Grondia Bölüm 35 Karşılaşma(3)

Grondia Bölüm 35 Karşılaşma(3)


Ryuu güneş doğana kadar ustasıyla birlikte çalıştı. Draken' ı kullanırken artık zorlanmıyordu. Gücünün şiddeti aşırı fazla olduğundan ustası onu uyarmıştı. '' Ryuu fazla güçlüsün. Öldürmekten çekinmediğini biliyorum ama bazılarını öldüremezsin. Kendi hayatın için önemli bir şey bu. Arkasında güçlü bir aile olabilir ya da güçlü birisi. İhtimalleri hesaplamadan asla harekete geçme. Bu dünya da acımanın olmadığını biliyorum. Ama mecbur kaldığında sakın bunu unutma. '' Ryuu bu sözlerin altındaki anlamı biliyordu. Belki şuan Isal' ı öldürebilirdi ama intikam için gelen aile üyelerini ne yapıcaktı? '' Anlıyorum Usta. Tavsiyen için teşekkür ederim, bunu aklımdan çıkarmayacağım. '' 
Ryuu ustasıyla vedalaştıktan sonra arenadan ayrılarak eve yöneldi. Yolda doğan güneşi izlerken düşünceli duruyordu. Yuo' nun düğününe az kalmıştı. O güne kadar daha da güçlenmeliydi. Sonuçta karşısına sadece Ternia Kolk' u almıyacaktı. Kolk ailesini ve koca bir şehri alacaktı. '' Gökyüzünün Kralı sana bir şey sorabilir miyim? '' Uzun süredir merak ettiği bir şey vardı.
'' Ne oldu Ryuu?  '' Gökyüzünün Kralı' nın her zamanki sesi zihninde yankılandı.  '' Ben ikinci kuyruğu ilk etkinleştirdiğimde Gökyüzü Kaynak Alemindeki birini yendim. Gerçekten İkinci kuyruk o kadar güç sağlıyor mu? '' O gün kazandığı güç çok fazla olsa da yabancı bir duyguyla beraber gelmişti bu his. Sanki karanlık ve tehlikeli işlerle uğraşıyordu. Gökyüzünün Kralı' nın cevap vermesini beklerken Milena' nın sesini duydu. '' Ryuu bu konuyu çok karıştırmanı tavsiye etmem. Bilmen sadece sana zarar verir. '' Ryuu kafasının karıştığını hissetti. Neden zarar görecekti ki? '' Milena neden bahsettiğini açıklar mısın? '' Ryuu' nun kafası iyice karışmıştı
'' Bunu ne kadar anlatmak istemesemde mecburum. O gün Zihinsel Bulut Kuyruğunun gücü sayesinde Gökyüzü Kaynak Alemindeki birine kafa tutmadın. '' Ryuu' nun gözleri şaşkınlıktan kocaman oldu. '' Ne demek istiyorsun Milena? '' İlerlemeyi keserek boş bir yere oturdu. '' Zihinsel Bulut Kuyruğunun özelliğini anlatmama izin ver önce. Göksel Kuyruğun iyileşme gücü olduğunu biliyorsun. Ölüme ne kadar yakınsan iyileştirme gücü o kadar artar. Zihinsel Bulut Kuyruğu ise ne kadar risk alırsan o kadar güçlenmeni sağlar. O zamanki gücünle  ve aldığın riskle sen en fazla Yeryüzü Kaynak Alemine yeni girmiş birisine kafa tutabilirdin. Ama sen Gökyüzü Kaynak Aleminde olan birine kafa tuttun. Bunun sebebi ne olabilir? '' Ryuu vücudunun kaskatı kesildiğini hissetti. Gerçektende bunu nasıl başarmıştı? '' Sana anlatmama izin ver. Bunca zamandır Heart ailesinin varisi olduğun için zannediyordun. Peki Ranz Ailesinin geçmişinin Heart ailesini bin kez aştığını söylesem? '' Ryuu düşününce aslında mantıklı olduğunu fark etti. Mistik bir yaratığı görmek bile imkansıza yakınken bir de onu mühürlemek! Hayal etmesi bile zordu. '' Fark ettiğin gibi gerçekten de mistik yaratıkları mühürlemek imkansıza yakın. Bu Mistik Yeniler için geçerliyken Mistik Üstat olan Gökyüzünün Kralını mühürlemenin zorluğunu düşün. '' 
Ryuu biraz düşündükten sonra cevapladı. '' Mistik Yeni ve Mistik Üstat arasındaki farklar neler Milena? '' Yanında beliren Milena' yı fark etmeden güneşin doğuşunu izlemeye devam etti. '' Mistik seviyedekinler 4 terimle anılır. İlk 5 seviyedekiler Mistik Yeni, 5' in üzeri Mistik Uzman' dır. 9. Seviyeler ise Mistik Kral olarak geçer. Ve 10. Seviyeye ulaşanlar Mistik Üstat adını alırlar. '' Ryuu yavaşça yerinden kalktı. '' Bu işleri daha fazla kurcalamayı düşünüyorum Milena. Ama bunu Yuo' yu kurtardıktan sonra düşüneceğim. '' Ryuu Milena' yla konuşmayı kesip eve doğru ilerlemeye başladı.
Ryuu' nun dinlemesini engelledikten sonra Milena, Gökyüzünün Kralının mührüne girdi. Devasa parmaklıkların içindeki Gökyüzünün Kralı yıkılmış yatıyordu. '' Sağol Milena. Beni kurtardın. ''  Gökyüzünün Kralı' nın parıltılı kürkü koyu mor renginde garip bir şeyle kaplanmış gibiydi. '' Bu lanet şey ne zaman iyileşir? '' Milena parmaklıkların arasından geçip pençelerinin üzerine kafasını koymuş olan Gökyüzünün Kralı' nın yanına geldi. '' Bilmiyorum Milena. Canımı yaksalarda direnmeye çalışıyorum. Benim gibi güçlü bir Mistik Üstadı bile bu hale düşürüyorsa mühür kalktığı anda Ryuu' nun düşeceği durumu hayal dahi edemiyorum. Sadece sızan küçük bir parçayı Ryuu' ya bulaşmasın diye engelledim ve düştüğüm duruma bak. '' Gökyüzünün Kralı çektiği acı yüzünden konuşmakta zorlanıyordu. Milena devasa kafasına sarılırken tüylerini okşamaya başladı...
Ryuu evin önüne gelmişti ki hissettiği tehlikeyle birlikte öne doğru bir takla attı. Kafasını sıyırarak geçen sopayla birlikte çok doğru karar aldığını anlamıştı. Savaş pozisyonu alırken karşısındakilere baktı. Yaklaşık yirmi kişiydiler. En arkalarında yaraları iyileşmiş Yuın bekliyordu. '' Yuın!  '' Yüzüğünden kılıcını çıkarttı. Saldırmaya hazırdı. Öne bir adım atıp kafasına sopayla vurana saldırmak istemişti ki kafasında hissettiği zonklamayla birlikte yere yığıldı. Kılıcının yer çarpmasıyla yer çökmüştü. Bilincini kaybederken Yuın' in yüzündeki pis sırıtışı gördü...
Ryuu yüzüne çarpan soğuk suyla bağırarak uyandı. Hızlı hızlı nefes alırken nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Biraz kendine geldiğinde bir depoda olduklarını fark etti. Ve yalnız değildi. Yanında Toun ve onun yanında da Ryuu gibi asılmış olan Isal' ı gördü. Kalın zincirlerle tavandan asılmışlardı. Ryuu zincirlerin gücünü engellediğinden emindi. Yoksa tek zorlamada parçalanırlardı. '' Toun! Isal! Hey uyanın! '' Ryuu' nun bağırmasının ardından odadaki diğer kişi beklemeden iki kova suyu sırayla Toun ve Isal' e boşalttı. İkisi de bağırarak kendine geldi. Ryuu gibi biraz etrafı inceledikten sonra bağırarak tepkilerini ortaya koydular. '' Kimsiniz lan siz? Neden buradayız? '' Toun öfkeyle zincirleri zorlamaya başlamıştı. Isal ise daha sakindi. '' Sakin ol Toun. Ryuu nerede olduğumuz hakkında fikrin var mı? '' Isal durum analizi yapmıştı. Ryuu' yla beraber sakindiler. Toun ise sakinleşmeye çalışıyordu. 
'' Yuın tarafından kaçırıldık. Toun sende bir dur be. '' Ryuu isyan edercesine Toun' a baktı. Toun onaylayıp kımıldanmayı kesti. Ryuu daha rahat incelediğinde birilerinin geldiğini fark etti. Isal de fark etmişti. '' Vay vay vay. Demek uyandınız. İşkence zamanına ne dersiniz? '' Yuın' ın sesiyle birlikte Toun kendine hakim olamadan küfürler yağdırmaya başladı. Bir süre sonra Ryuu kızıp bağırana kadar da susmadı. '' Bize gerçekten bir şey yapacağını düşünemiyorum Yuın. Sonuçta ne benim ailemi ne Toun' un ailesini karşına alabilirsin. '' Isal rahatça konuşsa da içten içe gergindi. Yuın' ın onları kaçırması çıldırdığına eşitti. Kesinlikle onları salmayacaktı. '' Sizi öldürmek isterdim ama okuldan atılmak istemiyorum. Ayrıca bilmediğin bir şey var. Ailemde sır gibi saklanan iki Ruhsal Kaynak Alemindeki uzmanla ne senin ailenden ne de Toun' un ailesinden korkmama gerek kaldı. Şimdi size rahat rahat işkence edebilirim '' Isal ve Toun umutsuzluğa düştüklerini hissettiler.
'' Ne yapmak istiyorsan acele et Yuın. Boşu boşuna senle uğraşamam. '' Ryuu' nun rahat cevabıyla birlikte herkes şaşırmıştı. Toun ve Isal dahil herkes Ryuu' nun ölümle flört ettiğini düşünüyordu. '' Sen gerçekten ölmek istiyorsun! '' Yuın uzun bir hançeri belinden çıkartıp Ryuu' nun önüne geldi. '' Bakalım ne kadar dayanıcaksın! '' Hançeri Ryuu' nun çıplak göğsüne bastırarak gezdirmeye başladı. Ryuu daha önce yaşadığı acılardan sonra şuan yaşadığı acının kaşındırdığından başka bir şey düşünmüyordu. Sonuçta onun atlattığı ölüm tehlikeleri Yuın' ın işkenceleri ile karşılaştırılamazdı. 
Ryuu pis pis güldü. '' Bu kadar mı? '' Yuın iyice sinirlenmişti. Hançeri daha da bastırarak gezdirmeye başladı. Zevkle Ryuu' nun yüzüne baksa da gördüğü ifade hayal kırıklığına uğramasını sağladı. Sadece gülüyordu Ryuu. Ne bir korku ifadesi ne de bir acı ifadesine sahipti. '' Lanet olasılar bana bir kazan kızgın yağ ile kırbaç getirin! '' Bağırarak adamlarına seslendi. Aklında garip bir işkence yöntemi vardı. Kısa süre de gelen kızgın yağı ve kırbacı Ryuu' nun yanına getirdi. '' Şimdi dayanabilecek misin? '' Kızgın yağa batırdığı kırbacı hızla Ryuu' ya savurdu. Yüksek şaklama sesiyle beraber Ryuu dişlerini sıktı. Kızgın yağa batırılmış kırbaç çok fazla acıtıyordu. '' Sanırım biraz fazla geldi. '' Keyifle sırıttı. Hala istediğini almış olmasa da yakın olduğunu hissediyordu. '' İkişer kazan ve kırbaç daha getirin. Üçüne de aynı işkence yapılacak! '' Adamları isteklerini getirmek için ayrılırken Yuın, durmadan Ryuu' yu kırbaçlamaya başladı...
Güneş batasıya kadar Ryuu ve diğerleri kırbaçlanmıştı. Vücutlarında kanlı kırbaç izleri ve sıcak yağın oluşturduğu izlerden bolca vardı. En sonunda Yuın yorulup ayrıldığında acıları dinmişti. Üçü de inatla bağırmamıştı. Hatta ufak bir ses bile çıkarmamışlardı. Yuın buna sinirlense de yapabileceği bir şey olmamıştı. '' İyi dayak yedik ha Ryuu? '' Ryuu ağrıyan kaslarını hareket ettirmeye çalışıyordu. '' Gerçekten de sağlam vurdular. Biraz toparlanmazsak yarın sıkıntılı geçecek gibi duruyor. '' Ryuu ilk kuyruğu aktif edebilirdi ama arkadaşları kendini iyileştiremezken böyle bir şey yapmayacaktı. '' Ben hadi dayanabiliyorum da sizin durumunuz daha kötü. Biran önce buradan kurtulmalıyız. '' Ryuu ve Toun sertçe Isal' e baktılar. '' Bizi hafife alma. Özellikle de Ryuu' yu '' Toun hemen cevapladı. Isal' ın da zorlandığını biliyordu. Ve dediklerinde kötü bir şey olmadığını da. '' Tamam sakin olun. Aşağılamak gibi bir niyetim yok. Ama gerçekten buradan çıkmak için bir şeyler bulmalıyız. '' Ryuu kafasını sallayarak onayladı. '' Tek bir yöntem var. Bir hafta boyunca dayanıcaz. Bir hafta sonra bizi salmazsa okulun arama başlatacağını biliyor olmalı. Bu yüzden hızlı hareket ederek işkenceye başladı. Bizimle alay etmekle uğraşmadı bile. '' Ryuu, Yuın' ın her hareketini izleyerek ne yapacağını anlamıştı. Toun da onayladı. En son Isal kuru kuru güldü. '' Bir hafta dayanabileceğimize inanmak zor. '' Üçlü bundan sonra konuşmayı keserek dinlenmeye başladılar...
Sonraki gün güneşin doğuşuyla Yuın başlarında bitmişti. Su dolu bir uyanmayla birlikte yeni işkenceleri başlamıştı. '' Sizin için çok pahalı olan Karınca Yengeçlerini getirdim. Kendileri 1. Seviye Doğal Kaynak Aleminde olan ve karınca boyutunda olan canlılardır. Tuza bayılırlar. Önce bedeninizdeki yaralara tuz basacağım. Ardından da hepinize birer tane Karınca Yengeci bırakacağım. Bakalım ne kadar zevkli olacak? '' Yuın deli kahkahalarından birini daha atarak adamlarına döndü. '' Tuzlayın şunları! ''
Ryuu, Isal ve Toun yaralarına tuz basıldığında çekecekleri işkencenin dünden kat kat beter olduğunu anlamışlardı. Bedenleri acı içinde yanıyordu. Üzerlerine minik Yengeç konduğu anda dişlerini kırmak ister gibi sıkmaya başladılar. Yengeç yavaş yavaş tuzları emiyordu. Her emişinde ölümcül olmayan ama çok acı veren zehrini de Ryuu ve diğerlerinin bedenine bırakıyordu. Üçlü bir süre direndikten sonra acı yüzünden bayıldılar. Her bayıldıklarında Yuın onları tekrar tekrar uyandırıp tuzluyordu. Her eklenen tuzla birlikte minik Yengecin yeme hızı daha da yavaşlıyordu. Bu da acılarını katlarca arttırıyordu. Üzerlerindeki tüm tuz bitene kadar işkence devam etti. Ryuu üst bedeninin öldüğünü hissediyordu. Yuın sadece üst bedenlerine işkence yaptığından şanslı hissediyorlardı. '' Bugünlük de bu kadar. Siz bağırana kadar bu işkence devam edecek emin olun! '' Yuın bağırmadıkları için sevinemese de hala mutluydu. Onlara yaptığı işkencenin çok can yaktığından emindi. 
'' Ryuu öldüğümü hissediyorum. Daha ikinci günden böyle yaptıysa bir hafta gerçekten dayanamayız. '' Toun sızlanmaya başlamıştı. Aslında haklıydı da. Dokuz defa bayılmış ve tekrar tuzlanmıştı. Ryuu ve Isal ise dört kere bayılmıştı. Aralarında en çok acı çeken Toundu. '' Bu işkenceden sonra bende korkmadım değil. Gerçekten bir hafta dayanabilecek miyiz Ryuu? '' Isal' ın sorusunu es geçti Ryuu. Eğer tek başına olsaydı sorun yaşamazdı ama arkadaşları yanındayken çok fazla seçeneği yoktu. Yanlış hareketi arkadaşlarına patlayabilirdi. '' Hiç bir fikrim yok. Yarın göreceğiz artık. Şimdi uyuyun. '' Ryuu gözlerini kapatarak bedenini dinlendirmeye çalıştı. Yarını da kolay atlatamayacağından emindi.
Bir kez daha su eşliğinde uyandılar. Karşılarında son derece keyifli olan Yuın bekliyordu. '' Bugün sizin için eşsiz bir işkence hazırladım. Bilirsiniz Yeşil Boğa Yılanlarını diğer yılanlardan ayıran özelliği zehriyle öldürmesi değil boğarak öldürmesidir. Ve boğduğu sırada kurbanına acı çekmesini sağlayan güçlü bir zehir temas etmesi için bedeni zehirlidir. Sizin için üç tane evcil Yeşil Boğa Yılanı getirdim. Gerisini tahmin ediyorsunuzdur. '' Ryuu' nun gözleri kocaman açılmıştı. O bir kere Yeşil Boğa Yılanıyla dövüşmüştü ve zar zor kaçmayı başarmıştı. Bedeninin çektiği acıları hatırladıkça ürperiyordu.
'' Ciddi bir sorunumuz var Toun. Dünkü işkence Yeşil Boğa Yılanlarının karşısında hiç bir şey '' Ryuu' nun sözlerinden sonra Toun ve Isal korkuya kapıldı. Hiç şikayet etmeyen Ryuu bile böyle dediyse sıkıntı büyüktü. Yılanlar salındığında öldürmeme emri almışlardı. Yavaş yavaş üçlünün ayaklarına sarılarak çıkmaya başladılar. Ryuu dişlerini biraz daha sıksa kırılacağını hissetti. Derisi canlı canlı yüzülüyormuş gibiydi. Yılanın temas ettiği yerler acıdan kıvranmasını sağlıyordu. Tek hedefi bağırmamaktı. 
Toun ve Isal de Ryuu' dan farksız durumdaydı. Yaşadıkları acı yüzünden bayılmanın eşiğine gelmişlerdi bile. Yılanların yavaş olsa da sıkı sarışları ve zehirleri yüzünden çektiği acıları anlatmak çok zordu. İlk bayılan Toun olmuştu. Başı aşağıya düşerken bilincini kaybetmişti. Ve daha yılan ancak dizlerine ulaşmıştı. Yuın kahkaha atarak bir kova su getirdi. İçine bir tane Karınca Yengeci koyduktan sonra bolca tuz ekledi. Kovayı Toun' un üzerine boşaltıp kahkaha atmaya başladı. 
Toun çektiği acı yüzünden bağırmıştı. Hemen ağzını kaparken dişlerini ölümüne sıkmaya başladı. Bedeninde dolaşan minik yengeç ve bacaklarına sarılmış yılan yüzünden çektiği acı tarif edilmezdi. Ryuu ve Isal de çok acı çekselerde Toun' un yanına yaklaşmazdı acıları. Ryuu zorlukla konuştu. '' S-seni -lanet -o-lası. Al şu iğrenç yengeci Toundan isterse bana iki tane koy! '' Ryuu' nun cümlesiyle birlikte Yuın daha da sırıttı. Öne çıkıp Toundan minik yengeci aldı. Başka bir kova getirip içine bolca tuz koyduktan sonra iki minik yengeci içine attı. Son olarak elindekini de içine atarak, üç yengecin olduğu kovayı Ryuu' nun üzerine boşalttı. Ryuu bedeninin acıdan yandığını hissediyordu. Yılan neredeyse beline ulaşmıştı. Ve yengeçler zehrini bedenine bırakıyordu. 
Toun Ryuu' nun yaptığı fedakarlığı görünce gözleri sulandı. '' Ryuu zorlama kendini ben daya- '' Ryuu titreyen sesiyle Toun' un sözlerini kesti. '' Kapa çeneni. Dayanamayacağını biliyorum. '' Yuın konuştuklarını duyunca sırıtışı genişledi. '' Kim konuşabileceğinizi söyledi? '' Üç kova dolusu tuzlu suyu ve içlerindeki birer yengeci üstlerine boşalttı. Ryuu üzerinde dolaşan dört yengeç yüzünden çıldırmanın eşiğine gelmişti. Bedeni tamamen uyuşmuştu. Hareket etmek istese bile edemiyecek haldeydi. 
Bir süre sonunda yılan boğazlarına kadar bedenlerine sarınmıştı. Yaşadıkları acı kat kat artıyordu. Isal ve Toun şuana kadar bir kez bağırmış olsa da Ryuu kendini sıkmaya devam ediyordu. Üzerlerindeki tuz bittiğinde işkence de bitmişti. Yılanlar bedenlerini bırakıp ayrıldılar. Minik yengeçlerde toplanmıştı. '' Çok eğlenmemi sağladınız. Yarına görüşmek üzere. Bu akşam onlara biraz yemek verin. Yarın zorlanacaklar. '' Yuın depodan çıktığında üçlü rahat bir nefes alabildi. Adamlar getirdikleri yemekleri hızlı hızlı yedirip depodan ayrıldılar. Üçü de günlerdir açtı. Az da olsa midelerine bir şey girdiğinden sevinçliydiler. 
'' Ryuu neden benim için o kadar acılara katlandın? Biz bir yengeçle uğraşırken sen dört yengeçle uğraştın. Neden? '' Ryuu bedenini dinlendirmeye yeni başlamıştı. '' Çünkü benim kendimi iyileştirme şansım var. Ama sizin yok. Ayrıca burada olma sebebiniz benim. En çok acıyı benim çekmem lazım. '' Ryuu cevabından sonra susarak uyumaya çalıştı. Bedeni hala ağrısa da direniyordu. Isal ise sessizdi. Toun da ikisi konuşmayınca susmaya karar vermişti. 
Günlük rutin olan suyla birlikte uyandılar. Yuın karşılarında çeşit çeşit aletle bekliyordu. '' Bugün gerçekten eğlenmek istiyorum. O yüzden hadi başlayalım. '' İlk elini uzatarak küflü bir kerpeten çıkardı. Ryuu işkencenin içeriğini anında anlamıştı. Yuın bir sandalye çekerek Isal' ın yanına geldi. '' İlk senden başlayalım. Isıtın şunu. '' Adamlarına uzattığı kerpeteni ısıtmalarını bekledi. Üçlünün gözleri genişlemişti. Sıcak kerpetenle yapacağı şeyler hiç hoş değildi.
Kerpetenin küflü ucu tamamen ısındığında Yuın eline alarak Isal' e yaklaştı. '' Şunu bir elini çözün. '' Isal'ın ellerinden birisini çözdükten sonra Yuın' ın yanına gelerek sıkıca kolundan tuttular. Yuın şeytani gülümsemesiyle birlikte sıcak kerpeteni Isal' ın başparmağına uzattı. Sıcak kerpeten Isal' ın elini dağlamaya başlamıştı bile. Yuın tırnağı sıkıca tuttuktan sonra tüm gücüyle çekti. Isal' ın acı dolu çığlığı tüm depoda yankılanmıştı. '' Bu bir hahahahahahaha! '' Yuın kahkaha atarak Isal' ın diğer eline geçti...
Yuın, Isal' ı yeniden zincirlettiğinde Isal ölü gibi hareket etmiyordu. Tüm tırnakları sökülmüştü. Bedenindeki yaralar dağlanmış, üzerine tuz basılmıştı. '' Sıra sende Toun. '' Yuın sandalyesini çekerek Toun' un önüne geldi. Aynı işlemleri Toun' a da uyguladıktan sonra baygın Toun geri zincirlendi. Sıra en sonunda Ryuu' ya gelmişti. '' Geldik sana. Hadi başlayalım. '' Ryuu tereddüt etmeden kolunu uzattı. Çekeceği acıya kendini hazırlamıştı. İlk tırnağı söküldüğünde dişlerini birbirine kenetleyerek bağırmamayı başardı. Bu sırada bir kaç dişini de kırmıştı.
Ryuu da aynı işkenceyi gördüğünde baygındı. Hiç bağırmamış olsa da en sonunda bayılmıştı. Yuın yıkılmış haldeki üçlüye kahkahalar atarak  baktı. '' Yarın görüşmek üzere... ''

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum