Bölüm 76 - Kadim Yılan Hazinesi



Haru Hotaru Lin ile ilgilendikten sonra neler yapacağını düşünmeye başladı. Hotaru Lin hala baygın durumda olduğu için Haru onun kendine gelmesini bekliyordu. Şimdilik yeni ortağı Hofus'tan kimseye bahsetmeyi düşünmüyordu. Hofus'un gücünü ilk elden deneyimleyen birisi olarak onun neler yapabileceğini gayet iyi biliyordu. Böyle potansiyel bir gücün Haru'nun elinde olduğu belli olursa üzerine daha çok dikkat çekerdi.


Bunun için zamanı gelene kadar Hofus'u kullanmayacaktı. Hotaru Lin yarım saatlik bir sürenin sonunda yavaş yavaş gücünü toplamaya başladı.


Bunda kuşkusuz Haru'nun o baygınken yutmasına yardımcı olduğu enerji kristalinin de büyük bir etkisi vardı. Haru Hotaru Lin'in kendine geldiğini görünce boyutsal yüzüğünden çıkardığı malzemeler ile ikisine yetecek kadar yemek hazırlamaya başladı.


Hotaru Lin'in aklında birçok soru olsa da dalgın gözlerle Haru'yu izlemeye odaklandığı için aklını toparlayarak bu soruları şu an için dile getiremiyordu. Haru yemeği hazırladığı zaman Hotaru Lin ile birlikte bir güzel karnını doyurdu. Bu gezegende yaşadığı süre boyunca birçok zorlayıcı savaş yapsa da Hofus ile yaptıkları son savaş hiç kuşkusuz aralarında en zorlayıcı olanlarından biriydi.


Haru yemekten sonra Hotaru Lin'e baygın olduğu sırada Hofus ile başından geçen olayları anlattı.


Bunun üzerine Hotaru Lin Haru'nun sağ bileğinde ki parlak sarı renkte bilekliğe bakmaya başladı. Bileklik sarmal şeklinde Haru'nun bileğini dirseğine yakın bir mesafeye kadar sarıyordu. Bu sarmal şekil dikkat çekici bir biçimde yılana benziyordu.


Öyle ki Haru'nun bileğine yakın olan tarafta içe dönük şekilde bir yılan başı bile vardı. Hotaru Lin bilekliğe bakarken sanki bileklik bunu hissetmiş gibiydi. Çünkü Haru'nun bileğinde o zamana kadar hareketsiz olan bilekliğin ucunda ki yılan başı hareket ederek parlak sarı gözleriyle bakışlarını Hotaru Lin'e kilitlemişti. Hotaru Lin daha önce böyle bir şey görmediği için neredeyse korkudan çığlık atacaktı.


Haru onun korku dolu surat ifadesini görünce kendini gülmemek için kasmaya başlamıştı.


Şu anda Hotaru Lin tüm güzelliği ile birlikte çatık kaşları ve sanki mümkünmüş gibi bir ton daha açılan beyaz teni ile oldukça ilgi çekici görünüyordu. Haru onun komik yüz ifadesine daha fazla katlanamadığı için kendini tutamayarak gülmeye başladı.


Haru Hofus ile aralarında oluşan Ruh Bağı sayesinde Hofus'un tüm özelliklerini biliyordu. Buna bir eşya görünümüne kavuştuğunda yapabilecekleri de dahildi. Hofus'un dönüşebildiği üç form vardı. Bunlardan ilki tıpkı şimdi olduğu gibi eşya formuydu. İkincisi normal bir yılan formuydu. Üçüncüsü ve en güçlü formuysa Yılan Atası formuydu. Hofus Yılan Atası formunda tıpkı Haru'yla savaştığı gibi devasa bir hale geliyordu.


Hotaru Lin kendisine gülen Haru'yu fark edince korku dolu yüz ifadesi bu sefer yerini sinirli bir ifadeye bıraktı.


Hotaru Lin yaptığı basit bir büyü ile Haru'nun altında ki kumdan zeminde bir delik açılmasını sağladı. Yere oturduğu için buna hazırlıksız yakalanan Haru kumdan zeminin içine yarı yarıya gömüldü. Fakat elleri hala serbestti.


Hofus Haru ile aralarında ki Ruh Bağı yüzünden aynı bilince erişme şansına sahipti. Yani bunun anlamı tıpkı Kadim Azarath gibi istediği zaman Haru ile konuşabilirdi. Hofus ortağı Haru ile Hotaru Lin arasında olanları görünce rahatsız bir şekilde sarılı olduğu Haru'nun bileğinde kıpırdandı. Haru'nun ortağı da olsa sonuçta o bir Yılan Atası'ydı. Başka birisi tarafından sindirilmeyi hoş karşılaması mümkün değildi.


Bunun için Haru'ya "İzin ver onu biraz korkutayım" dedi. Haru Hofus'un sesini kafasının içinde duyunca bir an için şaşırsa da kendini toparladı.


Ardından Hofus'a "Tamam fakat ona kesinlikle zarar vermeyeceksin ayrıca normal bir yılan olsan yeterli Yılan Atası formuna geçmene gerek yok" dedi. Hofus ise Haru'ya "Onu korkutmak için normal yılan formu bana yeterde artar bile sadece ortağını izle" dedi.


Haru Hofus'un kibirli konuşmasını duyunca gülümsemeden edemedi. Sonuçta konu kibir olunca onunla yarışabilecek şeylerin sayısı çok azdı. Bir Ko'nun kendi bedenini ve evrenleri aşan büyük bir kibri vardı. Haru insani yanı sayesinde o kibri baskı altına almayı başarsa da öfkelendiği anlarda o kibir kesinlikle ortaya çıkıyordu. Hofus sarı bileklik şeklinde ki formu ile Haru'nun bileğinden sürünerek ayrıldı.


Hotaru Lin o zamana kadar Haru'ya kendisi ile alay ettiği için gerekli karşılığı verdiğini düşünüyordu.


Fakat Haru'nun bileğinden ayrılıp üç metre boyunda bir yılana dönüşen Hofus'u görünce bu düşüncesi anında yok oldu. Hofus parlak sarı gözleri ile kibirli bir şekilde Hotaru Lin'e bakıyordu. Şu an ki formu Yılan Atası formu ile boy ölçüşemezdi.


Yine de Hofus yeni ortağı ile yaptıkları ruh bağından sonra kazandığı yeni gücünü göstermek istiyordu. Yeni ortağı kendisi hakkında ki bütün bilgileri bilse de Ruh Bağı'ndan sonra oluşan bu gücünü bilmiyordu. Klasik bir Ruh Bağı'nda ortaklık kuran iki canlı arasında ruh paylaşımı olurdu. Bu ruh paylaşımı sonucu genelde insanlar bazı güçler kazanırlardı. Bunun nedeni Ruh Bağı yaptıkları kaynak canavarlarının sahip olduğu ruhların kendi ruhlarından daha güçlü olmasıydı. Fakat Hofus ve Haru arasında yapılan Ruh Bağı'nda güç kazanan taraf Hofus olmuştu.


Bunun nedeni Haru'nun ruhunun Hofus'un Yılan Atası ruhundan daha güçlü olmasıydı.


Haru'nun Ko ruhu bile tek başına Hofus'un ruhundan güçlüydü. Buna birde Haru'nun ruhuna bağlı olan Kadim Azarath'ın gücü eklenince Hofus'un ruhu Haru'nun ruhunun gücü karşısında açıkça ezilecek hale gelmişti. Yeni ortağının ruhundan daha zayıf bir ruha sahip olduğu için yeni bir güç kazanmıştı.


Hofus kendini diğer canlılardan üstün görmeye alışıktı. Sonuçta o bir Yılan Atası'ydı. Yılanların sahip olduğu kibir ve kendi gücü bileşince kendini bu gezegende ki en güçlü canlılardan birisi olarak görüyordu. Fakat yeni ortağı Haru'nun ruhunun gücü ile karşılaştıktan sonra ona göre bir böcek kadar güçsüz bir ruha sahip olduğunu anlamıştı. Bu durum kendisini sorgulamasına yol açmıştı.


Hala kendini güçlü görse de kibri ve gururu büyük bir darbe almıştı. Yeni ortağı ile yaptıkları Ruh Bağı'ndan sonra kazandığı yeni gücü ile ona güç gösterisi yapmak ve onunla ortak olabilecek kadar güçlü olduğunu göstermekti. Bunun için bir fırsat kolluyordu.


Neyse ki fazla beklemesine gerek kalmadan beklediği fırsat ayağına gelmişti.


Hofus karşısında ki kadının ortağı için çok önemli olduğunu biliyordu. Sonuçta ruhunda ortağının ruhunun bir parçasını taşıyordu. Tıpkı Haru'nun onun hakkında ki her şeyi bilmesi gibi Hofus'ta Haru hakkında ki her şeyi biliyordu.


Haliyle onun değer verdiği birisine zarar vermesi söz konusu bile olamazdı. Neyse ki yeni yeteneği ile bunu yapmasına gerek kalmayacaktı. Hofus rakibini etkisiz hale getirmenin tek yolunun güç kullanarak olmadığını biliyordu. Bugün o yollardan birisini kullanacaktı. Hofus'un Haru ile Ruh Bağı yaptıktan sonra kazandığı gücün ismi Korku Yönlendirme'ydi.


Korku Yönlendirme rakibin korkularının değişmesini sağlıyordu. Çok basit gibi görünen bu güç aslında çok etkiliydi. Rakibi herhangi bir şeyden korktuktan sonra Hofus'un onun korkularını yönlendirmesi çocuk oyuncağıydı.


Ölmekten korkan birisine Korku Yönlendirme kullanarak ölüm korkusu ile aynı boyutta olan farklı bir korku ekleyebilirdi.


Kendisinin bir yılan olduğunu düşününce rakibin korkularını değiştirerek bütün korkularını yılan korkusu yapmak karşısında güçsüz düşmesini hatta çok fazla korktuğu şey varsa korkudan titremesini bile sağlardı. Hofus bedenini yukarı kaldırarak başını yerden yükseltmiş ve gözlerini Hotaru Lin'e dikmişti. O zamana kadar sarı ve parlak olan gözleri dipsiz bir karanlık rengine bürünmüştü.


Bu karanlığın ortasında kırmızı gözler çıkmıştı. Hofus rakibine Korku Yönlendirme kullanarak baktığı anda onun gözlerine bakanları etkiliyordu.


Hotaru Lin Hofus'un gözlerine baktığı için şu anda Korku Yönlendirme'nin etkisi altına girmişti. Hofus Korku Yönlendirme ile Hotaru Lin'in korkularını tespit etti. Hotaru Lin'in önemli sayılabilecek iki büyük korkusu vardı.


Bunlardan birisi hapsedilmek diğeri ise Haru'yu kaybetmekti. Hofus bu iki korkuyu Korku Yönlendirme ile birleştirerek yılan korkusuna çevirdi. Korku Yönlendirme'yi kullanmayı bıraktığı anda Hotaru Lin çığlık atarak kaçmaya başlamıştı. Haru önünde yaşananları sıkıştığı yerden şaşkın gözlerle izlemişti. Hofus'un her şeyini ve gücünü bilse de böyle bir şey yapabildiğini bilmiyordu.


Hotaru Lin bir büyücü olduğu için bedenin bir büyüden etkilendiğini anlıyordu.


Büyünün şeklini ve türevini bilmese de bunun bir büyü olmadığından emindi. Bir anda yılanlardan aşırı derece korkmaya başlamıştı. Öyle ki yüksek bir irade gücüne sahip olsa da korkusuna karşı gelemeyerek Hofus'tan uzaklaşmak için çığlık atarak kaçmaya başlamıştı.


Hofus bu sırada Haru'nun bileğine dönmüş ve ona yaptığı şeyin ne olduğunu anlatmıştı. Haru Hofus'un Ruh Bağ'ı sırasında yeni bir güç kazandığını duyunca şaşırmadan edemedi. Çünkü böyle bir şeyi ilk kez duyuyordu. Fakat aklında ki bazı şeyler anlam kazanmaya başlamıştı. Kadim Azarath tarafından kendisine gösterilen diğer gerçeklikte Wulkar kendi kendine hareket ederek hem Haru'yu koruyor hem de hava namanını öldürüyordu. O zaman anlam veremediği bu olay kuşkusuz Wulkar ile aralarında ki Ruh Bağı yüzündendi.


Wulkar cansız olduğu için bir bilince sahip olmasa da Ruh Bağı sayesinde oldukça güçlü bir kılıç ruhuna sahipti.


Bu ruh sayesinde gücünü yenileyebiliyordu. Haru'nun ruhu Wulkar'ın sahip olduğu kılıç ruhundan daha güçlü olduğu için Wulkar'ında bir güç kazanmış olması gerekiyordu. Yaşananlara bakılırsa Wulkar'ın kazandığı güç patlayıcı bir güçtü.


O zaman Kadim Azarath tarafından ona gösterilen gerçeklikte öldüğü sırada Wulkar'ın kılıç ruhu ile bir bağ kurmuş olmalıydı. Bunun sonucunda Wulkar'ın kılıç ruhu aktif hale gelmişti. Haliyle ortaya çıkan patlayıcı güç hava namanını yok etmişti. Haru bu gücü kullanmayı öğrenebilirse bütün namanları öldürebilirdi. Hemen sıkıştığı delikten kurtularak boyutsal yüzüğünden Wulkar'ı çıkardı.


Wulkar aktif hale geldikten sonra tüm ihtişamı ile elinde duruyordu.


Yeni ortağı Hofus sayesinde eğer başarılı olabilirse krallığına ve birliğine geri dönebilecek gücü fazlasıyla elde etmiş olacaktı. Haru Kadim Azarath tarafından ona gösterilen diğer gerçeklikte yaşadıklarını hatırlamaya başladı. Ölürken hissettiği şey daha çok öfkeydi.


Fakat öfkenin tek başına yeterli olması mümkün değildi. Çünkü Haru birçok kez öfkelenmişti. Bu durumda Wulkar'ın kılıç ruhunu tetikleyecek başka bir şey olmalıydı. Kısacası bir şekilde Wulkar'ın kılıç ruhuna ulaşmalıydı. Haru neyi denerse denesin ne yaparsa yapsın başarısız oldu. Hotaru Lin Hofus'un büyüsünün etkisinden kurtulduktan sonra Haru'nun yanına kızgın bir şekilde geri dönmüştü.


Fakat Haru'nun büyük bir dikkatle kılıcı ile uğraştığını görünce onu rahatsız etmeden izlemeye başlamıştı.


Haru'yla geçirdikleri zamandan sonra onun bu yüz ifadesini sadece birkaç kez görmüştü. Haru'nun şu an ki yüz ifadesi ya büyük bir tehlikedeyse ya da büyük bir sorunla karşı karşıyaysa ortaya çıkardı. Hotaru Lin artık onu yavaş yavaş tanımaya başlamıştı.


Hala Haru'ya ve Hofus'a öfkeli olsa da bu öfkesini arka plana atarak merakla Haru'yu izliyordu. Elinde ki kılıç ile garip hareketler yapan Haru'yu görünce Hotaru Lin kendini gülmemek için tutmaya başlamıştı. Haru kılıcını garip şekillerde sallıyor veya yere atıyordu. Bazen kendisi yere yatarak yuvarlanıyor bir gözü ile de kılıcına bakıyordu. Kılıcının bir şey yapmasını beklediği açıktı.


Hotaru Lin önünde ki bu komik manzaraya daha fazla dayanamadığı için kahkaha atarak gülmeye başladı.


Çünkü Haru Wulkar'ı kılıç ruhunu uyandırmayı başaramadığı için öfkeyle yere atmıştı. Fakat o sırada arkasında birinin varlığını hissettiği için telaşla geriye dönmüştü. Wulkar'a ve kılıç ruhuna o kadar odaklanmıştı ki dış dünya ile iletişimi kesilmişti.


Haliyle Hotaru Lin'in varlığını ve nerede olduğu gibi detayları aklının gerilerine atmıştı. Bütün amacı Wulkar'ın kılıç ruhunu uyandırmanın bir yolunu bulmaktı. Fakat Haru aniden arkasını dönünce dikkatsiz olduğu için Wulkar'ın üzerine basmıştı. Kum zeminin kolay dağılan yapısı da bu denkleme eklenince sonuç Haru'nun yüz üstü yere düşmesi olmuştu. Zaten tam o anda Hotaru Lin gülmeye başlamıştı.


Haru öfkeli bir şekilde hızlıca ayağa kalkmış ve Hotaru Lin'e bakmıştı.


Başarısızlık hissinin verdiği sinirle alay edilmenin verdiği öfke birleşince sonuç Hotaru Lin'e odaklanan bir çift kızgın göz olmuştu. Haru tam o anda Hotaru Lin'e odaklanan bakışları ile birlikte bir gerçeğin farkına varmıştı.


Wulkar'ın kılıç ruhunu uyandırmak için Haru'nun yapmadığı bir şey vardı. O da basitçe Wulkar'ın kılıç ruhuna odaklanmaktı. Fakat bu odaklanmayı aurası ile yapması gerekiyordu. Bu fikrin Hotaru Lin sayesinde aklına geldiğini düşünen Haru fikrin sonucundan emin olamasa da aniden mutlu olmuştu. Çünkü Hotaru Lin sayesinde karşılaştığı sorun çözüme kavuşmuştu.


Haru hemen yerde ki Wulkar'ı eline alarak aurasını etrafa yaymaya başladı. Daha sonra etrafa yaydığı aurasını tıpkı diğer gerçeklikte olduğu gibi Wulkar'a yönlendirdi. Bu sefer Wulkar'ın içinde ki kırmızı yıldırımlara odaklanmak yerine doğrudan Wulkar'a odaklanmıştı.


Çok geçmeden hafif bir beyaz ışık saçarak Wulkar Haru'nun ellerinden ayrılarak biraz yükseldikten sonra havada durmaya başlamıştı.


Haru ruhunda Wulkar'ın kılıç ruhu ile kurulan bağı hissettiği anda başarılı olduğunu anladı. Wulkar'ın kılıç ruhunun tam gücünü bilmese de ona çok büyük bir güç katacağı kesindi. Zaten Wulkar'ın kılıç ruhu ortaya çıktıktan sonra ondan etrafa yayılan ölümcül aura bunun göstergesiydi. Wulkar'ın kılıç ruhunun sahip olduğu ölümcül aura Haru'nun eski aurasından bile en az üç kat daha güçlüydü.


Haru aurası ile Wulkar'a odaklanmayı bıraktığı anda Wulkar'ın uyanan kılıç ruhu kapandı. Bunun sonucunda Wulkar yere düşerek tok bir ses çıkardı. Haru Wulkar'ı yerden alıp boyutsal yüzüğünün içine koyduktan sonra Hotaru Lin'in yanına giderek ona sıkıca sarıldı.


Haru'nun ona sarılmasıyla kısa süreli bir şaşkınlık geçiren ve yanakları hafifçe kızaran Hotaru Lin ne yapacağını şaşırmıştı.


Hotaru Lin yarım yamalak Haru'ya sarıldığı sırada Haru'nun kendisine "Yanımda olduğun için teşekkür ederim" dediğini duydu. Haru'nun sözleriyle birlikte Hotaru Lin'in arka planda ki öfkesi çoktan yok olmuş ve yerini tarifsiz bir mutluluk hissi almıştı.


Haru Hotaru Lin'den ayrılarak "Artık eve dönebiliriz" dedi. Hotaru Lin bunun üzerine ona "Ev?" dedi. Haru Hotaru Lin'e "Artık krallığıma ve birliğime dönmemi engelleyen bir şey kalmadı. Bunun için evime geri dönebilirim ve sende benimle geliyorsun" dedi. Hotaru Lin Haru'nun sözlerinden dolayı derin bir mutluluk duysa da ona sataşmadan edemeyeceği için Haru'ya "Neden seninle geliyor muşum?" dedi.


Haru ise yüzünce alaycı bir gülümseme ile Hotaru Lin'e baktıktan sonra "Çünkü ben öyle istiyorum. Unuttun mu? Ben bir kralım" dedi.


Hotaru Lin'in Haru'nun sözlerine verecek bir cevabı yoktu. Bunun için başını kabullenir bir edayla hafifçe eğdi. Haru tam Yüz Bin Diken Kanyonu'nun dibinden ayrılmaya hazırlandığı sırada Hofus'un "Kadim yılan hazinesini almadan mı gideceksin?" diyen sesini duydu.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum