Ternia, Ryuu' ya sinsice güldü. '' İki hançerim vardı. '' Ryuu sırtına saplanan metalle birlikte sessizce küfretti. Sırtı acısıyla gerilemek zorunda kaldı. Ternia' nın başka kozu olabilirdi. Hazır da beklemek daha iyiydi. Ternia gerileyen Ryuu' ya baktı. Planı işe yaramış olsa da kendisi de yaralanmıştı. Göğsüne saplanmış hançeri çıkartıp uzağa fırlattı. Ağzına yenilenme hızını arttıran bir hap attıktan sonra saldırmak için fırsat kollamaya başladı.
Ryuu sırtına saplanmış hançeri zorlukla tutup yerinden çıkardı. Hemen birinci kuyruğu aktifleştirdi. Yarası büyük bir hızla iyileşmeye başlamıştı. Kısa sürede kanaması durmuş ve kapanmaya başlamıştı. Ternia, Ryuu' nun iyileşmeye başladığını görünce acele etmesi gerektiğini fark etti. En güçlü tekniklerini kullanacaktı. Başlangıçta tereddüt etse de Ryuu' yu yenmek için tüm gücünü harcaması gerektiğine emindi.
Sis Hareketini kullanarak yerinden fırladı. Bu sırada elinde gri bir enerji toplanıyordu. Ryuu' nun sağında belirirken griyle kırmızı arası bir renkte parlayan yumruğunu tüm gücüyle Ryuu' nun gözüne savurdu. '' Dağları Sarsan Yumruk! '' Ryuu üzerine gelen yumruktan kaçınmak yerine karşılık olarak sertçe yumruk attı. Havada çarpışan iki yumrukla birlikte patlama sesi arenada yankılanmıştı.
Bu iki yumruktan birisi 1. Seviye Yeryüzü Kaynak Alemindeki Ternia' nın özel tekniğiyle üç kat güçlendirilmiş Dağları Sarsan Yumruğuydu. Diğeri ise gelişigüzel atılmış Ryuu' nun yumruğuydu. Ve bu iki yumruk aslında eşitti! Ryuu sırıtarak yumruğunu geri çekti. Elinin üstü bile acımamıştı. Ternia' nın ise geri çektiği eli titriyordu. Omzuna kadar uyuşmuştu. Bir iki parmağının çatladığına emindi. Zihni korkuyla karmaşaya düşmeden edemedi. Onun gücüne karşı Ryuu' nun üstün olduğu açıktı. '' Başka çarem kalmadı ha. '' Fısıldayarak geri bir adım attı. Hafifçe eğilmiş, gözlerini kapatmıştı.
Ryuu, Ternia' nın ne yapmaya çalıştığını izledi. Daha gücünün ancak yüzde otuzunu falan kullandırabilmişti. Korkması gerekmiyordu. Ternia biraz daha bekledikten sonra gözlerini açtı. '' Şimdi seni öldüreceğim! '' Bağırarak kollarını kaldırıp göğsünü şişirdi. Yavaşça kollarından başlayan bir parlaklıkla bedeni altına dönüşmeye başlamıştı. Kafasına geldiğinde alnından iki nokta sivrildi. Sivrilen bu iki nokta büyüyerek altından boynuz haline geldiler. ''Üç Nihai Sondan Birinci Bölüm: Altın Boğa Dönüşümü! '' Bedeni tamamen altından boğaya dönüşmüştü. Kasları son derece şişmişti. Burnu sivrilmiş, nefesleri sıklaşmıştı.
Ryuu işlerin ilginçleştiğini fark etti. Çehresinde keyifli bir sırıtış peydahlandı. '' Gel bakalım boğacık! '' Eğilerek tıpkı onun gibi bekledi. Ternia öfkeyle mööleyip harekete geçti. Sivri boynuzlarını Ryuu' ya saplamak için kafasını eğerek koşuyordu. Ryuu sırıtarak bedenine saplanmak üzere olan boynuzlara yapıştı. İki eliyle boynuzu sıkıca tutarken eğilerek bedeninin gücüyle karşı koyuyordu.
Ternia ne kadar ittirsede işe yaramıyordu. Altın ayakları zemini parçalayarak geriye kayıyordu. Ryuu daha fazla sırıtırken yüklenerek Terna' yı yere düşürdü. '' Hani öldürecektin Ternia? '' Ryuu yerden kaldırarak karnına güzel bir yumruk geçirdi. Eli acısa da umursamadan yumruk atmaya devam etti. Yedinci ya da sekizinci yumruğunda elinin üstü kızarmıştı artık. Ternia ise bayılmanın eşiğindeydi. Altın boğa dönüşümünde aldığı hasar normalde alacağı hasarın yüzde seksenini soğuruyordu ama Ryuu' nun gücü karşısında işlevsizdi.
Ryuu Ternia' yı bıraktıktan sonra biraz nefes aldı. '' Ne yapmayı planlıyorsun? İlk seçenek mi ikinci mi? '' Elinin üstüne aldırmadan tekrar bir yumruk geçirdi. Hırsını çıkarmaktı yaptığı. Ternia' nın altın boğa dönüşümü parlayarak kayboldu. '' N-neden? Neden Yuo' yla bu kadar ilgilisin? '' Kısık sesini duyunca Ryuu sırıtmayı kesti. '' Çünkü güçsüzken bana hayallerim için savaşmam gerektiğini hatırlattı. Bana güçlenmek için umut verdi. Nasıl olurda onu senin gibi iğrenç birinin eline bırakırım? '' Kafasını kaldırarak Yuo' ya baktı. Yere çökmüş ağlıyordu. Yanına gitme isteğine direnerek Ternia' ya döndü. '' Şimdi anlıyor musun? İsterse benden nefret etsin. Bu benim ona olan borcumu ödemeye yetmez. ''
Ryuu yerde kanlar içinde yatan Ternia' yı boğazından tutarak kaldırdı. '' Yaşamı mı seçiyorsun ölümü mü Ternia Kolk? '' Beklenen sonun zamanı gelmişti. Ternia ölümü mü seçecekti yaşamayı mı? '' Öldür beni. Zaten ailemi kaybetmişim daha fazla yaşamamın amacı yok. '' Ryuu merhamet etmeyecekti ama Ternia' nın yıkılmış ifadesi karşısında abartmasının anlamsız olacağını farketmişti. '' Sana hızlı bir ölüm bahşedeceğim. '' Elindeki kuvveti arttırmadan önce Ternia' nın minnettar gülümsemesine bir saniyeliğine baktı. Ve Ternia Kolk kırılan boynuyla birlikte hayata veda etti...
/Bir çoğunuzun sevindiğine eminim :D/
Ryuu cansız bedeni yere bıraktı. Bakışları Yuo' ya dönmüştü. '' Yuo? '' Kılıcının yanına gelip sırtına taktıktan sonra büyük bir zıplayışla Yuo' nun yanına geldi. Yüzünü kapayan elini tutacaktı ki Yuo eline tokat atarak engel oldu. '' Uzak dur benden. '' Ryuu bedeninin kasıldığını hissetti. Kalbi bir anlığına durmuştu. '' Neden Yuo? '' Elini tekrar uzattı ama Yuo geriye sürünerek kaçtı. '' UZAK DUR BENDEN KATİL! ''
/Ryuu' nun gözünden anlatıyorum devamını. Sadece bir kaç bölüm yapacağım bir şey bu./
Ağırlığımı taşıyamayan bacaklarımla birlikte yere yığıldım. K-kalbimin bu kadar acıması normal miydi? Ne ağırlıkları taşıyan bu beden neden şimdi bir kilo etmeyen kalbimi taşıyamıyordu? '' Sadece seni kurtarmak istemiştim Yuo... Sadece hayalini yaşatmak istemiştim. '' Sesim, ağlamak üzere olduğumu bu kadar güzel mi açıklardı... '' Sadece bir katilsin! Lanet bir katil! İğrenilesi bir katil! '' Boğazım... Neden duyduklarım boğazımda takılıp yutkunmama engel oluyor? Konuşmak istesem bile boğazım izin vermezken nasıl becereyim? '' Bahane uydurmayı kes! Benim için diyorsun ama öldürmeden de bunu yapabilirdin! Ne kadar kötü olsada ölmeyi hak etmemişti. Hele benim yüzümden... '' Ölmeyi hak etmemiş miydi? Yaptıklarını ve sebebsizce öldürdüğü binlerce insanı unutuyor muydu?
'' Keşke... Keşke onunla birlikte sende ölsen! '' Kalbim daha fazla dayanamıyacak... Yaşadığım acıların hiç birine benzemiyor kalbimdeki acı... Anlatmaya bile sözlerim yetmiyor. Boğazımdaki yumru bir türlü konuşmama izin vermiyor. Gerçi konuşsam ne değişecek ki? Onun gözünde artık iğrenç bir katilden başkası değilim. Oysa böyle hayal etmemiştim ben. Sevinmesini beklemiştim. Belki eski günlerde yaptığı gibi sarılırdı demiştim. Hayat ne kadar beklenmedikmiş... '' Git buradan. Uzak dur benden artık! Yanıma bile yaklaşma! '' En son duymak istediğim sözler neden kulağımda çınlıyor?
Kalbim daha fazla bu acıyı yüklenemeyecek... Gitmeliyim. Met! Meti bulmalıyım. Şimdi anlıyorum neden Siyah İşaret Yuo' yu seçmedi. O bunu hak edecek kadar asil bir kalbe sahip değilmiş. Ne kadar aptalım! Bunu daha yeni anlıyorum. Bir bağırış duyuyorum. Anlamdıramadığım bu bağırışın sahibi oldukça tanıdık. Yuo' nun gözlerinde parlayan ışıkla kalbim kıpraşıyor. Fark edebildi mi bu kadar şeyi onu kurtarmak için yaptığımı? Gözlerime bir enerji doluyor. Kalbim tüm acıyı unutup sevinçle atıyor. Heyecanla ağzımı açıyorum. Sonunda boğazımı terk eden yumruyu unutarak konuşmak istiyorum.
'' Isal kurtar beni! '' Ağzım açık kalıyor. Sesim kaybolmuş gibi. Gittiğini sandığım yumru koca bir dağ gibi yerinden bile oynamamış. Parlayan gözlerim önüne bulut geçmiş güneş gibi hayattan umudunu kesiyor. Kalbim isyan ediyor. ' Ben attıkça bu acı bitmeyecek. İzin ver durayım' Kalbime cevabı dolan gözlerim veriyor. ' Sen dursanda bu acı biter mi sanıyorsun... '
Bakışlarım tanıdık sesin sahibine dönüyor. Uçarak geliyor Yuo' ya doğru. Yüzünde büyük bir endişe. Önüne bulut geçmiş güneşim daha büyük güçle yanıyor. Kalbim çılgınca atıyor. ' Bırak kendini! İntikam istiyorum! ' Lakin zihnim karmaşanın içine düşmüş bir böcekten farksız. Kaçmak istiyor ama kaçamıyor ki! Bir bağırış kulaklarıma doluyor. '' Geliyorum Yuo! '' Sen Yuo' ya yaklaşıyorsun, peki ben? Neden bu kadar uzaklaşıyorum Yuo' dan? Saldırmak istiyorum etrafa. Yıkmak istiyorum her yeri. Kalbim destekliyor beni. O da kan istiyor, biliyorum. Peki zihnim? Vicdanım? Sorguluyorum onları. Karmakarışık zihnim. Ne ne yapacağını biliyor ne düştüğü durumu... Vicdanım ise rahat değil. Gitmemi istiyor. Yalnız kalmalarına izin vermemi. Yüreğime soruyorum. ' Gitmeli miyim? ' Her şeyi tek bir soruya bırakıyorum. Yüreğimi dinlemeye karar verdiğimi bile fark etmiyorum ki...
Daha yüreğim cevap vermeden suratıma bir yumruğun geldiğini görüyorum. Zihnim tepki verecek durumda değil. Bir kaç metre sürükleniyorum. Yanağım sızlıyor ama kalbimdeki acının yanında hiç bir şey. '' Uzak dur Yuo' dan! '' Neden beni istemiyorlar? Ne yaptım ki ben? Yıkıldığım yerden kalkmak istiyorum. Zihnim yavaş olsada kalkmama izin veriyor. Güneşimin önüne geçen bulutlar daha bir karanlık geliyor. Görüyorum, Yuo tanıdık şahısa sarılmış. Kalbim artık daha fazla acıyamaz derken biraz daha sızlıyor. Ve yüreğimden beklediğim cevabı sonunda alabiliyorum...
/Evet yazdığım 46 bölüm arasında en sevdiğim bölümdü bu. Hüzünlendim ya la :( Siz beğendiniz mi? Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorum... Hüzünlenince bir şey yazamıyorum ki buraya...
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Comment Now
0 yorum