Grondia İkinci Kitap: Bölüm 16 Beklenmedik

Grondia İkinci Kitap: Bölüm 16 Beklenmedik


Natali ve Yura barıştıktan sonra yavaşça aşağıya inmişlerdi. O sırada Natali' nin çığlıkları yüzünden uyanan Mircha ikiliye şaşkınca bakıyordu. Olaylara çok uzak kaldığından dolayı hiç bir şey anlamamıştı. Sessizce yatmaya devam etti. Ryuu' yla tanışmak istiyordu. Dikkat etmese de Yura' nın söylediklerinden sonra Ryuu' yu düşünmeye başlamıştı. Onu izlediği sıralardaki havalı hallerini, savaşırken ciddiyetle alay arasında değişen ifadesini ve en çokta güven veren gülümsemesini düşünüyordu. Yura' ya ayrılmasını söylemeden önce sergilediği güven veren gülümsemesi bir türlü aklından çıkmıyordu. İlk defa bir erkeği düşünürken kalbinin hızlanmasına engel olamıyordu. Kısa zaman önce Ryuu' ya karşı hissettiği intikam düşüncelerini tamamen unutmuştu. Yura' nın yanına koyduğu baltasına uzandı. Üzerinde babasının ismi yazan baltasına. Mircha baltasını dalgın dalgın izlerken sonunda uçan Ryuu' nun figürü göründü. Yolda boyutsal yüzüğünden çıkardığı şeyleri giymişti. Arenanın üzerine geldiğinde daha fazla dayanamamıştı. Enerjisi dibe dayanırken kanatları yok oldu. Bedeni hızlı bir düşüş gerçekleştirirken bilinci de daha fazla dayanamamıştı...
Bir terslik olduğunu ilk fark eden Mircha olmuştu. Zıplayarak kalkarken uçmaya başladı. Ryuu' ya ulaştığında yere çok yaklaşmışlardı. Mircha kolunu uzatırken Ryuu' nun bileğinden yakaladı. Ryuu' nun düşüşü dururken Mircha diğer bileğindende yakalamıştı. Zar zor Ryuu' yu bileklerinden çekerek kaldırdığında kendi bedenine yasladı. Ryuu' nun kafası iki topuna yaslanırken Mircha kıpkırmızı kesilmişti. Ryuu' nun bilinci olmadığını bilse de çok fena utanmıştı. Zorlukla kaldırdığı Ryuu' nun kafasını omzuna yasladıktan sonra kıpkırmızı şekilde geri döndü. Yura, Claudia ve Natali harekete geçtiğini gördüğünden beklemişti sadece. Toun ise daha yeni gözlerini açıyordu. Gözlerini içindeki nefret parçalarını gizlemeye çalışırken Ryuu' yu inceledi. Dıştan bir sorunu yokmuş gibi görünüyordu. Diğerleri de aynı kanıya varmıştı. '' Sanırım yorulmuş. Dinlensin yeter. Sorun olmazsa sen Mircha' ya evin yolunu gösterir misin Toun? '' Yura' nın sözlerinden sonra Toun onayladı. '' Beni takip et. '' Mircha Gökyüzü Kaynak Aleminde olduğundan kesinlikle Ryuu' yu taşımakta sorun yaşamaz demişlerdi ama bilmedikleri şey Mircha' nın temas ettiği erkek sayısı ikiyi geçmiyordu! Onlarda babası ve Yura' ydı. Yani şuan tanımadığı bir erkekle son derece yakın bir etkileşim içindeydi. Kıpkırmızı yanakları daha da kızarmıştı. Utançtan yerin dibine girecek durumdaydı...
Eve geldiklerinde Toun kapıyı araladıktan sonra içeri geçmesini işaret etti. '' Ryuu' nun odası üst katta sağdan birinci oda. Sen yatırırsın artık benim çalışmak için dönmem lazım. '' Toun ne kadar Mircha' ya hala alışmış olmasa da Yura' nın dediklerinden sonra onun Ryuu' yla en azından konuşacağına emin olmuştu. Yani ona zarar vereceğini düşünmüyordu. O yüzden rahatça ikiliyi evde bırakmıştı. Mircha' ya cevap verme şansı bile bırakmadan içeri girmesini sağlayıp kapıyı kapattı. Mermer gibi ifadesiyle geri dönerken biraz meditasyon yapıp seviyesini yükseltme düşüncesine sahipti. Ryuu gibi kanatlara sahip olmadığından uçmak için Gökyüzü Kaynak Alemine girmesi lazımdı. Uçmayı da istediğinden sıkı çalışmak zorundaydı. Zaman kaybetmek istemiyordu...
Mircha omzunda yatan Ryuu' yla birlikte ne yapacağını şaşırmıştı. Elinden gelen tek şeyin Ryuu' yu yatırmak olduğunu fark edince hemen Toun' un tarif ettiği odaya çıktı ama bir sorun vardı. Sağdaki kapı yerine soldakini açarak Toun' un çift kişilik yatağının olduğu odaya girmişti! Ryuu' yu yatırmak için ilerlerken bir yandanda boynuna sarılan Ryuu' nun kollarından kurtulmaya çalışıyordu. Bu sırada bir saniyelik dikkat dağınıklığı ile birlikte ayağı takıldı ve Ryuu altta olmak üzere yatağa düştüler. Elleri Ryuu' nun göğsünden destek alırken nefesi kesilmişti. Giysilerinin altından bile Ryuu' nun şişkin kaslarını hissedebiliyordu. Yüzleri arasındaki mesafa o kadar azdı ki Ryuu' nun nefesi yüzüne çarpıyordu. Kalbi göğüs kafesini zorlayacak kadar hızlı atıyordu. Kalkmak istemişti ki Ryuu yana dönerek düşmesini sağladı. Büyük eller zayıf bedenini sararken kendini Ryuu' nun göğsünde yatarken bulmuştu. Utançtan hem aşırı kızarmış hem de konuşma yetisini kaybetmişti. Kalbi daha önce yaşamadığı bu olaydan dolayı göğüs kafesini zorluyordu. Kaçmak istese de Ryuu' nun güçlü kolları karşısında gücü yetersizdi. Mecburen yatarken daha öncediği hissetmediği bir huzur ve güven duygusu içini kaplamıştı. Sanki kendisine sarılan bu kollar onu her türlü tehlikeden koruyacak kadar güçlüydü. İlk defa hissettiği bu duygu bir erkeğin sağlayacağı güven duygusuydu...
Ryuu gözlerini açtığında nerede olduğunu bir kaç saniye idrak edemedi. Kafasını hafifçe çevirdiğinde göğsünde uyuyan gri saçlı kızı fark etti. Kalp atışları aniden hızlanırken yanaklarına kan hücum etmişti. Gözleri kızın güzelliği karşısında donmuştu resmen. Buz mavisi gözlerinden bir saniyeliğine geçen parlaklıkla birden kendine geldi. Anılar zihnine üşüşmüştü. Bilincini kaybettiğini hatırlıyordu. Sonra da onu buraya getirmiş olmalılardı ama neden Mircha yanındaydı? İşte en merak ettiği kısım buydu.
Kolunda yatan Mircha' yı rahatsız etmemek için kıpırtısız beklemeye başladı. Ona göre bu hoşgörü kuralıydı. Bir yandan da Mircha' yı inceliyordu. Ryuu çok az dikkat ettiği Mircha' nın güzelliği karşısında gerçekten şaşırmıştı. Çünkü Ryuu' nun en çok ilgi duyduğu gri saçlara sahipti. Bu çok hoşuna gitmişti ama bir yandan Mircha' nın tam olarak kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yura orda kendisini umursamayıp cevap vermediği için öğrenememişti. İçinden Yura ufak bir küfür ettikten sonra Mircha' nın pürüzsüz yüzünü incelemeye devam etti. İnceledikçe içinin bir hoş olmasına engel olamıyordu. Mircha ile Met arasında büyük bir güzellik farkı yoktu ama Ryuu Met' in daha güzel olduğunu biliyordu. Lakin Mircha' nın kendine has özellikleri Ryuu' nun çok hoşuna gitmişti. 
Mircha gözlerini açtığında ilk gördüğü şey kendisine dikkatle bakan bir çift gözdü. Bu bir çift buz mavisi gözün sadece görünüşü bile birden kalbini hızla attırmaya başlamıştı. Durumu idrak edesiye kadar Ryuu' yla bakışmaya devam etti. Durumu idrak ettiğinde ise kıpkırmızı kesilirken Ryuu' nun gevşek kollarından sıyrılmak istedi ama bu o kadar kolay değildi. Ryuu kollarından kaçmasına izin vermezken üzerine biraz daha yaklaşmıştı. Şimdi nefesleri birbirine karışıyordu ve dudakları arasındaki mesafa biraz daha azalırsa Ryuu hoş bir selam verecekti. '' N-n-e yapıyorsun?'' Mircha' nın tedirgin ve titrek sesine karşı Ryuu hafif bir sırıtma sergiledi. Büyüleyici sırıtışı yüzünden Mircha' nın nefesi kesilirken donakalmıştı. Kafası çalışmayı bırakmış gibiydi. '' Utandın. '' Ryuu' nun kelimesiyle birlikte şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Bir kör bile bu durumda utandığını anlayabilirken Ryuu bunu belirtme gereği duymuştu./Ryuu' nun zihinsel sorunları vol.1/  Mircha bir kez daha kaçmaya çalıştı ama bu sefer Ryuu' yu biraz sinirlendirmişti. Belini sertçe kavrayan eller iyice yakınlaşmasını sağladı. Şuan birisi dudaklarını aralasa dudakları heyecanla birleşecekti. '' Neden utandın? '' Ryuu neredeyse fısıldayarak konuşmuştu. Konuşurken dudakları bir kaç kez birleşme tehlikesi atlatmıştı. Her seferinde nefesi kesilen Mircha kalbinin atma hızını Ryuu' nun duyduğuna emindi ama bilmediği şey Ryuu' nun kalbi de aynı durumdaydı.
''N-n-n-ned- '' Kendisi de Ryuu gibi fısıldayarak konuşmaya çabalamıştı ama yanlışlıkla dudakları Ryuu' nun dudaklarıyla çarpışmıştı. Zihni karmaşaya düşerken donakaldı. Gözleri kocaman açılmıştı. Ryuu' da aynı durumdaydı. Tehlikeli hareketler yaptığını bilse de böyle bir şey olacağını tahmin etmemişti. Kan yanaklarına hücum ederken zihni istifa etmiş gibiydi. Ne konuşabiliyordu ne bir şey yapabiliyordu. O anda ikisinin de içinde tek bir düşünce belirdi. Kalplerini dinlemeye karar vermişlerdi. Kararlarını verdikleri anda atılarak dudakları birleşti. Sarılmaları da derinleşirken anın büyüsüyle gözleri kapanmıştı...
Mistik yaratıklar saygıyla eğildikleri yerden karşılarındaki adama bakıyorlardı. Hepsinin bakışında korku hakimdi. '' Ben size ne dedim? Onu ikna edin ve getirin dedim. Peki siz ne yaptınız? '' Sorusuyla birlikte Dört Başlı Kurt kafalarını yere gömerek konuşmaya başladı. '' Çok üzgünüz efendim ama Gökyüzünün Kralı yanına bile yaklaşmamıza izin vermedi. Hepimiz toplansak bile onun karşısında kazanabileceğimize emin değiliz. Bizde size danışmak için geri geldik. Onu zorla getirmemizi istemiyorsunu diye size danışalım dedik. '' Karanlık lord oturduğu yerden doğrulurken elindeki heykelciği Ak Ejderha' ya fırlattı. '' Ufak bir şans veriyorum size. Elindeki heykeldeki zaman geldiğinde onu getirin. Zarar vermediğiniz sürece zorla getirmenize de karışmayacağım ama emin olun bu şansı kullanamazsanız tek sizi değil soyunuzu yok ederim! Anladınız mı? '' Sözleriyle birlikte tüm mistik canavarlar sevinmişti. '' EVET EFENDİM! '' Bağırarak onayladılar. Hepsi hızla ayrılırken Ryuu' yu gözlemlemeye hazırlandılar. 
Karanlık lord arkasını döndüğünde gördüğü yara dolu yüze sırıttı. '' Kendini özlettin Cehennem Tanrısı. '' Karşısındaki tamamen kas yığını iki metrelik adama alayla bakıyordu. '' Bakıyorum gene Karanlık Tanrı yanından ödün vermiyorsun. '' Kas yığını adam yaralar yüzünden yakışıklı halini kaybetmişti. Bedeni bile tamamen yaralarla kaplıydı. O kadar çok yaraya sahipti ki kasları zor görünüyordu. En büyük yarası göğsündeki hilal şeklindeki simsiyah yaraydı. '' Savaşımızdan sonra iz kalmış. Sanırım onu gösterip övünmem için gelmedin? '' Karanlık Lordun yüzü tamamen alay akıyordu ama karşısındaki Cehennem Tanrısı dediği kişinin yüzünde bir değişiklik olmamıştı. '' Şu çocuk yapmaması gereken bir şey yaptı ve bunun sebebi de sensin. Neden onun Gao Yao' yu uyandırmasına izin verdin? Tanrıların düzlemini değiştirmek istesen bile bu fazla olurdu. Kadim bir tanrıyı uyandırmanın tehlikelerini anlayamıyor musun? '' Sözleriyle birlikte Karanlık Lord' un sırıtması düştü. '' Sence o aptalın o kadar yetenekli olacağını düşündüğümü mü sanıyorsun? Şansın vücut bulmuş hali resmen. '' O da yarattığı tehlikenin farkındaydı ama bunu umursayıp umursamadığı tartışılırdı. Birden deli kahkahası atmaya başladı. '' Seni aptal Cehennem Tanrısı bana az kalsın unutturuyordun! '' Kendi kendini alkışlamaya başladı. Gözleri kocaman açılırken tıpkı ilk defa oyuncak gören bir bebek gibiydi. '' Binlerce yıldır aradığım eğlence sonunda başlıyor! ''


Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum