Elementa 93. Bölüm
Bölüm 93: Dao..!
Yumrukları sıkılı bekleyen Emmet vücudunun titreyişine aldırmadı. Enerj tekniklerine çalışmadan önce bile ne zaman meditasyon yapsa vücudu kontrolsüzce titredi.
Tek bir adımla yerlerinde donan 3 arkadaşının önüne geçti. Sıktığı yumruklarından yayılmaya başlayan kırmızı ışığı gören üçlü daha da korktular.
"Efendi Ren'in büyük tekniği!"
Emmet "kaçın!" diye bağırsada arkadaşları terk etmeye gönüllü gözükmediler. Kaçamayacaklarını bilmeleri de bununla ilgili olsa da takım liderini terk etmek Ren tarafından yasaklanmış bir şeydi. Üstelik bu üç adam orta yaşlarındaydı. Çoktan genç ve deli dolu zamanlarını geride bırakmışken çocukça ani kararlar vermediler.
Canı pahasına önlerinde siper olan Emmet'i izlemeye devam ettiler.
"Burada kalıcaz Emmet! Ölmeye çoktan hazırız."
Emmet her cana önem veren biriydi. Komutanı Ren'in yaptığı söylenen şeyleri dinlerken hep yüzü kararmış ve üzülmüştü. Ama saygısı da kat kat artmıştı. Yakın bir zamanda birilerini öldürmeye çalışacağını düşünmediği için iç çekti.
Karşısındakilerin hazırladığı enerjiden oku görünce elleriyle yaptığı şeye devam etti. Sonunda iki elinden de kocaman alevden hançerler fırladı.
[Magello'nun Bıçakları!]
:Kullanıcıya ateş meridyeninin gücüne göre iki bıçak yaratma gücü verir. Bıçakların gücü evrimsel seviye ile doğru orantılıdır.
Emmet bıçaklar oluştuğu an sırtında oluşan kanatlar ile havaya yükselip pozisyonunu değiştirdi. Daha yeri değiştiği an demin durduğu yerde dev bir ok saplanmıştı. Emmet okun hızını gözleriyle takip edemediğini fark edince biraz korktu. Ama gözleri hala 5. seviye Zifu olan okçudaydı.
Havaya fırladığı an okçuda kısa bir emir verdi. Yanlarındaki en zayıf ve önemsiz 3 lü öne çıktılar. Okçu olan liderlerine hava atmak ta istemiş olabilirlerdi. Emmet tam emin değildi. Ama üçlünün acele ile kendisine yaklaşmaları işine geldi.
Gözleri sürekli okçuyu takip ederken yaklaşan üçlü ile karşılaştı.
Ellerindeki bıçakların boyu bir uzayıp bir kısalırken vücudunun sınırlarını sonuna kadar zorladı. Elinde balta tutan iki tanesine doğru saldırırken ayakları havada değişik hareketlere başladı.
[Tanrı Agard'ın Alev Adımları!] Basit Seviye!
Emmet ayaklarında da ellerindeki gibi kırmızı bir enerji oluşurken ortadan kayboldu. Yeniden ortaya çıktığında baltali askerlerin hafifçe arkasında kalmış üçüncü gencin arkasına çoktan geçmişti. Boynu alevler içinde yanarak kopan oğlana bakmadan tekrar geriye adım attı.
İkinci adımıyla ayaklarındaki enerji daha da kırmızılaştı. Bu sefer iki 1. seviye zifu olanları arkadan vurdu. Biri baltalı diğeri mızraklı gençlerin sırtlarından bıçaklarını saplayıp tek hamlede çekti.
Emmet üç kişiyi daha birkaç saniye geçmeden öldürmüşken sırtındaki kanatları kullanma süreside sona erdi.
[Tanrı Usa nın kanatları] çok güçlü bir teknik olsada Ren hariç kimse bu tekniği uzun süre kullanamıyordu. Normal bir Zifu havada sınırlı süre uçabilsede bu kanat tekniği en az Dao seviyesinde birinin uçma gücünü vermişti.
Emmet de karşısında sırf güç gösterisi olarak havada durmalarını görünce tereddüt etmeden hızıyla öldürdü.
Ayaklarındaki enerji sönmezken arkadaşlarının yanına doğru süzüldü. Okçunun gücü otuz yaşındaki çiftçinin içinde tehlike sinyalleri çalıyordu.
"Çok geç!"
Emmet arkasından çok hızlı bir enerjinin bırakıldığını hissetti. Daha yeni yere inmişken arkadaşlarından birinin göğsüne saplanan enerjiden oku gördü.
"Tekrar soruyorum sizde kimsiniz? Buralarda bizden başka Zifu olmaması lazım."
Emmet arkasındaki 3 kişiyi görmezden gelip kanlar içinde yere düşen arkadaşını izledi. Zifu seviyesine geçtiği zaman büyük bir tehlike ile karşılaşmayı beklememişti.
"Umarım huzur içinde olursun kardeşim.."
Yavaşça yerdeki arkadaşına seslenip acele etmeden arkasını döndü.Tek bir adım attı. Ayaklarındaki kırmızı ışık daha da koyulaşırken artık ayakları ve bacakları alevlerle kaplanmıştı.
Bastığı yerlerde alevden adımlar bırakırken takip edilmesi zor bir hızla ilerledi. Yerden birkaç metre yukarıda bekleyen üçlüye saldırdı. Ellerindeki bıçakların boyunu uzattı.
Sadece birkaç saniye önce üç tane 1. seviye Zifuyu öldürdüğü için midesi bulanıyordu. Ama dişlerini sıkmaya başlayıp ayak tekniklerine odaklandı. Ren'den ayak teknikleri öğrenirken çok azar işitmişken şimdi faydasını da gördü.
Karşısındaki biri erkek diğeri kız olan ikili ellerindeki mızraklarla enerjiden saldırılar fırlatmaya başladılar. Emmet o an Ren'in ve yanındakilerin eğitimlerini hatırlayınca acıyan gözlerle baktı. Bu adamlar gerçekten çok zayıftı.
Emmet çok hızlıydı! Vücuduna çarpan enerji saldırılarını görmezden gelip direk ikilinin önünde belirdi.
Arkasındaki alevden ayak izleri kalmış yolu gören okçu bile kaşlarını çatmıştı. Emmet'İ korkutmayı denedi.
"Bize denk değilsin be dostum. İşi zorlaştırmadan teslim ol."
Emmet ikilinin küçümseyen bakışlarına aldırmayıp vücuduna çarpan saldırıları ikinci kere görmezden geldi. Vücudu titrerken öne eğildi.
Bıçakları çok hızlıydı. Kimse ne olduğunu göremeden ikilinin ölümcül yara almaları ile kavgada bitti.
Yayını tutan okçu, öncekilerden daha da güçlü enerji dalgaları yayarak sinirle hareket etti. Yakın mesafede Emmet'in anormal gücünü görünce mesafe almaya çalıştı.
Emmette gözleri acıyla bakarken anormal bir şekilde takip etti. Okçunun üzerine attığı oklardan kaçarken anormal ayak hareketleri kullandı. Daha birkaç yüz metre geçmişken okçunun kalbine hançerini saplamıştı.
"Eğer buradaki köyü yok etmediğinizi bilsem kaçardım. Öleceğimi bilsem bile sizinle kapışmazdım. Ama bakışlarınızdan belliydi. Huuh..(iç çeker)"
Emmet vücudundaki alev enerjisinin akışını kesti. Ellerindeki hançerleri yok ederken enerjisinin yarısı kaldığını gördü. Birkaç saniye yerinde kalıp toparlandı.
Sonrada 5. seviye Zifu olan okçuyu taşıyarak köye geri döndü.
Arkadaşının vücudu ile öldürülenleri kampa taşıdıklarında tüm kampta karmaşa oluştu. Özellikle komutanlar Emmet'in başarısını tebrik ettiler. Ama Emmet gözleri ağlamaklı oturup yemek yiyerek gecesini geçirdi.
...
"Şimdi bana tam olarak deneyimlediğin savaşı anlat."
Emmet Ren'in karşısında büyük bir odada oturmuştu. Odada Ren ve kızıl saçlı bir güzellik haricinde kimse yoktu. Önündeki buharlar yükselen çay bardağına bakarak anlatmaya başladı.
"Efendim. Onları gördüğüm an aynı sizin öğrettiğiniz gibi güç analizi yaptım. Önce gözlerine bakıp çok savaş deneyimleri olmadığını gördüm. Ayrıca havada uçarak çok fazla gereksiz enerji kaybediyorlardı. Aptallık..
Emmet konuşmasına birkak dakika devam etti.
"Sizin öğrettiğiniz [Tanrı Usanın Nefesi] sayesinde vücudumdaki alev enerjisi olması gerekenden 2 kat daha yoğun ve güçlü.
Kullandığım ayak teknikleri de vücudum alev enerjisi yaydığı için çok daha hızlı. Ve bıçaklarım daha da dayanıklı ve keskin oluyor."
Ren gülümseyerek Emmet'e küçük bir şişe uzattı.
"Senin şu anki savaş gücün karşına en iyisinden birilerinin çıkacağını düşünürsek 3. seviye bir Zifudur. Sen henüz 1. seviyede olmana rağmen bu çok büyük bir başarı. Öğrettiğim her tekniği kusursuzca öğreniyorsun.
Bu da senin ödülün.."
Emmet garip sıvı ile dolu şişeyi alınca yüzü soru işaretleri ile Ren'e baktı. Komutanının gülümsemesi biraz şeytaniydi.
"Bu sıvı vücudun evrimleşmesini sağlayan garip bir şey. Ama herkese o kadar kolay vermeyi düşünmüyordum. Senin başına gelen olaydan sonra fikrimi değiştirdim. Eğer bu yabancılarla savaşıcaksak elimizdeki kozlarımız kullanmamız lazım."
Emmet aldığı iksiri içerken Ren'in gzlerinde tehlikeli bakışlarla 30 yaşındaki adamı süzüyordu.
Emmet iksir boğazından indiği anda dantianında garip bir enerjinin oluşmaya başladığını hissetti. Gözlerini kapattı ve enerjinin tüm vücudunda dolaşmasını izledi. Yavaşça enerji yolları, kan damarları ve kemikleri enerji ile beslendi.
Ren, Emmet'in vücudunun biraz çalışma ile 4 kat daha güçlü olacağını bildiğinden biraz daha gülümseyip odadan çıktı. Arkasında şaşkın birini bıraktı.
Bir hafta geçmeden tüm savaşçı ve büyücüler Ren'in bol keseden yarattığı iksiri içmeye başladı. Sadece bir kere içildiğinde işe yaradığı insanılmadığı için bazıları ikişer kere bile içtiler. Ama sonuç aynıydı. İksir sadece bir kere işe yarıyordu.
Mantıksızdı. Evet! Ama durum böyleydi.
Bir ay içinde Ren hem orjinal ordusuna (2000kişi) hemde yeni topladığı gruba tamamen iksiri içirdi.Eğitimler yavaşlarken Ren yanına Scarlet ve Emmet'i alıp Nanntiadan uzağa seyahate çıktı.
Kuzey Kralını görmeye hazırlandılar.
Yolculuğun sabahı hem Emmet hem de Scarlet 3. seviye Zifuydu. Üstelik Emmet aynı zamanda Zifu seviyesine büyücü olarakta çıkmayı başarmıştı.
Ren bu ikisine bakarken içinde tutmakta zorlandığı bir heyecan hissetmeye başladı. Gözlerindeki mavi parıltı artarken içinden de Go ile kahkaha attı.
"Ren bu sefer piyango sana çıktı. Bu ikisi hiç görmediğim kadar yetenekliler!"
"Lan sus. Beni de heyecanlandırma. Güldürüceksin bak benide sonra patron imajım bozulucak.."
"Ne patron imajıymış? Sendeki lider havası Mher den Giovdan falan az. Sen olsan olsan köle tüccarı imajına sahipsin."
"Haha.. çok komikti Go abi. Baya da lider özellikleri taşıyorum. Ayrıca sana bir şey sormam lazım. Şu Zifu altındaki alfalar neden gelişmiyorlar?"
Go bir süre sessiz kaldı. Ama sonunda dayanamamış gibi gülmeye başladı. Sen deli misin..hepsi Zifunun üstüne çıkmışlar çoktan. Gözlerin var ama göremiyorsun."
Ren birkaç dakika sonra hayvanlarını görmeye gittiğinde kesin bir emir verdi. "İnsan vücutlarında gözükün!"
Kırmızı kanatlı dev kartal hafifçe çığlık atıp kanatlarını çırptı. Havada alevler oluşurken alevlerin arasında çok güzel bir kadın ortaya çıktı. Sırtında hala büyük kanatlar vardı. Maymun ve türevi olan hayvanların hepsi orta yaşlı insan vücutlarına dönüştüler. Ama vücutları kartaldan daha tüylüydü. Ren'i en çok şaşırtan yılanıydı.
Yılan daha önce hiçbir alfada görmediği kadar mükemmel bir insan vücuduna dönüştü. Hiç bir yerinde hata, eksiklik, fazlalık yoktu. Ne bir pul ne de garip bir ince dil. Tamamen bir insandı.
Ren hepsinin gözlerinde kendi sahiplik işaretinin kırmızı bir ışıkla parladığını görebiliyordu. İçlerinden kartalı ve yılanına işaret edip yürümeye başladı.
"Kırmızı kanatlı kadın gelip Ren'in yanında yürümeye başladı. Yılanın dönüştüğü soluk tenli gençse Ren'in direk koluna girdi.
Yüzünde garip bir gülümseme vardı.
"Koluna dolanmak alışkanlık oldu."
Ren gülse mi ağlasa mı bilemedi. Ama bu ikiliyi uzun zamandır tanıdığı için sesini çıkarmadı. İkisininde gözlerinde büyük bir mutluluk gözüküyordu. Hatta Ren onları tamamen tanıyor gibi hissediyordu.
"Neden son bir senedir güçlerinizi göstermediniz? Sizin normal hayvanlar olduğunuzu düşünerek hiç incelememiştim."
Kartaldan dönüşen kadın biraz somurtup Ren'e dil çıkardı.
"Şu yanındaki küçük kızla o kadar içli dışlısın ki bize bakmadın bile. Sahip, lütfen artık benimle de iyi vakit geçir. Her gittiğin yere ikimizi de götür.."
Ren ikilinin hayvan vücutlarına dönüşmelerini emretmeden önce seviyelerini ölçtü.
"6. Seviye Zifu Kızıl Kartal!"
"8. Seviye Zifu Siyah Kobra!"
"Beni takip edin. Ve kimseye kolay kolay gerçek hallerinizi göstermeyin. Zor bir durumda kalırsam aniden beni kurtarmanızı emrediyorum!"
İki hayvan diğer alfalardan daha güçlüydi. Ren emrettiği an anında seslice bağırıp hayvan vücutlarına döndüler. Kızıl Kartal gökyüzüne havalanıp etrafı izlemeye döndü. Kobrada Ren'in boynuna dolanıp tıslayarak kızıl saçlı kıza gözünğ dikti.
Olanları izleyen kız Ren'in yaptığı garipliklere çoktan alışmıştı. İçinden ne geçirdiği bilinmesede Ren'in her geçen gün daha da ilginç şeylerin peşine düşmesi merak etmesine yol açtı.
"Kim bu çocuk? Ve ablamla olan ilgisi ne.."
...
İki günlük kısa bir yolculuğun sonunda Ren Kuzey Krallığının topraklarına vardı. Hızlıca kuzey kralını bulup gelecekle ilgili birkaç kehanet öğrenmek istesede aldığı haberlerle yıkıldı.
"Kuzey Kralı öldü mü?"
Kuzeyin başına yeni bir kralın geçtiğini öğrenen Ren kurdupu kampa direk gerş döndü.
"Demek kuzey kralını öldürüp topraklarına hükmeden Aijin! Seni öldürmek için bir sebebim daha oldu piç kurusu."
Ren aldığı haberle kampa döndüğü akşam meditasyona başladı. Gezegenin yeni enerjik haliyle her nefes alışında vücudunun dinlendiğini hissedebiliyordu.
Nefes aldı...
Nefes verdi...
Enerji kanalları bolca enerjiyi vücuduna dağıtırken Ren bir saat kadar bu şekilde vücudunu maksimum seviyesine çıkardı. Sağ elini kaldırıp salladığında önünde yüzlerce kristal vardı.
Sayısını umursamadan ağzına üçer üçer kristalleri atıp zorla yuttu. Midesinin dolduğunu hissedince meditasyona döndü. Karnındaki dantianın garip bir girdapla tüm kristalleri yok ettiğini hissetti. Tüm enerji anında dantianını beslemeye başladı.
Ren bir dakika içinde dantianının daha da sertleşip büyüdüğünü hissetti.
"10. Seviye Zifu!"
Vücudundaki damarların yeni dantian sayesinde kısa sürede geliştiklerini hisseden Ren garip bir hisse kapıldı. Zaten Dao seviyesine geçebileceğini hep hissetmişken denemeye karar verdi.
Ağzına bolca kristal atmaya devam edip dantianı sınırlarına kadar zorladı. Kısa sürede mükemmel dantianı daha da beslenip alabileceği tüm enerjiyi özümsemişti.
Ren o anlarda Fiend'in bir zamanlar yüzlerce yıl beklediği 10. seviye sınırında olduğunu görebiliyordu.
Gözlerini bir kere açıp vücuduna dolanmış yılanına baktı.
"Şans dile."
Gözleri uzaktan izleyen kızıl saçlı kıza döndü. Yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
"Sende dilesen fena olmaz.."
Kızın yüzündeki garip ifadeyle daha da gülüp gzlerin tekrar kapattı. Bu sefer hazırdı.
"Dao...bekle beni ben geliyorum.."
...
Yazardan not: Diğer çalışmam olan "Beni Öldür" adlı hikayeye de bakmanızı tavsiye ederim. Wattpadde şimdilik. Kısa zamanda buraya da koyucam ;)
Ellerine sağlık
Ellerine sağlık