Ryuu hafifçe gülümserken keyifliydi. Güzel bir dövüş olacağından emindi. Yerinden fırlarken tek ayağı dönerek tekmesini savurdu. Toun iki kolunu çarprazlama tutarak darbeyi engelledi. Ryuu hiç beklemeden bir tam tur daha atıp ikinci tekmesini dizine geçirdi. Sol yumruğunu da eş zamanlı olarak kafasını hedefleyerek göndermişti. Toun tamamen savunmaya çekilirken saldırma fırsatı kolluyordu. Ryuu' nun tekmesinden sıyrılırken sağ koluyla Ryuu' nun bileğini tutarak kendine çekti. Amacı dengesini kaybettirmekti.
İstediğini alırken Ryuu yalpalayarak dengesini kaybetti. Savunmasız kalmamak için Toun' un omzundan asılırken ağırlığını Toun' a yükleyerek beraber yeri boylamalarını sağladı. Birbirlerine zıt taraflara yuvarlanırlarken hızlı hareketlerle doğruldular. Ryuu hırslıydı. Pes asla etmezdi. Toun da inatçılıkta ustaydı. Kesinlikle Ryuu' nun kazanmasına izin vermeyecekti. Ryuu üzerine geldiğinde yana takla atarak sıyrıldı. Dirseğini Ryuu' nun kafasına geçirirken ayağına da çelme takmaya çalışmıştı. Ryuu kafasını eğerek kurtulurken takılan çelmeyle yerde yuvarlandı. Yerden destek alarak zıplarken Toun' a saldırı fırsatı vermeden savunma pozisyonu aldı. Nefes nefese kalmıştı. Tounda aynı durumdaydı. İkisi de birbirine üstünlük sağlayamamıştı. Ölümüne bir dövüş olmadığından ikisi de çok ciddi değildi. Buna rağmen birbirlerinin açıklarını kolluyorlardı.
Ryuu yarı eğilerek bekliyordu. Eli yerden destek alırken her an olabilecek bir saldırıya karşı savunmadaydı. Toun ise nasıl saldıracağına karar verememiş, Ryuu' nun dikkatinin dağılmasını bekliyordu. Birbirlerinin etrafında dönmeye başladılar. Klasik açık kollama taktiği. Toun gergin ruh haliyle Ryuu' nun hareketlerini inceliyordu. Beklediği açığı bulacaktı. Çok geçmeden de buldu zaten. Ryuu ayağına takılan taşla dikkatini kısa bir anlığına kaybetti. Ne kadar küçük bir ayrıntı olsa da Toun için altın tepsiyle sunulmuş fırsattı. Ok gibi yerinden fırladı. Ryuu' nun tam önüne geldiğinde zıplayarak bir takla attı. Ryuu' nun arkasına inerken tüm gücüyle yumruğunu Ryuu' nun yanağına savurdu. Aynı anda Ryuu arkasını dönmüştü. Bakmadan sağ yumruğunu Toun' a savurdu. Yumrukları eş zamanlı birbirlerine çarptı. İkisi de bir kaç metre gerilerken nefesleri kesilmişti. Ryuu destek alarak ayakta duruyordu. Toun' un da ondan bir farkı yoktu. Hareket edecek halleri kalmamıştı. '' Hey gençler? '' Eğitmen Allian şaşkınlıktan renk değiştirmiş yüzüyle Toun ve Ryuu' ya bakıyordu. Altı hamlelik bir takas olması gerekirken oluşan durum şaşırmasını sağlamıştı. '' Tamam anlıyorum heyecanınızı ama bunu daha sonraya bırakın. Test etmem gereken başkaları var. '' Şaşkın olmasına rağmen ses tonu normaldi. Kalp atışları bile düzensizleşmemişti. Ryuu onun normal biri olmadığından emindi. '' Hatamız için özür dileriz Eğitmen Allian. Eğer Ryuu' nun kabul edildiğini onaylarsanız biraz dinlenmek için izin istiyorum. '' Toun dövüş modundan çıkmış normal haline bürünmüştü. Sakinleşirken nefesini düzene koymaya çalışıyordu. Ryuu' da kendini toparlarken kısık sesle özür diledi. '' Hahaha gerçekten böyle bir yeteneği kabul etmekten onur duyarım. Toun ikinize izin veriyorum. Biraz dinlenin. Ryuu' ydu değil mi ismin. '' Ryuu onayladı. '' Kayıt işlemlerini onaylıyacağım. Ardından resmi olarak buranın bir öğrencisi olacaksın. İşlemlerin bitene kadar Tounla beraber dur. Tüm işler bittiğinde seni çağırırım. Gidin artık. '' Eğitmen Allian açıkça onları kovduğunu belli ettikten sonra diğer test olacaklarla ilgilenmeye başladı.
Toun Ryuu' ya gülümserken neşeyle konuşmaya başladı. '' Gel benimle. Şifacıdan yenilenme hapı aldıktan sonra sana biraz okul hakkında bilgi veririm. Biraz da kendimi tanıtırım. '' Birlikte arenadan ayrıldılar...
Ryuu kendi yaptığı yenilenme hapını ağzına attı. " Toun nereye gideceğiz?" Eski tavrından geriye hiç bir şey kalmamıştı. Meraklı duruyordu. Toun hafifçe gülümsedi. Ryuu' ya kanı ısınıyordu. '' Şifacıyı görmeye gidebiliriz. Ordan da benim evime gideriz. ''
Toun' un evine geldiklerinde Ryuu biraz şaşırmıştı. Şaşalı bir yerdeydi evi. İki katlıydı. Geniş bir bahçesi ile terası vardı. '' Evimi beğendin mi? '' Ryuu kafa sallarken çevresini inceliyordu. '' Kurallara göre bir ev arkadaşına sahip olmam lazım. Ayrıca aramızda en fazla bir yaş olmalı. Ben şuan on altı yaşıma girmek üzereyim. Eğer kabul edersem ev arkadaşım olabilirsin. '' Ryuu tereddüt etmeden kabul etti. '' Neden kabul etmeyeyim ki? Bu arada Toun sen kaçıncı seviyesin? '' Toun, Ryuu' nun ne zaman sormayı akıl edeceği soruyu gülümseyerek cevapladı. '' Ben 5. Seviye Doğal Kaynak Alemindeyim. Bunu geçersek sana okul sistemini anlatıcam. Hadi içeri girelim. '' Birlikte eve girdiler. Ryuu etrafı dikkatle inceliyordu. Her yeri çok beğenmişti. Toun salondaki koltuklardan birine oturdu. Ryuu' da karşısına oturduğunda okulu anlatmaya başladı. '' Öncelikle sana bölümleri açıklayacağım. Okulda dört bölüm var. Üstün Gelişim Sahası,Gelişim Sahası, Orta Saha ve Üst Saha. Sen sınavı geçtiğin için Üst Saha da başlayacaksın. Üst Sahadan Orta sahaya geçmek için bir ay sonra bir sınav turnuva olacak. İlk üçe girenler direk orta sahaya geçebilir. Ben yaklaşık bir senedir orta sahadayım. Gerçi bir senedir orta sahada olsam da çoğu kişiye göre çok güçsüzüm. '' Derin bir nefes aldı. '' Üst Saha da toplam iki bin beş yüz öğrenci var. Orta Sahada ise bu sayı bine düşüyor, Gelişim Sahası ise üç yüz kişiden oluşuyor. Ama asıl Üstün Gelişim sahasında sadece yirmi kişi var! Onların ne çeşit canavarlar olduğunu tahmin bile edemiyorum! '' Toun heyecanlı sesiyle neşeyle konuştu. Ryuu da ona yanıt verirken uzun bir sohbetin içine daldılar....
Büyük Yeşil Rondig Krallığı, saray kapısının önü..
Oldukça genç birisi ağlayarak abisine bakıyordu. '' Abi lütfen beni yalnız bırakma! '' Zayıf bedeni sıkıca abisine sarılırken göz yaşları daha hızlı akmaya başladı. On yaşına ya girmiş ya girmek üzereydi. Her zaman yanında olan abisinin gideceğini duyduğunda yıkılmıştı. Babası krallık işlerinden bir kez bile kendisiyle ilgilenmemişti. Annesi ise doğumunda vefat etmişti. Babasının ikinci eşi olan kraliçe de onlardan nefret ediyordu. Eğer abisi giderse yalnız kalacağını biliyordu. '' Üzgünüm abicim. Ama gitmek zohaeundayım. Annemizin isteğini gerçekleştireceğim. Eğer kuzenimizi bulmazsak ileride nasıl annemizin oğlu olduğumuzu gururla söyleyebiliriz? '' Konuşan kişi abisi olan Yura Heartindan başkası değildi. Küçük kardeşi Uyra' ya gülümseyerek bakıyordu. Ne kadar kardeşinden ayrılacağı için üzgün olsa da bir yandan da kuzenini bulacağı için mutluydu. Yıllardır Heart ailesinin sahip olduğu topraklarda prens olarak yaşıyordu. Bunun tek sebebi de annesinin Heart ailesinin yan kolu olan Heartin ailesinin varisi olmasıydı. Babası Heart ailesinin topraklarında söz sahibi bir kral olmuştu. Annesi ise hakkı olmayan şeylere el uzattığı için pişmandı. O Ryuu' nun yaşadığını bilen ailedeki tek kişiydi. Ölmeden önce oğluna yazdığı mektupla yeterli güce geldiğinde kuzenini bulmak için ayrılmasını öğütlemişti. Ve bugün de zaman gelmişti. On dördüncü yaş gününde evinden ayrılacaktı. Hedefi Ranz Klanıydı. Eğer Ranz Klanını bulabilirse Ryuu' yu da bulmuş olacaktı. Ağlayan kardeşine son kez baktı. Arkasını dönerken akıl hocasıyla birlikte onları bekleyen iki Grondig' in yanına geldiler. Grondigler güçlü kaya canavarlarıydı. Sadece Heartin ve Heart ailesinin sahip olduğu özel bir yöntemle kontrol ediliyorlardı. Altı metre ile dört metre arası uzunluğunda olan bu taşdan canavarlar şekil itibariyle kertenkeleye benziyorlardı. Büyük bir kuyrukları ve dört bacakları vardı. Hızları Yeşim Boynuzlu kartalın yanına yaklaşamasa da Yıkık Kral Atları ile yakındı.
'' Yura yolculuğa hazır mısın? '' Akıl hocası olan Noun gülümseyerek Yura' ya baktı. Yurayı büyüten kişiydi Noun. Otuzlu yaşlarına yeni girmiş yakışıklı birisiydi. Geride karısını ve çocuklarını bıraksa da gıdam pişman değildi. Hedefi gerçek genç efendileri olduğu sürece hayatını vermek bile yetersizdi onun için. '' Hazırım usta. Hadi ilerleyelim... ''
Grodia Akademisi Gece vakti...
Ryuu ve Toun uzun süredir konuşuyorlardı. Kısa bir yemek molası vermek dışında gece yarısına kadar konuşmuşlardı. Toun başından geçenleri anlatmıştı Ryuu' ya. Ailesinden gördüğü zorbalığı. Abisinden yediği dayakları anlatmıştı. Ryuu hem durumuna üzülmüş hem de öfkelenmişti. Böyle zorbalık o da görmüştü nasıl sinirlenmesin? Amcasının ya da diğerlerinin yaptıklarını çok iyi hatırlıyordu. '' Benim hikayem böyle Ryuu. Peki senin nasıl? Biraz da sen konuş. '' Ryuu umutsuzca gülümsedi. '' Benimkisi çok uzun. Duymak istediğine emin misin? '' Toun dalga geçer gibi elini salladı. '' Uzunsa yanında bir şeyler içmek lazım değil mi? '' Sırıtırken mutfağa fırladı. Geri geldiğinde elindekiler Ryuu' yu güldürmüştü...
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm
Comment Now
0 yorum