Grondia Bölüm 4 Gelişim

Grondia Bölüm 4 Gelişim


''Acı, büyük bir acı! Neden canım bu kadar yanıyor? Ne oldu bana?''
'' Sonunda uyandın. Baya endişelendirdin beni ya! '' Ryuu gözlerini açtığında bir kaç saniye bir şey göremesede bir kadının kucağında olduğundan emindi. Gözleri düzeldiğinde kendine bakan kıza baktı. Kadın demek için fazla küçük olsa da karşısındaki kız gökyüzünü kıskandıracak bir güzelliğe sahipti. Ryuu' nun kalbi hızlanırken yanaklarıda kızardı. '' S-sen kimsin?! '' Kafası tam olarak yerine geldiğinde hızla kızdan uzaklaştı. En fazla 15' inde olan kız normal bir şekilde giyinmişti. Kızıl saçları tepeden topuz şeklinde tutturulmuştu. Vücut ölçüleri uyumluyken hiç bir kusru yoktu. Yüzünden masumluk akarken uğruna kralların savaşacağı bir ifadesi vardı. Dudakları hafifçe kıvrıldığında mükemmel gülümsemesi gün yüzüne çıktı. Ryuu' nun kalbi delicesine hızlanırken ne yapıcağını bilemeden eli ayağı birbirine dolaştı. '' Ah bir şey sormuştun değil mi? Çok özür dilerim kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Tia Mel. Bir süredir bu mağarada yaşıyorum. Umutsuzca buraya girmeye çalıştığını babam fark etmeseydi muhtemelen ölmüştün. Amacın neydi ki? Şey sanırım seni sıktım. Önce tanışsak daha iyi. İsmin neydi? ''
Ryuu sanki bu sesi tanıyormuş gibi hissetsede nereden tanıdığını bir türlü çıkaramıyordu. '' Ben Ryuu. Tanıştığıma memnun oldum Tia. Babanla birlikte burada mı yaşıyordunuz? '' Tia Mel evet anlamında kafa salladı. '' Uzun süredir burada yaşıyorum Ryuu. Peki sen neden buraya gelmeye çalıştın? '' Ryuu cevap vermek üzereyken sesi nereden tanıdığını hatırladı. '' Milena! '' Tia Mel memnun olmuş gibi kıkırdadı. '' Çok geç fark ettin Ryuu! Of beni bile tanıyamıyorsun! Ne yapıcağım ben seninle? '' Dalga geçiyormuş gibi çıkan sesine karşın Ryuu çok ciddiydi. '' Beni sen mi kurtardın? Ayrıca sen sadece bir bilinç değil miydin? Nasıl karşımda durabiliyorsun? '' 
'' Sen kendin kurtuldun ben sadece uyanmanı bekledim. Ayrıca ben gerçekten bir bilincim. Senin dışında beni kimse göremez. Tabi bazı özel durumlar var ama boşver onları. '' Ayağa kalkarken Milena sessizce uzaklaşmaya başlamıştı. '' Hey Milena bekle! '' Milena seslenmesine rağmen durmayınca koşmaya başladı. Sonunda Milenayı yakaladığında kolundan tutarak kendine çevirdi. '' Neden beni beklemiyorsun Milena? '' Ryuu bir şey daha söylemek istese de Milena' nın gözlerindeki yaşları görünce konuşmaya devam etmedi. Konuşmak yerine sıkıca Milena' ya sarıldı. Kollarındaki güzel kızdan bir hıçkırık sesi gelirken yapabileceği tek şey sıkıca sarılıp varlığını hissettirmekti...
Uzun bir süre Melina Ryuu' ya sarılarak ağladı. Melina çok umursamaz gibi davransada içinde çok duygusaldı. '' Sana bir şey anlatmama izin ver Ryuu. Ve sakın sözlerimi kesme. '' Ryuu fısıldayarak onayladı. '' Bu mührün gerçek hikayesi. Binlerce yıl önce bu Bin Yılan Vadisinde efsanedeki kaynak canavarı yaşamak için gelmişti. Ormana giren hiç kimse canlı çıkamıyordu. Ve yılanı öldürmek için sayısız insan ormana gitmişti. Bu giden kişiler arasında çok güçlü olmasına rağmen deneyimsiz bir genç ve onu takip eden bir kız vardı. İkisi uzun süre ormanda yolculuk yaptılar ve sonunda yılanın inini buldular. Bu yılan büyük bir mağarada yaşıyordu. Genç kılıcını çekti ve devasa yılana karşı saldırıya geçti. Ama yılanın gücü karşısında hiç şansı yoktu. Kısa bir sürede yılan tarafından öldürüldü. Ölmesine rağmen bu genç yılanın bir gözünü parçalamayı başarmıştı. Yılan gözünün acısıyla dehşet verici öfkesini saldı ve her yeri yakıp yıkmaya başladı. Genç kız sevgilisinin başında ağlarken bir dilek diledi. ' Lütfen birisi o yılanı öldürsün! Hayatımı alması gerekse bile o yılanı öldürsün! ' Kızın iki gözündende birer damla kan akarken kudretli bir kükreme duyuldu. Kızın isteğini gökyüzünün kralı duymuş ve yardıma gelmişti. Büyük bir kasırga eşliğinde havadan Yedi Kuyruklu Mavi bir kurt indi. Bu 7 Kuyruklu Gökyüzü Kurduydu. Tek pençesi yeryüzünü ikiye bölecek güçteydi. Yılan sadece kurdun kudreti ile ölecek acizliğe sahipti. O gün Göklerin Kralı ile bir anlaşma yapan genç kız hayatını ve ruhunu sattı. Uzunca yıllar gökyüzünün kralıyla yaşadıktan sonra bir gün bir tuzağa yakalandılar. İnsanlar tarafından oluşturulan bu tuzak Gökyüzünün Kralı' nı güçsüz düşürmüştü. Bir insanın 9 Kutsal yaratıktan çaldığını söylediği mühür ile Gökyüzünün Kralı ve genç kız bir insanın içine sonsuza kadar mühürlendi. '' 
Ryuu nefesinin kesildiğini hissetti. Böyle bir şey olmasını beklememişti. '' Sakın bana o kızın sen olduğunu söyleme! '' Kalbi bir saniyeliğine teklerken Milena' nın derin bir nefes alması tahmininin doğru olduğunu kanıtlamıştı. '' Sonsuz bir yalnızlığın içine hapsedildim. İnsanların çoğu mühürden ya korkuyordu yada benim güzelliğimi kendilerine oyuncak etmeye çalışıyorlardı. Artık Gökyüzünün Kralı' da benimle iletişim kurmakta zorlanıyor. Ağladığım için özür dilerim. Sadece bu eski yer o yılanın yuvası ve sevgilimin mezarı olduğu için eski günler aklıma geldi. '' Ryuu kalbinin sıkıştığını hissetti. Böyle bir zalimliği yapan insanlardan iliğine kadar nefret etmişti. O yalnızlığın ne olduğunu biliyordu. '' Bu mührü bozup seni serbest bırakmanın bir yolu olmalı değil mi? '' Milena hayır der gibi kafasını salladı. '' Sadece imkansız. Dünyayı sarsıcak bir güce sahip olup Gökyüzü Kralıyla anlaşma yaparsan belki minik bir umut olabilir ama o güce ulaşmak... '' Ryuu kendinden emin bir şekilde gülümsedi. '' Senin için bunu yapıcağım! Önce Yuo' mu kurtaracağım sonra da tüm gücümü seni sonsuza kadar yanımda yaşamaya mahkum etmek için kullanacağım! '' Ryuu' nun tatlı konuşması Milena' nın kalbini bir şoka uğratmıştı. Bu sözleri daha önce bir yerde daha duymuştu. 'Hey Milena! Merak etme önce o katil yılanı öldüreceğim. Sonra da tüm gücümü seni sonsuza kadar yanımda yaşamaya mahkum etmek için kullanacağım! ' Kalbi tarif edilemez duygularla çevrilmişken dudakları hafifçe kıvrılarak hüzünlü bir gülümseme oluşturdu. '' O günü kesinlikle bekleyeceğim Ryuu. '' Neşeli sesiyle Ryuu' nun gülümsemesi genişledi. '' Sanırım bu kadar ağlamak yeter. Hem daha önce ağladığında çirkin olduğunu söyleyen oldu mu? '' Milena öfke ve şok olmuş bir ifadeyle durdu. Onun için krallıklar yıkılacakken çirkin mi denmişti! '' Sen tam bir pisliksin Ryuu! Çabuk ol ve beni bırak! '' Milena kahkaha atan Ryuu'ya karşı sert olamamıştı. Kendiside onca zaman sonra eğleniyordu. '' O zaman buraya gelmemizdeki asıl amacı söyleyeyim. Mağaranın derinliklerinde bir yumurta var. Ne yumurtası bilmiyorum ama çok hafifçe ejderha hissi veriyor. Dikkatli olsan iyi olur. ''  Ryuu evet anlamında kafa sallayıp kılıcını çıkarttı. Milena arkasından gelirken Ryuu basit bir büyülü eşya olan ateş parşömenini çıkardı. Ateş parşömeni içine küçük miktar ateş mühürlenen bir eşyaydı. Kısa bir süre için kullanan kişiye düşük seviye alevleri kontrol etme gücü sağlıyordu. '' Ah gerçekten bu saçma eşyayı kullanacak mısın? Senin zaten üstün bir ateş ve su kontrol gücün var. '' Ryuu şaşkın bir şekilde Milenaya baktı. '' Ateş ve su gücüm mü var? Saçmalama Milena benim öyle güçlerim yok. '' Milena öfkeli bir şekilde baktı. '' Nasıl benim bilgimi sorgularsın sen! Senin kaynak damarların çok nadir olan Ateşsel Su Kaynak Damarları. Bu kaynak damarları gerçekten çok nadir olan bir özelliğe sahip. Mükemmel bir şekilde ikiye bölünmüş olan kaynak damarlarının yarısı kırmızı yarısı mavi. Mavi olan kısım suyun üzerinde çok üstün bir kontrol yeteneği oluşturmana izin veriyor. Kırmızı taraf ise mavi tarafın aksine ateşle mükemmel bir uyum oluşturmanı sağlıyor. Böyle bir şansa gerçekten sahipsin. Ateş ve suyu aynı anda kontrol edenler gerçekten çok güçlü olurlar. Muhtemelen senin güçlerin mühür tarafından engellenmişti. Kısa süre içinde onları uyandırman lazım. Şu yumurtayla ilgilendikten sonra güçlerinle meşgül olacaksın. Hızlı hareket et. '' Milena konuşmayı kestikten sonra tıpkı rüzgarmış gibi ortadan kayboldu. Ryuu korkuyla bağırmıştı. '' Milena! ''
'' Sakin ol salak. Dışarıda durmak benim için hala zor. Şuan ki gücünle bu kadar durmam bile zordu. Biraz dinlenicem. Kendini tehlikeye atma. '' Ryuu anladığını belirttikten sonra alev parşömenini çalıştırdı. Elinde küçük bir alev belirirken etraf aydınlandı. Hafif tempolu bir şekilde koşuyordu. Elindeki alevler etrafı görmesini sağlasa da çok zayıftı. Geniş bir alana girdiğinde alevlerin yetersizliğini hissetti. Milenayı böyle bir şey için rahatsız etmek istemiyordu. 
Sanırım kendi başıma alevleri kontrol etmem gerekicek. Milena' nın dediğini hatırla. Sen alevi ve suyu kontrol edebilirsin. Aynen böyle dedin Milena. Daha güçlerim uyanmamış olabilir ama bu uyanmasını engelleyecek bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Sakin ol ve ateşe inan!
Ryuu parşömenin alevlerini söndürerek etkisini kaybetmesini sağladı. Bu parşömenler tek seferlik olmasına rağmen pahalı olduğundan başka bir tanesine sahip değildi. Bu onun içini acıtsada onu kullanırsa gücünü uyandıramazdı. Ryuu yere oturup meditasyon pozisyonuna geçti. 
Ben alevlere sahibim. Sadece onu uyandırmam gerek. Ryuu zihnen tüm düşüncelerini bir kenara bıraktı. Önünde ufak bir kıvılcım oluşturmaya çalışıyordu. Bu eğitimi parşömeni kullanmadan önce babası öğretmişti. Önceden parşömenin gücünü kullanırken şimdi kendi gücünü kullanacaktı. Tüm zihni durgunlaşıp sadece ufak bir kıvılcım oluşturmaya odaklanmıştı....
İki Saat geçtikten sonra hiç bir gelişme olmamıştı. Ryuu, parşömenin gücünü 4 saatte kazandığı için zihni paniğe kapılmamıştı. Yaptığı işin zorluğunu hayal edebiliyordu. Bir alev oluşturmak için kaynak damarlarındaki enerjini yakman gerekiyordu. Eğer dikkatsiz bir hareket yaparsan kaynak damarların alev alıp sonsuza kadar sakat kalabilirdin. Tabi Ryuu' nun kaynak damarları özel olduğundan hata yapsa da sorun yaşamazdı. Ryuu böyle bir avantajı olduğunu bilmediğinden son derece dikkatli davranarak daha yavaş çalışıyordu.
7 Saat geçtikten sonra küçük bir kıvılcım, Ryuu' nun önünde patladı. Ryuu heyecanlı bir şekilde gözlerini açtı. Ufakta olsa bir ilerleme kaydedebilmişti. Bir kıvılcım oluşturduktan sonra ikinci evreye geçebiliyordun. İkinci evre ise daha zor olan tam olarak bir alev oluşturmaktı. Oluşturduğun kıvılcımları birleştirmeliydi. Bu sadece bir kıvılcım oluşturmaktan daha zordu. En azından parşömenin sağladığı etki için on tane kıvılcımı birleştirmeliydi. Zaten bir tane kıvılcım oluşturdum. Daha fazla oluşturabilirim!
Ryuu 4 saat daha çalıştı. Her deneyişinde daha fazla kıvılcım oluşturabiliyordu. Şimdiden 50' ye yakın kıvılcım oluşturabiliyordu. Yeterince kıvılcım oluşturduğuna inandığında kıvılcımları birleştirmek için tüm dikkatini topladı. Tüm gücünü kullanarak tam 47 tane kıvılcım etrafında patlayarak belirdi. Kıvılcımların hepsi bir düzen içinde Ryuu' nun etrafında hareket ediyorlardı. Dışarıdan bakan birisi ufak bir kusur bile göremezdi. Ama Ryuu başaramadığını biliyordu. Kıvılcımları kontrol edebiliyordu, hepsini yönlendirebiliyordu ama bir şekilde birleşmeden sanki aynı yörüngede dönüp duran yıldızlarmış gibi hareket ediyorlardı. Tüm morali yerle bir olurken duruşunu bozup yere yumruk attı. '' Lanet olsun başaramıyorum! '' Hüzünlü sesine rağmen içinde garip bir duygu vardı. Bu çok çalışmanın getirdiği hazdı. İfadesi yavaşça değişirken kararlı duruşu ortaya çıktı. Başarmak zorundayım! Şimdi pes edemem!
Ryuu defalarca denedi. Bedeninden çıkan kıvılcım sayısını azaltsada bir şey değişmiyordu. Kolay olmayacağını biliyordu. Asla pes etmeyeceğini söylemişti. Bedeni yorgunluktan ölecek düzeye gelmişti. Pes etmeyi aklından bile geçirmeye cesaret edemiyordu.
Bağırarak tüm bedenini zorladı. Etrafında tam 89 tane kıvılcım patlayarak belirdi. Kaynak enerjisi delicesine yayılırken korkutucu bir baskı zorla kıvılcımları birbirine doğru itmeye başladı. Ryuu çıldırmış gibi kıvılcımları birleşmeye zorluyordu. Böyle bir şeyi yapmak ölümle flört etmek gibiydi. Eğer gücün yetmezse veya kıvılcımlar sana karşı koyarsa kaynak damarların korkunç bir şekilde zarar görürdü. Hayatta kalman bile bir mucize olarak görülürdü. Böyle bir şeyi sadece 3 kıvılcımla yapmak yüksek bir cesaret isterdi ama 89 kıvılcım! Akla hayale sığmıyordu.
Güçlü bir patlama sesiyle kıvılcımlar birleşti. Bir nefeslik zaman içinde Ryuu' nun etrafı çok güçlü alevler ile çevrilmişti. Ryuu sevinçle yerinden fırladı. Başarmıştı! Sevinçten kahkaha atarken mutlu bir şekilde elini uzatarak alevi kendine çağırdı. Korkutucu sıcaklıktaki alev onu rahatsız etmek yerine rahatlatıyordu. Sanırım kaynak damarlarım gerçekten çok işe yarar. Alevin kendine itaat etmemesiyle kaçları çatıldı. Neler oluyor? Neden beni dinlemiyor?
'' Seni salak ne yaptın sen!? Bana sormadan Ateşsel Suyun gücünü kullanmayı denemek mi? Sen gerçekten gerçekten ama gerçekten tam bir salaksın!'' Son derece öfkeli Milena' nın sesi Ryuu' yu sıçrattı. Milena alevlerin en uzak olduğu noktada belirmişti. '' Milena! Neden alevler beni dinlemiyor? '' Ryuu' nun endişeli sesine karşın Milena sinirliydi. '' Tabi dinlemez salak. O alevler Ateşsel su gücü tarafından oluşturuldu. Güçlerin tam olarak uyanmadan onlar asla seni dinlemez! Bir de onları kaynak gücünle zorlayarak oluşturdun. Şuan seni düşman olarak görüyorlar! '' 
'' NE!? Onların bilinci mi var? '' Ryuu' nun şok olmuş biçimde bağırdı. '' Onlar Ateşsel Su alevleri! Bilince sahip olan efsanevi bir tür. Zorlamayla yada güçle onları kontrol edemessin. Seni kabul etmeleri gerekir! Ahh lanet olsun! Böyle salakça bir şey yapmaman için seni izlemeliydim. '' Onlara kendimi kabul ettirmek mi? Bunu yapabilirim!
Ryuu hayal kırıklığı yaşamıştı. O böyle bir şey için mi saatlerini vermişti! Öfkesi gün yüzüne çıkarken bir adım öne çıktı. Milena anında bağırarak onu uyardı. '' Sakın onlara karşı çıkma! Hayatının hiç mi değeri yok?! '' Milena binlerce yıldır yaşıyordu. Daha önce Ateşsel Su gücüne karşı koyan herkesin öldüğünü görmüştü.
Ryuu öfkesini kontrol etmekle uğraşmıyordu. '' Beni kabul etmiyor musunuz?! '' fısıltı gibi çıkan sesine rağmen yüzü öfkeyle yanıyordu. Bağırmak istiyordu! '' Eğer bilinciniz varsa sizi ortaya çıkarmak için ne kadar emek verdiğimi ne riskler aldığımı görmüşsünüzdür. '' Hala bağırmıyordu, sadece fısıldıyordu. Milenanın bile zor duyacağı bir sesle...
'' O zaman bana karşı koysanıza! '' Tüm öfkesi, hayal kırıklığı güçsüzlüğüyle birlikte bağırdı. '' Bana karşı koyun o zaman! '' Çıldırmış gibi alevlerin arasına daldı. Ateşsel Su alevleri normal alevlerden ayrı bir güce sahipti. Hiç bir ateşle karşılaştırılamayacak kadar güçlüydüler. Onların arasına böyle atılmak basitçe intihardı. Milena boğazı patlarcasına bağırdı. '' Ryuu hayır!'' Bir hıçkırık ağzından kaçarken korkuyla ileri atıldı. Ama alevlerin sıcaklığı baş edebileceği bir şey değildi. Sadece elini uzatabilmişti....
Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum