Grondia Bölüm 15 Beklenmedik Gelişme

Grondia Bölüm 15 Beklenmedik Gelişme


Met' in baskısıyla birlikte herkes gücünü hissetmişti. Yaşlı adam Cikon neden Ryuu' nun onu seçtiğini anlıyordu. Yaşına rağmen Gökyüzü Kaynak alemindeydi.
Met' in gücü savaşın seyrini değiştirmişti. Alaylı bakışlar yerini korkuya bırakmıştı. " Sanırım kozlarınız bu kadarmış." Met'in rahat tavrına rağmen Ryuu gergindi. Yaşlı uzmanlar korksada sanki bir şeye güveniyor gibiydiler. Ryuu eğer Met'ten güçlü biri gelirse ne yapacağını bilemiyordu. Muhtemelen Met'in kaçması için hayatını ortaya koyması gerekse bile çekinmezdi.Ryuu' nun doğasında vardı bu.
'' Gerçekten kozumuz olmadığına inandınız mı? '' Yaşlı uzman Hyu sinsice sırıtmaya başladı. '' Bugün hepinizi geberteceğiz! '' Yaşlı uzmanın bağırmasının ardından zayıf bir kız önünde belirdi. Sağ eli yaşlı uzmanın göğsüne saplanmıştı. Yaşlı uzmanın kan kusarken kız iğrenirmiş gibi elini çekip adamın omzuna kanını sildi. '' N-nede-n efen-dim? '' Yere yığılan adam ölmeden önce son sözlerini söylemişti. Gözleri boşluğa bakarken hayatını teslim etti. Önündeki kız umursamıyor gibiydi. '' Senin gibi her işe beni koşmaya çalışan bunaklardan nefret ediyorum. Senin yüzünden elim kirlendi. İğrenç herif. '' Arkasındaki orduya baktıktan sonra Met' e döndü. Kızın güzel bir fiziği vardı. Yüzü sevimliydi. Met' in yanında güzel sayılamıyacak kadar olsa da güzeldi. Saçları çim yeşiliydi. Düzenli olarak boyatıyor olmalıydı. Ryuu dan iki yaş büyük gibiydi.
'' Demek kaos saçan gökyüzü kaynak alemindeki sensin. Ne kadar da güzelmişsin sen. Benimle gelmek ister misin? '' Kız gülümseyerek Met' e baktı. '' Bu teklifi başkasına yapmam bak. Benim hizmetçim olma şansına erişen çok az kişi var. '' Ryuu hem gerilmişti hem de öfkelenmişti. '' Seninle falan gelmeyeceğim iğrenç insan! '' Met' in de öfkelendiği belliydi. Ve kızda öfkelenmişti. '' Ben sana yaşamak için şans verdim ama sen elinin tersiyle ittin! Ayrıca beni de öfkelendirdin seni aşağılık! Bugün ben Talya Kırun seni ve dostlarını buraya gömeceğim! '' Met, Talya' ya hücuma geçtiğinde Ryuu onu durdurmak için harekete geçse de geç kalmıştı. Talya elini düz tutarak acımasızca savurdu. Darbesinin gücü Yeşim Dalgayı parçalayıp Met' in refleks yan dönmesi sayesinde sırtına çarptı. '' MET! '' Ryuu bağırırken Met yere yığılmıştı. Sırtında derin bir yara hızla kanarken yerinden doğrulamadı. Yarası ağırdı. Ölümcül olmasa da Met' in yetenekleriyle bile iyileşmesi uzun sürecek gibiydi.
Ryuu Gölge Adımlarını kullanarak Met' in yanına geldi. '' Met! Zorlama kendini! '' Ayağa kalkmaya çalışan Met' i geri oturttu. '' Özür Dilerim Ryuu. O benim yenebileceğim biri değilim. O yüzden bir an önce kaç! Onu oyalamaya çalışacağım. '' Tekrar kalkmak için hareketlenmişti ki Ryuu' nun kemiklerini donduracak kadar soğuk sesini duydu. '' OTUR!'' Bakışları Talya' ya döndü. '' Kırun ailesindenim demiştim değil mi? Nereden hatırladığımı düşünüyordum bende! SENİN AİLEN ANNEMEME SALDIRANLARDAN! SÖYLE! SENDE ORADA MIYDIN?'' Kibirli kahkahayla Ryuu' nun bakışları karardı. '' Oradaydım. Hatta bizzat anneni ağır yaraladım! Tüm ailemin gücüyle bile anneni gebertmemiz zor oldu. Ama ne şaşırtıcı ki oğlu böyle bir çöpmüş. Hakkındaki söylentiler sayesinde heyecanlanmıştım bende. Annenin ölümü gibi sende ölümü ta-'' 
'' KAPA ÇENENİ! SENİ GEBERTECEĞİM! SENİ KESİNLİKLE GEBERTECEĞİM! '' Kıyaslanamayacak kadar tehlikeli bir aura tüm alanı kapladı. Yeryüzü Kaynak Alemindeki 2 yaşlı uzman ile yaşlı adam bile hareket etmeye cesaret edememişti. Ryuu boyutsal yüzüğünden çıkardığı küçük siyah hapı ağzına attı. Bu hap bedenin dayanma gücünü bir günlüğüne yüzde bin artırıyordu. Çok nadir bu hapı dedesine annesi vermişti. Dedeside ona vermişti. Bu hap bedenin aldığı darbenin gücüne göre etkisini kaybediyordu. Ryuu vaktini boşa harcamak istemiyordu.
ZİHİNSEL BULUT KUYRUĞU!
Ryuu ikinci kuyruğu etkinleştirdiği anda bedenini mavi bir enerji kapladı. Birinci kuyruk önce ki seferki gibi belirirken bembeyaz ikinci kuyruk da yanına belirmişti. 
'' SENİ APTAL! ''
NE YAPIYORSUN SEN!?
Gökyüzünün Kralı ile aynı anda Milena' nın sesi de zihninde şiddetle bağırdı. Ama onları umursayacak durumda değildi. Bedeni parçalarına ayrılıyormuş gibiydi. Acı tüm bedenine nüfuz ediyordu. Acıdan bağırırken dizleri üstüne çöktü. Dayanıklılığı binlerce kat arttığı halde çektiği acı o kadar yüksekti ki! Ama dayanıyordu! Hayat enerjisi hissedilemeyecek kadar azalsa da ufak bir güç direniyordu. Ölmemek için çabalıyordu.
Met ne yapacağını bilememişti. Ryuu' nun yaşam gücünü hissetmekte zorlansa da hem üzerindeki baskının etkisi hem yarasının etkisiyle kıpırdayamıyordu. Kalbi çılgınlar gibi çırpınsa da Ryuu' ya yardım edemiyordu.
Neden kendini öldürmeye çalışıyorsun insan? Gökyüzünün Kralı kendini sakinleştirmişti. Ryuu' nun bir güvencesi olduğunu hissetmişti. KES SESİNİ! Ryuu' nun tehlike saçan sesiyle binlerce yıldır yaşayan mistik yaratık ilk defa ürktüğünü hissetti.  Sesi heyecanlı bir tonda çıkarken dikkatini binlerce yıl sonra çeken insanı izlemeye başladı. Güzel, insan! Sana biraz yardım edeceğim.
Gökyüzünün Kralı çok hafif bir yardım da bulunarak Ryuu' nun bedenini güçlendirmek için kendi enerjisini kaynak damarlarına aktardı. Ryuu bedenine giren muhteşem güçle yenilendiğini hissetti. Acısı azalmamış olsa da daha iyi durumdaydı. Son kalan yaşam enerjisi bir anda güçlenirken acı çeken ifadesi vahşi gülümsemeye bıraktı yerini.
'' Artık başlayalım mı? '' Şaşırmış olsa da Talya kibrini çekmemişti. Hala Ryuu' nun onun bedenine dokunabileceğine inanmıyordu. 
Ryuu hiç bir şey demeden harekete geçti. Gökyüzünde uçan Talya' nın yanında belirirken tepki bile vermesine izin vermeden elini karnına sapladı. O kadar hızlı olmuştu ki Talya kılını bile kıpırdatamamıştı. Gözleri büyümüş acıdan ağzı açılmıştı. Bedeni çok geç olsa da tepki vermiş ve Ryuu ' nun karnına saplı koluna sıkıca yapışmasını sağlamıştı. Tüm gücünü kullanırken zorlukla Ryuu' nun kolunu karnından çıkardı. Anında geriye uçarken Ryuu vahşi ifadesiyle onu izliyordu. Büyük gülümsemesiyle beraber Talya' nın kanı ile yıkanmış eline baktı. Kolunu kaldırırken bileğinden akan kanı diliyle yaladı. " Kanını sevdim. DAHA FAZLA İSTİYORUM!" Sesi kalınlaşmıştı. Daha şeytani çıkan sesiyle birlikte gülüşü de değişmişti. Çılgınlar gibi kahkaha atıyordu. Sesi herkesin kalbine korku tohumları ekmişti.
Yarasını tutan Talya yarı korku yarı öfkeyle Ryuu 'ya baktı. Tamamen çıldırmıştı. Aklını kaybetmiş gibi davranıyordu. Ve gücü Talya' nın baş edebileceğinden fazlaydı. Kaçmak için hazırlanmıştı ama Ryuu avını kaçırmak istemiyor gibiydi. Tekrar olduğu yerden kaybolurken Talya 'nın arkasında belirdi. Kaçmaya yeltelenmesini engellerken güçlü kollarıyla Talya' yı sabitledi. Tek eliyle Talya'nın narin boynunu saklayan giysisini sıyırdı. Talya' nın açıkta kalan boynuna arzuyla bakarken normalden daha uzun olan dişleriyle boynuna ısırdı. Talya acı ve hazla kıvranırken Ryuu kenetlediği dişlerini açtı. Taze kan Talya' nın boynundan aşağı akarken Ryuu'nun dili o bölgeyi yalamaya başlamıştı.
Talya aldığı haz yüzünden tüm gücünü kaybetmiş gibiydi. Karşı koymaktan çok daha fazlasını istiyordu. Bedeni ilk defa hissettiği garip haz konusunda şaşkın ve mutluydu. O kadar mayışmıştı ki Ryuu tutmasa havada duramazdı. Ağzından hafif bir inleme kaçarken omuzları zayıfça düştü. Tüm kontrolünü kaybedip kendini bırakmıştı.
Ryuu kendini toplayabildiğinde gözleri büyüdü. Ne yaptığını yeni fark etmişti. Kafasını geri çekmek istemişti ki Talya' nın elleri zorla kafasını bastırmaya başladı. Ryuu' nun devam etmesini istiyordu. Ama Ryuu böyle bir şey yapamazdı. Ellerini tutup engellerken kafasını kaldırdı. Talya hayal kırıklığı dolu sesiyle '' Ryuu.. '' dedi. Bedeni daha önce yaşamadığı hazzı daha fazla yaşamak istiyordu. Zihninin arka planında kalan bir ses o senin düşmanın diye çığırsa da umursamıyordu. Kendisi arzularına yenik düştüğünden aileden kovulan zayıf birisiydi. Ryuu' ya karşı direnmesi düşünülemezdi bile.
Evlat sanırım bir sorunumuz olacak. Gökyüzünün Kralı' nın soğukkanlı sesine karşın Ryuu cevap vermedi. Bakışları donuklaşmaya başladı. Kulakları duymaz, gözleri görmez oldu. Gücü tükenmişti. Zihinsel Bulut Kuyruğu' nun gücü dağıldı. Kanatları sırtında kaybolurken havada durmasını sağlayan başka bir etken kalmamıştı. Bedeni şiddetle titriyor kasılıyordu. Son direncini de kaybettiği anda bilincini kaybetti ve Talya ile düşmeye başladı...
İki Gün Sonra... Ni Han' ın kalesi..
İki gün içinde savaştan kalan izlerin çoğu silinmeye başlamıştı. Halk eskisi gibi rahat yaşantısına kavuşmuştu. Güçlü birlikler şehrin etrafında kol geziyordu. Yeni bir saldırıya karşı hazırlıklıydılar. Kale yeni savaştan çıktığı için haydutların hedefi haline gelmişti. İki gün içinde onlarca saldırı yaşanmıştı. Tecrübeli askerlerin yardımı olmasa, kale yıkılmanın eşiğine bir kez daha adım atardı.
Ni Han taht odasında çocukları ile oturuyordu. Çocuklarını kurtardığı için çok sevinse de son yaşananlar yüzünden girdiği şoktan çıkamamıştı. Ryuu' nun dövüşünü izlerken çocukları da yanındaydı. İki çocuğuda korkularını hala saklayamıyorlardı. Ryuu' nun çılgın gücüyle kendisinden tam üç alem yüksek olan bir uzmana kafa tutuşu. Yüzündeki vahşi ifade ve zevkle kanını emdiği Talya' nın hali zihinlerinde dönüp duruyordu. Uzun süren sessizlikten sıkılan kızı Chen Han meraklı bakışlarını babasına çevirdi. '' Baba Lord Ryuu' nun durumu nasıl? '' Ryuu' dan korkmuş olsa da onun karızmasına ve yakışıklılığına direnememişti. Büyüleyici tavırları ile rahat konuşma tarzı bile birini büyüleyebilecekken Ryuu' nun yakışıklılığı da işin içine girince Chen Han karşı koyamamıştı. Ni Han iç çekmeden edemedi. '' Öncesine göre gayet iyi. Kaynak gücünü çok fazla harcadığı için bayıldı sadece. Ama Leydi Met' in gittiğini öğrenmesini gerçekten istemiyorum. '' Ni Han, Met' in gittiğini nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Çünkü kız Ryuu' yu bırakmak istememişti. Ama gelen kişi öz amcasının adamıydı. Karşı çıkamadan amcasının krallığına doğru yola çıkmıştı. Ryuu ve Talya yere düşüşe geçtiklerinde ortaya çıkan orta yaşlı adam Ryuu' yu tutmuş Talya' nın düşmesine izin vermişti. Talya parçalara ayrılırken düşman ordusunu tek darbeyle yok etmişti. Gücünün ufak bır kısmını kullansa da ortaya çıkardığı katliam muazzamdı. Uzmanun karşısında Met çaresiz kalmıştı. Son sözleri ise Ryuu' nun yanına en kısa sürede döneceğiydi.
'' Baba gerçekten Lord Ryuu nasıl o kadar güçlü? '' Oğlu Ran Han anlaşılmaz bakışlarıyla uzun süre babasına baktı. Kendileri üstün dahiler olarak görülmelerini sağlayacak Kutsal Sıralama da son iki koltuğu almışlardı. Ran Han Yeryüzü Kaynak Alemine yarım adım atmışken kardeşi Chen Han 10. Seviye Doğal Kaynak Alemindeydi. Üstelik Ryuu' yla aynı yaştaydılar. Ama Ryuu' nun gücünü gördükleri anda dahi olmadıklarını anlamışlardı. Ryuu eğer Temel Kaynak Alemindeki gücüyle Gökyüzü Kaynak Alemindeki uzmana kafa tutuyorsa ileride başarıları sonsuzdu. '' O Heart ailesinin Genç Efendisi. Ama tek bu da değil. Size şimdi bir sır vereceğim beni iyi dinleyin.'' Çocukları kafa salladıktan sonra Ni Han öne eğilerek fısıldadı. '' Ryuu' nun aslında bir abisi var. Annesi başkasıyla evliydi ve bir çocuk sahibi olmuştu. Bu çocuk çok ender bir dahiydi. Ryuu' dan iki yaş büyük olan bu çocuğun babası burnu havada kibirli herifin tekiydi. Sanki dünya onun emrinin altındaymış gibi davranırdı. Ryuu' nun annesi ise çabuk alevlenen tiplerdendi. Kibirli insanlardan nefret ederdi. Kendi kocasını aşağılayıcı bir şekilde boşadıktan sonra aileden ayrıldı. Benimle birlikte seyahet ederken bir gün Ryuu' nun babası ve Ranz ailesi ile tanıştık. Lian Ranz çok iyi bir insandı. Alçak gönüllü ve mütevazıydı. Ryuu' nun annesi ile aralarında bir şeyler olduğunu anladığımda Nee abla ile konuştum. Ranz ailesinin büyük bir sırrı vardı. Ryuu' nun kullandığı ve bedenini kaplayan güçtü bu. Yine de beni dinlemedi ve Nee abla ile Lian Ranz' ın bir çocuğu oldu. Bu çocuk Ryuu çok özel bir güce sahipti... '' Ni Han büyük sırrını ve Heart ailesinin imha edilme sebebini çocuklarına anlattığında ağızları açık kalakalmışlardı. Böyle bir nedeni beklememişlerdi. '' Anladığınıza göre daha fazla soru sormayın ve bu konuyu hiç açmayın. Sırrımı size anlatsam da hala bunu korumakla yükümlüyüm. Hiç kimse bu sırrı bilmemeli. Hadi şimdi Ryuu' nun yanına gidelim. '' Ni Han tahtından kalktı. Çocukları tarafından takip edilirken kalenin alt katlarına ilerlemeye başladı. Kalenin alt katlarına indikçe güvenlik artıyordu. Ryuu ise en güvenli kat olan 6. kattaydı. Yüzlerce muhafız nöbetteyken onlarca şifacı durumunu kontrol ediyordu. Ni Han Ryuu' nun kesinlikle ilaç kullanmasını yasaklamıştı. Mührün gücünü az da olsa biliyordu. Ryuu' nun zararına bir şey yapmak istemiyordu. Ayrıca Ryuu kontrolden çıkarsa yada suikast düzenlenmeye kalkışılırsa diye muhafızların etkinliği arttırılmıştı. Muhafızların onu değil durdurmak atıştırmalık olarak kullanılacağına emin olsa da onu sakinleştirene kadar en azından bir plan yapmasını sağlayacak zamanı sağlayabilirdi.
6. Kata geldiklerinde patlama sesiyle yerlerinden sıçradılar. Chen ile Ran savaş pozisyonu almışlardı. Ni Han başına gelecekleri doğru tahmin ettiğini fark etti. Ryuu kontrolden çıkmış ortalığı birbirine katıyordu. Sakin olmasını söylemek için öne çıkmıştı ki Ryuu kükredi. '' MET NEREDE?! '' Yerede yatan yirmiye yakın muhafız ve savaşmaya hazır olan yüzlerce muhafız tedirgindi. Ryuu öldürücü hamleler yapmasa da saçtığı tehlike yabana atılmayacak cinstendi. '' Sakin olun genç efendim. '' Ni Han önünde beliren yaşlı adama baktı. Cikon Hears, Ryuu' nun aurasını hissettiği için gelmişti. '' Kidemli? '' Omuzları düşen Ryuu karşı koymayı kesti. Met' i hissedemiyordu. Ondan geriye ufak bir mesaj kalmıştı. Mesajı okusa da reddetmişti. Met' in gideceğine inanmak istemiyordu. '' O gerçekten gitti mi? '' Cevabını bildiği soruyu son umuduymuş gibi sormuştu. Ayakta kalmasını sağlayan son umuttu sanki... 
'' Ne yazikki genç efendim. '' Yaşlı adam üzgün ifadesiyle Ryuu' ya baktı. Ryuu son umudunu da kaybetmiş biçimde yere yığıldı. '' Ben güçsüzüm diye gitti. '' Ryuu mırıldansa da herkes onu duyabilmişti. Ni Han harekete geçti. '' Hayır Ryuu. O gerçekten istemiyordu. '' Ryuu daha yüksek sesle konuştu. '' Eğer güçlü olsaydım onu koruyabilirdim! Kidemli Ni ayrılmam gerek. Güçlenmem lazım. '' Ryuu gözlerinde yanan ateşle yeniden umudunu bulmuştu. '' Met' i kurtarmaya gideceğim gün gelene kadar güçlenmeliyim. Lütfen bana çıkışı gösterin. '' Ni Han karşı koymadı. Ryuu' nun tersine gitmek istemiyordu. Yaralı bir aslandı Ryuu. Kıvranıyor, saldıracak yer arıyordu. Konuşmak yerine davranışlarıyla hislerini göstermeyi tercih etmişken kimse onunla uğraşamazdı. Çıkışa geldiklerinde Ni Han konuya girdi. '' Yardıma ihtiyacın olursa daima buradayım. Ayrıca tanışma fırsatın olmadı ama bu ikisi benim çocuklarım Ran ve Chen. İleride eğer onlarla görüşürsen sana yardımcı olurlar. '' Ryuu kafa salladı. Kanatları sırtından fırladı ve uçmaya başladı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Yuo' yla görüşeceği güne kalan 87 haftası vardı. O güne kadar sıkı çalışmalıydı. '' Milena nereye gitmeliyim? '' Kararsız kaldığı konularda Milena' ya danışması gerektiğini biliyordu. Ama Gökyüzünün Kralı ile konuşmaları sırasında güveni biraz sarsılmıştı. 
Evlat, Milena şuan uykuda. Yardımcı olmamı ister misin? Gökyüzünün Kralı nadir konuşuyordu. Gücünü çok harcamak istemese de Ryuu' ya yardımcı olmakta kararlıydı. Ryuu önceki sefer öfkesinden ters davrandığını hatırladı. Özür dilerim Gökyüzünün Kralı. Geçen sefer fazla öfkeliydim. Ryuu' nun tavrına cevap vermese de Gökyüzünün Kralı konuyu umursamıyor gibiydi. Yardımı mı istiyorsan Bin Yılan Vadisine geri dön. Simyacı olmanı sağlayacağım. Ryuu kafası karışmış biçimde sordu. Simyacı olmak gerçekten zor diye biliyorum. Ayrıca senin bu konuları sevmediğini sanıyordum. 
Evet sevmiyorum ama sana öğreteceğim bilgilerle normal bir simyacıdan üstün olacaksın. Bana zararı olmayan ama senin gelişimini büyük ölçüde hızlandıracak iksirler yapacaksın. Ryuu başka bir şey demeden Bin Yılan Vadisine doğru ilerlemeye başladı...

Önceki Bölüm -- Sonraki Bölüm

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum