Grondia Bölüm 7 Ortak!

Grondia Bölüm 7 Ortak!


Ryuu 3 hafta boyunca sadece Gölge adımlarına çalışmıştı. Korkutucu öğrenme hızıyla 3. Bölüm olan Gölge Klonu Yer Değiştirme' yi ustaca kullanabilecek duruma gelmişti. Gölge Adımları' nın 3.Bölümünde oluşturduğun klonla birlikte gölge adımlarının ilk bölümünü kullanabiliyordun. Yani oluşturduğu klonla aynı anda iki gri gölgeyi kullanarak yer değiştirebiliyordu. Ryuu klonunu saldırı için kullanamasa da şaşırtma için mükemmel bir yetenekti. 
'' Ryuu sanırım ufak bir problemimiz var. '' Milena belirdiğinde Ryuu istemeden ürktü. Hala alışamamıştı. '' Ne oldu Milena? '' Ryuu alev savaşçıları yok ederken kılıcını da yüzüğüne koydu. '' Ejderha' nın yumurtadan çıkma vakti geldi. Onunla bağ kurma konusunda emin misin? Sana bir kaç bilgi versem daha iyi olur önce. '' Ryuu kafa sallamakla yetindi. '' Öncelikle ejderhalar insanlar gibi sıfırdan başlamıyorlar. Hem bilgi hem kaynak gücü açısından. Bir yavru ejderha annesi ve babasının tüm anılarını üstlenerek doğar. Büyüdüklerinde düşünce yapıları değişebilse de çoğu ejderha doğuştan öğrendikleri bilgilerle hayatlarını şekillendirirler. Yani bu yavru ejderhanın ailesi çılgınlarsa ejderha da çılgın olur. O doğmadan önce onu öldürmek için bir şansın var. Kararında emin misin? '' Ryuu konuşmak yerine yumurtanın yanına ilerledi. Eğer kaynak gücüyle hafif bir baskı kurarsa yumurta çatlayacaktı. Kaynak gücü hafifçe yumurtaya baskı kurdu. Bir düzine veya daha fazla nefes zamanı içinde yumurta çatladı. Yoğun bir baskı etrafa yayılırken Ryuu umursamadan yumurtaya yumruğunu geçirdi. 
Güüüm! 
Patlama sesiyle birlikte güçlü kükreme etrafa yayıldı. İçi boş yumurtadan uzaklaşan Ryuu önüne çıkan ejderha yavrusuna baktı. Neredeyse kendisiyle aynı boyuttaydı. Bedeni gece kadar siyahtı. Sanki safirden yapılmış gibi bedeni pürüzsüzdü. Uzun kuyruğu sürekli hareket halindeydi. Kuyruğunun sonunda minik kanatçıklar vardı. Ufak kulakları vardı. Güçlü duran kanatları ışığa tutulan yakut gibi parlıyordu. Ön ayakları ince yapısı yüzünden kırılgan duran bir yapıya sahipti. Arka ayakları ise daha güçlü duruyordu. Bu da kanatlarının yardımıyla iki ayağının üzerinde durabileceğini kanıtlıyordu. Pençeleri yokmuş gibi dursa da dikkatli bakınca tıpkı kedigiller gibi tırnaklarını istediğinde çıkarabildiği anlaşılıyordu. Dişleri büyük olmasa da rahatça kemikleri parçalayabilecek kadar güçlüydü. Gözleri kan kırmızısıydı. Karanlıkta görmenin imkansız olacağı bir bedeni vardı.
Yavru Ejderin meraklı gözleri zeka parıltısıyla Ryuu' ya bakıyordu. '' Merhaba insan yavrusu. Ben Met. Peki sen? '' Met son derece nazikti. Sesinde ufak bir kibir bile yoktu. Kendini üstün görmeye çalışmıyordu. '' Merhaba Met. Ben Ryuu. Seninle tanıştığım için gerçekten mutluyum. '' Met Ryuu' nun bedeninden çok az da olsa yayılan mistik aurayı hissetti. Bu auraya sadece mistik yaratıkların lütfunu alanlar erişebilirdi. Ve Ryuu' da tam iki farklı aura vardı! Yavru ejderha heyecanlanmadan edemedi. Babasının yaşamında hiç ortağı olmamıştı ve ona anılarını aktarırken bir ortak bulmasını söylemişti. Met bu kadar değerli birisiyle karşılaşacağını düşünmemişti. '' Bende mutlu oldum Ryuu. Seninle yeni tanışmış olsamda senden bir isteğim olacak. '' Ryuu, ne isteyebileceğini düşündü. Aklına hiç bir şey gelmemişti. '' Tabi elimden geldiğince size yardımcı olacağım ama ben daha Temel Kaynak Alemindeki bir çöpüm. Benden ne isteyebilirsiniz ki? '' Yavru ejderha zeki gözlerini Ryuu' ya dikti. '' Sen kendine çöp desende sendeki ışığı görebiliyorum. İki mistik yaratıkla anlaşman varken nasıl çöp olabilirsin? Senin geleceğin sonsuz Ryuu. Bir iyilikte bulunup benimle ortak olur musun? '' Ryuu gözlerini sonuna kadar açtı. Doğru duyduğuna emin olamamıştı. '' Şey Soylu Met doğru duyduğuma emin olamadım tekrar eder misiniz? '' Ryuu şoka girmiş gibi konuşurken hafif kekelemişti. Yavru ejderha, Ryuu' yu korkutmak istemiyormuş gibi yavaşça hareket etti. '' Doğru duydun Ryuu. 'Benim ortağım olur musun? ' dedim. '' Ryuu heyecanla yumruklarını sıktı. Yüzüne geniş bir gülümseme takınmıştı. Samimi ve içtendi. '' Tabi ki de sizinle ortak olmak isterim Soylu Met! Şimdilik gücüm sizin için düşük olsa da kısa sürede gelişeceğim ve size yaraşır bir ortak olacağım! '' Met, bu sıcakkanlı çocuk karşısında mutluydu. Babasının hayalini gerçekleştirebilmişti. Şimdi sıra kendi hayali olan intikamını almaktı! '' Senin gelişeceğine eminim Ryuu. Bu arada bana soylu demene gerek yok biz artık ortak sayılırız. Kan bağlantısını bir önce yapmak için sabırsızlanıyorum! '' Met heyecanını saklamadan konuştu. Ryuu da heyecanını dışa vurmaktan çekinmemişti sonuçta. 
'' Bunun için acele etmiyor musun Ejderha Yavrusu? '' Milena küstah bakışlarıyla Ryuu' nun yanında belirdi. Sesi sinirliydi. '' Hey Milena! Neden böyle dav-öhöhhöh'' Karşı çıkmak için konuşmuştu ki Ryuu Milena' nın dirseği tarafından susturuldu. '' Özür dilerimmmm '' Ryuu karşı çıkmanın anlamsız olduğunu fark etmişti. '' Siz sanırım Ryuu' nun bedeninde mühürlü olan mistik yaratığın temsilcisi olmalısınız. Temsilciye sahip mistik yaratık çok az diye biliyordum. Ryuu gerçekten şanslı. '' Met kendini frenleyip saygıyla konuştu. Öfkesinin hoş bir etki bırakacağını düşünmüyordu. '' Sanırım ailen gerçekten bilgeli ejderhalarmış. Konu bu olmadığı için tekrar soruyorum. Neden bu kadar acelecisin Ejderha Yavrusu? '' Met derin bir iç çekti. Sorudan kaçamıyacağını anlamıştı. '' Benim iki önemli sebebim var. Birisi babamın hayali. Hep iyi birisiyle ortak olmak istemişti. Diğeri ise Kutsal Mistik Mühür Bölgesi' ne gitmek zorunda olmam. '' Milena şaşkınca tekrar etmekten kendini alamadı. '' Kutsal Mistik Mühür Bölgesi' mi dedin? Orası son mistik yaratığın mühürlü tutulduğu devasa bir krallık! Ne yapacağını düşünüyorsun orada? '' Met anlayışla kafa salladı. Böyle tepki alacağını bekliyordu. '' Benim annem sadece babamın soyu yüzünden birlikte oldular. Bu yüzden beni hiç umursamadı hatta anılarını bile doğru düzgün aktarmadı. Onun aksine babam beni gerçekten seviyordu. Anılarını aktardıktan sonra beni yaklaşık on yıl önce buraya sakladı. Kara büyü kullanarak benim doğumumu önemli bir insan gelene kadar durdurmayı başardı. Beni buraya bıraktıktan sonra ne kadar annem onu sevmese de onu bulmak için ayrıldı. Ve Kutsal Mistik Mühür Bölgesi ile savaşmak zorunda kaldı. Annem orada hayatını kaybetsede babam ağır yaralı olarak yakalandı. Hala yaşadığını düşünüyorum sonuçta babam Gece Ejderhalarının Kralı. '' Milena ve Ryuu ağızlarını kapatamadılar. Aşırı şaşkındılar. '' Gece Ejderhalarının Kralı... Ününü duymuştum. Kutsal Mistik Mühürleme Bölgesi ile savaştıktan sonra hayatta kalması anormal olmamalı. Ama sen gökyüzü kaynak alemindeki gücünle en fazla iki alem daha ilerleyebilirsin. Muhtemelen baban seni 3 alem aşmıştır da Kutsal Mistik Mühür Bölgesi ile savaşabilmiştir. Gerçekten ne yapabileceğini düşünüyorsun? '' Milena şaşkınlığı üzerinden atıp ciddi haline büründü. Kendini sakinleştirmişti. '' Ne yazık ki haklısın. İnanabileceğim tek şey babamın bana miras bıraktığı güç. '' Met' in gözleri buğulandı. Babasının son isteğini hatırlamıştı. '' Bunu sana veriyorum kızım. Bu benim mirasım. Eğer gerçekten güvenebileceğin birisini bulursan ona bu gücü ver. Ve sonsuza kadar onunla beraber yaşa... Ben artık gidiyorum kızım. Hayatta kalabileceğime dair net olan inancım yok. Lütfen huzurlu bir yaşam sür. Unutma ki baban seni seviyor.... ''
Milena elini çenesine koydu. Düşünceliydi. '' Demek böyle dedi. Eh o zaman ortak olmanıza karışmayacağım. Birbirinize güvenebilirseniz benim için daha iyi olur. '' Milena daha fazla konuşmadan kaybolmuştu...
Ryuu ne yapacağını düşünüyordu. Met' le ortak olmak istiyorum ama onun isteğini gerçekleştirebilecek kadar güçlü müyüm bilmiyorum ki... Of ne yapacağım ben şimdi? 
Ryuu' nun çelişki içinde olduğunu Met fark etmişti. '' Lütfen önce sakin ol Ryuu. Benim isteğimi gerçekleştirmek zorunda değilsin. İstersen sadece senin yanında durarak isteğimi gerçekleştirecek kadar güçlenmeye çalışabilirim. Ne dersin? '' Met' in nazik sesi umutsuzluk doluydu. Ryuu daha fazla düşünmesinin anlamı olmadığını biliyordu. Omuzlarını dikleştirdi. Kendime inanmak zorundayım! Yoksa ne olursa olsun yaşama amacımı kaybederim! Kendine inan ve dik dur! Asla pes etme!
'' Gerek yok Met. '' Keskin sesi Met' in heyecanlanmasını sağlamıştı. Sessizce mırıldandı. '' Yoksa o gerçekten? '' Yere bakan yüzünde kibirli sırıışı belirirken yumruğunu önüne uzatıp sıktı. '' Kesinlikle isteğini gerçekleştireceğim! Sana söz veriyorum intikamını alacağım! Hayır, alacağız! Hadi canımızı ortaya koyalım! '' Met ağzının açılmasına engel olamadı. Kalbi normalden daha hızlı ve düzensiz atmaya başlamıştı. Ryuu' nun karizmasından etkileniyordu! '' Hadi canımızı ortaya koyalım Ryuu! Senin için ölmek benim için bir onur olacak! '' Heyecanla Ryuu' nun önüne geldi. Ryuu çömelip elini Met' in pürüzsüz kafasını okşamak için uzattı. Yumuşakça okşarken Met' ten mutlu mırıltı sesleri gelmeye başlamıştı. Açıkça hoşlanmıştı. '' Met anlaşma yapmak istediğine emin misin? '' Ryuu son kez kontrol etmek istedi. Sinirli homurtuyla birlikte sıcak rüzgar saçlarını dalgalandırdı. Met kafasını kaldırıp öfkeyle nefes vermişti. '' Hahaha tamam anladım sakin ol. O zaman kan özümü seninle paylaşıyorum. '' Kan özü son derece önemliydi. Savaşçıların gelişmesini sağlayan kan özü zarar gördüğünde asla düzelmezdi. Hiç bir şekilde yenilenmezdi. Ayrıca kan özü kullanılarak yapılan bağlar özeldi. Eğer birisi ihanet ederse hayatını bile kaybedebilirdi. Ryuu çekinmeden kaynak gücünü eline yoğunlaştırdı. Bileğini derin olmayacak şekilde keserek kaynak gücüyle yönlendirdiği kan özününden 6 damlanın Met' in gözlerine akmasını sağladı. 6 damla sonrası kaynak gücüyle yarasını kapatmıştı. Kan özüyle bağ oluşturmak için çeşitli yollar vardı. Çoğunda kesin bağ olma şansı olmadığından gözlere damlatılarak yapılması daha uygundu. Tabiki de gözle bağ kurmanın da tehlikesi vardı. Normalde bir damla kan özü yeterken göz için en azından 4 damla kan özü gerekirdi! 4 damla kan özü korkutucuyken Ryuu tam 6 damla akıtmıştı! Bu neredeyse kan özünün yarısını kullandığını gösteriyordu. Eğer aralarındaki bağın oluşması engellenirse Ryuu' nun sakat kalması bile mucize olarak görülürdü. 
Met, Ryuu' nun pervasız davranışı karşısında mutlu olamadan edemedi. 6 damla kan özü vermek için arkadaşlık yada dostluk yetmezdi. Çok daha özel bir bağ olmalıydı. Met kanatlarını kullanarak iki ayağı üzerinde durdu. Böylece boyu Ryuu' yla eşitlenmişti. Ryuu' nun yaptığı işlemin aynısını yaptıktan sonra bağın oluşmasını bekledi. Parlak bir ışık gözlerini kamaştırdı. İnce, iplikmiş gibi duran görünmez bağ ikisininde kalbi arasında belirmişti. Bağ başarılıydı! '' Artık ortağımsın Met. Sanırım mutluluktan uçacağım! '' Ryuu mutluluğunu saklamadan belli edince Met' te kıkırdadı. '' Ryuu sana bağdan önce bir şey söyleyecektim ama unutmuşum. Şimdi söyleyeyim o zaman. Biz bağlandığımız zaman insan görünüşünde durabiliyoruz. Tabi bunun için sahibimizin izni lazım. Sen başından beri ortak desende aslında sen benim efendimsin. Çoğu konuda senden izin almam gerekecek. Ayrıca hep seninle gezeceğim. Bu tarz şeylerden rahatsız olmazsın değil mi? '' Ryuu beklemediği soru karşısında şaşırmıştı. Eliyle saçlarını karıştırırken gülümsedi. '' Ben seni ortağım olarak görüyorum Met. İzin vermeme gerek olmadan istediğini yapabilirsin. '' Met daha yeni tanışmış olsa da Ryuu' nun iyi biri olduğuna emin olmuştu. '' Ne yazık ki senin izin vermen lazım. Ah birde bu izni illa sesli vermek zorunda değilsin. Aramızdaki bağ zihnimizden konuşmamıza izin veriyor. Mesela.. '' Met' in ağzı kıpırdamayı keserken sesi Ryuu' nun zihninde yankılandı. '' Tıpkı şimdi yaptığım gibi. '' Ryuu iç çekmeden edemedi. Zihninden Met' e konuştu. '' Sen nasıl istersen Met. İnsana dönüşmene izin veriyorum. Ayrıca yanımda olmandan mutlu olurum rahatsız olmak yerine. '' Met gülümserken bedenini yavaşça morumsu bir kristal kapladı. Tıpkı ametist gibi olan bu kristal tıpkı elmas gibiydi. Ryuu Met' in iyi olduğunu hissettiği için hareket etmese de ne olacağını merak ediyordu. Zihninden Met' e seslendi. '' Met iyi misin? Neler olduğunu anlamıyorum. '' Ryuu' nun sorusunu Met duysa da umursamadı. '' Efendim bedenimi hapseden kristali kırabilir misiniz? '' Ryuu ne yapacağını bilemese de Met' in sesindeki isteği fark etmişti. Kaynak gücünü kullanarak yumruğunu güçlendirdi. Tüm gücünü kullanarak vurmasıyla birlikte kristal patladı. Kırılan parçalar sanki buharlaşıyormuş gibi yok olurken zayıf bir kız silüeti belirdi. Silüet yere düşmek üzereyken Ryuu Gölge Adımları' nın ilk seviyesini kullanarak kızı yakaladı. Kız en fazla 14 yaşında duruyordu. Mükemmel gibi duran uzun saçları, son derece tatlı yüzü ile sanki tanrıça gibiydi. Çıplak bedenine bakmak istemeyen Ryuu, boyutsal yüzüğünden battaniye çıkardı. Kızın üzerini örterken açıkça kızarmıştı. Ryuu kızın Met olduğunu biliyordu. Şuan çok yorgunmuş gibi uyuduğunu fark edince insana dönüşmenin yorucu bir işlem olduğunu anlamıştı. '' Milena? Senden bir şey isteyebilir miyim? '' Ryuu, Milena kendisine cevap vermese de istediğini sessizce anlattı. Ardından hiç bir şey demeden avlanmaya çıktı...

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum