Grondia İkinci Kitap Bölüm 22







Grondia İkinci Kitap Bölüm 22 Yavru Ayı[3]
Ryuu sessiz ama hızlı adımlarla ormanda ilerlerken bir av arıyordu. Üç gündür yavru ayıyla buldukları büyük bir ormanda yaşıyorlardı. Ryuu yavru ayıyı çok sevmişti. Ona güvense de riske girmemeyip Konsla yaptığı gibi aralarında bir bağ oluşturmuştu. Bu arada Ryuu yavru ayıya konuşmayı öğretmeye çalışıyordu. Yavru ayı şaşırtıcı şekilde zekiydi. Ryuu' nun dediklerini anlıyor ve hemen uygulamaya çalışıyordu. Gerçekten ilginçti.
Ryuu üç gün boyunca sık sık av aramaya çıkmıştı.. Yavru ayı uykuya yatmadığı için çok fazla et tüketiyordu. Ryuu ilk zamanlar uyumadığı için endişelense de sonradan büyülü canavarların böyle bir şeye aslında ihtiyacı olmadığını öğrenince rahatlamıştı. Sadece sık sık yemek yemesi ve harcadığı enerjiyi karşılaması gerekiyordu. Kış olduğundan dolayı Ryuu yemek konusunda biraz sıkıntı çekse de gücüne güvenen kaynak canavarlarıyla sık karşılaşıyordu. Tabi hepsi Ryuu' nun  korkutucu hızı ve gücü karşısında dayanamıyor ve av oluyordu. Daha Ryuu kendisinden güçlü hiç bir hayvanla karşılaşmadığı için pek tedbirli davranmıyordu. Yavru ayıya bir zarar gelmesin diye sadece uzaklaşmıyordu.
Ryuu bir ağaçtan diğerine atladığında gözleri aşağısında kalan geyikle kesişti. Anında harekete geçerken görülemeyecek kadar yüksek hızla geyiğin üzerine atladı.  Sağ elinde tuttuğu küçük bıçağı geyiğin boynuna saplarken hızlı bir ölüm şansı verdi. Geyikle birlikte yere devrilirken sapladığı bıçağına bastırırken geyiğin çırpınışlarına karşı direndi. Bir eli geyiğin boynunu kavrarken gözlerini kapatarak boynunu kırdı.
Geyik nefes almayı bıraktığında Ryuu hızlı hareketlerle saplı olan bıçağını eline aldı. Olduğu yerde geyiğin derisini yüzerken bir yandanda yavru ayının durumunu kontrol etmek için enerjisini salmıştı. Yavru ayının hala uyuduğunu ve çevresinde bir tehlike olmadığını fark ettiğinde sessizce işine devam etti. Çok zaman geçmeden geyiğin derisini yüzmeyi bitirmişti. Hemen etini parçalara bölerken yüzüğünden çıkardığı kutuya depoladı. Geyiğin geri kalan kısımlarını arkada bırakmak istemese de bir işine de yaramayacaktı. '' Ah sadece boşver. '' Kendi kendine mırıldanırken enerjisini bedenine odaklayarak üzerine sıçrayan kanın yok olmasını sağladı. Bunu ona Gökyüzünün Kralı öğretmişti. Neredeyse unuttuğu bir şeydi. Genelde duş alma şansı olduğundan daha önce ihtiyacı olmamıştı ama şimdi lazımdı.
Ayrılmadan önce üzerine geçirdiği pelerinin şapkasını örttü. Cübbesi parçalandığı için normal bir pelerin giyiyordu. Cübbesinin rahatlığını hatırlarken kendi kendine hüzünle gülümsedi. Üzüldüğü şey aslında cübbesi falan değildi. Draken' dı. Hala bir şey olduğunda Draken' ı kavramak için hazırlanıyordu. Elinin üzerindeki sargılara baktı. '' Senden tekrar özür dilerim dostum. '' Mırıldandıktan sonra zıplayarak ağaçlardan birinin üzerine konmuştu.  Yavru ayıyla yaşadıkları yer orta büyüklükte bir mağaraydı. Bulabildikleri en güvenli yer bu mağaraydı. Ryuu yavru ayının başkaları tarafından bulunmasına karşın böyle bir önlem almıştı. Kolay kolay göze batmayan bir mağara. Ormanın derinliklerine yakın olduklarından genel olarak zaten insanlarla karşılmıyordu.Güçlü Kaynak canavarları çoğunluktaydı. Az önceki geyik bile Doğal Kaynak aleminin zirvesindeydi. Ryuu' nun seçtiği yer aslında tehlike kaynıyordu.
Ryuu mağaranın girişini gördüğü anda kaşlarını çatarak durdu. Tüm enerjisi sanki hiç varolmamış gibi gizlenirken gözleriyle zor takip ettiği bir hızda ilerleyen yedi kişiyi gördü. Yedisi de yavru ayının çevresinde dönüyordu. Ryuu sadece bakarak bile amaçlarının kötü olduğunu anlamıştı. Bir şeyler yapması gerekiyordu ama yedi kişinin de güçlü olduğu belliydi. Bodoslama dalmak tehlikeliydi. Güçlerinin çoğuna sahip değilken durum o kadar net değildi.
Yavru ayı çevresindekilere bakarken hiçte korkmuş gibi değildi. Ryuu'yla ilk karşılaştığındaki iblis ifadesine sahipti. Belki de Ryuu' nun direk saldırmasına bu engel olmuştu. Onun neler yapabileceğini görmek istiyordu. Ryuu onu kontrol ettiğinde 10.Seviye Yeryüzü Kaynak aleminde olduğunu fark etmişti. Nadiren doğan bazı kaynak canavarları direkt olarak yüksek kaynak gücüne sahip oluyorlardı. Bu yavru ayıda onlardan biriydi.
Ryuu yavru ayıya zihninden seslenmeye karar vermişti. Fark edilme ihtimali çok az olduğu için o kadar çekinmiyordu. ''Seni izliyorum. Yardıma ihtiyacın olduğunda geleceğim. '' Konuşmasıyla birlikte yavru ayının ifadesindeki büyük değişimi fark etmişti. Adeta rahatlamış ve daha agresifleşmişti. Zayıf kükremesi karşısında yedi figürde hareket etmeyi kesmişti. Birisi kahkaha atarken öne çıkarak yavru ayıya baktı. '' Böyle bir yerde senin gibi değerli bir türle karşılaşmayı beklemiyordum yavru ayıcık. Söylesene ebeveynlerin nerede? Ah bir dakika o kadar büyümedin değil mi? Hahaha '' Yaklaşık on dokuz-yirmi yaşlarındaki adam kahkaha atınca diğerleri de ona eşlik etmişti.
Yavru ayı pençelerini sarmalayan alevle birlikte saldırıya geçtiğinde Ryuu bile zor tepki vermişti. Yavru ayının karşısındakilerde doğru düzgün bir şey yapamadan sadece kaçmışlardı. Yavru ayının pençesi yere çarptığı anda büyük bir alev etrafa saçılmıştı. Bu alev sanki akıllıymış gibi kaçmaya çalışan birisine yönelmişti. Bu kişi gruptaki en genç olan kişiydi. En fazla on beş yaşında duruyordu. Simsiyah saçlara ve yakışıklı sayılabilecek bir yüze sahipti. Ortalama bir boyu vardı. Yeterli hızda tepki veremediği için grup içinde en geride o kalmıştı. Ne kadar pençeden kurtulmakta başarılı olsa da bu alevler hem daha güçlü hem de daha hızlıydı. 
Alev gence çarptığı anda acı bir çığlık atmasını sağlamıştı. Direk kendini yere atarken yerde yuvarlanmaya başladı. Acı çığlıklarıyla birlikte sürekli yardım istese de çok geçti. Diğerleri daha yanına gelemeden bedeni alevler yüzünden kömürleşmiş ve hayatını kaybetmesini sağlamıştı. Gruptaki herkes sessizleşmişti. Daha bir kaç saniye önce dalga geçtikleri yavru ayı aralarından birini acımasızca katletmişti! Aniden değişen bu olay yüzünden hiç biri sesini çıkaramıyordular.
Grubun lideri gibi duran on dokuz yaşlarındaki öne çıktığında yüzünde öfke hakimdi. '' Etrafını çevirin. Öldürmeden yakalamalıyız ama canını acıtmaktan çekinmeyin! '' Geriye kalan altı kişi hemen yavru ayının etrafını sararken Ryuu harekete geçmeye karar vermişti. Aşağıya atlamak için hareket etmişti ki zihninde yavru ayının sesi yankılandı. '' Biraz daha.'' Hala tam olarak rahat konuşamasa  da yavru ayının dediklerini Ryuu anlayabiliyordu. O kesinlikle ondan harekete geçmemesini istiyordu. Sırıtırken kendi kendine mırıldandı. '' Neler yapabileceğini gerçekten merak ediyorum Xiong...''
Ryuu harekete geçmediği için ne kadar Xiong kendine güvenmese de bir şeyler yapmak istiyordu. Ryuu'yla geçirdiği üç gün içinde onun ne kadar güçlü olduğunu tahmin bile edememişti. Garip bir şekilde Ryuu' nun bedenindeki onu geçen mührü hissedebiliyordu. Ne yazıkki bu mühürleri hissetse de yapabileceği bir şey yoktu. O mühürler onun en güçlü halinde bile kafa tutamayacağı kadar güçlüydüler ki o daha yetişkin değildi. Önünde şimdiden itibaren uzun bir yol vardı ve ilk güçlü adımını burada atacaktı!
Çevresindeki insanlara bakarken en zayıfını tespit etti. Tekrar alevler bedenini sarmalarken bu sefer direkt olarak önündeki yere iki pençesiyle de vurmuştu.
" Güüm! "
Yeri parçalayan alevler hızla gence doğru ilerlemişti. Neyseki genç adam hızlı tepki vererek kaçmayı başarmıştı. Xiong anında harekete geçerek dikkati dağılan genç adamın önünde belirmişti. Alevle kaplı pençesini savururken genç adamın göğsünde büyük bir yara açtı. '' AHHH! '' Genç adam bağırarak geri çekilmeye çalıştı. Grup lideri ve diğerleri daha fazla dayanamazken öfkeyle saldırıya geçmişlerdi.
Xiong hemen gerilerken bedenini sarmalayan alevleri çevresine yaydı. Yaklaşamayacaklarını düşünmüştü ama karşısındakiler tahmininden güçlüydü. Bedenlerinden taşan enerjileri alevleri engellerken aynı anda Xiong' a saldırdılar. Xiong kollarını kaldırarak kendini savunmak istemişti ama beş kişinin saldırısı karşısında dayanamamış ve geriye uçurulmuştu. Tekrar ayağa kalkmak istediğinde  karnına atılan tekme yüzünden inlemişti. Başına toplanan beş kişi yaralı arkadaşlarının durumuna baktıktan sonra sırıttılar. '' Bu kadar mısın? Ben daha güçlü olmanı beklemiştim. Hadi çocuklar onu alıp buradan ayrılalım. ''
Beş kişiden ikisi Xiong' a yaklaşmıştı ki görülmeyen bir figür tepki bile vermelerine izin vermeden önlerine çıkmıştı. Birisinin karnına aşırı güçlü bir tekme atarken aynı anda diğerinin de çenesine yumruğu geçirmişti. 
'' AUGHH!''
'' AHHHH!''
İki kişide bağırırken onlarca metre uzağa uçmuşlardı. Ryuu delici bakışlarıyla kalanlara bakarken yüzünde alaycıl bir sırıtma vardı. ''Sence benim korumamdaki Xiong' ı götürmenize izin verir miyim?'' Ryuu hala enerjisini sakladığından diğerleri bir an onun gerçek olduğunu anlayamamışlardı. '' Hahaha demek bu ayı senin korumanda, yok edin onu çocuklar. '' Yanındaki ikiliye emir verdiğinde kendisi de uzağa uçan diğer iki adamına bakmıştı. Yere yığılmasını sağlayacak kadar korkunç görüntüyle birlikte donakalırken ne yapacağını bilemez halde dizlerinin üzerine çöktü. Gördüğü görüntü o kadar korkunçtu ki! Xiong' un yaraladığı genç adam olmayan kafasıyla birlikte yere yığılmıştı. Yanında ise az önce uçurulan arkadaşları kırık kemikleriyle nefes almayı bırakmışlardı..
/Evet bölümlerimizde geldi :D Hayırlı uğurlu olsun artık. İnşallah beğenmişinizdir.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

8 yorum

    • avatar Zakowske says:

      Bölüm bitti sanıp ayde yayınladı. Sonra hemen ben ekleme yaptım