Bölüm 77 - Eve Yolculuk



Haru Hofus'un bahsettiği kadim yılan hazinesini duyduktan sonra şaşırdı. Bunun için Hofus'a "Kadim yılan hazinesi de ne?" diye sordu. Hofus Haru'ya "Kadim yılan hazinesi bu gezegende yaşam var olduğundan beridir bütün Yılan Ataları'nın güçlerini kattıkları ve sonra ki nesiller için devamını sağladıkları kutsal ve oldukça güçlü bir hazinedir" dedi. Haru Hofus'un sözlerini duyduğu anda "Peki bu hazine nerede?" diye sordu.


Hofus böyle bir soru beklediği için ilgisizce "Aslında şu anda sağ bileğinde taşıyorsun" dedi.


Haru sağ bileğine anlık bir bakış attığında orada gördüğü tek şey Hofus'un bedeni olan yılan bilekliğiydi. Hofus Haru'ya başka bir şey demeden bileğinden ayrılarak zemine indi. Daha sonra normal bir yılana dönüştü. Hotaru Lin Hofus'un dönüşümünü görünce Haru'nun arkasına geçti.


Artık yılan korkusu kalmasa da tekrar o büyüye maruz kalmayı kesinlikle istemiyordu. Hofus Hotaru Lin'in ortağının arkasına saklandığını görünce mutlu bir tıslama çıkardıktan sonra hızlıca kendi etrafında dönmeye başladı. Başlangıçta bir metrelik halka şeklinde yaptığı dönüş gittikçe dışa doğru büyümeye başladı. Öyle ki çok kısa bir süre içinde on metreye ulaşmıştı.


Hofus on metrelik halka şeklinde ki dönüşüne devam ederken formunu değiştirerek Yılan Atası formuna büründü.


Bir yandan da dönüş yaptığı halkanın boyutunu büyütmeye devam ediyordu. Halkanın boyu otuz metreye ulaşınca Hofus etrafa sarı ışıklar saçarak parlamaya başladı. Haru ve Hotaru Lin etkilenmiş bir şekilde Hofus'un dönüşünü izliyorlardı.


Halka kırk metreye ulaştığında dönüş yaptığı kumluk alanın merkezi içeriye doğru çökmeye başladı. Bir süre çöken bu kumluk merkez noktasından kısa bir süre sonra sivri bir taş parçasını çıkmaya başladı. Sanki Hofus'un dönüşü bu taş parçasını yukarı doğru çıkartıyordu. Hofus halkanın boyutunu elli metreye ulaştırdığı zaman daha fazla genişletmekten kaçınarak sabit bir hızla dönmeye devam etti.


On dakika sonra kumluk alandan elli metrelik genişliğe ve on metrelik bir yüksekliğe sahip bir çeşit yapı ortaya çıkmıştı.


Hofus en sonunda dönüşünü tamamlamıştı. Bedeninden yayılan sarı ışıklar etkisini yitirmeye başlamıştı. Hofus mutlu bir tıslama çıkardıktan sonra Haru'ya "Kadim Yılan Ataları'nın Kutsal Zehir Sunağı" demişti. Haru karşısında ki garip yapının adını Hofus'tan öğrendiği anda ne olduğunu anlamıştı.


Hofus'tan öğrendiği Yılan Ataları'nın tarihi bilgilerine göre bu sunakta bir çeşit güç birikimi yapılıyordu. Bu güç birikimi her dönemin Yılan Atası olan güçlü yılan tipi kaynak canavarlarının kendi zehir özlerinin yarısını bu sunağa feda etmesi ile yapılıyordu. Haru'nun hafıza sarayında ki tarihi bilgilere göre bu gezegende eski çağlarda büyük yıkımlara neden olan Topuz Kuyruk Viny, Yeşil Bulut Grobar, Çatal Dil Mawein'in de aralarında bulunduğu çok güçlü Yılan Ataları dahil olmak üzere gelmiş geçmiş bütün Yılan Ataları'nın zehir özlerinin birleşimi vardı.


Haru bu güç birikimi sunağında ne tip bir hazine olacağını kestiremese de yılanlarla ilgili olduğu düşünülürse büyük ihtimalle zehir tipi bir hazine vardı.


Hofus Haru ile konuşmasının ardından sunağın ortasına doğru ilerledi. Sunağın ortasında o zamana kadar dikkatini çekmeyen yaklaşık on santim boyunda olan yeşil ve mor renklerin diğer renklere göre daha baskın olduğu bir top vardı. Hofus bu topun yanına giderek bir anda onu yuttu.


Haru onun bu hareketini garipsedi. Tahminlerine göre kadim yılan hazinesinin o top olması gerekiyordu. Fakat Hofus o topu yutmuştu. Haru Hofus'un hareketlerini izlerken Hofus bazı değişimler geçirmeye başladı. Kırık olan iki dişi hızlıca yenilenmeye başladı. Üstelik yeni çıkan dişler beyaz yerine tıpkı yuttuğu gibi yeşil ve morun diğer renklere göre daha baskın olduğu bir renkteydiler.


Hofus'tan aniden yayılmaya başlayan güçlü bir öldürme arzusuna sahip olan aura ile birlikte Haru ve Hotaru Lin hareketsiz kaldı.


Haru mevcut aura gücü ile bu devasa auranın gücüne karşı savaşması mümkün değildi. Bu auranın gücü karşısında ayakta durabildiği için şanslı sayılırdı. Hofus Yılan Atası formundan normal bir yılan formuna küçüldü. Daha sonrada Haru'ya doğru ilerlemeye başladı.


Haru Hofus'un kendine doğru ölümcül bir aura ile gelmesi karşısında kesinlikle endişelenmedi. Çünkü artık ortağı olan Hofus'un ona zarar verecek bir hareket yapmayacağından emindi. Hofus Haru'nun yanına yaklaştıktan sonra yeni dişleri ile onun sol bileğini ısırdı. Haru dişlerin verdiği acı karşısında bedeni biraz kasılsa da kendini tutmayı başardı. Fakat dişlerden bedenine akan güçlü zehir ile birlikte acı içinde çığlık atmaya başladı. Bu durumu yanlış anlayan Hotaru Lin ise Hofus'a saldırmak üzereydi. Fakat Haru son anda onu engelleyerek saldırmasını engelledi.


Haru bedeninin her noktasına yayılan bu zehrin garip bir kimyası olduğunu fark etmişti.


Bedeninde ki zehrin gücü o kadar fazlaydı ki bir damlası bile bütün bedenini eritecek güçteydi. Öyle ki geriye bedeninden hiçbir iz kalmadan bu zehir onu rahatlıkla yok edebilirdi. Fakat zehrin kendi bilinci varmış gibi Haru'nun bedeninde yayılsa da ona zarar vermekten kaçınıyordu.


Haru bedenine yayılan zehri her zerresinde hissettiği sırada bir kez daha çığlık atmaya başlamıştı. Çünkü bedeninde ki zehir bütün damarlarını, kemiklerini, iç organlarını, sinirlerini ve dantianını baştan düzenliyordu. Haru'nun bütün bedeninde ki en ufak hücre bile zehrin etkisi ile değişim geçiriyordu. Haru çok acı verici bu sürece arada acı dolu çığlıklar atsa da sonuna kadar dayanmayı başarmıştı.


En sonunda bütün bedeni değişim geçirmeyi bitirmişti.


Aynı anda sol bileğinin üzerinde ki diş yaraları kapanmış ve bu yaraların üzerinde büyük bir yılan dişi dövmesi oluşmuştu. Bu dövmenin rengi tıpkı sunakta ki top ve Hofus'un dişleri gibi yeşil ve morun diğer renklere göre daha baskın olduğu bir renkteydi.


Haru bedeninde ki değişimleri incelemeye başladığı zaman oldukça şaşırdı. Çünkü sahip olduğu tüm güç potansiyeli toplu olarak artmıştı. Bedeninde ki en ufak hücre bile yeşil bir zar tarafından sarılmıştı. Bu yeşil zar bütün iç organlarının, sinirlerinin, kemiklerinin ve dantianının etrafında da vardı. Haru'nun kaynak damarları daha çok genişlemiş ve güçlenmişti. Ayrıca bu damarlar tamamen yeşil ve mor renge bürünmüştü.


Bedeninde ki değişimler sadece bundan ibaret değildi. Bedeninde ki organların ve sinirlerin aralarında ki boşlukların hepsi zehir bezleri ile dolmuştu. Öyle ki bu zehir bezleri sayesinde Haru'nun bedeni sürekli olarak zehir üretebilir ve depolayabilir hale gelmişti.


Artık hiçbir zehir Haru'nun bedenine zarar veremezdi. Çünkü bedeninde bu gezegende olan en güçlü zehri taşıyordu.


Üstelik bu zehri bedeninde üretebiliyordu. Bedeninde ki değişimler bununla sınırlı değildi. Duyuları en az üç kat daha fazla güçlenmişti. Gözlerinde ise daha farklı bir değişiklik vardı. Haru gözleri ile istediği zaman tıpkı yılanlar gibi çevresinde ki ısı yayan şeyleri görebiliyordu.


Bedeninin kas gücü aşırı miktarda artmıştı. Bu değişikliklerin arasında Haru'yu en çok sevindiren şey kuşkusuz dantianında ki değişiklikti. Haru'nun dantianı değişim geçirdikten sonra sürekli içine dolan kaynak enerjisi ile birlikte seviye atlamaya başlamıştı. Haru hemen meditasyon pozisyonuna geçerek bedeninde ki enerjiyi kararlı hale getirmeye başladı.


Fakat seviye atlamaya devam ediyordu. Bir şeyin özü o şeyin gücünün çok büyük bir kısmını içinde taşırdı.


Bunun için bu kadar değerliydiler. Haru'nun bedeninde ki zehrin tarih boyunca gelmiş geçmiş bütün Yılan Ataları'nın güç özlerinin yarısı ile desteklendiği düşünülürse içinde ki enerji boyutu basitçe tahmin edilemez kadar büyük bir boyuttaydı.


Sıradan bir gücün Haru'nun gelişmiş insan bedenini değiştirmeyi bırak etki etmeye bile imkânı yoktu. Haru bütün bunları bildiği için bedeninde ki gücün ne kadar önemli bir şey olduğunu anlıyordu. Anlaşılan bu hazineye boşuna kadim yılan hazinesi denmiyordu. Haru meditasyon yaparak bedeninde ki enerjiyi kararlı bir hale getirmeye çalışırken Hofus ise düşüncelere dalmıştı.


Gözlerinin önünde ki ortağı basitçe onun düşüncelerinin ötesine geçmişti.


Kadim yılan hazinesi çok güçlü olsa da bunca zamandır ne bir Yılan Atası tarafından ne de başka bir şey tarafından kullanılamamıştı. Bu hazineyi kullanmayı deneyenlerin bedenleri geriye bir iz bırakmadan yok olmuştu.


Çünkü herhangi bir canlının bedeninin ve ruhunun taşıyamayacağı kadar büyük bir gücü bu hazine içinde barındırıyordu. Bunun için bu hazine yılanların kutsal saydığı fakat kullanamadığı bir şeydi. Hofus yeni ortağının sahip olduğu ruh gücünü gördükten sonra bu hazineyi kullanabileceğini düşünmüştü. Aslında sonuç hala net değildi. Yeni ortağı kadim yılan hazinesinin gücünü kaldıramadığı için yok olabilirdi.


Fakat Hofus bunu önemsemiyordu. Çünkü eğer yok olursa onunla ortak olmak için yeterli olmadığı anlamına gelirdi.


Haru meditasyondayken Hotaru Lin onu endişeli gözlerle izliyordu. Bir yandan da arada düşmanca bakışlarla Hofus'a bakmayı ihmal etmiyordu. Haru'nun dantianında ki güç artmaya devam ettikçe durum daha değişik bir boyut almaya başlamıştı.


Çünkü başlangıçta güçlendiği için sevinen Haru şimdi korkmaya başlamıştı. Bedeni bu şekilde güçlenmeye devam ederse bir müddet sonra sınıra ulaşacağı için içinde ki güç tarafından yok olurdu. Haru insan bedenin sınırına kadar güçlenmesini sağladı. Artık bedeni daha fazla gücü kaldıramadığı zaman Haru hemen Tmyrin Ejderi formuna geçti. Hofus yeni ortağının savaş formunu görünce biraz geriye çekildi.


Tmyrin Ejderi formu bedeninde ki enerji artışı ile birlikte hızlıca yenilenerek güçlenmeye başladı.


Bedenini saran yeşil pullar iki katmanlı olmuştu. Zehirli kuyruğu yarım metre kadar uzamıştı. Tmyrin Ejderi formunda ki görüşü aşırı artmış ve bir çeşit iç değişiklik geçirmeye başlamıştı. Tmyrin Ejderi'nin ses telleri geçirdikleri değişimden sonra çok farklı bir hale gelmişti.


Haru Tmyrin Ejderi formunun güçlenme sınırına ulaştığını anladığında hemen Kadim Azarath Savaş Formu'na bürünmüştü. Eğer bedeninde ki enerji bu formun gücünü de aşarsa o zaman kesinlikle yok olurdu. Haru'nun Tmyrin Ejderi formu ses tellerinde ki değişimden sonra bir çeşit sonar özelliği kazanmıştı. Artık Tmyrin Ejderi ses dalgalarını kullanarak saldırı yapabilir ve çevresinde ki her şeyi tespit edebilirdi.


Kadim Azarath Savaş Formu ortaya çıktığı anda Haru bedeninde ki bütün enerjinin çekildiğini hissetti.


Dantianında ki bütün enerji yok olmuştu. Haru neler olduğunu anlayamadığı sırada kafasında Kadim Azarath'ın sesini duydu. Kadim Azarath'ın sesini Haru'nun ortağı olan Hofus'ta duymuştu. Hofus kafasının içinde duyduğu sesin gücü ve korkutuculuğu karşısında direk başını yere eğmişti.


Kadim Azarath Haru'nun bedeninde ki fazlalık enerjiyi çok kısa bir süre için yok ettikten sonra hayal kırıklığı ile dolu olan bir sesle "Sen buna enerji mi diyorsun? Sence bu kadarcık bir enerji benim en düşük gücümü temsil eden basit bir formu bile doyurmaya yeter mi? Anlaşılan beni fazla küçümsüyorsun?" dedi. Haru biraz önce hissettiği enerjinin baskısı karşısında neredeyse zerresine kadar yok olmanın sınırındaydı.


Fakat bu enerji Kadim Azarath tarafından çok küçük ve yetersiz olarak nitelendirilmişti.


Haru Kadim Azarath'ın gücü karşısında etkilenmeden edemedi. Sahip olduğu Kadim Azarath Savaş Formu'nda en ufak bir değişiklik olmamıştı. Hofus yeni ortağının bu kadar büyük bir güce hükmedebileceğini düşünmediği için büyük bir şaşkınlık yaşıyordu.


Çünkü biraz önce kafasının içinde duyduğu ses açıkça bu gezegende ki her şeyi aşıyordu. Hofus ortağının kadim yılan hazinesi tarafından yok edilebileceğini düşündüğü için ne kadar büyük bir yanılgı içine girdiğini yeni anlıyordu. Yeni ortağı açıkça hükmettiği güç ile bu gezegeni kolayca yok edebilirdi. Hofus yeni ortağının gücünü takdir etmişti. Hala kibirli bir yapıya sahip olsa da aynı zamanda akıllıydı.


Hiçbir zaman ortağı kadar güçlü olamayacağının farkındaydı. Bunun için ona karşı kibirli olmak aptallıktan başka bir şey değildi.


Hofus kalbinde yenilgiyi tamamen kabullenmişti. Artık kendini tamamen ortağına adayacaktı. Haru tekrar insan formuna dönerek olduğu yerde meditasyon yaparak gücünü ölçmeye başladı. Sahip olduğu güç potansiyelinin ne olduğunu bilmek istiyordu.


Fark ettiği ilk değişiklik bedeninde ki zehirlerin güç özlerinin birleşmiş auraları sayesinde şu anda sahip olduğu auranın az bir zahmetle karşısında ki insanları öldürebilecek kadar güçlü bir hale gelmesiydi. İkinci değişiklik ise sahip olduğu bütün gücün bu gezegende ki güç sınırlarını aştığıydı. Haru net olarak emin olamasa da şu anda Ko güç sistemine göre A seviyeye ulaştığına emindi.


Ko'lar için A güç seviyesi normal olarak kabul edilirdi. Birçok Ko genelde A ve N güç seviyesine sahip olurlardı. A seviyeli bir Ko bir galaksiyi yönetebilirdi. Haru şu anda bu gezegende ki herkesin güç sınırını aşmış durumdaydı.


Buna rağmen tek başına bütün gezegene kafa tutamazdı. Fakat bu yeni güçleri sayesinde ordusu ile birlikte bütün gezegeni ele geçirebilirdi.


Artık namanların cılız gücü önünde bir engel olmaktan çok uzaktı. Çünkü şu an ki gücü ile Haru sadece Wulkar'ın kılıç ruhunu yeni ve güçlü aurası ile aktif ederek beş namanı aynı anda öldürebileceğinden emindi. Hatta savaşa kendisi de dahil olursa namanlardan geriye bir şey kalmazdı. Haru insan bedeninin kaldıramayacağı kadar büyük bir güce sahip olmuştu. Bu gücü ona sağlayan şeyse Kadim Azarath'ın kendisiydi.


Yoksa bu gücü tek başına insan bedeni ile taşıması mümkün olmazdı. Basitçe gücün fazlalığı ile birlikte yok olup giderdi.


Bunun için bu gezegende insanların sahip olabilecekleri en yüksek güçlerin belli bir sınırı vardı. Haru bedeninde ki güce ve değişikliklere iyice hâkim olduktan sonra meditasyon durumundan çıktı. Hotaru Lin endişeli gözlerle Haru'ya bakıyordu.


Çünkü biraz önce olan şeyleri anlayamamıştı. Önce Haru ortağı tarafından ısırılmış daha sonrada garip bir şekilde güçlenmişti. Fakat asıl sorun çok fazla güçlenmesiydi. Haru önünde sürekli değişim geçirmiş ve farklı formlara bürünmüştü. Haru'nun bedeninden meditasyon sırasında bir anlığına da olsa çok güçlü bir aura sızmıştı. Öyle ki bu aura Hotaru Lin'in neredeyse bayılmasını sağlayacak kadar güçlüydü.


Haru Hotaru Lin'in biraz önce yaşanan olaylar yüzünden merak içinde olduğunu bilse de ona yolda açıklamaya yapmayı düşünüyordu.


Artık tek amacı bir an önce Yüz Bin Diken Kanyonu'ndan ayrılmaktı. İlk önce kanyonun üçüncü katına giderek Hinu'nun yanına ulaşacaktı. Daha sonra onlarla birlikte Güney İntikamcı Krallığı'na geri dönecekti. Artık bütün gezegeni ele geçirmesinin vakti gelmişti.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum