Grondia Bölüm 17 Simya

Grondia Bölüm 17 Simya


Ryuu normalden fazla mola vererek ilerliyordu. Vücudu hala iyileşmemişti. Ufak bir hareketi sorun olmasa da uçarken acı çekiyordu. Güçlü iradesi sayesinde acıyı umursamamaya çalışsa da bir yada iki saatlik bir acıya dayanamazdı. Kırk dakikalik uçuşların ardından beşer yada onar dakikalik molalar veriyordu. Her on uçuşta mola saati bir saate çıkıyordu. Bu bir saatlik molasında birinci kuyruk olan Göksel Kuyruğu kullanarak iyileşme sürecini hızlandırıyordu.Ne kadar Göksel Kuyruk iyileşmesini sağlasa da zayıf bedeni üç ya da dört nefeslik zamanda çöküşe uğruyordu. Bu da Ryuu' yu aşırı yoruyordu. Bu tempoyla giderse dokuz günde ancak Bin Yılan Vadisine varacaktı. Yavaş ilerlese de bunu bir fırsata çevirmeyi başarmıştı. Gökyüzünün Kralının yardımıyla lazım olacak, ender ve değerli bitkileri ile simya da kullanılan canavar özlerini ele geçiriyordu. Gücü sadece Başlangıç Kaynak Alemindeki canavarlara yetse de büyük yardımı dokunacak şeyler toplamıştı. 
İleride kıvrımlı bir ağacın önünde işine yarayacak olan Kızıl Yılan Papatyası var. Ama muhtemelen onu koruyan Kızıl Yılan yanındadır. Kızıl Yılanların gücü 6. Seviye Başlangıç Kaynak Alemindedir. Düşük gücüne sakın aldanma Kızıl Yılanlar sinsiliğiyle bilinir. Tetikte kal. Ryuu onaylayıp uçmayı bıraktı. Yavaş hareketlerle inişe geçti.  İndiği yer bol ağaçlık bir alandı. Ormanın içlerinde olmayan bir yere göre fazla ağaç vardı. Ayrıca yaprakların çoğu kırmızımsı renklerdeydi. Kızıl bir yılan için burada pusu kurmak fazlasıyla kolaydı. Ryuu herhangi bir silaha sahip değildi. Kılıcı kırılmışken diğer kılıcını kullanabileceğine inanmıyordu. Her adımını dikkatle atmaya başlayarak önündeki kıvrımlı ağaca doğru ilerlemeye başladı. Ağacın köklerinin dibinde yemyeşil parlayan bir papatya vardı. Tamamen yeşildi. Korunmasız duruyordu. Ryuu rahatlayarak koşmaya başladı. Çiçeğin yanına geldiğinde eğildi. Dikkati dağılmış gibiydi. Yaprakların arasından bir parıltı belirirken şimşek gibi bir şey Ryuu' ya doğru atıldı. Ryuu' nun kolu mükemmel bir refleksle yılanı boynuna doğru uçarken yakaladı. '' Gerçekten kurnazmışsın. Dikkatim dağılana kadar izledin beni. '' Ryuu yılanı sıkıca tutarken kafasını kaldırdı. Sırıtıyordu. Ormana girdiği andan beri yılanın yerini biliyordu. Bu yüzden yılanı kandırmak için basit bir plan uygulamıştı. Ve planı başarıya ulaşmıştı. 
'' Tısss ness istiyorsusss insasss '' Ryuu yılanın konuşmasıyla şaşkına döndü. '' Sen konuşabiliyor musun? '' Yılanın konuşması biraz garip olsa da Ryuu anlamıştı. '' Evess insasss. Besss üstüsss bisss yılanısss. '' Yılan her kelimenin sonunu tıslayarak söylüyordu. O çok nadir rastlanan Kristal Ruhlu Kızıl Yılan. Onu öldürmeden yanına alman işine yarar. Zehri simyada yararlıdır.  Gökyüzünün Kralı' nın isteğini duyan Ryuu kafa sallamakla yetindi. '' Seni yanımda götürücem. Asıl amacım Kızıl Yılan Papatyasıydı ama ondan değerli olduğuna kanaat getirdim. Eğer bana zarar vermeye çabalamaz ya da masum birine, sana hiç bir zarar vermem kısıtlama koymam. Kabul ediyor musun? '' Ryuu yılanın kişiliği olduğuna göre belki Met gibidir diye düşünüyordu. Yılan eşsiz bir güzelliğe sahipti aslında. Yakut gibi parlayan pullara sahipti. uzunluğu iki metre civarıyken gövdesi inceydi. Gözleri yapraklar gibi yeşil ve parlaktı. Çatallı dili bir gözüküyor bir gözükmüyordu. '' İnsasss besss yaşlıss biss yılanısss. Yaşasss gücüsss yedisss yısss. Eğesss buss süresss içindesss biss dişisss bulabilirsesss senisss terkss ederisss. Kabusss ediyorsasss ismim Konsss. '' Ryuu düşünmeden kafa salladı. '' Tamamdır Konsss. Benim ismim Ryuu. Geçici bir ortaklığımız olacak. '' Ryuu Konsss ' u yere bırakırken papatyayı özenle yerinden çıkardı.'' İnsasss bess yorgusss biss yılasss. Omzundasss gideceğisss. '' Ryuu Yılanın belinden omzuna kadar sarılmasına ses etmedi. İstese de Ryuu' ya bir şey yapamazdı. Yine de Ryuu basit bir anlaşma yapmak istiyordu. '' Konsss aramızda bir anlaşma yapalım. Kanımın bir damlasını kafana süreceğim. Bu sayede anlaşma yapmış olacağız. Kabul ediyor musun? '' Yılan usulca kafasını öne uzatarak Ryuu' ya cevabını iletti. O yüz yaşına ulaşmak üzere olan bilge bir yılandı. Böyle bir anlaşmadan çekinmeyecekti. Ryuu memnun olmuştu. Kanını kafasına sürdükten sonra Konsss eski yerine yerleşip uyumaya başladı. Ryuu papatyayı boyutsal yüzüğüne koyduktan sonra tekrardan uçmaya başladı. 7 gün geçtikten sonra mağarasına varabilmişti..
Ryuu mağaraya geri döndüğünde hiç bir şeyin değişmediğini gördü. Omzundaki Konsss yüzmek için ayrılmıştı. Ryuu pek umursamıyordu artık. Yedi gün içinde Konssla iyi anlaşmıştı. Konsss tehdit altında hissetmediği sürece barışcıldı. Ayrıca kan içerek yaşamını sürdürebiliyordu. Genelde sessiz olsa da yalnız yaşamaktan hoşlanmadığını keşfetmişti. İçten içe Ryuu' nun yanında olmaktan memnundu. Ryuu mağaraya girdiği gibi Gökyüzünün Kralı'yla konuşmaya başladı. '' Geri döndüğüme göre artık bana Simyayı öğretir misin? '' Ryuu' nun karşısında bir süliet belirdi. Yirmi yaşında duran bir erkekti bu. Şekilli bir vücuda sahipti. Yakışıklı bir yüzü vardı. Buz mavisi gözleri bilgece bakıyordu. '' Bu insan halim. Gerçi sadece bir ilizyon denebilir. '' Ryuu Gökyüzünün Kralı' nın sesini duyduğunda gerçekten o olduğunu anlamıştı. '' Merhaba Gökyüzünün Kralı. '' Ryuu hafifçe öne eğilerek selam verdi. '' Boş işleri geç evlat. Bundan sonra senin Simya Ustan benim. Bana usta diye sesleneceksin. Şimdi sana simyanın temellerini anlatacağım. '' Ryuu onaylayıp yere oturdu. Ustası da ona uyup oturmuştu. '' Simya belirli özleri birleştirdikten sonra ortaya çıkan iksirler ve ya haplardır. Biz seninle hap yapacağız. Simyacı olabilmek için en az bir ateşi kontrol edebilirsin. Senin Ateşsel Su alevlerin gerçekten güçlü. Bu da simyada işini kolaylaştıracak. Ayrıca simyacı olabilmek için ruh hissiyatına sahip olmalısın. Bu doğuştan gelen bir özelliktir. Ve sen buna sahipsin. ''
'' Ruh Hissiyatı kullandığın maddelerin ateşte yok olmasını engellemeni sağlar. Bir anlamda gücünü kontrol etmeni. Alıştırma yaptıkça alışacaksın. Ruh hissiyatı durman gerektiği anda hissetmeni sağlayacak. Sanki kafanda birisi dur diyormuş gibi hissedeceksin. Şimdi uzatmadan simya seviyelerine geçeyim. Simyacılar 1 den 12 ye kadar seviyeye ayrılır. Ayrıca 12. seviyeden sonra dörde bölünür. Bunlar ; Karanlık Simyacı, Bedensel Simyacı, Ruhsal Simyacı ve Ölüm Simyacısıdır. Karanlık simyacı gelişimi arttırma konusunda beceriklidir. Bedensel simyacı sağlık ve anlık bedensel güçlendirme konusunda, Ruhsal Simyacı ruh gücünü ve zihinsel gücü arttırma konusunda ve Ölüm Simyacısı da ölüleri diriltme, beden değiştirme gibi konularda uzmandır.  Ve bir de kimsenin bilmediği Mistik Simyacı vardır. Bu dört simyacının da gücüne sahip olan kişilerdir. '' Ryuu duraklayan ustasına baktı. Bir şey hatırlamış gibiydi. '' Sanırım başlama vaktimiz geldi. İlk olarak 3. Seviye bir simyacının yapabileceği Gelişim Hapı' nı yapacaksın. Malzeme olarak yeşil kaynak kristali, toprak tipi bir canavar özü ve bir damla kaynak canavarı kanı kullanacaksın. Normal bir simyacı kazan kullanırken benim sana öğreteceğim teknik alevleri kazan olarak kullanmaktır. Sağ avucunda oluşturduğun dairenin içinde tek tek malzemelerin Alev Özlerini oluşturacaksın. Alev özü maddenin alevle uygun bir şekilde birleşmesiyle ortaya çıkan sıvıya denir. Sonra da sol elinde oluşturduğun dairenin içinde alev özlerini birleştireceksin. Ve en son olarak sağ elindeki alevlerle sol elindeki alevleri birleştirerek alev özlerini yönlendireceksin. Sonuçta elinde bir Gelişim Hapı olacak. '' Ryuu biraz kafası karışsa da anlamıştı. Zaman kaybetmeden boyutsal yüzüğünden malzemeleri çıkardı. En çok topladığı malzemelerdi bunlar. Meditasyon pozisyonuna geçerken alevlerini çağırdı. Mavi alevleri cayır cayır yanarken Ryuu ilk malzeme olan yeşil kaynak kristalini avucuna koydu. Kristal parlamayla birlikte yok olurken Ryuu tepki verememişti. '' Merak etme ilk denemelerinde böyle olur. Devam et'' Ustasının sözleriyle hırsla devam etti...
Bir ay sonra...
Büyük patlama sesiyle birlikte kuşlar uçuşmaya başladı. Konsss tıslayarak uykusundan uyanmıştı. Uykusuzluktan dolayı asabiydi. Sürünerek Ryuu' nın yanına ilerledi. Şelalenin yanında Ryuu Gelişim Hapını yapmaya çalışıyordu. Bu bir ayda büyük gelişim göstermişti. 8759 denemesinden dördünü başarıyla oluşturmuştu. Başarıya ulaşmayanlar patlarken başarılı olanlar hoş bir koku ve ses oluşturuyordu. Konsss bu durumdan sıkılsa da Ryuu' nun öfkeli olduğunu görünce daha fazla yaklaşmadı. Çünkü Ryuu' nun davranışları daha asabi olmuştu. Öfkelendiğinde bir yerleri genelde havaya uçuruyordu. Aslında öfkesini kontrol altında tutma konusunda daha fazla ustalaşmıştı. Böyle olsa da yeterli değildi. Ustası öfkesini tamamen kontrol altına almasını zorunlu kılmıştı. 
Ryuu öfkesini kontrol etmek için derin nefesler almaya başladı. Ne kadar beceriksiz olduğunu düşünüyordu. Öfkesini kontrol edemeyeceğini fark ettiğinde kendini suya bıraktı. Soğuk su rahatlamasını sağlarken bir yandan da düşünüyordu. '' 84 haftam kaldı ha... Gerçekten daha çok fazla zamanım var. Ve gücüm daha bir seviye atlamayı başardı. Daha hızlı olmalıyım. '' Ryuu sakinleştiğinde sudan çıktı. Şortunun ıslak olmasını umursamadan yere oturdu ve Gelişim Hapını yapmak için uğraşmaya başladı.
İlk evre olan Ateş özüne çevirmeyi yapmak gerçekten kolaydı. O kadar alışmıştı ki tek seferde yapabiliyordu. İkinci evre olan alev özlerini birleştirmeyi de zorlansa da yapabiliyordu. Ama üçüncü evre olan birleşmiş alev özlerini alevle birleştirip yönlendirmeyi bir türlü yapamıyordu. Çok dikkatli olması gerekiyordu ama bir yandan da alevlerine odaklanmalıydı. Hem birleşmiş alev özlerini yönlendirecekti hem de ateşini kontrol edecekti. Odaklanan Ryuu yavaş hareketlerle alev özlerini yönlendirmeye başladı. Bir yandan da alevi kontrol etmekle uğraştığı için çok dikkatliydi. Sağ avucunu sol avucuna hızla vurup tüm alev özlerini korkunç bir hızla yönlendirdi. Yönlendirdiği alev özleri alevler tarafından özümsendikten bir kaç saniye sonra Ryuu' nun elinde küçük bir hap oluşmuştu. '' Başardım! '' Sevinçle zıplarken kahkaha atmaya başladı. Ustası 5 tane yapmasını istemişti ondan. Ve tam 8760 denemede 5 tane yapmayı başarmıştı. Bu normal bir insan için imkansızdı. Ama Ryuu' nun alevleri ve üstün ruh hissiyatı sayesinde olmuştu. '' Aferin evlat. İyi iş başardın. Şimdi bir çukur kaz. Temiz bir çukur olsun. Orada eğitim yapacaksın. '' Ryuu kafa salladıktan sonra kayaların üstüne çıktı. Duş alacaksa toprakta olmazdı. Sağ elinde mavi alevleri belirirken devasa kayayı eritmeye başladı. Ryuu sığabileceği bir boşluk ayarladıktan sonra kovayla taşıdığı suları oraya boşalttı. Temiz olması için baya uğraşması gerekse de güzel bir yer ayarlamıştı. '' Bundan sonra bu hapları tek denemende yapabilmen gerekecek. Şimdi şu yılanı çağır ve 7 damla zehrinden suya akıt. '' Ryuu şaşırsa da karşı çıkmadan Konsss' un 7 damla zehrini suya damlatmasını istedi. Kons ne kadar homurdansa da karşı çıkmadı. Suyun berrak rengi mor ile kırmızı arasında bir renge dönmüştü. '' Şimdi hapları suya at. Ardından suyun içinde sana öğreteceğim metotla meditasyon yap. '' Ryuu hapları suya attıktan sonra yavaşça suya girdi. Anında bedenine yorgunluk hissi binmişti. '' Bu karışım senin gücünü daha hızlı arttırman için büyük bir yarar sağlar. Ama sadece 3 defa kullanabilirsin. Her defasında yedi saat vaktin var. Su senin daha çabuk yorulmanı sağlayacağı için boyutsal yüzüğünden Kızıl Yılan papatyasını çıkar ve alev özüne dönüştür. Bu dönüştürdüğün alev özünü alevlerinle birleştirmek bu hapa göre çok basit. Yapabileceğin kadarını yaptıktan sonra suya gir. Her yorulduğunda bir damla içebilirsin. Bundan sonra kendin deneme yanılma yöntemi ile iksirler yapacaksın. Benim ve Milena'nın uzun süre işi olacak.... '' Gökyüzünün Kralı ortadan kaybolurken Ryuu tepki bile verememişti. Umursamadan istediği şeyi yapmaya başladı. Gökyüzünün Kralı her zaman aynı şeyi yapardı. Hızlı bir şekilde konuşur ve çeker giderdi. 
Meditasyon pozisyonu alıp meditasyon yapmaya başladı. Suyun içindeyken gerçekten daha hızlı gelişiyordu. Ryuu böyle güzel bir avantajı bolca kullanmalıydı. Yedi saat geçtikten sonra biraz dinlenmek için sudan çıktı. Boyutsal yüzüğünden çıkardığı kızıl yılan papatyasının alev özünü alevleriyle birleştirdikten sonra bir damla içti. Bedeni anında rahatlarken tüm yorgunluk hissi kaybolmuştu. '' Bu gerçekten mükemmel. Konsss benim için biraz et bulabilir misin? '' Ryuu mırıldanında Konsss onayladı. Avlanmayı seviyordu Konsss. Gerekli olduğunda da avlanmaktan çekinmiyordu ama barışcıl yapısı fazla avlanmasını engelliyordu. Ryuu bunu öğrendiğinde Konssstan kendisi için avlanmasını istemişti. Konsssta memnuniyetle kabul etmişti.
Ryuu yorgunluğu geçtiği anda suya tekrardan girdi ve bir yedi saatlik maraton daha başladı.....

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum