Haru Hotaru Lin'i yanında sürükleyerek aynı zamanda bütün sorularını cevapsız bırakarak Yüz Bin Diken Kanyonu'nun dördüncü katına kadar ulaşmayı başarmıştı. Fakat Hotaru Lin sorularına cevap almadığı sürece daha fazla yürümeyi reddedince Haru ona Hofus ve kadim yılan hazinesi yüzünden yaşananların hepsini anlatmıştı. Hotaru Lin'e ne kadar güçlendiğini söylemese de Hotaru Lin bir şeyler tahmin ediyordu.
Haru Hotaru Lin ile birlikte üçüncü kata ulaştıklarında hemen katın girişinde bulunan İntikamcı kampına gittiler.
Hinu ve yanında ki yüz asker onları karşıladı. Hinu Hotaru Lin'e sahip çıkamadığı için utancından Haru'nun yüzüne bakamıyordu. Haru Hinu ile yalnız kaldıklarında onu daha dikkatli olması ve bir daha böyle bir olay yaşanmaması konusunda uyarmıştı.
Daha sonra hemen askerleri ile birlikte Zarmuth Bölgesi'ne dönmesini ve bütün gücü ile savaşa hazırlanmasını emretmişti. Haru'nun Onüçler Konseyi'ne verdiği emirler hep savaşa yönelikti. Şimdiden enerji silahlarının ve iletişim cihazlarının hazırlanmış olması gerekiyordu. İletişim cihazları kişilerin enerjisini uzak noktalardan tespit ederek aralarında bir bağlantı kuran ve uzak mesafeden iletişim sağlayan cihazlardı.
Enerji silahları da kullanan kişilerin enerjilerini bir çeşit enerji mermisi haline getiren ve bu mermiyi neredeyse ışık hızına yakın bir hızda fırlatan cihazlardı. Bu şekilde tek başına herhangi bir şeye zarar vermek için çok küçük olan bu enerji güçlü bir silaha dönüşüyordu.
Haru Yaokai Bölgesi'nin altına yaptığı enerji motoru sayesinde Yaokai Bölgesi'nin çevresine kurulan yüzlerce fabrika olduğunu biliyordu.
Bu fabrikalarda enerji silahları seri üretime girmiş olmalıydı. Ayrıca Burain'e verdiği emir sayesinde İntikamcı ordusu savaşa hazır olmalıydı. Haru Yaokai Bölgesi'nde ki kısa bir hazırlıktan sonra Büyük Kuzey Seferi'ni başlatabilirdi.
Büyük Kuzey Seferi'nin savaş planını çok önceden kafasında oluşturmuştu. Bu savaş planını yaparken kullanabileceği her şeyi kafasında belirlemişti. Ayrıca iki gerçeklikte ki tüm tecrübe ve birikimlerini de kullanmıştı. Ortaya ise oldukça sağlam bir savaş planı çıkmıştı. Savaş planının ilk aşaması Kuzey Kaplan Krallığı içinde ki krallığa bağımsız güçleri kendi tarafına çekmekti.
İkinci aşaması Kuzey Kaplan Krallığı'nın her bölgesine İntikamcı casusları göndererek o bölgelerde ki destekçilerine ulaşmaktı.
Üçüncü aşama Kuzey Kaplan Krallığı'nda prenses olan ve aynı zamanda Haru'nun kölesi olan Belany'i kullanarak Kuzey Kaplan Krallığı'nın dikkatini çekmekti. Dördüncü aşama bütün kuvvetleri ile Kuzey Kaplan Krallığı'nın sınırından girerek büyük bir istila başlatmaktı. Beşinci ve son hedefse bütün Kuzey Kaplan Krallığı güçlerini bir noktaya toplayarak etkisiz hale getirmek ve krallığı hızlıca ele geçirmekti.
Haru insan yetersizliğinden dolayı yanına çektiği insanlara ve onunla birlikte savaşan destekçilere Kuzey Kaplan Krallığı'nın yönetimini verecekti. Fakat bu yönetim sadece şehirler ve kaleler ile sınırlı olacaktı. Bölgeler ve başkent bizzat Haru tarafından yönetilecekti.
Kuzey Kaplan Krallığı'nda ki tek askeri güç İntikamcı askerleri olacaktı.
Fakat bu aslında sadece birinci bölümüydü. Bu planın ikinci bölümü Zarmuth Bölgesi'ne İntikamcı ordusunun bir bölümünü yeni enerji silahları ile kuşanmış bir şekilde göndermekti. Doğu Aslan Krallığı kuzeye saldırıya geçtikleri anda onlara arkadan saldıracaklardı.
Eskiden bu konuda Batı Panter Krallığı'na güvenmeyi düşünse de artık kendilerini savunabilecek güçteydiler. Hinu yönettiği askerlerle birlikte Doğu Aslan Krallığı'nın hazırlıksız ordusunu hızlıca imha edecekti. Doğu Aslan Krallığı bütün güçlerini Güney İntikamcı Krallığı'nı yok etmek için seferber edecekti. Bu durumda Hinu enerji silahları ile onlara ağır bir darbe verecek ve savunmasız bırakacaktı.
Daha sonrada Doğu Aslan Krallığı topraklarında ilerleyerek ele geçirebildiği kadar yeri ele geçirecekti.
Tabi ki Batı Panter Krallığı Doğu Aslan Krallığı ile aralarında ki eski husumet yüzünden onların zayıflığını kaçırmayarak saldırıya geçeceklerdi. Doğu Aslan Krallığı güçsüz düştüğü için Güney İntikamcı Krallığı ve Batı Panter Krallığı tarafından haritadan silinecekti.
Herkes ele geçirdiği toprakları elinde tutacaktı. Haru bu sırada Büyük Kuzey Seferi sayesinde Kuzey Kaplan Krallığı'nı tek başına ele geçirecekti. Aynı zamanda bu savaşta karşılaşmayı umut ettiği namanları bekleyecekti. Eğer namanlarla karşılaşırsa onlara kendi gücünü gösterecek ve bir şans verecekti. Bu şansta tabi ki yaşama şansıydı. Eğer namanlar Güney İntikamcı Krallığı ordusuna ve Haru'ya saldırmayı seçerlerse Haru hepsini acımasızca katledecekti. Hem Kuzey hem de Doğu krallığı yok olacağı için bütün kıtaya iki krallık hükmedecekti.
Fakat bu Haru için yeterli olmayacağı için Haru Batı Panter Krallığı'nı tek bir kişiyi öldürmeden ele geçirecek ve bütün kıtaya hükmedecekti.
Haru ve Hotaru Lin bir süre İntikamcı askerleri ve Hinu ile birlikte yolculuk yaptıktan sonra Zarmuth Bölgesi'nde ayrıldılar. Haru Hotaru Lin ile birlikte Yaokai Bölgesi'ne geldi. Onun geleceği bilindiği için Onüçler Konseyi ve İntikamcı ordusu karşılama töreni hazırlamışlardı.
Haru Hotaru Lin'le birlikte Yaokai Bölgesi'nin içinde ki İntikamcı kışlasına girdi. Uzun zamandır görmek istediği yaşadığı diğer gerçeklikte kayıplarının büyük acısını yaşadığı ordusu ve değer verdiği kişiler tekrar karşısındaydı. Haru'nun mutlu olmamak için hiçbir nedeni yoktu. Hotaru Lin Güney İntikamcı Krallığı'na girdikleri anda oldukça etkilenmişti. Çünkü Haru'ya gösterilen saygı çok fazlaydı.
Hotaru Lin Haru'nun Güney İntikamcı Krallığı'nın kralı olduğunu bilse de böyle bir karşılama töreni beklemiyordu.
Sanki insanlar krallarını değil kurtarıcılarını karşılıyor gibiydiler. Hotaru Lin'in bu manzaradan etkilenmemesi mümkün değildi. Çünkü şu anda yaklaşın bir milyon kişi Haru'nun önünde tek dizlerinin üzerine çökerek eğilmişler ve onu selamlamışlardı.
Haru askerlerini selamladıktan sonra hemen Onüçler Konseyi üyelerinin yanına gitti. İlk önce ustası Zhimu'dan başlayarak hepsine sıkıca sarılarak hasret giderdi. Daha sonra askerlerini bir kez daha selamlayarak Onüçler Konseyi'nin toplantı odasına girdi. Yapılan toplantıya Hotaru Lin Haru'nun isteği üzerine katılmıştı. Haru'nun amacı Hotaru Lin'i ustası ve generalleri ile tanıştırmaktı.
Haliyle başta Ayzu olmak üzere toplantı odasında bulunan herkes Haru'nun yanında ki gizemli kadının kim olduğunu merak ediyordu.
Kabul etmek istemese bile Ayzu'da dahil olmak üzere hepsinin ortak düşüncesi bu kadının oldukça güzel olduğuydu. Toplantı odasında ki erkekler Hotaru Lin'in güzelliğinden istemsizce etkilenmişlerdi. Kadınların büyük bir çoğunluğunda ise kıskançlık dolu bakışlar görülüyordu.
Şu anda aralarında sadece Hinu yoktu. Haru Hinu'yu özel olarak görevlendirdiği için bu toplantıya katılamamıştı. Zaten ona yapması gerekenleri söylediği için bu çokta önemli değildi. Haru ilk önce önünde ki üç raporu dikkatli bir şekilde inceledi. Bu raporlardan birisi Ayzu ve yardımcıları tarafından yazılmıştı. Hem enerji motorunun durumundan hem de fabrikalardan bahsediliyordu. Haru bu raporu incelediğinde enerji motorunun beklenenin üzerinde bir performans sergilediğini ve şimdiden seri üretim yapabilen beş yüz seksen tane fabrikanın Yaokai Bölgesi etrafında açıldığını öğrenmişti.
Ayrıca bu fabrikalarda enerji silahları üretimine ve iletişim cihazı üretimine başlanmıştı.
Haru bu raporu incelemeyi bitirince hemen Burain'in ve yardımcılarının hazırladığı raporu eline aldı. Bu rapor İntikamcı ordusunun durumunu ve ordunun savaş gücünü açıklıyordu. Haru bu raporu dikkatli bir şekilde incelediğinde Güney İntikamcı Krallığı'nın her noktasına dağılmış bir şekilde toplam on bir milyon İntikamcı askeri olduğunu öğrendi. Bu askerlerin dokuz milyon gibi büyük bir kısmı sadece üç ay eğitimden geçmiş orta düzeyde askerlerdi. Kalan iki milyon askerde ordunun asıl savaş gücünü oluşturan elit askerlerdi.
Bu askerlerin büyük bir çoğunluğu Haru ile birlikte savaşmıştı. Her birinin en az bir savaş tecrübesi vardı.
Ayrıca birçok alanda eğitim almış değişik saldırı ve savunma formasyonları bilen güçlü askerlerdi. Haru bu sefer önünde ki üçüncü raporu aldı. Bu rapor Ayzu, Burain ve Zhimu tarafından yazılmıştı. Raporun içeriğinde ordunun silah ve erzak durumu hakkında bilgiler mevcuttu.
Haru bu raporu incelediğinde İntikamcı ordusunun kullanılabilir durumda olan üç milyon enerji silahına, yüz bin iletişim cihazına, bütün orduya iki hafta boyunca yetecek erzaka, savaş yaralanmaları için bütün orduya yetecek kadar sağlık malzemesine ve şifalı iksire, aynı şekilde bizzat Zhimu ve simyacılar grubu tarafından yapılan güçlü iksirlere sahip olduklarının bilgisi vardı.
Haru raporların sonuçlarından son derece memnun kalmıştı. Bu duruma göre savaş planında biraz değişiklik yapması gerekecekti.
Bir milyon İntikamcı askerini Güney İntikamcı Krallığı'nda asayişi sağlamaları için bırakacaktı. Başlarında Zhimu'yu bırakmayı düşünüyordu. Hinu'ya İntikamcı ordusunun elit birlikleri olan iki milyon İntikamcı askerini verecekti. Aynı zamanda iki milyon enerji silahını da onlara verecekti.
Hinu Güney İntikamcı Krallığı'nın en güçlü ordusunu kontrol edecekti. Bu tecrübeli iki milyon asker yeni enerji silahları ile birlikte Doğu Aslan Krallığı topraklarında tam bir kıyım yapacaklardı. Haru ise yanına orta düzeyde olan sekiz milyon İntikamcı askerini alacaktı. Bunun sebebi ise o askerleri kendi komuta etmesiydi. Şu anda Haru'nun gücü ile yarışabilecek bir güç olmadığı için Haru bu şekilde hareket ediyordu.
İksirler, erzaklar ve sağlık malzemeleri ordular arasında eşit bir şekilde paylaşılacaktı. İletişim cihazları da önemli komutanlara ve generallere verilecekti. Bu sayede Haru kıtanın üzerinde ki iki büyük savaş hakkında anlık bilgiye sahip olacaktı.
Bu cihazlardan birini doğrudan Batı Panter Krallığı'na gönderecekti.
Bu sayede onların savaş gücünü Doğu Aslan Krallığı'nda kullanmaları için yönlendirecek aynı zamanda askerlerinin gücünü savaş alanında onlara gösterecekti. Bu iletişim cihazlarının bir bölümü ise Kuzey Kaplan Krallığı'nda ki destekçilerine dağıtılacaktı.
Bu sayede Haru bütün kıtayı tıpkı bir satranç tahtasını kontrol eder gibi kontrol edebilecekti. Bu sayede olası sorunlara karşı anlık hamle yapma hakkı olacaktı. Haru raporları incelemeyi bitirdikten sonra aklında ki savaş planını Onüçler Konseyi'ne anlattı. Yeni emirler doğrultusunda askerlerin bazı bölgelere kaydırılması ve belirli bir alanda toplanmaları gerekiyordu.
Herkes yapacağı işi anlamıştı. Haru ise çok büyük bir ikilemin içine düşmüştü.
Koskoca kıtayı ele geçirmek için plan yapmakta çok yetenekli olan aklı Hotaru Lin'i nasıl tanıtacağı konusunda çaresiz kalıyordu. Haru Hotaru Lin'in kendisi için ne anlam ifade ettiğinden bile emin değildi. Hotaru Lin'le birbirlerine ilgi duysalar da onu sevgilim diye tanıtamazdı.
Sonuçta aralarında Hotaru Lin'le birbirlerine sevgilim diyebilecekleri bir şey olmamıştı. Öte yandan arkadaşım dese bu durumda tuhaf kaçacaktı. Sonuçta ikisi de birbirlerine arkadaşça olmayan hisler besliyorlardı. Haru onu bir yabancı olarak tanıtsa bu sefer Hotaru Lin'in kırılacağından emindi. Öyle bir çıkmazın içine düşmüştü ki ne yapacağını şaşırmıştı.
Fakat bu çıkmazın daha beter bir hale gelebileceğini nereden bilebilirdi ki?
Emilia Haru'nun çok uzun bir zamandan sonra Yaokai Bölgesi'ne döndüğünü öğrenince yerinde duramamış ve onu görmek istemişti. Emilia İntikamcı kışlasında her yeri aramış ve sonunda Onüçler Konseyi'nin toplantı odasının önünde gelmişti.
Fakat kapıyı koruyan askerler tarafından içeri girmesi engellenmişti. Bunun üzerine Emilia "Siz kimi engellediğinizi sanıyorsunuz. Ben sizin kralınızın eşiyim. Aynı zamanda sizin kraliçeniz oluyorum. Şimdi önümden çekilin" dedi. İntikamcı askerleri Emilia'nın önünden çekilmeyi reddettiler. Bu sırada Haru çalışmayı bırakan aklını bir çözüm bulmak için zorluyordu.
Onüçler Konseyi üyelerinin büyük bir çoğunluğu Emilia'yı sevmedikleri için sesini duydukları anda yüzlerini buruşturmuşlardı.
Haru ise Emilia'nın sesini duyduğunda bir kaçışının olmadığını ve giderek sona yaklaştığını hissediyordu. Haru'nun bir işareti üzerine Emilia toplantı odasına alınmıştı. Başlangıçta Haru'yu gördüğü için mutlu olan yüzü hemen yanında ki Hotaru Lin'i görmesiyle birlikte kasılmıştı.
Emilia toplantı odasında ki herkesin aklında ki soruyu dile getirerek Hotaru Lin'i işaret edip "Bu kim?" diye sordu. Böylece Hotaru Lin'in gözleri de dahil olmak üzere toplantı odasında ki bütün gözler Haru'nun üzerine döndü. Haru kaçınılmaz sona ulaştığını anladı. Artık ne yaparsa yapsın bir olay çıkmasının önüne geçebileceğinde oldukça şüpheliydi. Buna rağmen içinden kendi aklına hayıflanıyordu.
Konu kocaman bir gezegenin yönetimini ele geçirmek olduğunda harika işler başaran aklı konu kadınlar olduğunda hiçbir işe yaramıyordu.
Haru'nun şimdi ki amacı Hotaru Lin'in kırılmasını engellemekti. Emilia'yı umursadığı yoktu. Haru Hotaru Lin'e evli olduğunu söylememişti. Fakat aslında sadece kâğıt üzerinde evliydi. Gerçekte ortada bir evlilik falan yoktu. Aslında bu işte suçlu sayılmazdı.
Sonuçta Hotaru Lin'e umut vermemişti. Fakat ona olan hisleri yüzünden kendini suçluyordu. Çünkü aralarında bir şeyler olma umudu varsa bile biraz sonra kendi elleriyle bu umudu yok edecekti. İntikam almaya o kadar çok odaklanmıştı ki değer verdiği şeylere zarar verebileceğini düşünememişti. Hotaru Lin toplantı sırasında herkesin ismini öğrense de odaya son anda giren kadının ismini bilmiyordu.
Haru ile doğrudan konuşmasına bakılırsa mutlaka onun tanıdığı birisi olmalıydı.
Hotaru Lin kadının sorusunu duyduktan sonra altta kalmamak için Haru'ya Emilia'yı işaret ederek "Bu kadın kim?" diye sordu. Emilia Haru'dan cevap beklerken Hotaru Lin'in sorusunu duyunca kahkaha atmaya başladı. Kahkahaları bir süre sonra kesilince "Demek beni tanımayan birileri de varmış ilginç" dedi.
Daha sonra sözlerine devam ederek "Ben Batı Panter Krallığı'nın prensesi Emilia aynı zamanda Güney İntikamcı Krallığı'nın kraliçesiyim. Yanında ki kişide benim kocam" dedi. Kocam kısmını özelikle bastırarak söylemişti. Bu durum toplantı odasında ki bazı yüzlerin buruşmasına neden olmuştu. Hotaru Lin ve Ayzu'nun yüzleri de buna dahildi. Fakat Emilia karşısında ki kadının güzelliğini fena halde kıskandığı için sivri sözlerine devam ederek "Beni tanımadığına göre herhalde bunca zamandır bir mağarada yaşıyor olmalısın tatlım" dedi.
Sesinde ki yapmacıklık açık bir şekilde hissedilebiliyordu. Haru Emilia'nın sözlerini duyduktan sonra öfkesi patlama noktasına gelmişti.
Çünkü Emilia bilmeden Hotaru Lin'in hassas noktasına parmak basmıştı. Gerçekten de bunca zamandır Hotaru Lin bir mağarada hapsedilmiş bir şekilde yaşıyordu. Haliyle bu sözleri başkasından iğrenir bir tonda duymak kendini aşağılanmış hissetmesine yol açmıştı.
Hotaru Lin kendisine bu sözleri söyleyen kadının kimliğini öğrenince hiçbir şey demeden birçok anlam ifade eden gözlerle doğrudan Haru'nun gözlerine bakmıştı. Haru bu bakışların altında ezildiğini açık bir şekilde hissetmişti. Hofus tarafından sıkılarak öldürülmeyi bu bakışlara tercih ederdi. Çünkü bu bakışların ağırlığı onun için ölmekten daha beterdi.
Hotaru Lin bakışlarını Haru'dan çekerek doğrudan Emilia'ya baktı.
Daha sonra ona "Memnun oldum. Demek küçük bir krallığın prensesi ve küçük bir kralın karısısınız. O zaman izin verinde bende kendimi tanıtayım" dedi. Hotaru Lin'in sözlerinden sonra Haru dahil herkesin yüzü açık bir şekilde buruşmuştu.
Hadi Batı Panter Krallığı'na küçük bir krallık demek neyse de Haru'ya küçük bir kral denmesi ağır koymuştu. Bu sözleri başkası söylese Haru zerre önemsemezdi. Fakat bu sözler Hotaru Lin'in dudaklarından çıkınca Haru için çok ağır gelmişti. Hotaru Lin bir eliyle Emilia'nın elini tuttu. Tanışmak için yapılan bu hareketten sonra Hotaru Lin'in bedeninden siyah bir aura yayılmaya başladı.
Bu aura Hotaru Lin'in elini geçerek Emilia'nın bedenini kapladı.
Emilia'nın eski halinden eser kalmamıştı. Korkudan bedeni taş kesmişti. Toplantı odasında ki herkes silahlarına davrandı. Fakat Haru hepsini tek bir hareketi ile engelledi. Hotaru Lin'in bedeni siyah aura ile birlikte tam bir dönüşüme uğramaya başladı.
Bu dönüşüm bittiğinde parlak sarı saçları uçlarından siyah bir duman yayılan gece kadar karanlık bir siyah renkte saçlara dönüştü. Bedeninin etrafını koyu bir karanlık kapladı. Aynı zamanda siyah renk olan gözleri aklarına kadar kıpkırmızı bir tona büründü. Haru Hotaru Lin'in bedeninden yayılan aurayı hissedince hemen önlem olarak kendi aurasının çok küçük bir bölümünü etrafa yaymaya başladı.
Kendi aurası ile Hotaru Lin'in aurasının gücünü bastırdığı için şu anda toplantı odasında ki herkes hala nefes alabiliyordu.
Haru Hotaru Lin'in kontrolsüz gücünü görünce şaşırmadan edemedi. Bu aura kendisine zarar veremeyecek kadar güçsüz olsa da odada ki birçok kişi için ölümcül bir auraydı. Hotaru Lin dönüşümünü tamamladıktan sonra değişen ve kalınlaşan sesiyle "Benim ismim Hotaru Lin fakat herkes beni Karanlığın Kraliçesi olarak çağırır" dedi. Haru dahil toplantı odasında ki herkes Hotaru Lin'in konuşmasından sonra sersemledi.
Comment Now
0 yorum