Küçük bir gölde oturmuş meditasyon yapan bir genç adam vardı. Evet doğru o gölün ortasında oturuyordu. Berrak suyun içinde balıklar yüzüyordu. Genç adam' ın vücudu hiç kıpırdamıyordu. Uzaktan gören birisi öldüğünü düşünebilirdi. Genç günlerdir aynı durumdaydı. Ne yemek için kıpırdıyordu ne ihtiyaçları için. Zamanın geçtiğinden bile habersizdi. Durduğu gölün etrafı büyük ağaçlarla çevrili, nadiren hayvanların su içmeye geldiği temiz bir göldü. Etrafta insan belirtisi yoktu. Hava ılıktı. Serin rüzgar genç adamın yüzüne vuruyordu. Kısa bir süre sonra su hareketlenmeye başladı. Yavaş yavaş birleşen su gencin iki yanından zincir şeklinde dolaştı. Su zincirleri gencin boğazına kadar yükseldikten sonra rüzgarın etkisiyle titreşerek havada asılı kaldı. Zincirler yavaş yavaş sıkılaşırken genç adamın bedenini tamamen mühürlediler. Zincirler genç adamın çıplak bedenine temas ettiğinde genç adamın su gibi durgun gözleri sonunda açıldı. Nerede olduğunu anlamak için kısaca etrafına göz gezdirdi. Anıları yavaş yavaş yerine otururken sonunda ne yaptığını hatırlayabilmişti. O ölmek üzereydi. Büyük bir kumar oynamıştı. Hayatını ortaya koymuş ve çarkı çevirmişti. Sonuç olarak ise ölme vaktinin gelmediğini öğrenebilmişti.
Yavaş yavaş nefes almaya başladı. O bu riski aldığı andan beri nefes almıyordu. Ciğerlerine dolan temiz hava rahatlamasını sağlamıştı. Bu hissi bir daha hiç yaşayamayacağından endişeleniyordu. Çıplak vücuduna çarpan serin rüzgar içini huzurla dolduruyordu. Suyun soğuk hissi bile hoşuna gitmişti. Hayata geri dönmenin güzelliğiyle sarhoş olmuştu. Zihni sürüklendiği karmaşa hissini üzerinden atarken gözlerini kapatarak esintinin sesini dinlemeye başladı. Dudağının kenarında hafif bir sırıtma oluştu. Acıyan boğazı ve çatlak sesine rağmen neşeyle konuştu. '' Sanırım hayata geri dönmek gibisi yok. '' Yutkunarak, gözlerini açtı. Üzerinde mührü kaldırmak için güç toplamalıydı. Şuan mühür olmasa bile kollarını hareket ettiremeyecek kadar halsizdi. Son kez çevresine göz gezdirip, yeni meditasyon döngüsüne başladı...
İki Ay Sonra...
Yağmur şiddetle yağıyordu. Genç iki aydır, ölü olduğu zamankine benzer bir döngüye girmişti. Eğer nefes aldığı hissedilmese tekrardan öldüğü düşünülebilirdi. Yaşama umuduna tutunan küçük bir parçasıydı onu ölmekten alıkoyan... İkinci Ayın on yedinci gecesi diğer günlerden farklı olarak gencin etrafındaki zincirler ikiye katlandı. Zaman geçtikçe daha sıkılaşıyorlardı... İkinci Ayın yirmi ikinci gecesinde sonunda genç adam gözlerini açmıştı. Çevresine bir bakış attı. Rahatlamıştı gerçekten. Bedenini mavi bir ışık çevrelerken onu engelleyen su zincirleri patlayarak kırılmaya başladı. Zincirler yok olduğunda su, genç adamı daha fazla taşımadı. Derin gölün buz gibi sularına daldı genç adam. Yüzünde keyifli ifadesi, sırtında koyu mavi kanatlarıyla...
Genç adam karaya çıktığında göldeyken gördüğü kıyafetleri aldı. Onları üzerine geçirdikten sonra yere oturarak beklemeye başladı. Neden bu halde olduğunu çok iyi biliyordu. Karanlık bir laneti etkinleştirmişti. Eğer ustası tüm gücünü kullanarak laneti bir süreliğine bastırmasaydı şimdiye ölmüştü. O yapmaması gereken bir şey yapmıştı. Kendi çabalarıyla Efsanevi Kılıcın kontrolünü üzerine almaya çalışmıştı... Genç adam kendi kendine düşünürken heyecanlı bir ses duydu.
'' Öğrencim! Düzelmişsin. '' Genç adam sırıtarak doğruldu. '' Evet usta. Sayende. '' Genç adam üst bedenindeki yaraların hala sızladığını hissediyordu. Tamamen düzelmemişti ama önceki haline göre çok üstün bir durumdaydı. '' Çok riskli bir hareket yaptın ve bana haber vermedin! Bunun için seni azarlamam lazım ama şimdilik görmezden gelicem. Yeşim Mücevher Boynuzlu Kar Kartalı' nın gücü yükseldi mi? '' Genç adam onayladı. Üst bedenindeki gömleği çıkartıp yere fırlattı. Hafifçe öne eğilerek kanatlarını ortaya çıkardı. Sırtından fırlayan koyu mavi tüylerle dolu kanatlar tüm ihtişamıyla parlıyordu. Mücevhere benzeyen tüylerin her biri eşit boyuttaydı. Minik bir kusur bulmak bile mümkün değildi. Bir kanat yaklaşık bir metre otuz santimdi. '' Gerçekten de ikinci seviyeye ulaşmayı başarmışsın. Öğrencimden de bu beklenirdi! '' İhtiyar adam güzel sesiyle kıkırdadı. '' Artık okula geri dönmeliyiz. Seni benimle diyerek bir süre kandırsamda artık gelmen lazım. Yoksa okuldan atılacaksın. '' Genç adam onayladı. '' Arkadaşlarımla görüşmem lazım. Bir de alınacak bir intikamım var. '' Ciddiyete bürünürek ustasına baktı. Havaya zıplayıp yüksek bir hızla uçmaya başladı.....
Grodia Savaş Okulunda...
Toun evinde oturmuş bekliyordu. Ryuu' nun gelmesi gerekiyordu artık üç ay geçmişti. '' Ryuu hala gelmedi napıcaz Toun? '' Natali' nin endişeli sesi Toun' unda endişelenmesini sağlıyordu. '' Sakin olmalıyız. Ryuu korkup kaçacak birisi değil. Hem Isal okula daha gelmedi diye duydum. Ryuu' nun hala zamanı var. '' Toun ne kadar böyle dese de umutlarının çok küçük olduğunu biliyordu. Onun gücü üç ayda iki seviye atlamıştı. 7. Seviye Doğal Kaynak Alemine yükselse de Isal karşısında işe yaramazdı. 9. Seviye ablasını bile zorlanmadan eziyordu. Kendisinin hiç şansı yoktu. Ama illaki Ryuu' yu öldürmeye kafayı taktıysa hayatını ortaya koymaktan çekinmeyecekti.
İkisi gerginlikten çıldırmanın eşiğindeydiler. Çalan kapı sesiyle birlikte yerlerinden fırladılar. Gelen Ryuu' ysa biraz da olsa rahatlayacaktılar. Gelen Isal ise sorun yaşayacaklardı. Toun kapıyı açtığında yüzü kireç gibi bembeyaz oldu. Karşısında Isal sakin ifadesiyle bekliyordu. '' Merhaba Toun. Kısa bir süre konuşabilir miyiz? '' Toun, Isal' ın mahcup halini görünce ne yapıcağını şaşırmıştı. O böyle olmasını beklemiyordu. '' Gel bakalım.. '' Kapının önünden çekilerek içeri girmesini sağladı. Isal içeri girdiğinde ilk nereye gideceğini bilemedi. Toun' u takip ettikten sonra salona gelmişti. Natali koltukta oturarak endişeyle Isal' a bakmaya başladı. O gerçek anlamda korkuyordu. '' Öncelikle arkadaşınız nerede? '' Isal sakinliğini hiç bozmadı. Rahat sayılmasa da endişeli veya gergin değildi. '' Bize direk ne istediğini söyle Isal. O daha gelmedi. '' Isal anlayışla kafa salladı. '' Tamam o zaman. Ben özür dilemeye geldim. Yaptığım hataları fark etmemi sağlayan birisiyle tanıştım. Şimdi hem arkadaşınızdan hem ablandan özür dilemek istiyorum. '' Toun, Isal' ın dedikleriyle keyiflenmişti. O gerçekten de Isal' ın kararını değiştirmesine sevinmişti. '' Gerçekten mi? Bu çok iyi oldu! '' Natali sevinçle yerinden kalktı. '' O zaman ben İna' yı çağırmaya gidiyorum. '' Odadan çıkarken Toun' un 'teşekkürler' diye fısıldadığını duymuştu.
Isal yavaşça tebessüm etti. '' Yalnız kaldığımıza göre rahatça konuşabilirsin Toun. '' Toun ciddiyete büründü. '' Neden? '' Isal kafasını salladı. '' Çok fazla nedenim var. Kardeşlerimi korumak için aileme güçlü bir destek bulmam gerekiyordu. Öyle ki babam bana karşı çıkamasın. Ama Yuın' ın isteklerini yapmak sinirlerimi bozmaya başladı. Kendimi terk ettiğimi düşündüğüm için vazgeçtim. Öyle birisiyle tanıştım ki içimdeki kötülükleri yok etti. Ablanla da aynı şekilde uğraşıyordum. Heh hiç bir işe yaramıyormuş ha? '' Toun geriye yaslanırken rahatça nefes aldı. '' Rahatladım. Eh en azından bir dertten daha kurtuldum. '' Isal da aynı şekilde karşılık verdi...
Isal ve Toun bir süre daha konuştuktan sonra Isal ayrılmak istedi. İnayla da görüşmesi gerekiyordu. '' Ben gideyim artık. Ablanla da görüşeceğim. '' Toun onaylayıp kapıya kadar geçirdi onu. '' Görüşürüz Isal. Bu halinin değişmemesi dileğiyle.. ''
Isal dışarıya çıktığında İna' yı kendisine gelirken gördü. Onun en çok endişelendiği kısım İnaydı. Çünkü İna' nın vereceği tepkiler her zaman çok büyük oluyordu. '' İna. Sanırım Natali senden özür dilemek istediğimi söyledi. '' İna karşısında durdu. '' Sen tam bir aptalsın! Özür dilemenin işe yarayacağına inanıyor musun? Ryuu senin yüzünden ne hale geldi bilmiyor musun? '' Bağırarak Isal' ın göğsüne vurdu. Darbesi Isal için oldukça güçsüzdü. Geriye bir adım attırmıştı sadece. '' Gerçekten üzgünüm İna. Eğer o tanıştığım kişi olmasaydı bugün arkadaşınızı öldürecektim. '' Isal kafasını üzgünce eğdi. O anda Ryuu ismi kendisine hiç yabancı gelmese de bunu düşünmemişti. '' Üzgün olman bir şeyi değiştirmiyor! Ryuu geldiğinde karşısında af dilemek zorundasın. Yoksa emin ol sana hayatı dar etmek için elimden geleni yaparım! '' Isal' ın kibirli halinden eser yoktu. Onaylamakla yetinip İna' nın yanından ayrıldı. Yuo' nun ona kazandırdığı merhamet duygusu gerçekten içten içe hoşuna gitse de bazı durumlarda iyi olmadığını da biliyordu. Ryuu' dan özür dileyecekti ama asla onurunu ayaklar altına almayacaktı...
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Comment Now
0 yorum