Angoria Bölüm 80: Sıkılmak Bazen İyi Şeyler Doğurabilir


Angoria Bölüm 24: Sıkılmak Bazen İyi Şeyler Doğurabilir



Kung Lao, açık arttırmadan son derece karlı çıktığını düşünüyordu. Sadece 5 sarı kaynak altını harcamıştı ve elinde son derece güzel iki ürün tutuyordu. Birisi Arktik Anka’sından yapılmış bir elbise ve diğeri ise bizzat ejderhadan yapılmış bir zırhtı. Kung Lao bu ticaretten son derece memnun kalmıştı. Aklında tutan Kung Lao bundan sonra biraz daha Boichi Ticaret Loncası’nın açık arttırmalarına katılmak için kendisine not almıştı.

Yanında bulunan Dao Yun son derece rahatlamıştı. Yükün en önemli kısmı üstünden atılmıştı. Şimdi geriye şehre dönmek ve Genç efendiyi sağ sağlim yerine ulaştırmak kalmıştı. Derin bir nefes bırakan Dao Yun gözlerini kaçırarak genç efendiye bakmış ve kitap okuduğunu gördüğünde ise sesini çıkarmamıştı. Merak ediyordu acaba ücretini ne zaman alacaktı.

Tam bu esnada Kung Lao kafasını kaldırmış ve Dao Yun’a bakmıştı. Suratındaki ifadeler son derece boştu. ‘’Görevinin uzamasını ve daha fazla para almak istermisin?’’ diye soran Kung Lao boş bakışlarını Dao Yun’un gözlerine kitlemişti.

Dao Yun heyecanlanmıştı. Daha fazla ücret almak mı kim istemezdi ki? Ancak Kung Lao’nun neden böyle davrandığına akıl getirememişti. Zaten bu genç yaşında son derece güçlüydü, üstüne birde bizzat bir ejderha’nın pullarından üretilen zırha sahipti neden kendisini korutmak istiyordu.

Sanki zihnini okumuş gibi Kung Lao ‘’Beni değil… Müstakbel eşimi koruyacaksın, bir döngü boyunca korursan sana 50 Beyaz Kaynak Altını vereceğim. Ayrıca her döngün için ücretine 5 Beyaz Kaynak altını daha ekleyeceğim. Şimdi söyle bakalım nedir aklındaki fikir?’’

Dao Yun ne diyeceğini bilememişti. Bir Döngü için 50 Beyaz Kaynak Altını?! Bunu şuan yapmış olduğu görevde bile kazanamıyordu. Üstelik sürekli olarak çalışıyordu. Bu teklif onun için resmen bir veli nimetti.

‘’Ben bu teklifi kabul ediyorum Genç Efendi! Genç efendi ne söylerse onu yapmaya hazırım!’’ diye kendisini hazır ol durumunda bulmuştu Dao Yun kafasını saygı ile eğmiş ve tüm bu süreç içerisinde talimatların asla dışına çıkmamıştı. Yeni bir hayatı olacaktı, belki yeni insanlarla tanışacak ve onlardan birisi ile bi yuva bile kuracaktı. Nasıl olurdu da istemezdi.

Bu konuşmanın sonunda daha fazla konuşmayan Kung Lao kafasını sallamış ve direkt olarak mekânsal yüzüğünü tokatlayarak içinden tek tek 50 adet Beyaz Kaynak Altını çıkarmıştı. Gözleri ile Dao Yun’u gözleyen Kung Lao gözlerinde bir açgözlülüğün olmadığını tam tersi minnettarlık ve sevincin olduğunu gördüğünde derin bir nefes almıştı. Yaptığı seçimden son derece memnundu.

‘’Bu ilk maaşın olacak, bir döngü boyunca Tengri Mei’yi korusan iyi edersin!’’

‘’Elbetteki koruyacağım genç efendi, canım pahasına koruyacağımdan emin olabilirsiniz!’’

Konuşma böylece sonlanmış ve Kung Lao kafasını tekrar okuduğu kitaba gömmüştü. Arabacı dönüş zamanı hızını azaltmıştı, belki üşüdüğünden belki acelesi olmadığından bilinmezdi ancak Kung Lao bu süreç içerisinde bir kitabı bitirmiş e diğer kitaba başlamıştı. Kitabın içeriği çok hoşuna gitmişti, daha önce okuduğu sayısız Kaynak canavarı hakkında bilgiler veriyordu. Kung Lao, Kaynak canavarları hakkındaki inanılmaz bilgileri okumayı çok severdi.

Arktik Ankası, Yer Dövümü Kobrası, Üç Kollu Orangutan… bunların hepsi eşsiz varlıklardı ve kendilerinin bulunduğu alanda diğer acınası havyanların söz hakkı bile yoktu. Aynı şekilde kendisinde düşük kaynak canavarlarının da bir söz hakkı yoktu. Egemenliği bizzat elinde tutan bu hayvanlar Kung Lao’nun minik birer idolleriydi.

En sonunda arabacı şehrin içine girmiş ve Kung Lao kafasını kitaptan ayırmıştı, gecenin ilerleyen saatleri sabahın ilk ışıkları ile buluşmuş ve hasretlerini giderdikten sonra gece, yerini sabaha bırakarak sırra kadem basmıştı. Kung Lao sabahın ilk ışıkları ile birlikte kendisini kalmış olduğu hanın önüne doğru ilerlemiş ve arabacıya gerekli ücreti ödeyip, Dao Yun’a gitmesi için talimat verdikten sonra hızlıca hanın içine girmişti. Hanın gösterişli salonunu direkt olarak geçen Kung Lao meraklanmış ve Tengri Mei’ye bakmak için odasının önüne doğru ilerlemişti.

Odanın kapısını hafifçe açan Kung Lao, Tengri Mei’nin masum bir şekilde uyduğunu fark ettiğinde istemsiz gülümsemişti. Üstünün hafifçe açıldığını fark eden Lao ağır adımlarla yanına gitmiş ve üstünü örtmüştü.

Daha sonra burada kalmasının anlamsız olduğunu fark eden Kung Lao yatağın baş ucunda bulunan sehpanın üstüne Arktik Ankasının tüylerinden yapılmış mavi elbiseyi bırakmış ve sessizce odadan ayrılmıştı.

Daha sonra kendi odasına geçen Kung Lao kendisini hızlıca yatağa atmış ve gözleri de buna itaat ederek hızlıca kapanmıştı.

***

Derin bir çığlık tüm katlarda yankılanmış ve herkes uykusundan kalkarak ne olduğunu görmek için odasından dışarıya çıkmıştı. Kung Lao’da hızlıca kalkmış ve direkt olarak ne olduğunu görmek için odasından dışarıya çıkmıştı. Sesin gelmiş olduğu yer Tengri Mei’nin odasıydı ve hiç izin almadan direkt olarak içeriye girmişti.

İki çocuk birbirlerine bakmışlardı. Kung Lao, Tengri Mei’nin kucağında tutmuş olduğu elbiseyi görünce rahatlamış ve derin bir nefes bırakmıştı. Görünürde bir şeyi yoktu ve bu onu çok iyi hissettirmişti.

Tengri Mei ise heyecanını nasıl ifade edeceğini bilmiyordu, aklına gelen tek şey hızlıca Kung Lao’nun üstüne doğru atlamaktı ve kolları ile sımsıkı sarılarak Kung Lao’nun nefes alması için ufacık bir alan bırakmıştı. Söyleyecek kelimeleri toparlayamıyordu, zihninden sadece teşekkür etmek gelmiş ve ‘’Teşekkür ederim…’’ diye fısıldamıştı. Daha sonrasında ise dayanamamış ve kendi söyleyeceği kelimelerin hepsini bir yere toplayarak Kung Lao’nun yanağına iletmişti.

Kung Lao yanaklarına değer sıcak dudakların varlığını hissettiğinde istemsiz olarak utanmıştı. Nasıl utanmazdı ki? Tengri Mei’nin böyle bir ey yapacağı aklının ucundan bile geçmemişti ve kısacık bir durumda bunun olması istemsiz olarak onu heyecanlandırmıştı.

Tengri Mei öpücükten sonra hızlıca çekilmiş ve utanmış yanaklarını elbise ile gizlemeye çalışmıştı. Kung Lao’da daha fazla kalmasının anlamsız olduğunu düşünmüş ve hızlıca odadan ayrılmıştı.

İki gencin de kalpleri deli gibi atıyordu…

Kung Lao odasına gittiğinde kendisini yatıştırabilmek için derin nefes tekniği üstünde çalışmış ve kendisini yatıştırmaya başlamıştı.

İyi hissettiğini düşündüğünde Kung Lao daha fazla uyumanın anlamsız olduğunu düşünmüş ve kendisini kitaplara vermişti. Okumuş olduğu kitabın neredeyse sonlarına gelmişti ve daha ustasından tek bir not olduğunu görmemişti. Bu durum ona biraz garip gelmiş ve sonuna kadar okumaya devam etmişti.

Bu süreç içerisinde öğlen olan hava akşama doğru ilerlemiş ve Kung Lao kendisini en sonunda kitabın sonunda bulmuştu. Kitabın sonunda ayrı ek bir sayfa olduğunu fark eden Kung Lao derhal o sayfayı çevirmiş ve ustasının neler yazdığını okumak istemişti.

‘’Değerli okuyucu, yada çırağım olacak kişi bok kafalı… Şimdi okuyacağın yöntem unutulmuş bir yöntemdir ve kimse neredeyse bunu hatırlamaz. Yapması son derece zordur ve ölüm riskin çok fazladır. İyice oku burayı hatta defalarca oku ki kafana kazınsın cahillikten ölme sonra!

Öncelikle Kutsal Hayvanların kendi içerisinde alemi bizlerden çok ama çok farklıdır. Bu nasıl olur dersen, sen en baştan başlarken onlar belirli bir sınırdan başlar ve belirli bir gelişim süreçleri olur. Kimi istisnalar bu gelişim sürecini yerle bir eder ancak çoğu zaman bu barizdir ki bunu asla yapamazlar…

Kutsal hayvanların en büyük problemi konuşmamasıdır. Ki bunun bile çözümünü bulmuşlardır. Eğer bir kutsal hayvan Gökyüzü Kaynak Alemine geçiş yaparsa konuşma yetisi elde eder. Onun için artık insanlar gibi konuşmak son derece normaldir.

Eğer bir Kutsal Hayvan Yarım Dövüş Tanrısı olursa o hayvanın vücudunu değiştirme seçeneği ortaya çıkar bu durum öyle bir şeydir ki kimi zaman insanlar gibi dolaşabilirler.

Geçmişte insanlar bundan korktukları için Kutsal Hayvanları köle olarak kullanmak istemiş ve bir kısmı başarılı bile olmuştur. Bunun için iki yöntem kullanan ilk yerleşimciler; ilk başta kan ile kendilerine bağlamayı seçmişlerdir. Kimisi başarılı olmuş kimisi ise bu durumdan kurtulamamış ve ölmüştür.

Başarılı olanların hepsi havan üstünde mutlak bir hakimiyete sahip olmuştur. Hayvan sahibi bir şey istemediği sürece asla yapamaz, ancak bu durum sadece Kutsal hayvanın sahibinden güçsüz olduğu zamanlarda geçerlidir. Örneğin bir Arktik Buz Anka’sında bu durum neredeyse imkansızdır.

İkinci olarak ise ortaklık yolu seçilmiştir. Kan ile bağlama yöntemi yine kullanılsa da bu sefer tek kişilik değil tam tersi iki canlının da yapması gerekir. Aralarında ki bağ iki tarafta istemediği müddetçe kopmaz ve ikisi istedikleri zaman bir birleri ile zihnen konuşabilir. Ancak bu durum, ilk yöntemi kullanmaktan bile zordur. Önemli olan şey Kutsal Hayvanında bunu istemesidir. Eğer istemezse veyahut zorlanırsa bağ kopar ve bağı koparan işi ruhunun büyük bir kısmını kaybeder. Böylesi bir durumda ölüm ya kaçınılmaz olur, yada gelişim merkezin olan Phialam hasar görerek sonsuza kadar gelişim yapmanı engeller. Sırf bu durumlardan ötürü çoğu insan bu tekniğin kullanımını unutmuş veyahut imkansız olarak kabul etmiştir. Ayrıca sayın okuyucu yada bok kafalı öğrencim, bunları okudum diye hemen koşturup bir Kutsal Hayvanı kölen yapmak isteme, en ufak hatanda hayatından olacağını aklından çıkarma!’’


Bu kelimeler ile birlikte Kung Lao ustasına bir kez daha saygı duymuştu. Ustası ile olan merakı daha fazla artmış ve ustasının ne kadar zamandır yaşadığını merak eder olmuştu. Ancak bunu merak etse de şuan sorabileceği kimse yoktu ve bu yüzden içine gömmüştü.

Tam bu sırada kapısı sonuna kadar açılmış ve Tengri Mei şık kıyafetiyle birlikte Kung Lao’nun odasına girmişti. Hızlıca iki tur dönen Tengri Mei ‘’Nasıl durmuş?!’’ diye heyecanlı bir sesle seslenmiş ve Kung Lao’nun onayını beklemişti.

Kung Lao ise hiç vakit kaybetmeden düşüncelerini söylemiş ‘’Harika durmuş!!’’ diyerek Tengri Mei’yi memnun etmişti. Daha sonra ikili Tengri Mei’nin yoğun isteği ile birlikte hızlıca dışarıya doğru çıkmış ve akşam vakti pazarda bulunan insanların arasına karışmışlardı…

[1.418]

***
Öncelikle ‘’YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!!’’ yılınız hep güzel geçer inşallah :D

Bizi sorarsanız yeni yıla bile site işleri ve bölüm yazmak ile giriyoruz. Eğer o meşhur söz gerçekleşirse kesinlikle bütün bir yıl bölüm yazacağız!! :D

Neyse fazla uzatmak istemiyorum bölümün sonuna geldik.

Mirza Bo gerçekte kaç yaşında?

Akşam vakti çarşıda başlarına bir iş gelecek mi?

Merak mı ediyorsunuz o zaman bekleyin okuyun ve öğrenin :D


Önceki Bölüm | Sonraki Bölüm



Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

4 yorum