Bölüm 68 - Yol Arkadaşı



Köyün üzerinde gittikçe yükselmeye başlayan lanet yüzünden Haru yanında ki insanlarla birlikte geriye çekilmek zorunda kaldı. Siyah lanet büyüsünün baskısını Haru dahil hepsi hissedebiliyordu. Bu lanet büyüsünün içinden sanki hiçbir baskı yokmuş gibi Hotaru Lin ifadesiz bir suratla çıktı. Haru köyün tamamen yok olduğundan emindi. Böyle güçlü bir baskıyı uzakta olmalarına rağmen hissediyordu.


Büyünün içinde kalanların durumunu düşünmek bile istemiyordu. Bu baskı insanı hemen öldürmezdi.


Fakat uzun süre acı çekerek yavaşça ölmesine neden olurdu. Haru kurtulan insanlardan birisini bilgi almak için bir kenara çekti. Bu yolculuğa hazırlıksız bir şekilde çıktığı için Doğu Aslan Krallığı hakkında ki bilgileri oldukça yetersizdi.


Sadece Doğu Aslan Krallığı'nın başkentine İnci adının verildiğini biliyordu. İnci Başkenti Doğu Aslan Krallığı'nın en önemli şehriydi. Haru bu şehir hakkında bazı yüzeysel bilgilere sahip olsa da bu bilgiler yetersizdi. Bunun için kurtardığı insanlardan biraz bilgi alması gerekiyordu. Kenara çektiği otuzlu yaşlarının sonuna yaklaşmış ve iyice çökmüş olan adamla kısa bir konuşma yaptı.


Bu konuşma sonucunda Doğu Aslan Krallığı ile ilgili belli başlı şeyleri öğrenmişti.


Öğrendiklerinden sonra kendine daha kapsamlı bir yol planı yapmıştı. Yola çıkmayı çok istese de Hotaru Lin gibi büyük bir soruna sahipti. Hotaru Lin'in güçlü olduğunu bilse de yanlış ellere geçmesini göze alamazdı. Bildikleri oldukça önemliydi.


Ayrıca uzun süredir mağaraya hapsedildiği için gezegen ile ilgili tecrübesi ilk kez bu gezegene geldiğinde sahip olduğu tecrübeden biraz daha fazla olabilirdi. Bunun için Haru Hotaru Lin'i yalnız bırakamazdı. Aslında içinde bir yerlerde Hotaru Lin'i yalnız bırakmamak için bulduğu tüm bu nedenlerin kabul etmek istemeyeceği bir şeyi saklamak için bahane olduğunu biliyordu.


Hotaru Lin Haru'nun yanına geldi. İkisi arasında süren derin bir sessizlik vardı. Bu sırada bir süre onları izleyen insanlar sıkıldıkları için teşekkür ederek yanlarından ayrılmaya başladılar. Çok kısa sürede Haru ve Hotaru Lin baş başa kaldılar.


Hala aralarında derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Haru Hotaru Lin'e kendisiyle birlikte gelmesini nasıl teklif edebileceğini düşünüyordu.


Her soruna çözüm bulan hafıza sarayı ve analiz yeteneği şimdi hiç işine yaramıyordu. Hotaru Lin ise Haru'dan ayrı yollara gitmelerini anlatan bir konuşma dinleyeceğini düşündüğü için sessizdi. İçinde kendini bu ana hazırlamaya çalışıyordu. Dışında ise sert yüz ifadesini koruyordu.


Haru gittikçe uzayan sessizliğe daha fazla tahammül edemeyerek doğrudan "Benimle gelir misin" dedi. Hotaru Lin o ana kadar kendini kötü seçeneğe hazırladığı için bir anda Haru'nun ağzından benimle gelir misin dediğini duyduktan sonra tek yapabildiği şaşkınlıktan dolayı bir "Ha" sesi çıkarmak oldu. Haru Hotaru Lin'in yüz ifadesini görünce onunla eğlenmek için eline bir fırsat geçtiğini anladı.


Fakat bu fırsat hiç beklemediği bir şekilde bozulmuş oldu.


Çünkü Hotaru Lin ona "Seninle gelmek mi? Nereye gideceğiz? Neden benle gitmek istiyorsun? Gideceğimiz yer ne kadar uzak? Benimle dalga geçmiyorsun değil mi? Eğer öyleyse sana yapacaklarımı görmek istemezsin. Ay ne diyorum ben" dedi.


Haru Hotaru Lin'den böyle bir çıkış beklemediği için gerçekten şaşırdı. Aynı zamanda Hotaru Lin'in sorduğu sorular hafıza sarayında bir vızıltı etkisi bırakmıştı. Çünkü Hotaru Lin bu konuşmayı sadece üç saniye gibi bir sürede yapmıştı. Haru daha önce bu kadar hızlı konuşan bir insan görmediği için şaşırması ve bundan rahatsız olması normaldi. Sonuçta hala bazı şeylere uyum sağlama sürecindeydi.


On sekiz yıl boyunca iletişim için gelişmiş telepati yöntemini kullandıktan sonra sürgüne gönderildiği için en ilkel iletişim yöntemlerinden biri olan ses ile iletişimi kullanması hafıza sarayı için zaten başlı başına bir eziyetti. Fakat Hotaru Lin bu eziyete yeni bir boyut kazandırmıştı.


Haru Hotaru Lin'in tekrar konuşmaya başlayacağını anladığı anda eli ile onun ağzını kapattı.


Hotaru Lin'in şaşkınlıkla göz bebekleri büyürken Haru ona "Sadece benimle gelmeni istedim. Gideceğimiz yer İnci Başkenti, seninle gitmek istememin sebebi bana iyi bir yol arkadaşı olabilirsin. Gideceğimiz yer çok uzak değil. Seninle dalga geçmiyorum bunun için yapacaklarını görmeye ihtiyacım yok. Şimdi ağzını serbest bırakacağım sende yavaş yavaş konuşacaksın. Anlaştık mı?" dedi.


Haru'nun Hotaru Lin'in sorularına cevap vermesi tam bir dakika sürmüştü.


Hotaru Lin gözleri sinirli bir ifadeye bürünse de başını sallayarak onayladı. Fakat Haru ağzını serbest bıraktığı anda "Sen ne yaptığını san...Ahh" diye çığlık atabildi. Haru konuşmasının yarısında yeniden ağzını kapatmak zorunda kalmıştı.


Çünkü Hotaru Lin'in hızlı konuşmasını engelleyemezse buradan koşarak kaçması gerekecekti. Nice savaşlarda geri çekilmeyen Haru böyle bir durumda kaçsaydı kendini kolayca affedemezdi. Hotaru Lin kızgın gözlerle ona baktıktan sonra dişlerini Haru'nun ağzını kapayan eline sertçe geçirdi. Haru kadının dişleri tarafından elinde kesikler açıldığını hissedince gerçekten öfkelendi. Fakat ona herhangi bir karşılık vermedi.


Hotaru Lin diline gelen kan tadı yüzünden Haru'nun elini ısırmayı bıraktı.


Haru elini kurtardıktan sonra hiçbir şey demeden arkasını döndüğü gibi hızlı adımlarla İnci Başkenti'ne doğru yürümeye başladı. Bu sırada elinde ki yaralardan akan kan toprağı ıslatıyordu. Hotaru Lin yaptığının boyutunu anlayınca yüzünü ciddi bir pişmanlık ifadesi kapladı.


Haru onu sinirlendirmiş olsa da elini o kadar sert ısırmaması gerekiyordu. Ayrıca çok önemsemese de bir kralın elini ısırmıştı. Hotaru Lin statüyü kesinlikle önemsemezdi. Fakat onu asırlar süren bir esaretten kurtaran ve ruhuyla birlikte bedeninin özgürlüğünü kazandıran kralı ısırınca işler değişiyordu. Yüzünde ki pişmanlık ifadesine birde utanç ifadesi eklendi. Bu sırada Haru onunla arasında ki mesafeyi açmıştı.


Hotaru Lin bir anda Haru'ya doğru koşmaya başlayarak "Hey beni beklesene" dedi. Fakat Haru onu umursamadan ilerlemeye devam etti.


Hotaru Lin bir süre koştuktan sonra nefes nefese kalsa da ona yetişmeyi başarmıştı. Haru'ya "Hey sana sesleniyorum" dedi. Haru inatla onu umursamıyordu. Hotaru Lin tam Haru'ya kötü birkaç söz sarf edeceği sırada üzerinden kan damlayan elini fark etti.


Anlaşılan düşündüğünden daha sert ısırmıştı. İçinde ki pişmanlık öfkesinin yerine tekrar ortaya çıktığı için kısık bir sesle "Özür dilerim" dedi. Haru gelişmiş duyuları ile bunu oldukça net bir şekilde duymuştu. Fakat duymamış gibi yaparak yoluna devam etti. Hotaru Lin Haru'nun kendisini duymadığını düşünerek yüksek bir sesle bir kez daha "Özür dilerim" dedi.


Haru ise arkasında ki Hotaru Lin'in göremeyeceği bir sırıtışla birlikte "İlk söylediğinde de duymuştum" dedi ve yürümeye devam etti.


Hotaru Lin'in beyaz teni cidden kızarmaya başlamıştı. Çünkü Haru tarafından ciddiye alınmamak onu oldukça öfkelendirmişti. Tam Haru'ya doğru koşup ona yumruk atacağı sırada Haru aniden durdu. Hotaru Lin hareket edeceği sırada Haru hızlıca ona doğru koştu.


Hotaru Lin yanına gelen Haru'nun yüzüne sinirle bir yumruk atarken Haru onun üzerine atıldı. Hotaru Lin Haru'nun ağırlığıyla birlikte üzerinde ki Haru ile birlikte yere düştü. Aynı anda rüzgârı yaran iki sivri cisim üzerlerinden geçerek hemen arkalarında ki ağaca saplandı. Hotaru Lin'in Haru'ya attığı yumruk Haru'nun ağzına gelmişti. Aslında güçsüz olan yumruk Haru yüzünden güç kazanmıştı.


Çünkü Haru bütün gücüyle Hotaru Lin'in yumruğuna doğru koşmuştu. Bunun sonucunda dudağı patlamıştı.


Haru ise bunu önemsemeden onu yaralanmaktan kurtarmayı başarmıştı. Hotaru Lin ağacın üzerine saplanan sarı dikenleri gördükten sonra gerçekten pişmanlıkla dolu gözlerle beş santim ötesinde olan Haru'nun gözlerine baktı.


Haru tehlikeyi hissettiği anda önlem almıştı. Hotaru Lin yanında olmasa sağ tarafında yirmi metrelik bir mesafede kalan düşmanına karşı saldırıya geçerdi. Fakat önce onu kurtarmayı seçtiği için bunu yapamamıştı. Analiz yeteneği olası bir facianın önüne geçmişti. Fakat tehlike hala devam ediyordu. Haru ayağa kalktığı sırada kendine doğru uçan sarı bir diken daha hissetti.


Aynı anda ağaca saplı olan iki diken sağ tarafında ki düşmanlarına doğru geriye gitti.


Haru bir anda önüne çıkan üç canavarı gördüğü anda savunma pozisyonuna girdi. Bunun sebebi karşısında ki canavarların her birinin on metre boyunca altı ayağa ve hemen önünde iki sarı kıskaca sahip bir çeşit yaratık olmasıydı.


Fakat sorun bununla sınırlı kalmıyordu. Bu yaratıkların tıpkı bir akrep gibi sarı kuyrukları vardı. Haru'nun tahminine göre üç metre uzunluğunda olan bu kuyruklar az önce fırlatılan dikenleri kullanıyordu. Ayrıca garip bir şekilde fırlatılan dikenleri tekrar geri çağırabiliyorlardı. Yengeç ve akrep karışımı olan bu üç devasa canavar Haru'yu oldukça sıkıntıya sokmuştu.


Güçlerini tam olarak bilmese de tehlikeli oldukları her hallerinden belliydi. Kuyruklarından fırlattıkları üç diken başlı başına bir sorundu. Haru canavarları incelediği anda yakın dövüşten uzak durması gerektiğini anladı. Çünkü her canavarın sahip olduğu iki dev kıskaç büyük bir tehditti.


Haru seçeneklerini düşündüğü sırada kendine doğru gelen dikeni belinde ki kılıç ile engelledi.


Sarı diken yere düştüğü anda akrebimsi canavarlardan birinin kuyruğuna geri çekildi. Haru canavarların sert kabuklarını inceledikten sonra elinde ki kılıcı yere attı. Bu kabuklara karşı elinde ki kılıç basit bir taş görevi bile görmezdi.


Neyse ki Wulkar'ı kullanabilecek durumdaydı. Hemen boyutsal yüzüğünden çıkardığı Wulkar'ı eline alarak aktif hale getirdi. Hotaru Lin kimliğini bildiği için Wulkar'ı kullanması sorun olmazdı. Haru elinde ki Wulkar ile üç canavardan en yakın olana atılarak bir vuruş gerçekleştirdi. Fakat düşündüğünün aksine Wulkar canavarın sert kabuğuna zarar veremedi.


Wulkar canavarın kabuğundan sektiği için Haru dengesini kaybetti.


Bütün gücüyle yaptığı saldırı kabuğun elastik yapısı yüzünden aynı güçle geri sekmişti. Haru bu duruma hazırlıksız yakalansa da kılıç kullanmak konusunda eşsiz bir yeteneğe sahipti. Bunun anlamı kullandığı kılıcı elinden düşürmesi imkansıza yakın bir ihtimaldi.


Haru Wulkar'ı elinden düşürmese de dengesini kaybederek yere düşmüştü. Sanki bu anı bekleyen akrebimsi canavarın iki dev kıskacı ona doğru gelmeye başladılar. Haru bu durumdan kurtulmak için yapabileceği tek şeyi yapmaya başladı. Aurasını kullanarak kalbinde ki bağlı olduğu kaynak canavarının ruhuna odaklandı. Böylece Tmyrin Ejderi formuna geçerek savunmasını ve hızını inanılmaz ölçüde arttırdı.


Canavarın kıskaç saldırıları bedenini saran yeşil pullar tarafından durdurulmuştu.


Fakat Haru Tmyrin Ejderi formundayken bile geri savrulmaktan kurtulamamıştı. Hotaru Lin Haru'nun düştüğü durumu görünce kendi savaş formuna bürünerek diğer iki canavarla savaşmaya başlamıştı. Fakat yaptığı büyüler bu canavarların kabuklarına etki etmiyordu.


Haru Tmyrin Ejderi formunda olsa da saldırı konusunda hala çaresizdi. Kırmızı yıldırımları kullanan Wulkar'ın bile zarar veremediği bir canavara Tmyrin Ejderi formu ile zarar vermesi mümkün değildi. Hızlıca analiz yeteneği ile neler yapabileceğini düşünmeye başladı. Elinde ki tek seçeneğin Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanmak olduğuna karar verdi.


Bu teknik haricinde başka bir gücü yoktu. Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanarak beş metrelik bir güç küresi oluşturdu.


Bu küreyi canavarlardan birine gönderdi. Fakat bu güç küresi canavara zarar vereceğine canavar tarafından tamamen emilmişti. Bunun sonucu olarak kürenin içinde ki güç canavarı daha güçlü hale getirmişti. Haru'nun saldırdığı canavar bir dönüşüm geçirerek on beş metrelik bir boyuta ulaştı.


Ayrıca canavarın kuyruğu ve kıskaçları da uzamıştı. Haru yaptığı şey karşısında iyice umutsuzluğa düştü. En güçlü tekniğini kullanmasına rağmen bu canavarlardan birisini yenememişti. Haru karşısında ki canavarın diken fırlatma saldırılarını karşılamaya başladı. Canavar bir metrelik dikenini sürekli ona fırlatıyordu. Daha sonra fırlattığı dikeni kuyruğuna geri çekip tekrar fırlatıyordu.


Haru bu kısır döngüde zaman kazanmak için savunma yapmakla meşguldü.


Hotaru Lin'in durumu da pek parlak sayılmazdı. Yaptığı büyüler ile canavarları yavaşlatabilse de etkili olamıyordu. Ayrıca Haru'nun aksine Hotaru Lin'in gücü tükenmeye başlamıştı. Bu gidişle yakın bir zamanda savaş formu bozulacak ve güçsüz kalacaktı.


Bu canavarların karşısında güçsüz kalmak kesin ölüm demekti. Haru savunma yaparken hafıza sarayı içinde bir kurtuluş umudu aramakla meşguldü. Fakat bunun yerine Kadim Azarath'ın "Sorun ne? Neden beni rahatsız ediyorsunuz efendim" diyen sesini duydu. Anlaşılan hafıza sarayını bir mesken haline getiren Kadim Azarath'ı rahatsız etmişti. Yine de bunu bir fırsata çevirebilirdi.


Kadim Azarath'a "Bana yardım etmenin bir yolunu biliyor musun" dedi. Akrebimsi canavarın yaptığı saldırılar bu sırada gittikçe şiddetli bir hal almaya başlamıştı. Haru canavarı engelledikçe canavar daha çok öfkeleniyordu.


Neyse ki Kadim Azarath ona "Aslında size yardım etmemin bir yolu var. Fakat beni bir teknik olarak kullanmanız mümkün olmayacak" dedi.


Haru o an için çok zor bir durumda olduğundan pazarlık yapabilecek bir durumda değildi. Kadim Azarath'ın şartlarını bilmese de "Kabul ediyorum. Ne yapman gerekiyorsa yap" dedi. Bunun sonucunda Haru hafıza sarayında büyük bir baskı hissetmeye başladı.


Sanki bir şey kendisine zorla hafıza sarayında yer açıyordu. Haru bu baskı yüzünden savunma yapamaz hale gelmişti. Olduğu yerde kilitlenmiş bir şekilde duruyordu. Hotaru Lin Haru'nun zor durumda olduğunu anlayınca fazlasıyla endişelenmişti. Haru'ya saldıran canavarın dikkatini bir lanet büyüsü ile çekmişti. Zaten kötü durumda olmasına rağmen fazladan bir canavarın saldırısına daha karşı koymaya çalışıyordu.


Fakat Haru'yu korumak için bunu fazlasıyla yapardı. Sonuçta Haru'ya feci şekilde borçlu olduğunu biliyordu.


Ayrıca içinde bir yerlerde bunu yapmayı da istiyordu. Akrebimsi üç canavarın diken fırlatma ve kıskaç saldırıları ile savaş formu sonunda iptal olmuştu. Hotaru Lin kendi bedeninde güçsüz bir şekilde yere yığıldı. Sahip olduğu gücü son kırıntısına kadar kullanmıştı.


Bu sırada Haru hafıza sarayında ki baskıdan kurtulmuştu. Aynı anda Tmyrin Ejderi formu değişim geçirmeye başladı. Bu değişim sonucu bütün formu önceki gücüne göre beş kat daha fazla güçlenmişti. Ayrıca Haru içinde bulunduğu formun Tmyrin Ejderi'ni aştığını biliyordu. Çünkü Kadim Azarath'ın hafıza sarayına gönderdiği bilgilere bakılırsa sahip olduğu Tmyrin Ejderi formu yeni bir savaş formuna evrimleşmişti.


Kadim Azarath Haru'nun insan bedeni çok güçsüz olduğu için kendi gücünü ancak kısıtlayarak kullanmasını sağlıyordu. Bu kısıtlama bugüne kadar en güçsüz kısıtlamalardan biri olan teknikti. Fakat Haru'nun sahip olduğu Tmyrin Ejderi formu insan formuna göre fazlasıyla güçlüydü.


Formun ona fazladan dayanıklılık sağlaması Kadim Azarath'a yeni bir seçenek sağlamıştı.


Bu seçenek Haru'ya sağladığı gücü teknikten savaş formuna çevirmekti. Bu sayede Haru gücünü daha etkili bir şekilde kullanabilecekti. Tmyrin Ejderi formu basit bir taşıyıcıya dönmüştü. Bu taşıyıcı Kadim Azarath'ın Savaş Formu'nu taşıyordu.


Haru bu bilgileri ve yapabileceklerini öğrendiği zaman gerçekten etkilendi. Hafıza sarayında ki bilgilere göre yeni savaş formu ile birçok özellik kazanmıştı. Bunlardan birisi artık güç küreleri yerine cansız şeyleri var edip aynı zamanda yok edebilecekti. Denge bu durumda yok ettiği bir şeyi tekrar var etmesi ile sağlanacaktı. Ayrıca biçimlendirme gücü ile nesnelere şekil verebilecekti.


Bu şekil verme ise şekli düzeltilen bir nesneye karşılık şekli bozulan başka bir nesne şeklinde denge sağlanacaktı.


Haru elli metrelik bir alanda ki her şeyi şekillendirebilir aynı zamanda var ederek tekrar yok edebilirdi. Bu formu kullanması tamamen aurasının gücüne bağlı olacaktı. Aurasının gücü ile birlikte savaş formunun elli metrelik sınırı artacaktı.


Haru bunu anlayınca gerçekten mutlu oldu. Aurası yeteri kadar güçlenirse kıtanın bir bölümünü yok ederek yeni bir kıta var etmesi bile mümkündü. Bu gücü sadece canlıların üzerinde işe yaramıyordu. Yani Haru canlı bir şeyi yok edip sonrada var edemezdi. Fakat yeni savaş formunun ona sağladığı avantaj kuşkusuz çok yararlı olacaktı. Haru kendine gelince önünde ki üç canavara öfkeli gözlerle baktı.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum