Elementa 94. bölüm
Bölüm 94: [Evren yiyen...*...]
Ren vücudundan gelen yüksek kalp atışları ile ayağa kalktı. Gözleri mavi bir ışıkla parlarken kafasını yukarı kaldırdı.
"Nuren'in verdiği ikinci meditasyon tekniği demek böyleymiş.."
Ren tek bir nefeste etrafındaki bir kaç metrelik tüm enerjiyi vücuduna çektiğini hissetti. Sanki enerjiyi emen bir kara delik gibi vücudu artık bir mıknatısa dönüşüyordu.
Tekniği kullandıkça her nefeste daha da uzun süre bekledi.
Huuuh..(Nefes alır..)
Huuuuuuuuh..(Nefes verir.)
Ren gittikçe yaklaştığını hissetti. Daha da güçlü , daha da yavaş, daha da gerçek olmalı!
[Tanrı Zahard'ın Nefesi!]
Ren nurenden tekniği devraldığında tek açıklama tekniğin çok enerjik bir bölgede kullanılması gerektiğiydi.Ren ne kadar arasada böyle bir bölge bulamamıştı. Ama şimdi içinden bir ses dantianındaki girdap sayesinde bu sorunun üstesinden geleceğini düşündürdü.
Ren normal değildi. Hiç bir zaman normal düz bir çizgide ilerlememişti. Neden diğer ustaların ihtiyacı olan şeylere kendini kaptırmak işe yarasın ki?
Ren kendi yoluna zaten sahipti.
Elindeki tüm kristalleri yutmaya başladığında ayakta olmasının tek sebebi karnını sıkmamaktı. Midesi patlayana kadar yemeye başlayıp meditasyına devam etti.
Yedi ve nefes aldı.
Yedi ve nefesleri deva etti.
Karnına tek seferde attığı her şey anında dantianı ile vücuduna dolarken bir sonraki nefeste yeniden kristal yutuyordu. Ardı arkası kesilmeden yüzlerce yüksek seviye kristali özümsedi. Gözlerindeki mavi parıltı artarken içinden haykırdı.
"Go Abi, Yardım ET!"
İçinden Gonun da kararlı bir iç çekişle Ren'e yardım ettiği duyuldu. Ren bir anda vücudundaki kontrolünün bir parça daha arttığını hissetti. Zaten saldığı tüm öldürme arzusu kat kat arttı.
Bir tanrıçanın eşi olan Go! tüm duygularını ilk kez Ren'le paylaştı. Yüzeysel değil direk olarak paylaşıyordu. Aynı öncekilerde olduğu gibi Ren kontrolünü kaybettirecek kadar ağır bir ömrü hissetti.
Gözleri bakarken artık ağaçları görmüyordu. Vücudundaki nefesler ve enerji akışı devam ederken Ren kana susamış bir yaratık gibi titremeye başladı. Gözleri görüyor ama görmüyordu.
Bir bakışıyla sistemlerin ötesini görüyor, tarih öncesinde federasyonun öncesi zamanları izliyor, tanrıların kavgalarında tezahurat ediyordu.. Tükürüyor, öldürüyor, zevk alıyor , acı çekiyor ve seviyordu.
Yaşıyordu!!
Ren hiç hissetmediği kadar uzun bir hayatın anıları ile yeni duygular, deneyimler ve içgüdüler miras aldı.
O an Go ile son kez iletişime geçtiğini biliyordu. "Go abi! GO ABİ TEŞEKKÜRLER! HER ŞEY İÇİN. "
"ORAYA GELİP SİZİ KURTARICAM!!!"
Ren içinden haykırsada tüm o anılardan sonra Go'nun telefon bağlantısına benzer garip teması kesilmişti. Ren son 1 senedir hissettiği o bağlantıyı kaybettiği için biraz üzülmeye başladı.
Nefes aldı..
Nefes verdi...
Göğsünde garip bir yenilik hissediyordu.
"Bu da ne?"
Ren yüzünde garip bir gülümseme yarattı. Bakışları biraz daha demode ve yaşlıydı artık. Ve daha gururlu hissediyordu. Bir tanrıçayı kendine aşık eden mükemmel bir adam gibiydi.
Bir zamanlar söylenen kelimeler o anda mantıklı gelmeye başladı.
"Sen le biz aynıyız küçük velet!"
"Yani sen biz, bizde sensin!"
Ren Go 'nun sesini son kez kulağında duyar gibi oldu. Nedendir bilinmez artık Ren farklıydı. Gözlerini tekrar kapayıp sonunda yere oturduğunda meditasyon tekniğinin tüm sırlarını biliyordu. Çözmüştü. Go nun deneyimleri ile bakınca artık bu kadar basit bir tekniği çözmek saliseler alıyordu.
"Dao seviyesine geçerken dantianı patlatır ve küçük bir Zifu bölgesi yaratırsın. Zifunun büyüklüğü ve içine alabildiğin yasanın kaliteside Daodaki gücünün başlangıcını oluşturur."
Go'nun uzun zaman önce söylediği cümleleri hatırlayınca Ren konsantre olup vücuduna küçük bir emir verdi. İçindeki emrine yanıt veren parçası karnının hemen altındaydı.
Ren gözlerini açmadan etrafını görebilmeye başladı. Koklar gibi her nefes alışında evrenden bir şeyleri çekti. Gözlerinin görmediği ama kalbinin gördüğü bir evren!
Orada kocaman evreni burnundaki kara delikle çekiyor gibi...
Ve bundan daha aptalca..
Daha basitçe!!
Ren gördü! Karanlık ve çok güzeldi.
Küçük bir ışık topu gibi diğer parıltılardan daha farklıydı. Gece yanan bir sokak lambası gibi Ren'e dğru bakıyordu sanki. Ren diğer tüm renkleri ve parıltıları görsede umursamadı. Sarhoş bir aşık gibi gözleri tek bir karaltıya odaklandı.
Nefes aldı..
Nefes verdi..
"Gel buraya..."
İstemek yada emretmek gibi değildi. Daha çok bir çeşit duaydı. Ren duasını dudaklarından dile getirmedi. İçseld! Öyle olmalıydı...bu kutsal bir çağrıydı sanki..
Tek bir istekle karaltı milyonlarca yıldızın arasından hareket etmeye başladı.
Milyarlarca gezegenlik uzaklıktan Ren'e göz kırptı sanki.
Ve güldü küçük bir çocuk gibi!
Ren de gülümsüyordu. Bu....dile getirilmeyecek kadar güzel bir duyguydu. Gözleri yaşlanırken karaltının yıldızları ve galaksileri geçerek yaklaşmasını izledi.
Giov'un basit bir ay ışığı yasayı için birkaç metre ötesindeki cılız bir yerden uğraşarak çağrı yapması gerekmişti. Ren evrenin öbür ucundan bir karaltıyı, bir meleği, bir çeşit kutsal varlığı davet ediyordu.
Ren'i izleyen kızıl saçlı kız o an Renle arasına yüz metrelik bir ara koymak zorunda kalmıştı. Ren'in vücudundan yayılan tehlikeli öldürme enerjisi ve garip bir his yüzünden kızda tedirgin olmuştu.
"Bu çocukla ilgili hiç bir şey normal değil. En iyisi dikkatli olmak.."
Ren daha önce duyulmamış bir hızla yaklaşan karaltıya hoşgeldin der gibi gülümsedi. Dıştan nefes alıp enerji döngüsüne devam etsede yaptığı asıl olan izlemekti. O duanın karşılığı olarak gelen karaltı. Hissettiği yakınlık. Bir zamanlar Go abisi için gelmiş olan yasa..
Ren Go'dan daha önce iki yetenekleri olduğunu duymuştu.
Birincisi uzun zamandır bildiği bir şeydi. Kadınları kendine aşık etmeyle alakalı bir zar yasası ile lanetlenmişti. Ama Godan duyduğuna göre ikinci olan şey daha da korkunç ve güçlü bir şeydi.
Kimileri için bir lanet kimileri içinse daha kötü bir cehennem azabıydı.
...
Ren vücuduna ışık hızıyla girenkaraltının direk dantianına girmediğini hissetti. Küçük kerata, oyunbaz bir şekilde kikirdeyip Ren'in vücudundaki her hücreyi tek tek ziyaret etti. Kanında yüzdü, kemiklerinde dinlendi. Kafasında biraz durup Ren'in tüm anılarını inceledi. Saçlarının uçlarına kadar tek tek tüm hücreleri sadece birkaç saniyede gezip Ren'in gözlerinin içinde durdu.
Sanki Ren'e bakıyordu. Sanki bir çeşit onaylama ile kafa sallıyordu.
Ren'in hayal gücü müydü bilinmez..ama küçük karaltı sonunda Dantianına girdiğinde Ren bir şekilde ölümsüz gibi hissetti. Yenilmez, kutsal, asil, özel....garip, değersiz, manyak, deli ve belkide biraz Ren gibi hissetti.
O an dantianı patlarken Ren bir kaç saniye zamanın durduğunu hissetti. Kalbinin atışları bile durma noktasında yavaşladı.
Her nefes, her ter damlası..
ve her gözyaşını hissediyordu!
Karnındaki garip titreme ile vücudundan dışarı sızıp yayılan enerji dalgaları kesildi. Tüm enerji akışı damarlarında brkaç kat arttı. Ve dantianı patladı!
Ren Zifu seviyesine geçerkern böyle bir şey hissetmemişti. Patlayan dantian bir anda devasa bir girdaba dönüştü. Soluk almadan, durmadani yorulmaya zaman bulmadan enerji emmek isteyen bir çeşit girdap var oluyordu.
Sadece birkaç saniyede vücuduna kabul ettiği karaltı dantianının eski yerinde siyah bir girdaba dönüştü. Sürekli bir döngü halinde var olmaya devam etti. Ren tüm damarlarının sıkıştığını, yandığını ve yok olduğunu hissediyordu.
Gözleri masmavi iki fener gibi yanarken Ren kafasını yukarı kaldırıp haykırmaya başladı.
Tüm hücreleri yanıyordu!
Tüm kemikleri çatlıyordu!
Canı yanıyordu!!
Ağzını açtı. Etrafındaki tüm enerjiyi emmeye başladı. Ağzından bir anda kabus gibi bir kara delik oluştu. Tüm enerjiyi devasa bir kuvvetle çekti, yetmezmiş gibi Ren önünde koyduğu torbadaki tüm krsitallerinde ağzından girdiğini gördü.
Birkaç saniyede bilincinden geriye birşey kalmasada o an iyileşmeye de başladı.
Tüm vücudundaki hücreleri yenilendi.
Enerji çekti.
Damarları yeniden oluştu. Bu sefer hem kan, hemde enerji damarlarının hepsi birleşikti.
Enerji çekti.
Tüm kemiklerle kaslar yenilendi.
Gözleri puslandı. Gözleri bir kaç saniyede aktı.
Ve yeni bir çift göz iki küçük kabarcık gibi belirdi.
Kafasının içinde garip bir patlama ile beyninin boyutu küçüldü. Beyninin ağırlığı artarken ensesinden başlayan tüm sinir sistemi yenilendi. Elektrik çarpmış gibi Reni kuyruk sokumundan ensesine kadar tüm sinirlerinin titrediğini hissediyordu. Tüm midesi ve yemek sistemlerinin küçülmesini izledi.
Tüm boşaltım ve duyu sistemlerinin değiştiğini hissetti.
İşkence gibi..
.. rüya gibiydi!
Ama gerçekti. Acılıda olsa Ren bunu Go ile konuştuğundan beri anlamıştı.
Asla normal olmayacağını biliyordu.
Bu yolu o seçmişti!
Vücudu tamamen yenilendiğinde sadece birkaç saniye etrafa bakmaya fırsatı oldu. Ren tüm acının kalan etkisiyle gözlerini zorla açabildi. Gördüğü tek şey etrafındaki tüm yaşamın çekilmiş görüntüsüydü.
Ağaçlar, hayvanlar, bitki örtüsü hatta 50 metreye kadar tüm çimler bile yoktu.
Ren gözlerini kapatıp ikinci yeteneğine bakarak gülümsedi.
Karnındaki karaltı Ren'in 2. özel yeteneği, mirası ve garipliği olarak sırıtmaya başladı. Canlıymış gibi titreşimler yayan yeni girdap Ren'in yeni Zifu bölgesi olarak işe başlamıştı.
Küçük olmasına rağmen aslında bir Zifu olmayıp o işide gören bir şeydi. Ren bu şeyin tam adını duymuştu.
Gerçekte kim olduğunu bulmasını sağlayacak iki şeyde birbirinden korkutucu gözüktü.
Birincisi..
[Kadınları etkileyen zar atışı!]
Ve daha da korkutucu olan..
[Evren Yiyen Girdap!]
...
To be continued...
Ellerine sağlık
Hocam burada bırakılır mı be?
Sizin fikrinizi bilmem ama bence okuduğum yüzlerce kitap içindeki en iyi bölümdü. Rahatladım okurken(okuduğum tüm kitaplar tamamen aksiyon olduğundan rahatlatan hiç kitap okumamıştım)
Vay ne bölümdü eline sağlık yazar.
yorumun için çok teşekkürler :D bende bu bölümlerden sonra kafamda beni çok rahatlatıcak şeyler yazıcam zaten.
Resmen rahatlama kelimesiyle aklımı okudun :D