Haru ve Hotaru Lin devasa odaya girdikten sonra ilerlemeye başladılar. Bir süre sonra Hotaru Lin odada ki karanlığı tek bir noktaya toplamayı sağlayan bir büyü yaptı. Karanlık tipi büyü yapan güçlü bir büyücü için böyle bir büyüyü yapmak çocuk oyuncağıydı. Odada ki karanlığın azalması ile birlikte görüşleri biraz daha artmıştı. Bir süre odanın içinde yürüdükten sonra nihayet sonuna ulaştılar.
Haru bu odada tehlikeli bir canavarla karşılaşmayı beklese de hiçbir tehlike ile karşılaşmamıştı.
Bu durumdan şüphelenen Haru aurasını bütün odaya yaymaya başladı. Fakat aurası odanın her tarafına erişemiyordu. Aurasının kapasitesinin farkında olan Haru odanın ne kadar büyük olabileceğini tahmin bile edemiyordu. Bütün yerlerini gezmeleri bile mümkün değildi.
Bunun için ileri doğru gidiyorlardı. Tüm bu süreç boyunca Haru Hotaru Lin'in elini tutmaya devam etmişti. Odanın sonuna ulaştıklarından karşılarına tekrar bir tünel çıktı. Bu tüneli çok şüpheli bulan Haru bütün aurasını tünelin girişine yaymaya başladı. Tam tahmin ettiği gibi tünelin girişinde tuzak vardı. Aurası yüzünden aktif hale gelen tuzakla birlikte tünelin iki yanından fırlayan oklar boş duvarlara çarparak yere düştüler. Haru bunun bir son olmayabileceğini düşünüyordu. Tam tahmin ettiği gibi tünelin girişi bir anda çökmeye başladı.
Haru Hotaru Lin'in az farkla geriye çekerek kurtarmayı başardı.
Arkalarından gelen sese bakılırsa bu odaya girdikleri mağaraya bağlı olan tünelin girişi de yıkılmıştı. Haru odaya hapis kaldıklarını anladı. Tünellerin girişleri yıkıldıktan sonra odanın zemininde ki on metrelik yuvarlak halka yukarıya doğru yükselmeye başları.
Yaklaşık elli metre yükseldikten sonra aniden durdu. Odanın ortasında yuvarlak bir platform oluşmuştu. Bu platformun üzerinde de bir şey vardı. Fakat ne olduğu belli olmuyordu. Haru şüpheyle yuvarlak platforma baktığı sırada aniden "Tak" diye bir ses duydu. Ses sanki odanın duvarlarından geliyordu. Boş olan odanın içinde tak sesi her yere yayılmıştı. Çok geçmeden Haru "Fısss" sesi duymaya başladı.
Odanın duvarlarından gelen ses yüzünden Haru çevresinde ki duvarları incelemeye başladı.
O sırada daha önce orada olmayan bir şey fark etti. Bu şey kumdu. Anlaşılan odanın içine her yönden kum dolmaya başlamıştı. Haru odanın ortasında ki yuvarlak platformu şüpheli bulsa da denize düşen yılana sarılır hesabı hemen yanında ki Hotaru Lin ile birlikte oraya doğru koştu.
Haru'nun yardımıyla Hotaru Lin yuvarlak platforma çıkmayı başarmıştı. Neyse ki platformun etrafında tepeye ulaşmalarını sağlayacak merdivenler vardı. Haru yuvarlak platformun ortasına doğru ilerlediği zaman metal bir çubuk ve yerde ki oyuntuları fark etti. Bu metal çubuk yerde ki oyuntuların içinde her tarafa gidiyordu. Oyuntuların sonunda ise hepsi sarı renkli sekiz tane halka vardı. Anlaşılan doğru sırayla bu metal çubuğu oyuntuları kullanarak sarı halkalara sokması gerekiyordu.
Haru yanlış yaparsa ne tür bir sonucu olacağını bilmiyordu. Fakat kumla dolan bu odada ölmeye niyeti yoktu.
Üstelik yanında Hotaru Lin'de vardı. Haru hafıza sarayı ve analiz yeteneği ile yuvarlak platformun üzerinde ki bulmacayı analiz etmeye başladı. Birçok farklı şekilde analiz etse de bulmacanın sadece bir kısmını çözebilmişti.
Oyuntuların sırası ve sarı halkaların büyüklüğü ona belli bir noktaya kadar çözüm sağlamıştı. Haru metal çubuğu oyuntuların içinde yönlendirerek çözdüğü şekilde sarı halkaların içine geçirmeye başladı. Beş halkaya kadar doğru bir şekilde geçirmeyi başarmıştı. Geriye sırasını tahmin etmesi gereken üç halka kalmıştı. Bu üç halkayı deneme yanılma yoluyla doğru sıraya sokacaktı.
Bu durumda en fazla dokuz denemede başarılı olacağını düşünüyordu. Fakat bir yanlış yaparsa neler olabileceğinden emin değildi.
Altıncı bir halkaya metal çubuğu götürdü. Fakat diğer halkalar gibi son halkanın etrafında sarı bir ışık çıkmamıştı. Haru aniden sürekli devam eden "Fısss" sesine eklenen tıslama sesleri duydu. Odanın zeminine elli metre yükseklikten bakmaya başladı.
Yaptığı hata ile birlikte odaya kumun haricinde yüzlerce sarı kırmızı çöl yılanı dolmaya başlamıştı. Haru artan tehlike ile birlikte iyice tedirgin olmuştu. Hata yaptıkça odanın içinde ki bir tuzağı devreye sokuyordu. Haru hemen merdivenleri inerek odanın zeminine ulaştı. Kanyona girmeden önce tüccarlardan aldığı malzemelerle merdivenin girişine bütün bir ateş yaktı. Aynı zamanda yukarıya doğru ateşlenmeye hazır dört tane daha düzenek kurdu. Her birinin arasında on metre mesafe vardı. Kum odayı doldurdukça yılanlar yukarı doğru yükselmeye başlayacaktı.
O zaman merdivenin girişine yaktı ateş hiçbir işe yaramayacaktı.
Yılanlar merdivenleri kullanarak onlara ulaşırsa odadan çıkacak zamanı bulmaları mümkün değildi. Çünkü sayıları savaşamayacak kadar fazlaydı. Haru Hotaru Lin'i yuvarlak platformun dışından odanın içinde yükselmeye başlayan kumu gözlemesi için görevlendirdi.
Daha sonrada ilk beş sarı halkayı metal çubuk ile tekrar aktif hale getirdi. Tuzağı devreye sokan hatalı halkayı eledikten sonra geriye kalan iki halkadan sağ tarafta ki halkayı seçti. Metal çubukla oyuntuları kullanarak sağ tarafta ki halkayı aktif hale getirdi. Halka sarı ışıklar saçmaya başladı. Haru altı halkayı doğru sırada aktif hale getirse de önünde iki halka kalmıştı.
Bu sırada Hotaru Lin onu uyarmıştı. Haru hemen yuvarlak platformun merdivenlerini kullanarak zemine doğru koştu. Hazırladığı ikinci ve üçüncü düzenekleri ateşledi. Bu sayede kum otuz metreye ulaşana kadar rahat olacaklardı.
Tekrar yuvarlak platformun zeminine çıktı. Önünde iki halka kalmıştı. Haru bir kez daha sağ tarafta ki halkayı seçti.
Metal çubukla sağ tarafta ki halkayı oyuntuları kullanarak aktif hale getirdi. Fakat yanlış halkayı seçtiği için bir tuzak daha devreye girdi. Odaya dolan kum ve yılanlar sadece duvarlardan geliyorlardı. Fakat aniden yuvarlak oyuntunun tavanı dışında ki tavandan da gelmeye başladılar. Yuvarlak platforma her yönden iki metre mesafeli olarak odanın her yerine kum ve yılan yağıyordu.
Hızla artan kum ve yılanlar yüzünden odanın içinde ki kum çoktan otuz metreyi geçmişti.
Haru platformun merdivenlerine koşarak kırk ve kırk beşinci metrede duran düzenekleri ateşledi. Artık platformun üzerinde ki bulmacanın çözümünü bilse de zaman konusunda oldukça sıkıntılıydı. Ateşleri yaktıktan sonra platformun zemininde ki bulmanın yanına gitti.
İlk altı halkayı doğru bir şekilde aktif hale getirdikten sonra bu sefer solda ki halkayı seçti. Daha sonra boşta kalan tek halkayı da elinde ki metal çubukla aktif hale getirdi. Odaya hızlıca dolan kum ve yılanlar elli metrelik platformun yüzeyine ulaştıkları sırada bulmacanın olduğu zemin sallanmaya başladı. Sekiz halkada doğru şekilde aktif hale getirildikleri için sarı ışıklar saçarak parlamaya başlamışlardı.
Aynı anda odanın zemininde açılan boşluklarla kum ve yılanlar yükselmeyi bırakıp alçalmaya başladılar.
Haru ve Hotaru Lin'in üzerinde durduğu platformun zemini ise aniden içeri alçalmaya başladı. Elli metrelik platformun zirvesi aslında aşağıya doğru giden bir asansörün girişiydi. Haru bu tarz yapılar hakkında fazlasıyla bilgi sahibiydi.
Hotaru Lin ise ilk kez bir asansöre bindiği için korkmuş bir şekilde Haru'nun koluna girmişti. Haru kolunda ki sıcaklıktan memnun bir şekilde asansörün zemininde ne ile karşılaşacaklarını düşünüyordu. Asansör karanlık bir dairenin içinde yüz metre kadar aşağıya indi. Odanın zemini elli metrede bitiyordu. Bulundukları konumdan elli metre daha yer altına inmişlerdi.
Başlangıçta karanlık olan asansörün içi daha sonra yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı.
Asansör durduğu zaman Haru ve Hotaru Lin asansörden indiler. Şu anda yarı aydınlık yarı karanlık olan loş bir havaya sahip bu alan Yüz Bin Diken Kanyonu'nun en dibiydi. Haru bunu anladığı için tetikteydi. Gezegende ki teknoloji seviyesini birkaç kat aşan bu asansör sistemi bile normal değildi.
Bu sistemi kim yaptıysa bu gezegende bulunan teknolojiden daha ileri bir teknoloji kullanıyordu. Fakat asansörün eskiliğine bakılırsa bu asansör oldukça uzun zaman önce yapılmış olmalıydı. Haru böyle bir yerde ne tarz hazineler bulacağını bilmediği için heyecanlanmıştı. Fakat sıradan bir hazine bulacağını kesinlikle düşünmüyordu. Kanyonun dibi sarı çöl kumlarından oluşuyordu.
Haru kanyonun dibinde karşılarına çıkan canavarları Hotaru Lin ile birlikte halletmiş ve enerji kristallerini almıştı. İnce uzun bir yol gibi görünen bu alan bir süre sonra üç yüz metrelik genişliğe sahip bir ovaya çıkmıştı.
Kum tepeleri bu ovaya biraz şekil katıyordu. Birbirinden şekilsiz görünen bu kum tepeleri aslında büyük bir tehlikeyi içlerinden barındırıyordu.
Bu kum tepeleri aslında dev bir yılanın bedeniydi. Haru kum tepelerinden birine adım attığı sırada dev yılanı uyandırmıştı. Dev yılan kum tepelerinin şeklini bozarak karşılarına bütün heybeti ile çıkmıştı. Haru sadece bir adım geri çekilebilmişti.
"Dev yılan en az elli metrelik bir boya ve sekiz metrelik bir genişliğe sahipti. Yılanın sarı derisi araya karışan beyaz pullarla birlikte ona hoş bir görünüm sağlıyordu. Ayrıca Yüz Bin Diken Kanyonu Doğu Aslan Krallığı'nın büyük bir kısmını kaplayan çöl tipi bir arazide bulunduğu için dev yılanın dış görünüşü ona mükemmel bir kamuflaj sağlıyordu. Dev yılan harekete geçene kadar ne Haru nede Hotaru Lin onu fark edememişti."
Haru dev yılanı görünce gelişme düşüncesini direk bir kenara bırakmıştı.
Şu ana kadar karşısına çıkan canavarları sadece tekniklerini ve sıradan bir kılıç kullanarak yenmişti. Fakat bu dev yılan için bundan çok daha fazlasına ihtiyacı olacağını anlamıştı. Haru eline Wulkar'ı alarak kaynak enerjisi ile onu aktif hale getirdi.
Daha sonra Hotaru Lin'e "Geride kal, bu düşman çok tehlikeli" dedi. Hotaru Lin direk olarak savaş formunu aktif etmiş ve kara büyü ile kaplı bir iblise dönüşmüştü. Haru onun bu hareketinden geride kalmayacağını anlamıştı. Bunun için ona "Dikkatli ol" dedi. Hotaru Lin Haru'nun onu düşündüğünü anlayınca mutlu oldu. Tabi ki bu yüzden yüzüne bir gülümseme yansıdı.
Haru ise kendini garip hissediyordu. Çünkü ilk kez gülen bir iblis görüyordu. Bu görüntü insanın akıl sınırlarını zorlayacak türdendi.
İblis oldukça korkutucu bir görüntüye sahipti. Fakat çirkin yüzünde ki gülümseme sıcak bir his veriyordu. Haru bu düşünceleri bir kenara bırakarak yeni güçlenmiş aurası ile kalbinde ki kaynak canavarına odaklandı. Bu sayeden hemen Tmyrin Ejderi formuna büründü.
Dayanıklılık ve hız kazanan bedeni ile elinde ki Wulkar ve ona eşlik eden kırmızı yıldırımlarıyla savaşa hazırdı. Dev yılan iç karartıcı bir tonda tısladıktan sonra aniden Hotaru Lin'e doğru saldırıya geçti. Hotaru Lin savaş formu ile güçlendirdiği kara büyüyü dev yılana gönderdi. Fakat dev yılan sanki bir yemekmiş gibi Hotaru Lin'in kara büyüsünü bir lokmada yedi.
Bu sahne karşısında hem Hotaru Lin hem de Haru afallayıp kalmıştı.
Haru Hotaru Lin'in gücüne Hsun Hsuba Köyü'nde birinci elden şahit olmuştu. Böyle bir gücü sanki bir yemekmiş gibi hiç zarar görmeden yuttuğuna göre karşılarında ki yılan düşündüğünden daha tehlikeliydi. Haru aurası ile kalbinde ki kaynak canavarının ruhuna odaklanmayı bıraktı.
Bu sayede tekrar insan haline döndü. Biraz sonra yapacağı şey için bütün gücüne ihtiyacı vardı. Bu dev yılanın işini tek darbede bitirmek istiyordu. Aurası ile bedeninde ki ve Wulkar'da ki kırmızı yıldırımlara odaklandı. Aurası ile güçlenen kırmızı yıldırımların hepsini sağ eline toplamaya başladı. Aynı zamanda Hotaru Lin'e "Yapabileceğin en güçlü büyüyü sol elinde topla ardından sağ elimi tut" dedi.
Hotaru Lin Haru'nun niyetini anladığı için bedeninde ki bütün enerjiyi karanlık büyüye dönüştürüp sol elinde toplamaya ve sıkıştırmaya başladı. Kısa sürede sol elin karanlık büyü yüzünden görünmez hale gelmişti.
Hotaru Lin karanlık büyü toplama işini bitirince Haru'nun sağ elini tuttu.
Haru'nun sağ elini kaplayan kırmızı yıldırımlar Hotaru Lin'in sol elini kaplayan karanlık büyü ile temas ettikleri anda tepkimeye girdiler. İkisinin birleşen elleri ile birlikte ortaya karanlık bir küre çıktı. Bu küre otuz santim boyundaydı.
Tamamı sıkıştırılmış karanlık büyüden ve kırmızı yıldırımlardan oluşuyordu. Haru Kahrın Yedi Katı tekniğini kullanarak kullanabildiği üç katta ki element güçlerini bu küreye eklemeye başladı. Öncelikle ilk katın gücü olan suyu daha sonra ikinci katın gücü olan toprağı bu küreye ekledi. En son üçüncü katın gücü olan ateşi bu küreye eklemişti. Şu anda Hotaru Lin ile birlikte oluşturdukları küre suyun, toprağın, ateşin, kırmızı yıldırımların ve karanlık büyünün gücünü taşıyordu. Hotaru Lin Haru'nun yeteneklerini görünce fazlasıyla şaşırmıştı.
Onun bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordu. Kendisi çok güçlü bir büyücü olmasına rağmen sadece iki tip büyü yapabiliyordu.
Bunlardan birisi karanlık tipi büyüydü. Diğeri ise ses tipi büyüydü. Hotaru Lin ses tipi büyü gücünü toplayarak önlerinde ki küreye ekledi. İkisi de sahip oldukları güçlerini son kırıntılarına kadar kullanmışlardı. Farklı enerjilerin tepkimeye girmesi ile küreden çatırtılar duyulmaya başlandı.
Haru fazla zamanları kalmadığını bildiği için Hotaru Lin'in tuttuğu elini kendi eli ile birlikte ileri doğru savurdu. Önlerinde oluşan küre ise bu hareketleri ile birlikte dev yılana doğru gitmeye başladı. Dev yılan garip bir tıslama eşliğinde önünde sarı bir bariyer oluşturdu. Anlaşılan bu kaynak canavarı büyülü bariyer oluşturabiliyordu. İkisinin de tüm umudu o saldırıdaydı. Eğer saldırı başarısız olursa ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Bütün güçleri ile oluşturdukları küre yılanın sarı büyülü bariyerine çarptığı anda ortalığı kör eden bir patlama oldu.
Patlama yüzünden ufak bir kum fırtınası oldukları yerde başlamıştı. Haru patlamanın etkisi ile geriye savrulmuştu. Hotaru Lin'de onunla birlikte geriye doğru savrulmuştu. Haru Hotaru Lin'i havada tutmuş ve sıkıca kucaklamıştı.
Yere doğru düştüklerinde Haru Hotaru Lin zarar almasın diye alta doğru geçmişti. Bu yüzden çarpma hasarını kendisi almıştı. Bedeni yarı yarıya kuma gömülmüştü. Hotaru Lin'in bedeni ise üzerindeydi. Hotaru Lin düşmenin ardından kendini hemen yana doğru atmış ve Haru'nun durumuna bakmıştı. Fakat kum fırtınası yüzünden göz gözü görmüyordu. Kum fırtınası dinmeye yüz tuttuğu sırada Haru darbenin etkisinden yeni kurtulmuş ve hemen ayağa kalkmıştı. Hotaru Lin'in hemen yanında iyi durumda olduğunu fark edince sevinmişti.
Fakat bu sevinci dağılan kum fırtınası yüzünden düzelen görüşü sayesinde hemen önünde gördüğü iki sarı gözle birlikte kursağında kalmıştı.
Comment Now
0 yorum