Karanlık Algı: Bölüm 10- Tekrar Geldi!


Antik karanlık parçasının zihnine girmesi ile birlikte geçmişi hatırlayan Ukon' un zihni sönümlendi ve orada bilincini yitirip bayıldı.

Ancak Ukon, karanlık parçası olarak adlandırılan şeyin, eğer geçmiş yaşamında sahip olduğu koruma olmasaydı oracıkta öleceğini biliyordu. O zaman bulduğu tablet şimdi hayatını kurtarmıştı.

Ancak Urd' un çok çetin bir adalet anlayışı vardı. Onu öldürmek isteyen herkes ölmeliydi!

Urd, karanlık parçasına o zamana kadar düşmanlık beslememişti. Ancak bu saldırı teşebbüsünden sonra açıkça düşman olmuşlardı. İkisinden biri öbür dünya nehrini geçmeden, bu kanlı savaş kesinlikle bitmeyecekti!

"Hahaha. Ezik velet. Ruhsal gücüme dayanamadı"

O anda Xaio, ruhsal güç kullanmış ve bunu Ukon' a yönlendirmişti. Bayılmasının ardındaki sebebin bu olduğunu düşünecek kadar kördü.

Onun gibi eziğin teki, nasıl Ukon' u yalnızca ruhsal gücüyle bayıltabilirdi. Bu çok komik olurdu. Ona saldıran şey evrenin başlangıcından beri var olan antik bir kötülüktü.

O anda yaşananlar sadece bir tesadüf eseri gerçekleşti ve Xaio, bunu yapanın kendisi olduğunu sandı.

"Yine de ondan gelen bir direnç hissettim. Görünüşe göre bu çocuk ruhsal gücü kullanabiliyor..."

***

Ukon, bilincinin tekrar yerine geldiğini hissettmekteydi. Bir an yaşadığı her şeyin bir algı yanılgısı olduğunu düşündü. Ancak gözlerini açsa da önündeki sonsuz karanlığı görünce zihni tekrar gerçekliği buldu.

"Neredeyim?"

Bazı sesler ve kötü kokular algılamakta olsa da, gözleri olmadan mevcut durumuna bir açıklık getirmesi imkansızdı.
Ancak bu sözleri söylediğinde, ruhsal enerji ağı etrafa dağılmış ve yakında birçok insanın yanı sıra yanında bulunan birini keşfetti.

"Kapa çeneni!"

Gelen ses agresif ve sert olmuştu. Ukon, zihnindeki anıları gözden geçirdi. Bu sesi daha önce duymuştu. Evet. Onu Xaio' nun malikanesine getiren muhafızın sesiydi bu.

Bir anda Ukon' un zihninde bilincini kaybetmeden önce oluşan anılar belirdi. Zihni, daha önceden hissettiği tüm o duyguları yavaşça anımsadı. Dehşet, korku, umutsuzluk, çaresizlik.
Açıkça onun canını almaya çalışan şey antik yazıtlarda okuduğu karanlık parçasıydı.

Ukon' un içi öfke ile yanıp tutuşmaya başladı. Eşitlik ve adalet ilkeleri, onun değerlerindendi. Canını almaya çalışan biri nasıl hayatına devam etmeyi düşünebilir?

Ukon, öfkesini dizginledi. Şimdi yapması gereken sabırlı olmak ve durumunu sakince düşünmekti.

"Şimdiki parça 140 altına satıldı. Sırada değerini farklı şeylerden alacak ilginç biri var"

Bu sözleri işittiği anda Ukon, nerede olduğunu anladı. Burası köle ticareti yapan bir müzayede eviydi. Kendisi bayıldıktan sonra satılması için buraya gönderilmişti.

Çeşitli köleler burada satılmaktaydı ve insanlar her biri için farklı değerler söylemekteydi. Bir köle olmak, onun için uygun olmasa da şu an kaçmaya çalışmasının oluşturacağı sorunlar ile başa çıkamayacağını hissetti.

Etrafta birçok güçlü insan vardı ve mevcut gücü ile onları karşısına alması pek iyi bir tercih değildi.

"Şu kızıl saçlara ve gençliğin verdiği doğal güzellik ateşine de bir bakın. Aranıza ilgilenen birçok insan olduğuna eminim. Başlangıç fiyatı 200 altın."

Ukon sadece sesleri duyabileceği bir durumda olsa da insanların hareketlerini tahmin etmesi zor olmadı.

Biri hızlıca elini kaldırdı. "200 altın."

"210 altın"

*

"225 altın"

*

"250 altın"

"Son teklif 250 altın. Başka yükselten yoksa satıyorum. Evet. Bu nadir ateş misali saçların sahibi Bay Krotz oluyor."

Ufak çaplı bir alkış sesinin ardından müzayede başkanının elini kaldırması ile birlikte sessizlik tekrardan sağlandı.

"Şimdi sırada, küçük görsel bir şölen var. Lütfen getirin"
Müzayede başkanı Ukon' a ve yanındaki muhafıza hızlı bir bakış attı.

"Yürü!"

Arkasına bir darbe alan Ukon' un sahneye çıkması emredilmişti. Muhafız onu kolundan sürükleyerek dikkatlice müzayede başkanının yanına getirdi.

O anda Ukon, zaten kürsüye çıkartıldığını kokayca anladı.

"Şu gözlere bir bakın. Daha önce alev böceği misali parlayan, tupturuncu gözler görmüş müydünüz? Benim ilk kez görüşüm oluyor ve gerçekten şaşırdığımı söyleyebilirim"

"Oh!"
O anda kalabalıktan ufak çaplı şaşırma belirtileri gösteren sesler yükseldi. Gerçekten de hayatlarında bu denli parlayan ve tuhaf görünümlü gözler görmemişlerdi.

"Ne yazık ki bu turuncu gözler, bu minik veledin hiçbir işine yaramamakta. En nihayetinde kendisine bu turuncu gözleri veren tanrı, görme duyusunu ondan geri almış. Yani bir görme sakatı."

Kalabalıktan gelen tartışma sesleri bir anda kesildi ve ortalığa nefesleri tutturacak bir sessizlik hakim oldu.

Ancak müzayede başkanı devam etti. "Bu çocuk, bazı 6. His yeteneklerine sahip gibi görünüyor. Bunun yanında da ruhsal gücü kullanabildiği söylendi. Birkaç sene içerisinde yakışıklı bir çocuğa dönüşeceği kolayca öngörülebilir. Yani siz, efendiler, onu aldığınız takdirde isterseniz gözlerini ondan alarak sergileyebilir, isterseniz onda kalmasına izin verebilirsiniz. Yani bu çocuk için ücret alınmayacak. Gözler kendi başına bir süs parçası gibi değerlendirilecek."

Kısa süren sessizliğin ardından, bunun makul olduğu şekline konuşmalar ve fiyat konusunda tartışmalar başladı.

"Şimdi. Bu gözlerin vitrinde gösterileceği güzellik düşünüldüğünde, fiyatı 400 altın ile başlatıyorum."
Bu sözleri söylediği anda bazı eller havaya kalkmaya başladı.

"450 Altın"

İlk teklif için fiyat faslasıyla yükseltilmişti. Ancak burada sonlanmadı.

"470 Altın"

"490 Altın"

"500 Altın"

O anda yirmili yaşlarda görünen genç bir adam yanında bulunan yaşlı biriyle tartışmaktaydı. Tartıştığı yaşlı adamın onun bir büyüğü olduğu anlaşılıyordu. Kısa süren bir diyalog ve konuşma sonrası genç adam elini kaldırdı.

"650 altın"

Sessizlik...

Fiyatın bu denli hızlı artması insanları sessizliğe büründürmüştü. Bunu söyleyen adamın sesi kesinlikle almakta kararlı gibiydi ve yüzünde bakıldığında onu düşman edinmek kesinlikle baş belası bir problem oluştururdu.
Bu adam gücendirilmemeli!

"650 altın. Başka teklif gelmiyorsa satıyorum"

Ukon kesinlikle bir köle olmak istemiyordu. Ancak tehlikeli bir durumdaydı ve ne yapmaması gerektiğini biliyordu. Zamanı geldiğinde elbet kaçmak ve intikam almak için fırsat doğacaktı.

"650 Altın' a Bay Zaxtler' a satıldı."

Zaxtler isimli adamın muhafızlarından ikisi Ukon' a doğru yürüdü.

Ukon, sırf bir kereliğine bayıldığı için köle olarak satılmak durumunda kalmıştı. Kölelik bu dünyada oldukça sık ve normal karşılanan bir olaydı. Gücün yoksa, güçlü tarafından ezilirsin. Bu kadar basit.

Ancak Urd, gurulu bir insandı. Daha öncesine dünyanın zirvesine oturmuş biri köle olarak satılıyor.
Nasıl öfkeli olmazdı?

Bu dünyada gücü belirleyen şey ruhsal enerjiydi.
Ruhsal enerji ile çeşitli teknikler ve dövüş sanatları yaratılabilirdi.

Bir yere kadar ruhsal enerji ile diğer dövüş sanatları veya teknikler kopyalanabilir. Ancak gerçek bir güç için gerekli olan şey dünya üzerindeki anlayışındı.
Anlayış, ruhsal enerjini yönlendirmeni ve kendine özel dövüş sanatını veya tekniğini yaratmanı sağlardı.

Ancak anlayış, Dünya hakkında büyük bir gözlem ve tecrübe sahibi olmayı gerektiriyordu.

Bir çift göze sahip olmadan, yeni bir düzlem anlayışlarını nasıl geliştirebilirsin ki?

Bu durumda, normal şartlarda Ukon' un Dünya' yı gözlemleyemeden anlayış geliştirmesi olanaksızdı. Ancak Ukon, yıllardır bunu düşünmüş ve sonunda kendi eksikliğini kapatacak yolu bulmuştu.

Maddi şeylerden vazgeçmek.
Görünen tüm şeyleri bir kenara bırakmak...

Ukon' un anlayışı, ruhsal enerjiyi soyut şeylere dönüştürecek seviyedeydi. Artık var olan şeyleri gözlemleyip teknikler geliştirmektense var olmayan şeyleri gözlemlemek.

Yani Ukon,...

Duygularını ruhsal enerjiye dönüştürebiliyordu!

Ve o anda Urd, istemsiz olarak tüm öfkesini yaymaya başladı.
Onun öfke enerjisi yayılmaya başladı.

Daha önce aynı tekniği Xaio' ya karşı uygulamış ve onun korku ile dehşete düşmesine sebep olmuştu.

Şimdi ise tüm bu salonun ortasında bir öfke enerjisi yayılmaya başladı.
İnsanların yüzleri yavaşça değişmeye başlarken, kalpleri daha hızlı atmaya başladı.

Tüm oda birinin kanasusamışlığı ile dolmuştu.
Birisi, öfke ile tüm salonu doldurmuştu ve etrafı korkunç bir ölüm aurası kapladı.

'Ne dehşet verici!'

'Bu da ne böyle?!'

Sadece birkaç saniye içinde tüm kanasusamışlık, sanki hiç var olmamış gibi ortadan kaybolmuştu. Ukon' un zihni hala karanlık parçası yüzünden karmaşa içindeydi ve duygularını engellemeyi başaramamıştı.
Daha önceden hissettiği tüm o dehşet verici hisler, zihninde büyük bir sarsıntı yaratmıştı.

Bunun üstüne köle olarak aniden satılması tüm gururunu parçalamış ve istemsiz olarak öfkelenmesine sebep olmuştu. Bu öfkesi o anlık ruhsal enerji anlayışıyla birleşti ve kanasusamışlığını dışa vererek insanları dehşete düşürmesini sağladı.

Ancak Ukon, bu olanın doğal bir şey olmadığını o anda fark etmişti. Birisi ruhsal enerjisini baskılamış ve gücünü istemsizce salmasını sağlamıştı.

Ukon, ruhsal enerjsinin istemsizce salındığını fark edince anında kesti. Ancak, karşısındaki tüm bu insanların dehşete düşmesine engel olamadı.

'Birisi. Birisi ruhsal enerjimi bana zorla kullandırttı! Bundan eminim! Üzerimde baskı yarattı ve
istemsizce, zayıflamış olan zihnim, direnç gösterdi ve tüm bu alanı kanasusamışlığımla kapladı.'

Ukon hızlıca durumu anladı. Birisi, gücünü ona zorla kullandırtıyor ve tüm bu insanlara sergiletiyordu.

'Bunu yapabilecek ve gücüm hakkında bilgi sahibi olan tek biri var!'

'Şu karanlık parçası. Tekrardan geldi!'

"Durun!"

-------- 0 --------

Öncelikle bölümün kısalığı için özür diliyorum.

Ne yazık ki sınav haftam başladı ve zamanım büyük ölçüde azaldı.
Bu yüzden artık bölümleri düzensiz olarak atmaya başlayacağım.
Haftada mutlaka birden fazla bölüm gelecek. Ancak kaç bölüm olduğu konusunda bir şey söyleyemeyeceğim.

Ama serinin devamlılığı konusunda kesinlikle uğraşacağım.

Anlayışınız, yorum ve voteleriniz için size teşekkür ederim.




Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum