Grondia Bölüm 3 Bin Yılan Vadisi

Grondia Bölüm 3 Bin Yılan Vadisi


Ryuu klandan ayrılalı üç gün geçmişti. '' Ara sıra mola vermem dışında uzun süredir yürüyorum. Üç gün olsa da Bin Yılan Vadisi' ne varmama daha çok yolum var. '' Ryuu' nun amacı Bin Yılan vadisi olarak adlandırılan ve kaynak canavarlarının yaşadığı bölgeye gitmekti. Bin Yılan Vadisinde yıllar önce çok güçlü olan Bin Yılan adlı kaynak canavarı yaşardı. Efsanelere göre ejderha boyutunda olan bu Bin Yılan' ın ismi her yara alışında vücudundan bir yılanın ayrıldığı için verilmiş. Gerçekte kaç yılanın birleşiminden oluştuğu bilinmese de yüzlerce yıl önce güçlü bir kaynak canavarı tarafından öldürülmüştü. Cesedini bulan insanlar üzerinde dev bir pençe izi olduğunu söyleselerde kimse gerçeği tam olarak bilmiyordu. Tabi şuan o vadide en güçlü yaratık bile 2. Seviye Temel Kaynak alemindeki bir canavardı. Tabi ki de kaynak canavarlarını küçümsemek saçmaydı. 1. Seviye Başlangıç Kaynak Alemindeki Canavarı bile 3. Seviye başlangıç Kaynak Aleminde olmadan yenmen çok zordu. Ryuu 5. Seviye başlangıç Kaynak Aleminde olduğundan yaklaşık olarak 3. Seviye başlangıç Kaynak Aleminde olan canavarlarla dövüşebileceğini düşünüyordu. Amacı kaynak canavarlarını öldürerek onları özümsemekti. Kaynak Canavarlarının gücü arttıkça değeri artıyordu. Büyük tüccarlar her türlü kaynak canavarının etini, kanını ve kaynak çekirdeğini satıyorlardı. Bu kaynak çekirdeklerini özümsemek çok zordu ve riskliydi. Kanını içmek veya etini yemek ise ölümle aynı şey sayılırdı. Eğer kaynak canavarından iki alem yüksekte değilsen bedenini yok ederdi. İki alem yüksekte olsan bile dayanılmaz acılar çekerdin. Ayrıca çok az etkisi olurdu. Bu yüzden tercih edilmeyen bir yol olmuştu. Ryuu tam da bu yolu kullanacaktı. Tabi kendisi en düşük alemde olduğundan kendisinden düşük seviyedeki kaynak canavarlarıyla uğraşacaktı. Hayatını ortaya koyarak gelişme peşindeydi!
Kısa bir süreliğine mola verdi. Ayakları uzun süre yürümekten ağrıyordu. Sakince masaj yapmaya başladı. Bir yandan da göğsündeki dövmenin ne işe yaradığını çözmeye çalışıyordu. Bir kaç yol denese de hiç biri işe yaramamıştı. Her molasında dövmeyi etkinleştirmeye çalışıyordu. Önce azar azar kaynak enerjisini dövmeye göndermişti. Yavaş yavaş daha fazla kaynak enerjisi gönderse de bir değişim olmamıştı. Şimdide aynısını yapacaktı. Masaj yapmayı durdurup meditasyon pozisyonuna geçti. Kaynak gücünü yönlendirirerek dövmenin olduğu bölgeden bir tepki almaya çalışıyordu. Bu sefer önceki deneyişlerinin iki katı kaynak enerjisi kullanmıştı. 
Tam işe yaramadığını düşünüp kaynak enerjisini çekecekti ki kudretli bir ses duydu. '' Demek bunca yıl sonra beni bedenine kabul eden birisini buldum. '' Ses aşırı genç dursa da çok kudretliydi. Ryuu kalbinin sıkıştığını hissetti. Bu sesi dışarıdan bir yerden duymuyordu. Tamamen içindeydi! '' Sen içimdeki mühürlü olan iblis misin? '' Hafif bir kahkaha duydu. '' Evet ben gerçekten içindeki iblisim ama iblis denmesini pek sevmem. İsmim Melina peki senin ismin nedir? '' İblisin çocuksuya benzer bir karakteri vardı. '' Benim ismim Ryuu, Kız kardeş Melina. '' Ryuu nasıl konuşacağını bilememişti. Sonuçta konuştuğu sesin kudreti kuşkusuz çok fazlaydı.
'' Bana Melina desen yeterli Ryuu. Hımm sanırım seninle mühür hakkında konuşmam lazım. Öncelikle içinde ne mühürlü olduğunu söyleyeyim. 7 Kuyruklu Gökyüzü Kurdu ' nu duymuş olabilir misin? '' Ryuu kafasını hayır anlamında salladı. Melina' nın kendisini gördüğü düşünüyordu. '' Aman da ne kadar yakışıklı bişeymişsin sen. '' Melina bir kaç sahte öksürükle konuşmayı kestikten sonra devam etti. '' Neyse konumuza dönersek sana mührün hikayesinin bir kısmını anlatıcağım. Tabi önce kendine bir ev falan bulman lazım güvende olmalısın. O zamana kadar kısa bilgilerle yetineceğim. İlk bilgi bedenin mükemmel bir yenilenme gücüne sahip. Aklındaki bir kaç düşünceye göre hızlı gelişmek için kaynak canavarlarını öldürüp onlarla beslenmeyi planlamışsın. Bunu ölmeden yapabilirsin. Mührün bir kaç avantajından biri. Ben seninle çoğu zaman iletişim halinde olacağım. Sana kaynak sanatları ve o tarz bilgiler vereceğim gelişimini hızlandıracağım. Tabi karşılığında bir kaç isteğim olacak. Bunları eğer güçlenirsen öğreneceksin. O zaman güçlenmek için hemen çalışmaya başlasan iyi edersin. Öncelikle kendine bir ev ayarla. Şimdilik görüşürüz. '' Ryuu Melina' ya yanıt bile verememişti. 
Demek gerçekten bu mühür güçlenmemi sağlayacak. Tamam o zaman ! 
Ryuu yeterince dinlendiğinde meditasyondan çıktı. Gücü şaşırtıcı bir şekilde hızlı yükseldiğinden sürekli meditasyon yapmak istiyordu. Bedeni hareketsiz kaldığı için hafif bir uyuşukluk vardı. Bir kaç hareket yapıp yola çıkmaya hazırlandı. Yürürken yüzüğünden bir parça ekmek ve kurutulmuş et çıkardı...
2 Gün geçtikten sonra sonunda Ryuu Bin Yılan Vadisine gelmişti. Bu vadiyi bir defasında babasıyla Beyaz Anka Şehrine giderken görmüştü ve içinde bir merak oluşmuştu. O günden sonra çoğu zaman burası aklına geliyordu.  Büyük ve sık ağaçlar içlere gittikçe çoğalıyordu. Her bir ağaç diğer ağaçlarla uyumlu bir şekilde yetişmişti. Ağaçların yemyeşil dallarında son derece güzel duran meyveler vardı. Bu kırmızı meyveler elmaya benzese de daha büyük ve zehirliydiler. Bu meyveler aslında kaynak canavarlarının bol olduğu bir yerde yetiştiğinden evrimleşmiştiler. İçlerinde kaynak canavarlarının özlerine benzer bir çekirdek bulunduruyorlardı. Bu çekirdekler son derece değerli olsa da ağaçlardan meyve koparmak çok tehlikeliydi. Çünkü bu ağaçlar aslında birer kaynak canavarıydı. Eğer meyvelerinden birini koparılırsa etraftaki ağaçların hepsi saldırıya geçiyordu. Sadece son derece güçlü uzmanlar bu meyveleri toplardı. Ryuu iki gün boyunca Melina' dan haber alamamıştı. Neden Melina' nın konuşmadığını merak etse de onu rahatsız etmek istemiyordu. Garip bir şekilde meyveleri gördüğünde dövmesi tepki vermişti. '' Görüşmeyeli çok oldu Ryuu. Melinan geri döndü. '' Ryuu, Melina' nın neşeli sesiyle gülümsedi. Olduğu yerde durup meditasyon pozisyonuna geçti. Melinayla rahat konuşmak istiyordu. '' Geri döndüğün iyi oldu seni merak etmiştim. Melina bir şey sormak istiyorum. Neden şu ağaçtaki meyveleri görünce dövmemde garip bir duygu oluştu? '' Milena derin bir nefes aldı. '' O meyvelerin içinde çok güçlü çekirdekler var ama o ağaçlar normal değil. Eğer bir meyve koparırsan anında diğer ağaçlarla birlikte sana saldırırlar.'' Ryuu şaşkınca ağaçlara baktı. '' Sanırım senin için bir görev buldum. Yarım yıl içinde bu ağaçlardan meyve alıp kaçabilecek kadar güçlen. Ayrıca o zaman gelene kadar sana çalışman için bir kaynak tekniği bırakıyorum. Bu teknik hız odaklı bir gelişime sahip. Aşamaları ve nasıl çalışılacağını zihnine aktardım. '' Ryuu aklında beliren garip kaynak sanatını göz ardı etti. Sonra inceliyecekti. '' Şimdi o ağaçlardan hiç birine dokunmadan ormanın iç kısımlarına ilerle. Ayrıca kılıcınıda çıkar. Her an tetikte olmalısın. Ev yapacağın yeri bulduğumda sana haber vereceğim. '' Milena konuşmayı bitirdikten sonra Ryuu meditasyondan çıktı. Boyutsal yüzüğünden Yeşim Dalgayı çıkardığında hazırlanmıştı. Dikkatli adımlarla ormana girdi. 
Bin Yılan Vadisi son derece sakin görünüyordu. Her yerde renk renk çicekler vardı. Çoğu çicek yumuşak hatlara ve pembemsi renklere sahipken bazı çicekler rengarenkti. Bazı canlılar nadiren de olsa etrafta bulunurken sadece kuş cıvıltıları duyuluyordu. Ryuu tetikte olsa da hala toydu. Kendisini izleyen zeki kaynak canavarını fark etmemişti. Maymuna benzeyen bu kaynak canavarının kalın bir kürkü ve zeki bakışları vardı. Yeşil ve hastalıklı derisi zehirli olduğunu belli ediyordu. Bedeninin küçüklüğüne rağmen pençeleri büyüktü. Hızlı olmasına rağmen saldırıları güçsüz olan bu canavar insanları zehriyle öldürmekte olan Yeşil Deniz Zehri Maymunu 'ydu! Doğduklarından itibaren gelişmeleri duran bu canavarlar en fazla 4. Seviye başlangıç kaynak alemindeolarak doğarlardı. Ryuu' yu takip eden maymun 1. Seviye başlangıç kaynak aleminde olarak sürüsünden kovulmuş ve öfkeliydi.
Ryuu tehlike olduğunu bilmeden ilerlemeye devam ediyordu. Son derece dikkatli bir şekilde bir süre ağaçlardan uzak dursa da Melina' nın normal ağaçların olduğu bölgeye girdiğini söylemesiyle rahatlamıştı. Şimdi ilerleme hızı büyük ölçüde artmıştı. '' Eğil! '' Milena' nın ani bağırmasıyla Ryuu sorgulamadan kendini yere attı. Büyük bir pençe kafasını sıyırırken önündeki ağaca saplandı. Ryuu ikinci bir saldırıyı hissettiği an yana yuvarlandı. Güçlü pençe yere saplanırken Ryuu ayağa kalktı. Önündeki garip yaratığa bakarken savaş pozisyonu almıştı. O açıkçası karşısındaki yaratığı çok iyi bir şekilde tanıyordu. Daha önce onlardan biriyle karşılaştığında babası sayesinde ölümün kıyısından dönmüştü. Şimdi ise yalnızdı. Neyse ki sadece düşük seviyeli birisiyle karşılaştım. Eğer dikkatli olursam onu yenebilirim. 
Ryuu hızla kılıcını savurdu. Tek darbede mutlak bir ölüm için saldırmıştı. Ama karşısındaki maymunun hızıyla karşılaştığında darbesi çok yavaştı. Kılıcı daha hedefine ulaşamadan maymun Ryuu' nun gözleri önünde belirmişti. Ryuu korkmak yerine kendini savunmak için kaynak enerjisini topladı. Güçlü pençe darbesi Ryuu' nun kalkanına çarptı. Bir kaç nefeslik zamanda maymunun darbesi koruyucu bariyerini kırmıştı. Ryuu' nun kılıcı büyük bir hızla göğsüne gelen pençeye sertçe çarptı. Maymun saldırısının boşa çıktığını fark ettiğinde tekrardan kayboldu. Sinsi bir saldırı için Ryuu' nun arkasına geçmişti. Dev pençesi Ryuu' nun sırtında büyük bir kesik oluşturmak için hızla ilerlerken büyük bir çınlama sesi duyuldu.
Çıtonk!
'' Hahah gerçekten çok adi bir saldırıydı. Ama sizden güçlü birisiyle daha önce karşılaştım. Ölmeye hazır ol! '' Ryuu kılıcını sırtına uzatarak maymunun darbesini engellemişti. Kendi etrafında dönerken kılıcını kullanarak zehirli pençeyi kendisinden uzak tuttu. Güçlü yumruğu maymunun yüzüne çarptığında büyük bir patlama sesi duyuldu. 
Booom! 
Maymun on beş metre kadar uçtuktan sonra bir ağaca çarparak hayatını kaybetmişti. Eğer güçlü olsaydı Ryuu direk kaçma yoluna başvuracağı bu canavarı rahatça öldürebilmişti. Çünkü o bu canavarın zehrinin tehlikesini biliyordu. Klanındaki dört kişiyi bu canavarın türünden gelenler öldürmüştü. Az kalsın kendisi de ölmek üzereyken babası imdadına yetişmişti. '' İyi iş. Şimdi onun kaynak çekirdeğini al. Şaşırtıcı bir şekilde onun kaynak çekirdeği daha büyük. Onun kaynak çekirdeği tam göğüs kafesinin altında Kılıcını kullanarak onun bedeninde yenilebilecek olan parçalarını da almayı unutma. Eğer onun kaynak çekirdeği ve etini kullanırsan zehirlere karşı güçlü bir direncin olmuş olur. Ve belki seviye bile atlarsın! '' Ryuu ne kadar iğrenç bir şey olsa bile karşı çıkmadı. Onun buraya gelmedeki asıl amacı güçlenmekti. Böyle bir yarara karşı burun kıvıramazdı. İğrenç duruma rağmen Ryuu gözünü kırpmadan maymunu parçaladı. Onun yenilebilir olan parçalarını ayırırken çok fazla seçici davranmamaya çalışıyordu. En sonunda işi bittiğinde üzerindeki giysiler kan ile yıkanmıştı. Kaynak yüzüğünün içinde küçük bir kutu vardı. Boyutsal kutu denilen bu eşya içine ne konulursa konulsun bozulmasını engelliyordu. Ayrıca içindeki şeyi çıkardığın zaman kendini temizliyordu. Ryuu maymunun parçalarını kutuya koymuştu. Üzerindekileri çıkartmak istese de kan tek kıyafetlerine bulaşmadığı için yapabileceği hiç bir şey yoktu. Ormanda daha dikkatli bir şekilde ilerlemeye başladı...
Ryuu uzun bir süre yürüdükten sonra büyük bir şelaleyle karşılaştı. Bölgede çok fazla ağaç olduğundan Ryuu bunu fark etmekte biraz zorlanmıştı. Şelale yaklaşık 90 metre yüksekliğindeydi. Suyu temiz ve berraktı. Bazı hayvanların buraya su içmeye geldiğini gösteren ufak izler etrafta görünebilirdi. '' Sanırım nerede yaşayacağını buldum. Bu şelalenin arkasında çokta büyük olmayan bir mağara var. Hadi duş al ve mağaraya yerleş. Seni kesinlikle duş alırken izlemiyeceğim. Hele o kaslı vücudunu sabunlarkenki yakışıklı hallerinle hiiç ilgilenmiyorum(!) '' Ryuu yanaklarının kızardığını hissetmişti. Sonuçta kimse ona böyle şeyler söylememişti. '' Gerçekten izlemeyeceğine emin olamıyorum. Bana nasıl bir güvence verebilirsin? ''  
Ryuu'nun sorusuna karşılık yüksek sesli bir kahkaha duyuldu. '' Üzgünüm ama hiç güvencen yok. '' Milena' nın alaycıl sesi Ryuu' yu da gülümsetti. Başka bir şey demeden üzerindeki kanlı kıyafetleri çıkartıp suya daldı. Çocukluğanda yüzmeyi çok sevdiği için babası sık sık onu yüzmeye götürürdü. Ustalık derecesinde yüzmeyi öğrendiği zaman yüzünde oluşan mutluluğu çok iyi hatırlıyordu. Bedeni yorgun düşene kadar yüzmeye devam etti. Güneş battığında bitkin düşmeye başlamıştı. Huzur dolu bir ifadeyle kıyıya kadar yüzdü. Boyutsal yüzüğünden kıyafetlerini çıkarıp giyindi. Hava soğumaya başlamıştı. Sudayken pek aldırmasa da dışarı çıktığında üşümüştü. '' Milena mağaraya nasıl gireceğim? '' Şelalenin yanında durup Milenaya seslendi. '' Çok basit. İçinden geçeceksin. '' Ryuu inanmıyormuş gibi tekrar etti. '' İçinden mi geçicem? '' 
'' Evet. Sadece kaynak enerjinle kendini korumaya al ve suya atla. Tabi giysilerin ıslanmasını istemezsen soyuna- '' Ryuu, Milena' nın daha fazla konuşmasına dayanamadı. Farkında olmasa da kıpkırmızı kesilmişti. '' Anladım Milena ama geçemeden geriye fırlatılma şansımda var. O zaman ne yapıcam? '' Milenadan onaylayan bir mırıltı geldi. '' Geçene kadar şansını deneyeceksin Ryuu. Şimdi sus ve bana o kaslı vücudu-öhm yani nasıl geçtiğini göster. '' Ryuu gergin bir şekilde üzerindekileri tekrardan çıkardı. Altındaki şortunu çıkartmak için elini uzattığında garip bir şekilde utandığını hissetti. Vazgeçip şortu üzerindeyken suya yöneldi. Kaynak enerjisi etrafını çevirmesi için odaklandıktan sonra yarı saydam bir kalkan oluşturdu. Akıntıya karşı mücadele edeceğinden zorlanacağının farkındaydı. Kendini suya bırakıp olabildiğince karşı koymadan ilerlemeye çalıştı. Suya direnmek yerini en dipten daha çok çabalayarak ilerlemeye çalışıyordu. 
Sakin ol ve olabildiğince suyla uyumlu ol. Karşı çıkma, sadece ilerle. Sadece ilerle 
İçinden geçirdiği kelimelerle birlikte zihni sakindi. 5. Seviye Başlangıç Kaynak Aleminde olduğundan nefesini eskisine göre daha uzun süre tutabiliyordu. Tek güvencesi olan nefesinin çok olması rahatlamasında büyük rol oynamıştı. Suyun akışı şiddetlenirken Ryuu sonunda şelalenin akış noktasına ulaştığını anladı. Daha güçlü kulaç atarken yavaşça dipten ayrılıyordu. Kısa zamanda yüzeye ulaştığında korkunç bir kuvvet omuzlarına binmişti. Nefesi neredeyse bitmek üzereydi ve şelalenin yüksekten düşen suyu sanki binlerce ok üzerine yağıyormuş gibi bir etki bırakmıştı. Bariyerinin çok uzun süre dayanmayacağını bilse de sadece bir nefeslik zamanda parçalanmasını beklememişti. Kendisini koruyan bariyerin kırılmasıyla su bir engel olmadan bedenine çarptı. Acı yüzünden bağırmak için ağzını açtığında büyük bir miktar su yuttu. Durumu çok kötüyken zihni kargaşa içindeydi. Sakinleşmeye vakti olmadığı için aklına gelen tek şeyi yaptı. Tutunmak için bir yer aradı. Eli bir taşa çarptığında zaman kaybetmeden tüm gücünü kolunda toplayarak sıkıca taşa yapıştı. Nefessizlikten başı dönmeye başlamıştı. Bilincini kaybetmek üzereydi...... B-e-e-n b-b-ö-yy-le öl-e-me-m! Bilincini kaybetmeden önce tek düşünebildiği cümleyle son umuduna sıkıca tutundu.....

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum