Grondia Bölüm 36 Ah Pardon! Burnunu Mu Kırmışım!

Grondia Bölüm 36 Ah Pardon! Burnunu Mu Kırmışım!


Ryuu uyandığında güçle dolduğunu hissetti. 4 gündür hissedemediği gücünü sonunda hissedebiliyordu. Zincirleri zorladığında bir çatırtı sesiyle kırıldıklarını hissetti. Keyifli bir gülümsemeyle Toun' u çözmek için hareket etmişti ki boğazına dayanan hançerle donakaldı. '' Gerçekten de beş gün içinde zehri bedeninden atmayı başardın. '' Ryuu duyduğu genç ses karşısında ne yapacağından emin değildi. Eğer yeterince hızlı olmassa hayatını kaybedebilirdi. '' Aklından bile geçirme. Ben sadece suikast üzerine çalışan birisiyim. Sen parmağını kıpırdatamadan kafanı elime alıp depodan çıkmış olurum. '' 
Ryuu dediklerinin doğru olduğunu düşünüyordu çünkü ona fark ettirmeden dibine kadar girmişti. Ya çok hızlı olmalıydı ya da Ryuu' nun algılayamayacağı kadar güçlü. Tabi Ryuu güçten düşmesini sağlayan şeyin de etkisi olduğunu düşünüyordu. Ryuu karşı koymayınca arkasındaki adam kollarını zincirlemek istedi. Ama hesaplamadığı bir şey vardı. Ryuu' nun alevleri! Bedeni alevler içinde kaldığında çılgınca etrafta koşuşturarak alevleri söndürmeye çalıştı. Lakin Ryuu' nun alevleri normal alevler değildi. Mistik Canavarlardan birinini alevleriydi! Nasıl olurda kolayca sönerdi?
Ryuu hızlı hareket edip Toun' un zincirlerini parçaladı. Sıra Isal' e gelmişti. Zincirleri kırmak için elini uzattığında sırtına yediği darbeyle birlikte yere yıkıldı. Hızlı davranıp toparlansa da karşısındaki sopalı adamın ikinci darbesinden de kaçamamıştı. Karın boşluğuna yediği tekmeyle metrelerce geriye uçtu. Darbenin şiddeti yüzünden nefesi kesilmişti. '' Boşuna uğraşma. Ben Ruhsal Kaynak Aleminde 1. Seviyeyim. Karşı koyma şansın yok. '' Ryuu' nun yaktığı elemana bir bakış attı. Alevler gerilmesini sağlamıştı. Gücünü yayarken Ryuu' nun üzerine yürüdü.
Ryuu aldığı darbenin de etkisiyle ayağa kalkamıyordu. Birinci kuyruğu aktifleştirmek için hareketlenmişti ki sırtına yediği bir diğer darbeyle birlikte kemiklerinin kırıldığını hissetti. Karşı koymasına izin vermeden defalarca saldırmıştı. Ryuu en sonunda acıdan bilincini kaybetti. Yaşlı durmasa da yaşlı olan adam Ryuu bayıldığında rahatlayabilmişti. Onun gücünden korkuyordu. Alevleri yüzünden Doğal Kaynak Aleminin zirvesinde olan birisi yanarak ölmüştü.
'' İkinci Amca! Hallettin mi? '' Yuın' ın sesiyle birlikte arkasını döndü. '' İşim bitti. Bilincini kaybetti . Ona ilacı verin ve ardından işkenceye devam et. Son iki günün kaldı. '' Yuın onaylayıp yanında getirdiği adamlarına emirler yağdırdı. Kısa sürede Ryuu ve Toun zincirlenmiş, ölü adamında cesedi ortadan kalkmıştı. Yuın getirdiği bir bardak sıvıyı baygın Ryuu' nun ağzından aşağıya döktü. Ardında aynı işlemi Isal ve Toun' ada uyguladı. '' Uyandırın şunları. '' Üç kova soğuk su başlarından aşağıya dökülünce üçlü bağırarak uyandı.
'' Lanet olası Yuın! Ne verdin bana? '' Ryuu güç hissini tekrardan kaybettiğini fark etmişti. Ne böyle bir duruma düşmesini sağlıyordu? '' Çok basit bir şey. Ailem çok özel bir zehre sahip. Bu zehir aynı su gibi tatsız ve kokusuz. Fark etmek neredeyse imkansız. Kullanıldığında içen kişinin güç seviyesini neredeyse iki alem düşürüyor. Ve teknik kullanmasına engel oluyor. Bir kere kanına karıştı mı en az iki hafta gücünü kullanamazsın. '' Yuın pis sırıtışıyla Ryuu' nun karnına geçirdi. '' Anladığın üzere benim karşımda bir avuç çöp durumundasınız. '' 
Ryuu çok kısık bir sesle bir şeyler dedi. '' HA? Ne diyorsun? '' Yuın duymak için yakınlaşmıştı ki Ryuu tüm gücüyle kafayı gömdü. Yuın acı bir çığlık atarak yere yıkıldı. Ayağa kalktığında küfürler savuruyordu. Ryuu keyifle sırıttı. Tek darbede hıncını çıkarmıştı. '' Seni bu sefer öldüreceğim! Kancaları getirin! '' Saf nefretle Ryuu' ya bakmaya başladı. O küçüklüğünden beri kibirle büyümüştü. Ryuu dışında onu aşağılamaya cesaret eden çok az kişi vardı. Ama Ryuu onu aşağılamakla kalmamış resmen hayatından soğutmuştu. Ondan ölümüne nefret ediyordu
Adamlar içeri girdiklerinde ellerinde küçük kancalar vardı. Kancaların uçları sivri ve parlaktı. Yaklaşık bir parmak boyutundaydı her biri. Bir kanca da altı tane uç vardı. Kancalar kalın zincirlere bağlanmıştı. '' Bugün ki işkencemiz için uzun süre düşünmek zorunda kaldım. Çok fazla seçeneğiniz vardı. Karar vermek için uğraştığıma emin olabilirsiniz. '' Adamların elinden kancalardan birini aldı. Ryuu' nun yanına gelip kancanın üç tane dişini hızlı bir hareketle omzuna sapladı. Ryuu dişlerini sıkarken işkenceyi anlamaya çalışıyordu. Garip ve tehlikeli bir şey gibiydi.
'' Buradaki hedefim size sapladığım kancaları gerdirerek bedeninizin gücünü kontrol etmek. Eğer yeterince güçlü değilseniz bedeniniz gerilerek kaslarınıza zarar verecek. Belki ömür boyu sakat bile kalabilirsiniz. Sizin gücünüze bağlı. '' Yuın yavaş yavaş sırıtmaya başladı. Ryuu' nun vurduğu darbeden sonra zar zor keyfi yerine geliyordu. Öne çıkıp ikinci kancayı Ryuu' nun sol omzuna saplamak istedi. Ama Ryuu' nun attığı ikinci kafayla bir kez daha yeri boyladı. Çığlığı depoda yankılanmıştı. Burnu kırılmıştı. Ryuu kahkalar atarak alay etmeye başladı. '' Ah pardon! Burnunu mu kırmışım! '' Üzeri kanlar içinde kalırken Ryuu' nun pis sırıtışına öfkeyle baktı. Kükreyerek saldırmak için atılmıştı ki yediği üçüncü kafayla birlikte kendi etrafında dönerek yeri boyladı. Ryuu' nun karşısında basit bir aptaldan farkı yoktu. Ne kadar güç konuşunda Ryuu onunla yarışabilecek durumda olmasa da zehrin etkisi geçene kadar zekasıyla bile yenebilirdi. 
Yuın bayılınca hemen adamları müdahele edip Yuın' ı depodan çıkardılar. Ryuu sırıtmaya devam ediyordu. Toun ve Isal' de kahkaha atmadan edemedi. '' Yalnız iyi geçirdin ha! İçimin yağları eridi resmen. '' Toun bedenini rahatlatmaya çalışıyordu. İçtiği ikinci zehir bedenini zor duruma düşürmüştü. Isal' de ondan farksızdı. '' İyi güzel geçirdin de bu iki günde ebemizi ağlatmasın? '' Isal ileriyi düşündüğünde haklıydı. '' Bilemiyorum. Canımızı sıkacağı kesin ama neler yapar hiç bir fikrim yok. '' Ryuu omzundaki kancadan kurtulmayı denese de becerememişti. Hem sağlam saplanmıştı hem de Ryuu' nun ağzı sökmek için yetişemiyordu. 
Üçlü bir süre daha bekledikten sonra içeri Ryuu' yu yakalayan adam girdi. Fazla ciddi duruyordu. '' Madem Yuın' a saldırdın bugün sana yapacaklarıma kimse karışamaz. '' Öne çıkarken Ryuu' nun omzunda saplı duran kancayı asılarak çıkardı. Ryuu dişlerini sıkarak dayandı. O kadar şeyden sonra bu sorun yaşamasını sağlayamazdı. '' Ben biraz daha mantık içine bağlıyım. Kanca falan işe yaramaz. Yatırın şunları! '' Üçlü yerlerinden alınarak ateş üzerinde pişirelecek et gibi kalın bir sopanın üzerine bağlanmış bekletiliyordu. Kısa sürede Isal ve Toun' un altına ateş yakıldı. Ryuu' nun altında ise kaynar su vardı. Ryuu' nun ateş gücü olduğundan alevlere yaklaşmasına izin vermiyorlardı. 
Ryuu ateş gücünü kullanmak istese de beceremiyordu. İçtiği zehrin miktarı mı değişmişti bilemiyordu ama birinci kuyruğu aktif etmek bile çok zor geliyordu. Kendini iyileştirme şansının azaldığını fark etti. İki gün kolay geçmeyecekti. Elinde bir kozu da kalmadığından rahat olma seçeneğini de kaybetmişti. Derin bir nefes aldı. '' Sanırım seninle uğraşmak zorunda kalacağım Yuın. '' İçinden geçirdiği düşüncelerle birlikte işkencenin başlamasını bekledi..
Ryuu' nun kaybolduğu yerde 4 gün önce...
İhtiyar Lo sabah saatlerinde meydanın ortasına saplanmış devasa kılıcı görünce içinde oluşan kötü hisse engel olamamıştı. Ryuu neden kılıcını meydanın ortasına atıp giderdi ki? Bunun mantıksız olduğuna emindi. Çünkü Ryuu' nun kılıca verdiği değere inanıyordu. Geriye kalan seçenekte kaçırılmış olmasıydı. İhtiyar Lo devasa kılıcı yerinden sökerek sırtına astı. Ryuu' yu arayacaktı...
İhtiyar Lo bir ya da iki saat süren araştırmanın ardından Ryuu' nun arkadaşlarının da kaybolduğunu bulmuştu. Biraz daha derine indiğinde Ryuu' nun tutulduğu yeri bulmuştu. Gizlice gözetledikten sonra karışmamayı seçerek izlemeye devam etmişti.  O öğrencisinin büyümesini istiyordu. Güçsüz olduğunu ve hırslanmasını da anlamasını istiyordu. Ölüme yaklaşmadığı sürece karışmadan izleyecekti. Bir hafta sonra da gerekli cezayı kesecekti. Şu an ki gücüyle Yuın' ın destekçilerinin hiç şansı yoktu. Hatta krallıkta bile karşısına çıkacak pek insan yoktu.
İhtiyar Lo depoda gölgelerin arasına saklanarak olanları izliyordu. Gücüyle varlığını gizlemişti. Dibine girseler bile onu fark edemezlerdi. Öğrencisinin asi tavırlarını görünce kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. İşkence altında bile Ryuu, Ryuu'ydu. Değişmeyen bir tabu gibiydi bu. Ne yaşarsa yaşasın kendinden ödün vermiyordu...

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm



Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum