Grondia Bölüm 44 Düğün Başlıyor!

Grondia Bölüm 44 Düğün Başlıyor!


Düğün günü gelip çatmıştı. Çoğu aileden güçlü kişiler ziyaretlerini ve iyi niyetlerini sunmak için yola çıkmıştı bile. Kolklar hazırlıkla meşguldü. Sonuçta Kolk' lar ihtişamlı bir düğün istiyordu.  Bu yüzden para harcamaktan çekinmemişlerdi. On binlerce insan davet edilmişti. Tüm şehir özel süslerle düzenlenmişti. Suçlar yaşanmasın diye muhafız sayısı ikiye katlanmıştı. Hiç bir şekilde olay yaşansın istenmiyordu. Şehrin içindeki arena düzenlenerek düğünün yapılacağı yere dönüştürülmüştü. Yuo ve Ternia için özel işlemeli taşlarla düzenlenmiş kıyafetler alınmıştı.
'' Bu gelinlik senin Yuo. Bizim klanımızın geleneklerine göre kırmızı giyinmek zorundasın. İşlemelerin hepsi de yakuttan. Şikayet etmeni istemiyorum. Önceki sözüm hala geçerli. '' Ternia' nın sözlerinden sonra uzattığı kırmızı gelinliği eline aldı Yuo. Aslında hoş tasarımı Yuo' nun hoşuna gitmişti. Göğsünde ve sırtında ağır bir dekoltesi vardı. Omuzlarından aşağıya doğru yakutlarla işlenmişti. Dizininin bir karış üzerinde bitiyordu. '' Çık dışarı da giyineyim. '' Ternia ters ters baktı. '' Yanımda giyineceksin. '' Yuo sinirden kaşlarını çattı. '' Hala evlenmedik Kolk! Çık dışarı! '' Ternia sırıtarak baktı. '' Bir gün daha dayanabilirim. '' Odadan çıkıp kapının önünde beklemeye başladı. Aklında akşam Yuo' ya yapacakları vardı. Yüzündeki iffetsiz sırıtışıyla birlikte Yuo' yu bekledi.
Yuo yavaşça üzerindekileri sıyırarak aynanın karşısına geçti. İki yıl öncesine göre değişmişti. En büyük fark iki küçük tepeciği iyice büyümüş ve belirginleşmişti. Yüzü de daha sivrileşmiş güzelliğini farklı bir boyuta çıkarmıştı. Uzamış saçları düğün öncesi kesilmişti. Şimdi çenesine kadar geliyordu. Gözleri çekikleşmişti. Ayna da kendine öpücük attı. Bugün kesinlikle Isal' ın onu kurtaracağına inanıyordu. Ryuu' ya karşı zaten bir inancı yoktu ama Isal yedi ayda ona umut ışığı tutmuştu. 
Ternia' nın sinirlenmesinden korktuğu için elbiseyi üzerine geçirdi. Aynaya baktığında güzelden çok seksi göründüğünü hissetti. Konukların başını döndürecekti. Yine de kendini çıplakmış gibi hissediyordu. Çok ince ve açık olan bu elbiseyi sevmemişti. Ağzını açmadan odadan çıktığında ağzının suyu akan Ternia' yla karşılaştı. '' Gerçekten vücudun çıplakken bin kat daha hoş. '' Yuo teninin tamamen kızardığını hissetti. Öfkeyle Ternia' nın üzerine yürüdü. '' Nasıl? '' Ternia yüzündeki iffetsiz sırıtışla yanıtladı.'' Çıkmamı istedin ama kapı deliğinden izleme dememiştin Yuo. '' Yuo sinirden kalbinin patlayacağını hissetti. '' Lanet olası Ternia! Seni öldüreceğim! '' Yuo sinirle saldırıya geçmek istedi ama Ternia' nın Yeryüzü Kaynak Aleminde olduğunu biliyordu. Kesinlikle şansı yoktu.
Yuo ve Ternia malikanenin ana salonuna gelmeden önce Ternia üzerini değiştirmişti. Bunu Yuo' nun önünde yapsa da kafasını çevirip bakmaması sinirlerini bozmuştu. '' Akşam bakalım nasıl kaçacaksın Yuo? '' diye düşünerek kendini sakinleştirmişti. Ardından ana salona yönelmişlerdi. İçeride Fern Kolk ve eşinden başka yedi kişi vardı. '' Ah oğlum, gelinim hoş geldiniz. Sizi bu büyüklerle tanıştırmama izin verin. Yanımdaki kişiler Uytun ailesinin elderleri ve genç efendisi. '' Gösterdiği yerde altı yaşlı bir de genç birisi vardı. Genç olan en fazla on yedi yaşında duruyordu. '' Kendimi tanıtmama izin verin. Ben Karen Uytun. Uytun ailesinin genç efendisiyim. Mutluluklar dilemeye geldim. '' Yakışıklı sayılabilecek birisiydi. Düzgün bir vücuda sahipti. Ve kaynak gücü de yabana atılmayacak tiptendi. 8. Seviye Yeryüzü Kaynak Alemindeydi. 
'' Genç efendiye saygılarımızı sunarız. '' Ternia Yuo' nun dizine vurarak diz çökmesini sağladı. Kendisi de eğildikten sonra yavaşça kafasını kaldırdı. '' Genç efendinin bizden bir isteği var mıdır? '' Karen Uytun hayır anlamında elini salladı. '' Klan Lideri Fern rica etsem artık törene geçsek. Vaktimiz az kaldı da. '' Elderlerden birisi konuşunca Fern Kolk mecburen yerinden kalktı. '' Tabi, nasıl arzu ederseniz. Buyrun dışarı çıkalım. Ternia biz çağırdığımızda dışarı çıkıp geçit törenine katılın. '' Fern Kolk elderlere eşlik ederek dışarı çıktı.
Ternia babası ve elderler gittiğinde ayağa kalktı. '' Böyle şeyleri bilmiyor musun Yuo? Kendinden üstünler karşısında eğilmelisin. '' Yuo acıyan bacağını ovuşturarak kalktı. Bacağını morartmıştı hayvan herif. '' Senden nefret ettiğimi biliyorsun Ternia. Seni dinlemeyeceği mi de. Emin ol bu akşam hiç bir şey yaşanmayacak. Hatta bu düğün olmayacak bile. Kim olursa olsun Isa- '' Ternia' nın tokadıyla yere yapıştı. '' Dışarı çıkarıp herkesin önünde becermemi mi sitiyorsun lan sen?! Yeter artık be! '' Yuo yapıştığı yerden buğulanmış gözleriyle Ternia' nın suratına baktı. Boynundaki atardamarları sinirden şişmişti. '' Anla artık benim gözümde sadece kullanıp atacağım peçeteden farkın yok. '' Öne çıkıp Yuo' nun karnına sertçe vurdu. '' Sadece güzelliğin ilgimi çektiği için buradasın. O Ryuu dediğin itte senin peşinde güzelliğinden koşuyor Isal de. Gerçekleri görme vaktin geldi. '' Bir tekme daha karnına indi. Artık ağlamaya başlamıştı. '' Şimdi kes ağlamayı ve gerçeklerle yüzleş. Bugün benim oyuncağım olacaksın. Üzerine Mahej ailesinin kızı karım olacak. İkinizinde dillere destan güzelliğiyle eğleneceğim. '' Ternia iğrenç kahkasını attıktan sonra babasının koltuğuna oturarak Yuo' nun ağlamasını izledi.
Bir süre sonra Yuo ağlamayı kesmişti. Her şeyi umursamadan aklındaki iki soruya odaklanmıştı. Isal ve Ryuu sırf güzel diye mi yanındaydı? Isal'a böyle bir konuda güveniyordu. Çünkü güçlü ve sevilen birisiydi. Çevresinde Yuo' dan güzel kızlar vardı. Peki ya Ryuu? Ranz ailesinin genç neslinde kimse onu sevmiyordu. Güçsüzdü. Tanrıları kıskandıracak kadar yakışıklı olsa da güçsüz olunca neye yarardı? Kendisiyle gerçekten sırf güzel diye konuşuyor olabilirdi. Onu saçma sözlerle kendine bağlamaya çalışıyordu. Hayal Kırıklığı zihnini karıştırmıştı. Bir anda Ryuu' ya olan sevgisi nefrete dönüşme konusunda emin adımlarla ilerlemişti.
Yuo nefreti sayesinde tüm gözyaşlarını sildi. Eğer Ryuu' yu bulursa kesinlikle cevaplar alacaktı. Ve bunu acımasızca yapacaktı. Ryuu' yla olan anlarını düşündükçe kuşkuları artıyordu. Neden Ryuu her kötü anında yanındaydı? Neden kahramanlık yapmak istemişti? Aklında nice sorular dönerken Ternia ayağa kalktı. '' Hadi geçit törenine gidiyoruz. '' Yuo' yu bileğinden tutarak peşi sıra sürüklemeye başladı. Malikanenin çıkışına geldiğinde kulağına eğildi. '' Uslu bir kız ol ve düzgünce koluma gir. Sözlerimi sakın unutma. '' Yuo karşı gelecek ruh halinde değildi. 
Yuo ve Ternia dışarı çıktığında büyük bir alkış tufanı koptu. Nuo Kolk ıslık ötürürken tezahurat yapıyordu. Yanındaki bir kaç kişiyi de gaza getirmiş bağırttırmıştı. Eğlendiği belliydi. Ternia gülümseyerek herkese selam vermeye başladı. Yuo' yu da gülümsemesi için dürttükten sonra beraber düğün arabasına yürüdüler. Düğün arabası yirmi atın bağlandığı bir platformdu. Özel misafirler kendilerine ayrılmış koltuklara yerleşmişti. Tek eksik Ternia ve Yuo ikilisiydi. İkili koltuklarına yerleştikten sonra araba harekete geçti...
Düğünün yapılacağı arenaya geldiklerinde büyük bir kalabalık onları bekliyordu. Halktan kişiler düğünden çok gelecek kişileri merak ettiği için gelmişti. Soylular ise kendilerine eş aramak için gelmişti. Birde Toun ve klanı oradaydı. Ryuu' nun şüpheli davranışlarından sonra bu düğüne geleceğine emin olduklarından izlemeye gelmişlerdi. Geldikleri duyulduğunda ise özel izleyici koltuğuna oturmuşlardı. Orada en üst düzey onlardı. Uytun Klanından gelenler bile gelip saygılarını sunmuşlardı.
'' Değerli konuklarım öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim. Bugün sevgili oğlum ve mütbakbel gelinimin düğün töreni var. İlk konuşmayı yapmak için küçük oğlum Nuo' yu buraya davet ediyorum. '' Alkışlar ile Nuo Kolk sahneye çıktı. '' Merhaba büyüklerim, abi, Yuo abla. Ben Nuo Kolk. Daha küçük birisiyim. İleride abim kadar şanslı olup Yuo abla gibi güzel birisiyle evlenmek istediğimden ilk konuşmayı ben yapmak istemiştim. '' Toun bağırarak sözünü kesti. '' Bakın gelenlere!  İkisi de çok yüksek hızla uçuyor Ruhsal Kaynak Aleminde olmalılar! ''
Toun' un bağırışıyla herkes havadaki iki figüre dönmüştü. Gerçekten de çok hızlıydılar.Çoğu kişi şaşkın nidalarla bağırıyordu. Nuo Kolk konuşma yapan kendisi olduğundan bağırdı. '' Hoşgeldiniz büyüklerim. Bu küçüğünüze geliş amacınızı söyler misiniz? '' Daha genç duran figür hızını artırarak gözden kayboldu. '' AL BAKALIM! '' Gencin bağırışıyla birlikte Nuo Kolk devasa bir kılıcın göğsüne geldiğini fark etti. Göğsüne çarpıp yere saplanmasını sağlayan kılıçla birlikte sefilce bağırdı. İki tonluk devasa kılıç kemiklerini un ufak etmiş ve bağırdıktan sonra ölmesini sağlamıştı. 
Hiç kimse çıt bile çıkaramıyordu. Kılıcın yanında beliren yakışıklı genç şeytani gülümsemesiyle beraber kılıcını havaya kaldırdı. '' Bu düğünü basmaya geldim! Karşı çıkabilecek olan var mı? '' Kılıcını savuruşuyla beraber Kolk ailesinden olan onlarca muhafız bedeni parçalara ayrıldı. Tek darbeyle onlarca Doğal Kaynak Alemindeki uzmanı katletmişti! Bir adım daha öne çıktı. '' SİZ AĞZINA SIÇTIKLARIMA KARŞI ÇIKAN VAR MI DEDİM! '' Yerinde dönerek kılıcını bir kez daha savurdu. Devasa bir kasırga eşliğinde harekete geçmek üzere olan korumaların bedenleri parçalanmıştı. Adeta arenaya bir şeytan çıkmıştı! GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMÜŞ BİR ŞEYTAN!

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum