9-Tuaf şeyler(2)

Des Matsu yok yanlış oldu Matsu des. Bugün çooooook uzun geçtiği için biraz dalgınım kusura bakmayın. Neler olduğunu merak mı ediyorsunuz etmesenizde anlatmazsam rahatlayamayacağım için anlatıcam.
İlk önce görevde
[Prenses ile yat:durum üzerinde çalışılıyor]
Yani illa bu çocukla o işi yapmam mı lazım Lilithle bile yapmadım ve on dört yaşındaki bir veletle bu işi kesinlikle yapamam o yüzden diğer şıklara yönelerim böyle düşünürken
"Guuuuuuaaaaaaaaahhhhhhhhhhh"
Bu ne lan bir muhafızın bağırışı tüm kat boyunca yayılıyor beni ve prensesi uyandırıyor tabiki prenses üzerinde aşk uyguladığım için onun yanında yattığımı fark edince domates gibi kızardı
"Sena-hime lütfen burada bekleyin ne olduğuna bir bakacağım"
"Un(bir çeşit evet)"
Tabiki burası benim odam olduğu için özel tuzak [Yaşam soğuran] tarafından korunuyor benden izinsiz sinek bile içeri giremez buda sivriler tarafından yenmekten kurtulmanın bir yolu. Uppss konudan sapıyorum odadan çıktım ve sesin geldiği yöne doğru gittim mini haritaya göre bağıran muhafızın odasının önünde durdum kapıyı hızla açtım ve
"Burda neler oluyor" diye bağırdım gördüğüm sahne ise kolu ısırılmış iç çamaşırlı bir muhafız ağzı kanlı bir zombi hizmetçiye saldırmak üzere beni görünce
"Matsu-dono bu pis aç gözlü undead sebebsiz yere beni ısırdı ve zehirledi ne yapacağım ölmek istemiyorum "
Ağzı kanlı hizmetçiye sordum
"Onu sebepsiz yere mi ısırdın?"
"Hayır efendim ziyafetten sonra emrettiniz gibi ihtiyaçları olup olmadığını sorduk bu adam gece odasına gelmemi istedi ve beni taciz etti ben sadece kendimi savunuyordum"
Wat didin gülüm bir undeadi taciz etmek mi bu haraket eden bir kıyma yığınına tecavüz etmekle aynı şey sayılır yoksa bu adam bir Nekrofili* mi ?
Yn:cinsel anlamda ölülere ilgi duyma durumu
Ben bunları düşünürken
" yalan söyleme" dedi ve hizmetçiye doğru atıldı. Elbette bende arkamda ardıl görüntü bırakarak ona doğru atıldım kılıcını tutup dondurduktan sonra onu tuzla buz ettim
"Şövalye-kun istese bile hiçbir undead bana yalan söyleyemez bu durumda benim önümde böyle çirkin davranışlar yapıyorsun bunun cezası olarak bir kolunu kesicem hıhm gerçi zombi olmak istemiyorsan mecburen bir kolunu kesicem"
Bunu söyleyince şövalyenin yüzü soldu
"Matsu-s-sa-sama ne demek istiyorsunuz"
"Kolunu uzat sapık pislik virüsü tek bir kısma yoğunlaşırmam gerek kolundaki ısırık bunun için en iyi yer lakin virüs orda toplanacağı için kolun ölecek ölmese bile kan kaybından sonra işlevselliğini yitirecek"
Sonra ısırılan kolunu tutuyorum ve virüsü oraya yoğunlaştırıyorum virüslerde canlı olduğu için zombi virüsü bir undead sayılıyor buda onu kontrol etmeye olanak sağlıyor ve ben tam bunu bitirip şövalyenin kolunu keserken diğer askerler odanın içine tam donanımlı şekilde giriyorlar ve elimde bir kol ve yanan element kılıcı ile ne kadar korkunç olduğum belli şövalye lideri her zamanki gibi öne çıkıyor
"Matsu-sama burda neler oluyor"
"Bu azgın köpeğin hatası sonucu ölmesine mani oluyorum okadar" dedim elimdeki kolu sallarken şovalye lideri elimdeki ısırılmış kola bakarken yüzü soluyor

''Ayrıca yarın buraya gelmenizin asıl sebebine gelicez ve lütfen astlarınıza sahip çıkın kaptan bir daha böyle bir şey olursa sizin astınız benim olur ona göre''

hepsinin yüzü bir an dehşete düşecek şekilde değişti hayır değişen şey auralarıydı vay be artık aura gibi şeyleri hissedebiliyorum demek iyimiş benden buna bir +1.

''Şimdi bu kargaşa yüzünden yarım kalan uykularımıza devam etmek için odalarımıza dönün bende Sena-himeye korkucak bir şey olmadığını söyleyeyim'' ve böylece hepsini odalarına postaladım.

Odama döndüğümde Sena-hime yatağın üstünde yaşlı gözlerle yastığa sarılmış ileri geri sallanıyordu odaya geldiğimi görünce endişeli hali kayboldu ve koşarak yanıma geldi yani koşarak olduğunu farz ediyorum gözlerimi kırptığım anda yanımdaydı benim bile algılığamacağım bir hız ? ışınlanma ? aşık bir lolinin hızı ? muhtemelen üçüncüsü. Bir dizimin üstüne eğildim ve kolumu omuzuna koyarak en iyi ''parlak çocuk gülümsememi'' takındım

''Korkacak bir şey yokmuş Sena-hime''

''Sena''

''anlamadım''

''Bana Sena-hime yerine Sena diye hitap et yoksa seni affetmem''

''Peki Sena şimdi lütfen uykuna dön halletmem gereken bir şey daha var ve yarın yorucu olucak''

''İş mi ?''

''Evet hizmetçilerimi ve sabah gördüğün o siyah saçlı kızı kontrol etmem lazım''

''O kız kim ki ? hımph'' dedi ve gözlerindeki kıskançlık belli oluyordu

''O mu sadece bana borcu olan bir köle ama önemli olan kendi yarattığım tekniği verecek değerde bir köle''

dedim ve odadan çıktım Lilith'i ve zombi hizmetçileri denetledikten sonra yattım.

Bir rüya gördüm altın kırlarda uçan siyah ve koyu kırmızı renklerde bir kelebek uçuyordu kelebeğin yanında bir süre sonra bir karga geldi ve kelebekle beraber uçmaya başladı bir süre sonra bir peygamber devesi sürüsü belirdi 50 kadar vardı. Biri kelebeği yakaladı ve kelebek ölünce küle dödü daha sonra karga ve diğerleri insan gölgelerine çayırda bir harabeye dönüştü karga bir kül tepesinin üstünde feryat ediyordu peygamber develeri ise kahkaha atıyordu ve kargaya saldırmaya çalışıyordu. Ama bir böcek ne kadar güçlü olabilirdi ki. Karga delirdi ve etraf altın çayıra döndü çayırın üstüne kan yağıyordu karga normal bir şekilde uçuyordu pençelerinde de bir ip bağlıydı hayır bu bir kulaydı kanla boyanmış tahta bir kelebek kuklası

ve ürpermiş bir şekilde uyandım ne korkutucu bir rüyaydı menüden saate baktığımda daha çok erken olduğunu fark ettim kanatlarımı gerip biraz kale dışında gezmek iyi bir fikir gibi.

Güzel serin bir hava sabah mı akşam mı olduğu belli olmayan bir vakit [uçuş] yeteneğimi aktive edip biraz gezeyim. Bir süre sonra bir slime topluluğu gördüm iyi iyi canım sıkılmıştı biraz şunlara tek atıp eylenelim demiştim ama ne olacağı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Bu şeyler ölümsüz mü yanmıyor veya donmuyorlar hatta kesilmiyor ve ezilmiyorlar ancak çok az düzeyde manadan etkileniyorlar ki bununla tüm mana mı bir tanesini kesmek için harcıyacağım ayrıca çok hızlı zıplıyorlar ve asitik özelliğe sahipler kısaca oradan hayatım (ve aşırı hoş kıyafetim) için kaçmak zorunda kaldım kaleye dönünce bir canavar rehberine baktım ve şok oldum bu dünyada slime en güçlü canavarların arasında S- seviye bir canavar sebebi ise sadece muazzam mana ve üst düzey ışık ile karanlık büyüsü dışında bir şey dışında yok edilemez olmaları tepki hızları ve asit özellikleri ile 10 deneyimli büyücü birleşip onu yok etmeye yaklaşabiliyor ve bazıları özümsedikleri şeylerin yeteneklerine ve şekillerine sahip olabiliyor bunlar ise slime lordu olarak çağrılıyor bir SS- rütbeli canavar yinede mana kısıtlaması ile mana ile olan bağları kesilirse bir kaç ay içinde yok oluyorlar teke tek kapışırsak onları on dakikada yok ederim ama grup halinde gelirlerse ben bile zor anlar yaşarım kısacası slimelar çok op ilerde bir tanesini köle olarak alalım. Diğerleri uyana kadar canavar rehberine göz attım baya ilginç şeyler var

SSSS seviye Undead kralı

SSSS seviye Ejder Şovalye

SSSS seviye Kara Lord

SSSS seviye Slime Lordu Fırtına Yıkım (anormal derecede evrim geçirmiş bir isimli slime)

ve birde insan olmadığı için canavar sayılan

SSSS seviye Melekler var

bunlar bir ülkeyi keyifine göre yok edebilecek yenmesi imkansız olarak kabul edilen canavarlar zaten bizi Undead kralı ile savaşmak için çağırdıklarını söylemişlerdi ama şu melek konusuna takıldım burda meleklerin insanlara yardım eden varlıklar olduğu ve şuana kadar altı iyi bir kötü meleğin olduğu yazıyor acaba bende bir melekmiyim yanı tamam ırkım ''Kutsal ölümsüz melek'' ama SSSS seviye güce sahip değilim bu dört canavar ve melekler bu dünyanın tepesinde sayılıyor bu arada ben daha Undead kralı olmadığım için üç canavar bunlara karşı dikkatli olsak iyi olur. Ben bunlara göz atarken saat öğleye doğru yaklaşıyordu ve alarm verirdi bir lich yanıma geldi ve

''Efendim kaleye insanlar girdi ve sayıları çok fazla ''

al şimdi birde bunlarla uğraşmam lazım şimdi neden kafam allak bullak anladın mı ?


                                                        Önceki Bölüm|Tanıtım|Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum