Grondia Bölüm 2 Dövüş

Grondia Bölüm 2 Dövüş

Nuo Kolk' un yumruğu büyük bir hızla Ryuu 'nun kafasına doğru ilerliyordu. Ryuu sağdan gelen yumruğa karşı kolunu kaldırırken diğer eliylede kolunu destekledi. Koluna çarpan sert yumruk bir kaç adım sola kaymasını sağlasa da engellemişti. Nuo' nun gözlerinden inanmazlık okunurken sinir katsayısı daha da arttı. '' Seni lanet olası! '' Nerdeyse tüm gücünü kulandığı bir yumruk daha savurdu. Ryuu yumruğu bloklamak yerine yana kayarak yumruktan kaçtı. Saldırmak için Nuo' nun kolunu tutup dirseğini karnına geçirdi. Nuo aldığı darbe yüzünden nefesi kesilirken Ryuu durmadan bileğini tuttuğu Nuo' nun ayağına çelme taktı. Kendini yerde bulan Nuo tepki bile verememişti. Ryuu hafifçe gerinip geri çekildi. Nuo ilk defa bu kadar aşağılandığını hissetmişti. O kadar kalabalığın arasında herkes salakmış gibi bakıyordu. '' Seni geberteceğim! '' Tüm gücüyle kaynak tekniğini etkinleştirdi. Elinde alevden bir kılıç oluşurken saldırıya geçti. Ryuu sırtından tahta kılıcını çekse de alev karşısında çaresiz olduğunu biliyordu. Göğsüne saplanmak üzere olan alev kılıcına karşı kendi tahta kılıcı. Büyük bir eşitsizlik vardı. Tahta kılıcını göğüsünün önünde tutarak alev kılıcını durdurdu. Tabi durdursa da çaresizdi. Tahta kılıcı saniyeler içinde yanmaya başlamıştı. '' Hahahahah seni geberttiğime emin olacağım ! '' Nuo Kolk delicesine kahkaha atıyordu. Ryuu ise çaresiz kendini savunmaya çalışıyordu. Aniden aklına gelen fikirle kılıcını bıraktı. Alev kılıcı tahta kılıcı tamamen parçalayıp göğsüne yönelmişti ki Ryuu' nun tekmesi Nou Kolk' un eline çarparak alev kılıcının dağılmasını sağladı. Nuo Kolktan acı dolu bir çığlık duyulurken çenesine çok sert bir yumruk yedi. Yere yığılırken tüm sabrı bitmişti. 
Bedeninden korkunç bir aura yayılırken ayağa kalktı. Tüm gururu yerle bir olmuştu. '' Gerçekten çizgiyi aştın! '' Gri sise benzer bir aura etrafında toplanırken durduğu yer içe göçtü. Aura toplandıkça yakınındaki her şey parçalanıyordu. '' Kolk ailesinin nihai tekniği Karanlık AY! '' Yavaşça Ryuu' ya doğru ilerlemeye başladı. Her adımı etrafı parçalıyordu. Ryuu ilk defa böyle bir teknik görmüştü. Bedeni tehlike diye adeta bağırsada hareket edemiyordu '' Kaçamıyorsun değil mi? Ölmeye hazır ol! '' Ryuu sinirle bedenine emirler yağdırdı. Hareket et hareket et hareket et seni aptal beden! Nuo işi tek yumrukta bitirmek için hazırlanmıştı. Yumruğu havaya kalkarken tüm gücünü serbest bıraktı. Ryuu kaçamadan yumruğunu atmıştı.
Güüüüüm!
Büyük patlama eşliğinde Ryuu duvara uçtu. Çarptığı yer yıkılırken Ryuu büyük bir miktar kan kustu. Sırtındaki kemiklerinin bir çoğu kırılmıştı. Yerinden kalkmayı denese de tek becerebildiği daha fazla canını acıtmaktı. '' Ryuu! '' Yuo' nun çığlığı herkesi kendine getirirken insanlar koşarak yardım istediler. 
'' Şifacı yada doktor çağırın!''
'' Çabuk olun! ''
'' Ölümcül yarası var gibi duruyor! '' Her kafadan bir ses çıkarken Ryuu' nun yanına ilk ulaşan Yuo oldu. '' Dayan Ryuu dayan lütfen! '' Ağlamaya başlayınca Ryuu' nun yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. '' Ağlama bitanem bana bişey kolay kolay olmaz. '' Neredeyse ölüyordum o kadar. Ryuu içinden düşündüklerini söylese muhtemelen Yuo çıldırırdı. '' Hey ben doktorum açılın! '' Orta yaşlı bir adam kalabalığın arasından çıktı. Elindeki çantasını açtıktan sonra içinden doktorluk laga lugalarını çıkardı. Ryuu' yu muayene ettikten sonra sargıyla sırtını sararken rahatlamış sesiyle konuştu. '' Merak etme genç adam kırık kemiğin yok. Bi kaç haftaya iyileşirsin. '' Ryuu inanmıyormuş gibi adama baktı. Kesinlikle sırtında ki kemiklerinin kırıldığını hissetmiştii. Tekrardan kalkmaya çalıştığında sanki hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Ne kadar şaşkın olsa da insanlara belli etmemeye çalışarak öfkeyle kendisine bakan Nuo' ya döndü. '' Demek o kadar kolay ölmüyormuşum? Dersini aldığını düşünüyorum bence olmayan gururuna daha fazla zarar verme. '' Cümleleri tıpkı bir kılıç gibi Nuo' ya hücüm etti. Nuo bocalarken Ryuu son kez Yuo' ya döndü. Ben artık gidiyorum bi tanem. Ama emin ol güçlü bir şekilde döneceğim! Kendine dikkat et. '' Ağlamamak için kendini tutarken arkasını dönüp koşmaya başladı. Tüm gücüyle koşmuştu ki Yuo onu takip etmesin...
Yuo ağlamaya devam ederken insanları umursamadan evine yöneldi. Nuo ne yapacağından emin olamadığı için hala yerindeydi. '' NUO KOLK! '' Yüksek sesli bağırışla birlikte Soun Hen Nuo' nun karşısına geçti. '' Neye güvenerek benim malikenemde kavga çıkarttın? '' Soun Hen savaşı sonuna kadar izlemişti. Aklında bir sürü soru olsa da Ryuu gittiği için ses etmeyecekti. Nou' nun konuşmasına izin vermeden elini omzuna attı ve Klan evine yöneldiler...
Ryuu klana geldiğinde durumu kötüleşmişti. Kemikleri düzelmiş olsa da bedeni çok fazla zarar görmüştü. Dövüş bittikten sonra bayılmamak için uğraşırken uzun bir yolda gitmesi onun için hiç iyi değildi. Neredeyse yere yığılacak durumdaydı. Gözlerini açık tutmak gittikçe zorlaşıyordu. Hayır burada bayılamam! Asla olmaz! 
Ryuu korkunç bir iradeye sahipti. Gözlerini kapatmayı reddediyor, bayılmamak için tüm gücünü kullanıyordu. Bir adım, bir adım daha sonra bir tane daha. Durmamalıyım, devam. Adım at sadece adım at. Çok az kaldı dayan. 
Ryuu sürekli içinden aynı şeyleri tekrarlıyordu. Gözleri yarı kapalı bir şekilde ilerliyordu. Klan evinin önünde çalışanlardan biri Ryuu' yu gördüğünde işini bıraktı. Ryuu kötü durumda olduğunu fark etmişti. Yardım için bağırırken Ryuu' nun yanına gelmişti. '' Ryuu dayan! Neyin var sorun ne? '' Gencin endişeli bağırışına Ryuu cevap veremeden bayıldı. Tüm gücü bitmişti....
Ranz Klan lideri Tian Ranz ve oğlu Lian Ranz arenada antrenman yapıyorlardı. Tian Ranz 2. Seviye Doğal Kaynak Alemindeyken oğlu ise kendisinin gençlık yıllarını aşmış 1. Seviye Doğal Kaynak Alemine girmişti. Çoktan 60' a merdiven dayamışken oğlu 35 yaşında kendisine yaklaşmıştı. Yaşadığı mutluluk tarif edilemezdi. Ancak torunun seçilmiş olduğunu öğrendiğinde dünyası yıkılmıştı. Sonuçta torunu için o mühür çok tehlikeliydi. 
Tian Ranz ince kılıcını büyük bir hızla savururken Lian Ranz' da sürekli olarak çift başlı baltasıyla savunmadaydı. Lian Ranz çift başlı balta da büyük ustalığa sahipti ama babasının kılıç ustalığıyla yarışamıyordu. Dövüşlerine devam ederken bir klan üyesi endişeyle arenaya daldı. '' Efendim çabuk olun küçük kardeş Ryuu ağır yaralanmış! '' Klandaki çoğu kişi Ryuu' yu sevmese de neredeyse herkes ona saygılı davranırdı. Tabi Dedesi ve babasının yanında. '' Oğlum ne durumda? '' Lian Ranz koşarak klan üyesinin yanına geldi. '' Durumunu bilmiyorum ama size haber vermem istendi. '' 
'' Sakin ol oğlum torunuma kolay kolay bir şey olmaz. Torunum nerede ? '' Klan üyesi beni takip edin dedikten sonra yola koyuldular. Ryuu normal revir yerine klan bölgesinin çıkışında yaşayan yaşlı şifacıya götürülmüştü. Lian Ranz yaşlı şifacının evine girdiğinde vücudu korkuyla kasıldı. Ryuu' nun bedeni ölü gibi yatıyordu. Gözlerinin altına kadar inen bir kan izi vardı. Yaşlı şifacı, şifalı otları ezerek püre haline getirirken yüzünde endişeli bir ifade vardı. '' Yaşlı şifacı oğlum ne durumda? '' Lian Ranz' ın yüzü adeta çökmüştü. Tian Ranz' da torununu görünce aynı duruma düşmüştü. Yaşlı şifacı işine devam ederken kederli sesi duyuldu. '' Durumu gerçekten kötü. Söylenene göre Beyaz Anka Şehrinin en güçlü dahilerinden birisiyle dövüşmüş. Kırık kemiği yok ama bedeni çökmenin eşiğinde. Çok zayıf bir yaşam gücü hayata tutunmasını sağlıyor. Onu iyileştirmenin tek yolu mühür yüzünden kullanamıyacağımız bir şey. Klan Lideri ne yapmayı düşünüyorsunuz? '' Tian Ranz' ın bacaklarının bağı çözüldü. Böyle bir şeyin olacağı günün geleceğini bilse de tek yapabileceği dua etmekti ve şimdi başına gelmişti. Eğer torunu mühürü üstlenmezse dışarıdan gelen tüm iyileştirme güçlerine karşı koymaya çalışırdı. Mühür ne güçlenmesine izin veriyordu ne de iyileşmesine. '' Baba ne yapıcaz? Oğlumun ölmesine göz mü yumacağız! '' Lian Ranz' da çökmüştü. Ona kalsa mührü hemen vermeyi ve oğlunun iyileşmesini engelleyen mührü yok etmeyi isterdi ama oğluyla konuştuğunda ölecek olsa bile mührü istemediğini duyunca kararları değişmişti. Oğluna onun izni olmadan mührü yerleştirmeyeceğine dair yemin etmişti! '' Baba? '' Derin sessizliğin içinde çok kısık bir ses duyuldu. Bu Ryuu' ydu. Lian Ranz' ın içinde bir umut ışığı yanarken hızla oğlunun yanına gitmek istedi. Bir adım atmıştı ki babasının sıkı kavramasıyla yerinde durdu. Yaşlı şifacı yaklaşmalarını istemiyordu. '' Bedenini korumak için şifalı kalkan koydum yaklaşmayın. '' Lian Ranz kendini tuttu. Sadece konuşsa da yeterdi. '' Söyle oğlum buradayım. '' Yaklaşamasa da oğlunu duyabilmek ona yetecekti. Şifacı sinirle Ryuu' nun konuşmasını engelledi. '' Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ona bi baksanıza! '' Lian Ranz oğluna dikkatle baktığında hafifçe açık olan gözünün kanamaya başladığını fark etti. Kendini zorluyordu! '' Oğlum kendini zorlama! '' Lian Ranz sefil bir halde yakardı. Gözyaşları oluk oluk akarken babası Tian Ranzda farklı bir durumda değildi.
'' Susun lütfen. Ölmeyeceğim. Dedemi çağırın bir an önce gelsin. Ondan bi isteğim var. '' Tian Ranz kendini çağırdığını duyunca tepki verdi. '' Buradayım Ryuu oğlum. '' 
'' Ah burada olduğunu bilmeliydim de- '' Şiddetle öksürürken kan kustu. Açık olan diğer gözü de kanamaya başlamıştı. '' Sus çocuk! Onu yalnız bırakın! Siz yanındayken illaki konuşacak. '' Yaşlı şifacı sert sesiyle bağırsa da ağlamak üzereydi. Ryuu' ya yakınlık göstermese de onu önemsiyordu. '' Durmayacağım. Dede senden isteğim bana mührü vermen.'' Ryuu' nun cümlesiyle Lian ve Tian Ranz' ın kalbi şokla titredi. '' Ryuu oğlum emin misin? '' Tian Ranz son kez emin olduğunu duymak istese de Ryuu' nun kulaklarından da kan geldiğini fark etti. '' Zorlama kendini mührü getiricem hemen! '' Yerinden kaybolurken Lian Ranz biraz daha öne çıktı. Yaşlı şifacı bir pamukla Ryuu' nun göz altları ile kulağında kalan kanı silmeye başladı. Farkında olmadan da ağlıyordu. 
Tian Ranz klanlarının hazinesinin bulunduğu depoya geldi. Kapıdaki nöbetçiler onun endişeli yüzünü gördüklerinde hiç bir şey demeden kapıyı açmışlardı. Tian Ranz geniş deponun en sonuna doğru koşturdu. Duvara montelenmiş bir parşomen kılıfı vardı. Üzerinde sadece kendisinin kaldırabileceği mührü etkinleştirdikten sonra kılıfı aldı. Başka hiç bir şeyle ilgilenmeden yaşlı şifacının evine yöneldi. O hem endişeli hem mutluydu. Torununu kurtarabileceği için mutlu olsa da torununu mührü kullanmaya iten şeyin ne olduğunu delicesine merak ediyordu. '' Merak etme oğlum Ryuu. Ölmene kesinlikle izin vermem. '' 
Tian Ranz şifacının kulübesine girdiğinde Ryuu' nun durumunun daha kötü olduğunu fark etti. '' Çabuk ol baba! Böyle giderse kısa zamanda oğlum hayatını kaybedicek! '' Lian Ranz ağlamaktan bitap düşmüştü. Eşini kaybettiğinde bile bu kadar ağlamamıştı. Tian Ranz yaşlı şifacının yardımıyla Ryuu' yu dışarı taşıdı. Boş alana ihtiyacı vardı. Parşömenin içinde mührün asıl formu vardı. Tek yapmaları gereken bu mührü Ryuu' nun bedenine yerleştirmekti. Tabi bunu yaptıklarında ne olacağını onlarda bilmiyorlardı. '' Mühürü yerleştireceğim uzaklaşın. '' Lian Ranz ve yaşlı şifacı yaklaşık 15 metre uzaktan olacakları izlemeye başladılar. Tian Ranz yere oturup mührü önüne koydu. Meditasyon pozisyonu alırken kaynak enerjisiyle mührü Ryuu' nun bedenine yönlendirdi. Ryuu' dan acı dolu bir bağırış gelirken parşömenden mavi bir ışık yayılmaya başladı. Bu mavi ışık büyük bir hızla Ryuu' nun kalbinin üstündeki bir noktaya çekilmeye başladı. Tam o noktada bir kurt dövmesi oluşmuştu.
Dövmenin oluşmasıyla beraber mavi ışık söndü
Dövmenin oluşmasıyla beraber mavi ışık söndü. Ryuu' nun bedenindeki yaralar korkunç bir hızla iyileşmeye başlamıştı. Tian Ranz rahat bir nefes aldı. Ryuu ' nun dövmesi ne kadar tehlikeli dursa da Ryuu' yu hayata döndürmüştü. Ayrıca Ryuu' nun bedeninden enerji patlaması yayılırken Ryuu 5. Seviye Başlangıç Kaynak Alemine geçmişti! '' Oğlum kurtuldu baba! '' Lian Ranz sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Mühür işleminin bu kadar kolay olmasını beklemiyordu. 
Ryuu bedeninden gelen delicesine kuvvet ve güçlü baskıyla nefes nefese uyandı. Kendi yatağında yatıyordu. Yatağının yanındaki koltukta babası uyuyakalmıştı. Ve babasının yanında Yuo yatıyordu! Ryuu korkuyla yataktan indi. Eğer Yuo onu görürse muhtemelen ağlamaya başlardı. Bunun olmasından korkuyordu. Sessiz adımlarla odadan çıktığında üstünde herhangi bir kıyafetin olmadığını fark etti. Sadece şortla yatıyordu. Yuo' nun yanında olduğunu hatırlayınca yanakları kızarmıştı. Üzerine giyecek bir şeyler ararken adım sesleri duydu. '' Kimsin? '' Sorusuna karşılık dedesi Tian Ranz gülümseyerek yanına geldi. '' Demek uyandın oğlum Ryuu. Nasıl hissediyorsun? Mühür sorun yaratmıyor değil mi? '' Ryuu dedesinin sorusuyla en son olanları hatırladı. O mührü kabul etmişti. Göğsünden gelen acı hissiyle inledi. Acı çok hızlı bir şekilde kaybolsada net bir şekilde hissetmişti. Göğsündeki dövmeye hayranlıkla bakmaya başladı. '' Ryuu noldu? '' Tian Ranz endişeyle Ryuu' nun yanına geldi. Kesin bir şekilde acıyla inlediğini duymuştu. '' Sadece göğsüm biraz acıdı dede sakin ol. '' Ryuu bakışlarını dövmeden çekti. '' Dede benim buradan gitmem lazım. Eğer Yuoyla görüşürsem kararım değişebilir. Bu yüzden lütfen hemen ayrılmamda yardımcı ol. '' Tian Ranz hafifçe tebessüm etti. '' Demek mührü almak isteme sebebin buydu. Soun Hen' in kızı ha. Neden ayrılmak istediğini anlıyorum oğlum Ryuu. Sana kesinlikle karışmıyacağım ama bana ne zaman döneceğini yada sana nasıl ulaşacağımı söylemeni istiyorum. '' Tian Ranz Ryuu' nun kararlarına her zaman saygı duyardı. Onu gerektiği zaman sorgulasa da temelde pek karışmazdı. 
'' Üç yıl sonra Yuo' nun düğünün basmak için geri döneceğim. Beni görmek istiyorsanız oraya gelmeniz lazım dede. Ayrıca dede benim bir kaç ihtiyacım var onları karşılar mısın? '' Ryuu lazım olan şeyleri söyledikten sonra dedesinin verdiği boyutsal yüzüğü aldı. Dedesinin verdiği boyutsal yüzüğün içinde ihtiyacı olan her şey vardı. '' Çok sağol dede. '' Ryuu ayrılmak için hareketlenmişti ki Tian Ranz omzundan tuttu. '' Kılıcın olmadan nereye gitmeyi düşünüyorsun? Al bu iki kılıcı. '' Tian Ranz boyutsal yüzüğünden iki kılıç çıkardı.
 '' Tian Ranz boyutsal yüzüğünden iki kılıç çıkardı
[Aklımda oluşturduğum kılıçlara en çok bu ikisi benziyordu
[Aklımda oluşturduğum kılıçlara en çok bu ikisi benziyordu. Bende aklınızda bir görsel oluşsun diye koydum. ]
İlk kılıç son derece büyük ve ağırdı. Keskin ve geniş ağzından kudretli bir aura yayılıyordu. Adeta kılıçtan güç akıyordu. Gece gibi karanlık olan kılıç hiç bir ışığı yansıtmıyacak şekilde tasarlanmıştı. Yaklaşık üç metre olan kılıcın hayranlık uyandırıcı bir görünüşü vardı. Kılıcın hükmedici bir aurası vardı. Her silahtan üstün olma isteği yayıyordu. '' Bu kılıç klanımızın en büyük mirası. Bir Yeryüzü Kaynak Kılıcı. İçinde bir Yıldız Ruhu yatıyor. Kontrol etmek son derece zor ve onun ağırlığı tam 2100 kilogram. Yani onu kullanmak için 7. Seviye Yeryüzü Kaynak Aleminde olman lazım. Yada gücünü çok fazla arttıran başka etkenler olmalı. Bu kılıç ailemizin kurucusu tarafından kullanılmış bir kılıç. Mühre sahip olanlara miras bırakılmış. '' Kılıçlar ikiye ayrılırdı. Bilince sahip olan ve olmayan olarak. Bilince sahip olan kılıçlar çok eski zamanlarda dövülen kılıçlardı. Genellikle kaynak alemlerinin gücüyle adlandırılırdı. Diğer kılıçlar ise en zayıftan bronz, gümüş, altın seviye olarak devame derdi. Ryuu hayranlıkla kılıcı dedesinin elinden aldı. Kılıcı eline aldığı an sanki bir dağı tutuyormuş gibi ağırlık çökerken kılıç ellerinden kaydı. Yere saplanmak üzereyken Tian Ranz hızlı davranıp kaynak enerjisiyle kılıcı tuttu. '' Bu kılıç şuan ki seviyenle kullanamıyacağın kadar ağır. Ben bile sadece kısa süreliğine taşıyabilirim. Hemen yüzüğüne koy. '' Ryuu kılıcı yüzüğüne koyduktan sonra dedesi ikinci bir kılıç çıkardı. Bu kılıç yeşim rengindeydi. Az önceki kılıcın yanına yaklaşamıyacak kadar güçsüz bir aurası olsa da Gümüş seviye bir kaynak silahı olduğunu Ryuu hissetmişti. '' Bu silah benim gençliğimde kullandığım Yeşim Dalga. Gümüş seviye kaynak silahı olsa da gerçekten adına yakışır bir gücü var. Şimdilik senin için ideal bir silah. '' Tian Ranz kılıcı Ryuu' ya uzattı. Ryuu memnuniyetle kılıcı eline aldı. Hızlı olması gerektiği için hemen yüzüğüne koydu. '' Ben artık gidiyorum dede. Lütfen ben yokken kendinize dikkat edin. '' Ryuu yaşlı gözlerle kendisine bakan dedesine son kez sarıldı. Hemen üzerine bir şeyler geçirirken dedesine son kez baktı. Tian Ranz konuşmak için hareketlendiğinde Ryuu evden dışarı çıkmıştı bile....

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum