Gen' in içini bir anda korkunç bir his kapladı.
"Geri çekil!"
İkisi de ani bir hareketle geriye doğru zıplayarak birkaç düzine metre gerilediler.
"Bu bahsettiğin kör çocuk mu? 15-16 yaşlarındaki bir çocuğa karşı savunmaya geçtiğime inanamıyorum! Üstelik kör! Hadi yakalayalım şunu"
Dedi Mieri ayağını yere basarken.
"İki dakika kapa çeneni!" dedi Gen hiddetle.
Mieri şaşkınlıkla Gen' e baktı. Normalde rakiplerine karşı bile rahat bir tutumda olan Gen, şimdi gerinlikle karşısındaki çocuğa bakıyordu. Gözlerine inanamıyordu!
İlerleyen yıllarda Ukon' un boyu oldukça uzamış, bedeni çevik ve atletik bir yapıya bürünmüştü. Yüzü olgunlaşmış ve yakışıklılaşmıştı. Parlak turuncu gözleri soğukça karşısındaki ikiliyi görüyor gibi kenetlenmişti. Kesinlikle kör bir çocuğun takınmaması gereken bir ifadeydi.
"Tekrar söylüyorum. Kafanızın bedeninizde kalmasını istiyorsanız amacınızı açıklayın!"
Dedi Ukon soğukça.
Elbiseleri ve siyah uzun saçları dalgalanan ruhsal enerjide geriye doğru savruluyordu. Yüzünde düşmanca bir ifade vardı.
"Neler oluyor?!" dedi Mieri Gen' e bakarak.
Gen de bu söz üzerine şaşırdı.
'Hissedemiyor musun? Ondan gelen korkutucu enerji kütlesi...-
-Yoksa sadece bana mı gösteriyor?! Böylece Mieri hareketlerimden etkilenerek insiyatif alacak ve kararları etkilenecek... Bu velet düşündüğümden daha sinsi!'
Gerçekten de Mieri, Ukon' dan sızan enerjiyi hissedemiyordu. Ona sadece temiz ve sakin bir yüz gözükürken, Gen' e tamamen farklı ve korkutucu bir ifade gözüküyordu.
'Niyetini gizlemek yeterince zor. Ama iki kişiden sadece birine korkutucu yanını, diğerine sakin yanını gösterebilmek... Bu çılgınca!'
Düşmanlık dolu ölümcül bir atmosfer havayı kaplamıştı. Mieri de Gen de sessizliğini koruyordu.
"Son kez soruyorum. Cevap alamazsam, sizi düşmanım olarak göreceğim. Amacınız nedir?!"
Ukon, tamamen konuşmanın otoritesini ele geçirmiş ve saltanatını kurmuştu.
"Gen! Kendini topla! Zihnini bulandırıyor! O bir çocuk! Ölümcül bir rakip değil!"
"...."
"Zamanınız doldu!"
Mieri bu sözü duyduğu anda ruhsal enerjisini yönlendirerek cisimleştirdi. Kılıcını çektiği gibi ruhsal enerjisiyle doldurarak savurdu. Bir anda, mavi bir kaplan silueti ortaya çıktı ve uçarak Ukon' a doğru fırladı. Havada ayaklarını sallayarak, avına baktığı vahşi bir görüntü ortaya çıkarmıştı.
*Roar!*
Mavi kaplan silueti kükreyerek Ukon' a doğru hızla saldırdı.
O sırada Ukon' un yüz ifadesi değişmemişti. Sağ eline mızrağını tutuyordu. Mızrağı yere değdirmişti ve ucu gökyüzüne bakıyordu.
Sol elindeki işaret ve yüzük parmağının arasında ruhsal enerjiden oluşan bembeyaz bir kart belirmişti. Beyaz bir ışıkla parlıyor ve ışık saçıyordu.
Ukon sol elindeki kartı, kendine saldıran mavi kaplan siluetine doğrultmuş durumdaydı.
Kaplan silueti hızla ona doğru yaklaşırken zaman yavaşlamış gibiydi. Kendisiyle mavi, vahşi kaplan arasında bir metreden az bir mesafe kaldığında, ansızın elindeki kartı ters çevirdi.
*Hoop*
Mieri şaşkınlıkla bakakaldı. Gözleri büyümüştü ve sırtından soğuk terler akmaya başlamıştı.
Az önce yarattığı kaplan saldırısı bir anda yok olmuştu!
Hiç var olmamış gibi öylece yok oldu!
Mieri neler olduğunu anlamamıştı. Elindeki mızrağı savurmamış yada saldırıdan kaçmamıştı. Karşı bir atak ile kaplana saldırmamıştı. Sadece elindeki iki parmağının arasında tuttuğu beyaz kartı ters çevirmesiyle, ruhsal saldırı yok olmuştu.
İnanılır gibi değil!
"Ne... Oldu?!"
Bu defa hareket eden Ukon oldu. Elini salladığı anda, diğer iki parmağı arasında simsiyah bir kart ortaya çıktı. Tamamen karanlıktı ve üzerinde hiçbir yazı veya resim bulunmuyordu. Zifri karanlık, kartın üzerine baskılanmış gibiydi.
Elini savurdu. Bunu yaptığı anda siyah kart elinden hızla fırladı ve Mieri' ye doğru ilerledi.
Mieri kılıcı ile, kendine yaklaşmakta olan küçük siyah kartı karşılamayı düşünüyordu. Ancak Gen bir anda kolunu tuttu.
"Ne?-"
Mieri' ye aldırmadan onu hızla çekti ve geriye doğru zıpladı. Mieri şaşkınlıkla az önce bulunduğu konuma baktı.
*Booom!*
Ukon' un attığı kart, Mieri' nin az önce bulunduğu bölümde büyük bir patlama yaratmıştı.
Mieri, korku ve şaşkınlıkla Gen' e baktı. Gen, hayatını kurtarmıştı.
"Çocuğu hafife alma! Bazı gizli kozları var gibi."
Mieri kafasını salladı ve kılıcını tekrardan doğrulttu.
"Lordum."
Dedi bir ses.
"Tamam" diye karşılık verdi Ukon, bu sesin üzerine.
Mızrağını doğrulttu ve hızla ileri fırladı. İlerlerken sol eline beyaz ve siyah kartlar belirmişti.
"Yine mi şu kartlar?!" dedi Mieri.
"Endişelenme. Saldırılarını öylece yutması imkansız. Mutlaka bir hilesi vardır. Şimdilik kartlardan sakın!" dedi Gen öncekine göre daha sakin bir sesle.
Ukon ilerlerken ikisinin üstüne doğru beyaz bir kart fırlattı.
Kart havada ilerlerken bir anda ters döndü.
*Roar!*
Mavi bir kaplan, beyaz kartın yerinde ansızın belirmişti! Kaplan, Mieri' nin önünde, çoktan ağzı açık bir şekilde saldırı durumundaydı.
Mieri, hızla kılıcını savurarak yeni bir kaplan yarattı.
İki kaplan bir anda birbiriyle çarpıştı ve ortaya güçlü bir akım çıkardı.
*Boom*
İkisi de patlama ile geriye doğru savruldu. Patlama vücutlarında bazı ufak kesikler meydana getirmişti.
"Gücümü de mi çalabiliyor?!" dedi Mieri şaşkınlıkla. Sadece mavi kaplanı yok etmemiş, onlara karşı da kullanmıştı. Bu çocuk açıkça hiç normal değildi.
Ancak bu saldırı üzerine Ukon durmamıştı. Hızla iki düşmanının üzerine doğru ilerlemeye devam etti.
Gen hızla zıpladı ve saldırıya geçen Ukon' un üstüne atladı.
Ukon, mızrağı ile karşılık verdi.
*Clang*
Şu anda Gen yakından Ukon' un yüzüne bakıyordu. Ve o anda fark etti ki, Ukon' un yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
*Boom*
Tekrardan bir ruhsal enerji patlaması yaşandı ve Gen geriye doğru fırladı. Sürtünmeyi arttırmak için eliyle de yerden destek aldı ve geriye doğru savrulmasını durdurdu.
"Bu çocuğun silahı da hiç normal değil!"
Ukon, mızrağını kaldırdı ve kaslarını geri çektikten sonra hızla ileri doğru fırlattı.
*Fhup*
Gen de Mieri de, Ukon' un silahını fırlatacağını düşünmemişti!
İkisi de saldırıyı karşılamak yerine savuşturmayı tercih ettiler. İkisi de farklı yönlere doğru zıplayarak mızrağın etkisinden kaçındı.
Ancak o anda, mızrak şekil değiştirmeye başladı. Tamamen bir ruh halini aldı. Ardından tekrardan maddeleşti. Bu defa ortaya turuncu bir tilki çıkmıştı.
Tilki, bir anda ruhsal enerji yaymaya başladı ve hızla, Mieri' nin üzerine doğruldu. Yüksek hızda bir saldırı yapmıştı. Boyu fazla büyük olmasa da ruhsal enerjisinin yoğunluğu hayli fazlaydı.
Mieri, arkadan bir saldırı geleceğini öngörememişti ve bir savunma yapacak zamanı kalmamıştı.
Ancak Gen, hızla kılıcını savurdu. Uzun bir kılıç dalgası ileri doğru ilerledi ve Mieri' nin oldukça yakınına girmiş olan tilkiye vurdu.
Tilki saldırı şiddetiyle geriye doğru savruldu.
Ancak tam o anda, beyaz kılıç dalgası, daha yeterince uzamadan ortadan kayboldu.
Kılıç dalgasının yerinde, bembeyaz parlayan bir kart belirmişti.
"Yine mi?!" Dedi Mieri.
Kart havada sabit bir şekilde dururken bir anda ters döndü. Beyaz kılıç dalgası yeniden oluştu. Ancak bu defa, aksi yöne değil, tam olarak Mieri' nin üzerine doğru yönelmişti.
Gen tam ikinci bir saldırı ile sönümlemeyecekken refleksleri devreye girdi. Kılıcı ile arkasına dönerek savunma duruşunu aldı.
*Clang*
Tilki, hızlıca tekrardan mızrağa dönüşmüş ve Ukon' un elinde belirmişti.
Ne müthiş bir hız ve güç!
Silaha dönüşebilen bu tilki, gerçekten de mükemmel ortaktı.
Aslında bu bir Ruh Koruyucuydu. İki ruh, birbiri ile ortaklık anlaşmasıyla bağlanmıştı ve sürekli olarak birbirlerini destekliyordu.
Mieri savunma durumuna geçti ve beyaz kılıç dalgası ile çarpıştı.
*Boom*
Mieri, bu saldırıyı sağ salim atlatmayı başarsa da, vücudunda bazı kesikler ortaya çıkmıştı. Tek dizinin üstüne çöktü ve soluklanmaya çalıştı.
"Bu çocuk kesinlikle bir canavar"
*Clang*
Kılıç ve mızrağın çarpışmasından sonra, oluşan dalgayı kullanarak, Gen hızla Mieri' nin yanına çekildi ve onunla birlikte soluklanmaya çalıştı.
Ukon' un yüzü tamamen sakin görünüyordu. Yüzünde yorgunluk izi olmamasının tek sebebi bu görüntüyü zorla bastırmasıydı.
"Bu çocuğun öylece anlayışlarımızı çalmasına olanak yok! Bu işin mutlaka bir hilesi olmalı! Ben bu sırrı çözene kadar, hiçbir anlayışını kullanma."
"İyi de, yakın dövüştede elindeki silah ve yetenekleri oldukça üstün"
"Merak etme. Yüzü sakin görünse de, oldukça yoruldu. Onun bir çocuk olduğunu unutma! Dikkatli düşün. Sadece bizi yeniyor gibi göstermeye çalışarak bizi yanıltıyor. Ancak dikkatli bakarsan üstünlük bizde olduğunu anlarsın."
Mieri dikkatlice düşündüğünde, Gen' in söylediklerinin doğru olduğunu anladı.
Yakın dövüşte uzun süre dayanamazdı. Ayrıca anlayışlarını çalmaya devam etse bile ruhsal gücü ne kadar dayanabilecekti?
Mieri ve Gen' den sadece biriyle dövüşse bile, savaş sadece daha uzun sürerdi.
Çocuk savaşı sadece uzatıyordu. Ve bir yıpratma savaşında kesinlikle kazanamayacaktı.
Bunun üzerine, anlayışlarını nasıl çaldığını bulmayı başardıklarında bu savaş kesinlikle bitecekti.
"Yine de gösterdiğinden fazlası olduğunu düşünüyorum. Tedbiri elden bırakma"
Yine de anlam vermediği bir nokta vardı. Bu 15-16 yaşındaki genç çocuk, nasıl bu kadar tecrübeli bir şekilde savaşabiliyordu.
Öyle ki Gen, bu çocuğun onlardan çok daha fazla kez ölümüne savaştığını düşünmeye başlamıştı.
#
"Hishigaki." dedi Ukon, mızrağına bakarak. "Bitirelim"
Ukon' un savaş tecrübesi bu ikisi gibi değildi. Binlerce yılın sayısız dövüşü, tek bir zihinde anı olarak toplanmıştı. Hatta Ukon, bu ikisini tek bir darbede yenemediği için büyük bir gurur kaybı yaşıyordu. Geçmişteki gücünün özlemini bir kez daha duymaktaydı.
"Anlaşıldı Lordum" dedi mızrak.
Ukon, kafasını kalırdı ve kör gözlerindeki karanlığın ardında duran iki düşmanına baktı.
"Savaşı bitirmenin zamanı geldi"
Mieri ve Gen şaşkınlıkla Ukon' a baktı.
"Şimdi parçaları birleştirme zamanı. Kadında bir kaynak tarayıcı var ve içerik değişimlerinden anladığım kadarıyla Sereina' yı hedef gösteriyor. Sen benimle ve Sereina ile daha önce karşılaşmış olsan da aradığın kişinin ismini ve o olduğunu ve bilmiyordun. Aynı şekilde yanındaki kadın da sadece yüzünü biliyordu. Onu yüzünden tanımanın tek yolu, onu 5 yıl önce görebilmiş olmak.
Buraya onu canlı bir şekilde kaçırmaya geldiniz. Daha üst mertebe birinden emir aldınız. Tahminimce Lord olarak seslendiğiniz biri. Ve 5 yıl öncesiyle bağlantınız düşünüldüğünde siz Ten ailesi ile ilişkilisiniz. Ne var ki, şu anda yaptığınız şey gizli bir emir üzerinden gerçekleştirilmekte.
Aldığınız eğitim yüksek seviye kombineli saldırılar halinde ve takım için. Ne var ki takımınız dağılmış. Belki de ölmüş ve sadece siz kalmışsınız.
Kaynak tarayıcı, pek fazla bulunmaz. Buna ulaşabilmeniz, emrinizde olduğunuz kişinin normal birinin olmadığını gösteriyor. Ayrıca kaynak tarayıcıya ait enerji mavi parlıyor.
Bu, Sereina' nın babasına ait olmalı. Babasının savaşa gönderilip orada öldüğünü sanıyordum ama görünüşe göre sizinle de bir ilişkisi var.
Boşlukta kalan kısımlar şunlar;
Lordunuz kim ve Sereina' yı kaçırırken bunu neden Ten ailesinden gizi tutuyorsunuz?
Ceval verirseniz yaşamanız olası. Vermezseniz eninde sonunda öğreneceğim. Tek fark hayatta olmayacak olmanız"
Şok!
Tam anlamıyla şaşkınlık verici!
Bu genç çocuğun kendi kendine ulaştığı sonuç her ayrıntısına kadar gerçeği yansıtmaktaydı.
Ne korkutucu bir analiz yeteneği!
Böyle bir şey gerçekten mümkün mü?!
Savaştığın birinin davranışlarından onun hakkında çıkarım yapmak ve görevini öğrenmek...
Kesinlikle normal değil.
"Her halükarda amacınıza ulaşamayacaksınız.
Nedeni ise, Sereina' nın benim korumam altında olması!!" dedi Ukon sert ve soğukça gürleyerek.
Gen ve Mieri, elit bir savaşçı olarak adlandırılabilirlerdi. Ancak bu çocuk, açıkça onlardan daha güçlü olduğunu vurguluyordu.
Yüzünde kararlılık ve sakinlik vardı.
Antik bir zihnin savaş ve çıkarım tecrübeleri bu ikisinin yanında bir ilah seviyesindeydi. Ruhlarının sırlarının birazını bile çözemeden yalnızca enerjisini yönlendirerek güçlü olabileceklerine inanan iki yeni yetme olarak görüyordu Ukon onları.
Ölümsüzlük.
Ukon' un önceki hayatında sonsuz yaşamın kapılarını araladığı düşünüldüğünde, onu hafife almak kesinlikle ölümcül bir hata olurdu.
27 yaşında, ruhunun derin gizem ve sır perdesini aralayarak, gerçeğe ulaşmış ve ödülü ölümsüzlük olmuştu.
Bunu yapmak, kesinlikle imkansıza yakındı. Ancak bunu böylesine genç bir yaşta başarmak. Önceki hayatındaki Urd ismi, akıllara genç dahi ismiyle kazınmıştı.
"Savaşı uzatmamın tek sebebi, daha fazla bilgi edinebileceğimi düşünmemdi. Sizden alabileceğim bilgiler bittiğinde, sizinle işim de bitmiş oldu. Üzgünüm ama burada kan dökülecek ve son nefeslerinizi vereceksiniz"
"Duygu kontrolü 2: Öfke!"
"Ölümsüz Ruhun Dövüş Sanatı;
Kum saatinin kırılışı!"
"Ölüm Meleğinin Şiiri; Dört anlaşma!"
Ve daha sonra Ukon, bu bedeninde geliştirmeyi başardığı en güçlü teknik ve anlayışı bedenine uyguladı:
"Dış ve iç Salınım; Karanlık Algı!"
*Znnn*
Ruhsal enerji dalgası tüm alanı büyük bir gümbürtü ile kapladı.
Gen ve Mieri, Ukon' un bedeninde oluşan garip fenomeni hissedebiliyordu. Sözleri kesinlikle bir şeyleri tetiklemişti ve bu hiç iyi görünmüyordu.
Şu anda Ukon, az önce savaştıkları kişiden tamamen farklı görünüyordu. Otoriter ve ezici bir hava yayıyordu. Elindeki mızrağı havada ustaca birkaç kez döndürdükten sonra sıkıca tuttu ve karşısındaki ikiliye doğrulttu.
Sol elinde, 4 tane beyaz kart oluşmuştu ve bu kartlar şiddetle parlamaktaydı.
Gen' in sırtından soğuk terler boşalmaya başlamıştı.
'Bu hiç iyi değil!'
'Hiç iyi değil!!'
Diye düşündü sessizce. Daha sonra Mieri' ye döndü.
"Gidiyoruz!"
Mieri bu defa itiraz edecekmiş gibi görünmüyordu. Sessizce anladığını gösteren bir şekilde kafasını salladı.
İkisi de hızla geriye doğru zıpladı ve Ukon ile aralarına mesafe koyacak şekilde gerilediler.
*Clang*
*Tak*
Bir anda geriye çekilmelerini engelleyen bir kuvvet hissettiler. Arkalarına baktıklarında, burada bir duvarın belirmeye başladığını gördüler. Bu duvar gittikçe daha da koyulaşıyordu.
İkisi de anında bunun ne olduğunu anlamıştı. Bu çocuk, kaçmalarını engellemek için bir bariyer kurmuştu.
4 taraftaki duvarlar belirginleşmiş ve gittikçe kararmaya başlamıştı.
Ve duvarlar karardıkça, bariyerin içindeki ışık miktarı azalmaktaydı. Her geçen saniyede, Mieri ve Gen' in görüşleri daralıyordu.
"Kaçmanıza izin vereceğimi mi sandınız? Sizinle dövüşürken aynı zamanda bu bariyeri inşa ediyordum."
"Arkanıza bakın. Sizce tüm bu sesler üzerine neden kimse gelmedi?"
İkisi de o anda fark etmişti. Savaş oldukça gürültülü ve hareketli geçiyordu. Nasıl olur da bir kişi bilr bakmaya gelmezdi? Bunca zamandır savaşın verdiği heyecan ve hayatta kalma içgügüsü ile buna hiç dikkat etmemişlerdi.
Ne büyük bir hata...
"Hüzünle söylemeliyim ki, artık kaçma şansınız kalmadı."
Gen o anda anladı. Savaşırken Ukon' un elinde birden fazla siyah kart vardı. Birini onlara gönderdiğinde büyük bir patlama oluşmuştu. Bu nedenle, bunun etkisinin alan tesirli bir saldırı olduğunu düşünmüşlerdi. Ancak bu yanlıştı.
İlk attığı siyah kart, bariyerin ilk katmanını kurmuştu. Daha sonra elindeki beyaz kartlara odaklanmalarını sağlamış ve gizlice siyah kartları etrafa yayarak bariyeri güçlendirmişti.
An itibari ile buradan kaçmalarını engelleyen dairesel bir bariyer dört taraflarını çevirmişti.
Durum umutsuz görünüyordu!
15-16 yaşlarındaki kör bir çocuk, iki elit savaşçıyı köşeye sıkıştırmıştı...
-------- 0 --------
Bölüm sonu.
Bu bölüm de 2111 kelime.
Comment Now
0 yorum