside Emmet'in biraz zayıf olduğunu düşünüyordu.
Ama hem Ren'i hemde tüm grubu şaşırtan olayda o gün yaşandı.
"Sizde kimsiniz?"
Emmet arkasını dönünce havada uçarak gelen 6 genç adamı gördü. Liderleri altın saçlı lider karizması olan bir tipti. Yüzünde insanlara tepeden bakan bir ifade gözüktü. Elinde ortaya çıkan yayıyla direk Emmet'e nişan aldı.
Emmet se adamların güçlerini ölçmekle uğraştı.
"Bir tane 5. seviye Zifu!.
..İki tane 3. seviye Zifu ve
.. üç tane 1. seviye Zifu!
Ağzından sadece tek kelime çıkabildi.
"Haydaa.."
Emmet vücudundan gelen bir titreme ile gülümsedi. Yanındaki arkadaşlarına bakıp kaçmalarını bile söylemedi. O an hepsinin hayatı onun ellerindeydi.
Yumruğunu sıktı ve..
...
eline sağlık!
Var be
Bölüm ismi güneydeki kral 2 yanlış bölümü yüklemedin dimi
yok ya , (3) (4) falan diye gidicek. Güneydeki kral (1) taa 30lu bölümlerdeydi mesela :D
Güney kralı falan çıkabilir karşımıza :P
Eline sağlık perfect bölümdü.
Eline sağlık perfect bölümdü.
Ve ne ve ne! ne yazarrrrr
elinize sağlık
Bu kizla niye konuşmuyor la