Grondia İkinci Kitap: Bölüm 1 Kandırmaca

Grondia İkinci Kitap: Bölüm 1 Kandırmaca


Beyaz Anka Şehri arenasında iki kişi sabırla bekliyordu. Önlerindeki kanla kaplanmış arenadan etkilenmeyen bu ikili ne yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. Yere oturmuş olan 13-14 yaşlarındaki genç olan elindeki toprak parçasıyla oynuyordu. Elini hızlı hızlı hareket ettirerek şeklini değiştirip duruyordu. Bir an küçük bir tavşan şeklindeyken bir anda değişerek vahşi bir kaplana dönüşüyordu. Yüzündeki ufak sırıtış bir türlü değişmiyordu. Yüzü tıpkı bir sincap gibiydi. Dişleri fazla büyük olduğundan dudaklarından dışarı çıkıyordu. Gözleri fazla küçük olduğundan yüzünde büyük bir uyumsuzluk oluşturuyordu. Onu gören insanlar iğrenmeden edemezdi. Ayakta bekleyen ise en azından 17 yaşında duruyordu. Bedeni kaslıydı. Yüzü bir generalinkine benziyordu. Katı ve soğuktu.Sırtında büyük bir çanta taşıyordu '' Ralon daha ne kadar bekleyeceğiz? '' Oturan sıkılmış olan arkadaşına baktı. Yüzünde sıkılma belirtisi yoktu.
'' Biraz daha bekle Tlma. '' Elindeki toprağı bıraktıktan sonra ayağa kalktı. '' Amcamın koyduğu mührü bozmak kolay olmayacak. Başlasam iyi olur. '' Önündeki havaya doğru bir şeyler yazmaya başladı. Bir yandanda farklı bir dilde konuşuyordu. '' Loslamnı kırknum odgan menjot! '' Hava da ufak bir ışık patlak verdi. '' Hoh bu uzun sürecek. '' Bedeni direk yorulmuştu. '' Bana destek ver Tlma. '' Enerjisinin yetmeyeceğini anlayınca Tlma' nın enerjisinden istemişti. Beklediği gibi sırtına elini koyan Tlma enerjisini aktarmaya başladı. Artan enerjisiyle birlikte ikinci defa eline aktardığı enerjiyle havaya semboller  çizmeye başladı. '' Kosmenı ortk numa lenım. Sıcaom juklenım össma! '' Daha büyük bir patlama gerçekleşirken Ralon bacaklarının dayanamadığını hissetti. Yere düşerken minik bir çığlık atmıştı. '' Bu kadar güçlü yapmak zorunda mıydın amca? Tlma otur soluklanalım. '' Arkasından pat diye bir ses gelirken Tlma' da yorgun argın yere yığılmıştı. Enerji aktarımı kişiyi çok yoruyordu.
Güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. Ralon küçük bir ateş yakmış bekliyordu. Arenaya kimsenin girmesine izin verilmesin dediğinden rahattı. Tlma ise uyuyordu. Ralon enerjisinin tamamen dolduğundan emin olduktan sonra ayaklandı. Bir kez daha yapıcaktı. Sonra Tlma' yı uyandırıp bir kere daha. Mührü kırana kadar durmayacaktı. Tekrar havaya semboller çizmeye başladı. Hareketleri öncesine göre daha yavaştı. İşi gittikçe zorlanıyordu. '' Njom ha luka nolsa nha aklemna. Mırakle sekal yuo mal lak! '' İki patlamayı aşan bir bir parlaklıkla patlama yaşandı. Etkilenmemişti. İlerleyip Tlma' yı dürttü. '' Kalk Tlma yardımın lazım. '' Uyku sersemi ayaklanan Tlma birisi saldırıyor sanmıştı. Etrafta kimseyi göremeyince yeni gelen kafası olayı çözdü. Hemen fırlayıp Ralon' un sırtına ellerini koydu.
Ralon, bedenine akan enerjiyle yenilendiğini hissetti. Belki de on kez yapması gereken bu işte gerçekten zorlanacaktı. İşin ucunda alacağı ödülü aklına getirirken oyalanmadan devam etti. Sembolleri çizen eli iyice yavaşlamıştı. İki kum saati süresince devam eden bu olay sonrası semboller bitmişti. '' Gahek nu mahe. Nhae ilkae üskeq quher cha eu! '' Patlama yaşandıktan sonra Ralon ve Tlma yere düştüler. Nefes nefese kalmışlardı. '' Biraz dinlenelim. Devam ederiz. ''
Gecenin karanlığında uyanabilen Ralon etrafına göz gezdirdi. Kimse görünmüyordu. Güvende olduğuna emin olsa da onun fark edemediği ufak bir parlaklık arenanın izleyici kısmında belirdi...
Açlıktan öleceğini düşünen Ralon Tlma' nın yere bıraktığı çantaya uzandı. İçinden çıkarttığı bir parça ekmeği ağzına atıp yavaş yavaş çiğnemeye başladı. Derin derin düşünüyordu. Bu işi bitirdiğinde kesinlikle Grodia Savaş Akademisini bırakıp eve dönecekti. Uzun süre rahat yaşayacağı paraya sahip olabilecekti. Başaramazsa öleceğini biliyordu ama. Bu görevin riski de fazlaydı. Aklındaki kötü düşünceleri bertaraf ederek evine geri döndüğünde neler yapacağını planlamaya başlamıştı. Önce başka köylerden güzel kızlar kaçırtacaktı. Her gün farklı birisini kullanarak kendini tatmin edecekti. Hayalleri yüzünden akan ağzının suyunu sildi. Ağzına bir parça daha ekmek atarken hayaller alemine dalmıştı bile.
Yeterince yediğine karar verer Ralon daha dinç biçimde ayaklandı. Hemen Tlma' yı uyandırdı. '' Çabuk kahvaltı yap. Ben sembolleri çizmeyi bitirene kadar vaktin var. '' Sembolleri çizdiği yere gelerek eline tüm enerjisini aktardı. Kaç tane kalmıştı bilmiyordu ama hızlı olmak istiyordu. Hayalleri aklını çelmişti. Yaklaşık 3 kum saati süresi içinde bitirebilmişti. Lakin nefes alışverişleri ağırlaşmış, bacakları titremeye başlamıştı. '' Tlma acele et! '' Bir ağız dolusu kan kusmadan edemedi. Göğsüne öyle bir ağırlık çökmüştü ki nefes alması bile zorlaşmıştı. Tlma elindeki ekmeği bırakarak yerinden fırladı. Enerjisini önce ellerine ardından sırtına ellerini dayadığı Ralon' a aktarmaya başladı. Ralon bedenine dolan güçle büyülü sözleri söylemeye başladı. '' Kurta lmnub heju oulam. Üişan bvah eueo! '' Işık kendi etrafında toplanırken yavaş yavaş çevresindeki enerjiyi emmeye başladı. Ralon anında ne olduğunu anlamıştı. '' Lanet olsun! '' Bağırarak Tlma' nın bileğinden tuttu. Geriye doğru koşarken elinden geldiğince uzaklaşma peşindeydi. Aktardığı enerji yetersiz kaldığından çevreden enerji emmişti semboller. Bu semboller çok fazla enerji ememeyeceği için eninde sonunda patlayacaktı! Tahminlerinde yanılmamış olmalı ki bir kaç nefes alma süresi sonra büyük bir patlamayla duvara fırladılar. Arenanın patlama olan bölgesindeki taşlar savrulurken yığıldıkları yere yağan taşlar yaralarını daha da arttırmıştı. Acı çığlıklar eşliğinde taş fırtınasının bitmesini beklediler.
Bir süre sonra üstlerine yağan taşlar bittiklerinde bedenleri acıdan kaskatı kesilmişti. Durumları pek iyi değildi. Canları çok fazla yanıyordu. '' Sadece ufak bir dikkatsizlikti. '' Ralon kısık sesiyle mırıldandı. Bir dikkatsizliğin bu kadar etkisi olması onu korkutmuştu. Bedeninde bir sürü yara oluşmuş, enerjisi kendini yenileyemeyecek kadar azalmıştı.
On beş kum saati süresi sonra zar zor kendilerine gelebilmişlerdi. Canları hala acısa da öncekinden daha iyi durumdaydılar. '' Bu kadar enerjiyi emmesi tek bir şeyi ifade edebilir. '' Derin derin nefesler alarak konuşmasına devam etti. '' Sadece bir tane kalmış olmalı. Düzeldiğimiz anda bu işi halledicez. '' Ralon en büyük tehlikeyi geçiren olmasına rağmen çabuk toparlamıştı. O sonunda  bu işi bitirebileceklerini fark edince heyecanlanmıştı. '' Çabuk uyuyalım ardından bu işi sonlandıralım. '' Tlma olduğu yere kıvrılırken gözlerini kapattı. Aldığı hasar daha azdı. Uyumasına gerek yoktu ama tembel birisi olduğundan böyle bir fırsatı kaçırmak istememişti. Ralon hemen uyuyan arkadaşa küfrederek yerinde kıvrıldı. Zararı o görse de Tlma bunu umursamamıştı...
Güneşin doğuşuna yaklaşık bir saat kala uyanabilmişti Ralon. Çevresine bakındıktan sonra son yaşananlar aklına geldi. Yaralarını kontrol ettiğinde durumunun baya düzeldiğinden emin oldu. Yerinden kalkıp bıraktığı yerde duran çantanın yanına gitti. Çantanın içinden yemek için bir şeyler çıkarttıktan sonra Tlma' ya bağırdı. '' Kalk artık. Yemeği yedikten sonra bu işi halledicez. '' Arkadaşının küfürler ederek kalkışını izledikten sonra elinden geldiğince hızlı biçimde yemeğini bitirdi. Tlma' da yedikten sonra ayağa kalkıp sembolleri çizmeye hazırlandı. '' Enerjini bana direk aktar. Elimden geldiğince hızlı bitireceğim.'' Tlma ses çıkarmadan onayladı. Ellerini Ralon' un sırtına koyarak enerjisini aktarmaya başladı. Ralon bedenine dolan enerjiyi doyasıya kullanırken hızlı hızlı semboller çizmeye başladı. Lakin bu sefer yedi kum saati süresi geçmesine rağmen bitirememişti. '' Çok uzun. Gerçekten sonuncusu bu. '' Gücü azalsa da umursamadan devam etti. 
İşi tamamen bittiğinde on dokuz kum saati süresi sürmüştü. Bacakları tir tir titriyor, hareket etmekte zorlanıyordu. Tlma bir kaç kum saati süresi önce yorgunluktan yere yıkılmıştı bile. Kendisi de sınırlarını zorluyordu. '' Huat heksem azse ısal le oun ma knbu bunaka bhelüm! ''  Önceki patlamaların hepsi toplansa bile yanına yaklaşamayacağı kadar büyük bir patlamayla birlikte hem Tlma hem Ralon duvara uçtular. Durumları önceki patlama kadar kötü olmasa da yorgunluktan öleceklerdi. 
İkisi gözlerini zar zor açık tutuyorlarken bir ses duyuldu. '' Sonunda başarabildiniz. Gerçekten babamın satın aldığı ilizyon mühürleri çok işe yarıyor. '' Bu ses genç birinden geliyordu. Koyu kahverengi saçları karmakarışık olmuş, yüzünde bir sürü kir olan bu genç Isal' den başkası değildi! Yanında destek verdiği kişi de beyazlamış yüzüyle Yuo'ydu! İkisi de yaşıyordu! '' Isal hala nasıl kurtulduk anlamış değilim. '' Yuo yorgun sesiyle konuştu. Gerçekten de yorgunluktan ölüyordu. Isal' ında farkı yoktu. Kasları ağrıdan dolayı isyan etmişti. Ufacık kalan gücüyle sadece ayakta durabiliyordu.
'' Babamdan aldığım bir eşya sayesinde. Ryuu çıldırdığı anda elimde ufak bir taş kırmıştım. Bu taş oradaki herkesin bir ilizyon görmesini sağladı. Bu ilizyon Ryuu' nun zihnine göre şekillendi. '' Yuo' nun hala anlamadığını görünce daha detaylı bir açıklama yaptı. '' İlizyon taşları adı verilen eşyalar var bu dünya da. Gücü Ruhsal Kaynak Aleminin zirvesine ulaşan üstün kişiler tarafından yapılan bu eşyalar o kadar nadir ki hayal dahi edemezsin. Benim babamın gençliğinde bir dostu tarafından verilen bu taş bizi kurtardı. Ruhsal Kaynak Aleminin zirvesindeki kişiler bile ruh zırhlarını gözlerine odaklamadan bu ilizyonu fark edemezler. Orada Ryuu' nun ve çevresindekilerin bizi öldürdüğünü zannetmesini sağlayan bu eşyayı kullandım ve hayatta kalabildik. '' O sırada sözlerine Ralon devam etti. '' Lakin bu eşyanın kötü bir yanı var. Kullanan kişiyi sadece sembol çizmeyi ve kutsal dili bilenlerin kurtarmasına izin veren bir mühür koyuyor. İşte burada da Lısal Mahej' in yeğenleri olarak devreye biz girdik. Ben mührü kaldırırken arkadaşım da bana yardım etti. Bu sayede sizi kurtarmayı başardık. ''
Isal karşı çıkmadan onayladı. Ne kadar bu ikiliyi sevmese de hayatlarını onlara borçlu olduklarını biliyordu. '' O zaman dinlendikten sonra buradan ayrılıyoruz. '' Bir cevap vermelerine izin vermeden kafasını salladı. Onlarla işi bitmişti. Bakışları Yuo' ya inmişti. '' Hadi otural- '' Konuşması birden kesildi. Nefesleri hızlanırken yutkunmakta bile zorlanmıştı. Bedeni korkunç bir hisle kaplanmıştı. Değil kıpırdamak gözlerini bile oynatamıyordu. 
Yuo, Isal' daki garipliği fark ettiğinde onu sarmalayan kolundan kurtulup önüne geçti. '' Isal ne oluyor?'' Bakışları merakla doluyken hissettiği korkunç hisle Isal gibi donakaldı. Sanki bir engerekle göz göze gelmiş gibiydi. Soğuk soğuk terler dökerken korkudan gözlerini bile kaçıramıyordu. Neler oluyordu gerçekten ona? '' Bu kadar kolay kurtulabileceğinize inandınız mı? '' Buz gibi soğuk bir ses duyuldu. Yuo ve Isalden farksız olan Tlma ve Ralon ikilisi de titremeye başlamıştı. Bu ses kimden geliyorsa kesinlikle güçlüydü. '' Sanırım bu işi burada bitirmek mecburiyetindeyim... '' Acı bir çığlık yankılanırken Ralon' un bedeni boğazından akan kanlarla birlikte yeri boyladı. Ona saldıran şey her neyse sadece simsiyah bilye gibi duran gözleri görünmüştü...
/Evet resmi olarak ikinci kitabım başlamış bulunmakta :D Hayırlı uğurlu olsun diyim artık. 
Gölgelerdeki kişi kim?
Isal' e tecavüz edilecek mi?
Ryuu ne haltlar karıştırıyor? 
Met' i merak edenler tayfası?
Yuo ve Isalın hayatta olmasına sövenler?

1.Kitabın Finaline Dön -- Sonraki Bölüm
Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum