Haru siyah gölgenin onu serbest bıraktığını ve güçlendirdiğini görünce sevinmeden edemedi. Kırmızı yıldırımları hala etkili bir silahtı. Üstelik şimdi onları tekrar kullanabilecek hale gelmişti. Tüm bu süreç boyunca sevindiği şeylerden biri bu olmuştu. Diğeri ise siyah gölgeye büyük bir sürpriz olacaktı. Siyah gölge "Hazırsan başlayalım insan, uzun zamandır yeni bir oyuncağım olmamıştı. Seninle oynamak için sabırsızlanıyorum" dedi.
Haru hiçbir şey demeden siyah gölgenin karşısında saldırı pozisyonuna geçti.
İkisi de bir süre için birbirlerini dikkatle incelediler. Haru ilk saldırıyı rakibinden bekliyordu. Fakat rakibinin harekete geçmeye niyeti yoktu. Siyah gölge "Uykum gelmeye başladı insan, saldırmak için daha ne kadar beklemeyi düşünüyorsun" dedi.
Haru siyah gölgenin kışkırtmasına bir cevap vermedi. Fakat sinirlenmeye başlamıştı. İki eli ile bedeninden yönlendirdiği kırmızı yıldırımları siyah gölgeye fırlattı. Kırmızı yıldırımlarının yıkım sonucundan fazlasıyla emindi. Fakat kırmızı yıldırımları siyah gölgenin içinden geçerek mağaranın duvarına çarpmışlar ve mağaranın içinde büyük bir sarsıntıya yol açmışlardı.
Haru etrafına düşen taş parçalarına dikkat etmek için birkaç manevra yaparken siyah gölge fazlasıyla rahat bir şekilde bekliyordu.
Fakat sarsıntı bittiği anda "Bütün gücün bu kadar mı insan. Oldukça hayal kırıklığına uğradım. Oysa yeni oyuncağımın biraz daha güçlü olmasını bekliyordum" dedi. Haru kendini kontrol etmeyi başarsa da bu siyah gölgeye gerçekten sinir olmaya başlamıştı.
Eline aldığı bir taşı doğrudan siyah gölgenin üstüne attı. Tam tahmin ettiği gibi taşta siyah gölgenin içinden geçti. Haru belli bir formu olmayan böyle bir düşmana karşı nasıl savaşacağını düşünüyordu. Siyah gölge ise uykusu gelmiş gibi sesler çıkartarak Haru'yu kışkırtmaya çalışıyordu. Haru bütün tekniklerini düşünmeye başladı. Yanında Wulkar olsa bile siyah gölgeye zarar vermesi mümkün değildi.
Teknikleri de bu durumda ona zarar veremezdi. Fakat Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğinin bir etkisi olabileceğine inanıyordu.
Sonuçta bir formu olmasa da bu siyah gölge enerjiden oluşuyordu. Yani ona enerji ile saldırmak mümkün olmalıydı. Tek sorun bedel olarak dengeyi nasıl sağlayacağıydı. Siyah gölgeden emin olamıyordu. Eğer Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanacak olursa bedeli kendinden ödemek zorunda kalacaktı. Fakat bu bedeli ödeyecek güce sahip değildi. Bunun için oldukça karamsar kalmıştı.
Ölümcül bir duruma düşmedikçe Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanmamaya karar verdi.
Elinde saldırı için kullanabileceği kullanışlı başka bir teknik olmadığı için beklemeyi uygun gördü. Siyah gölge sıkılmış olacak ki "Anlaşılan saldırmayı düşünmüyorsun insan. O zaman sıra bende. Bunu karşılamayı dene" dedikten sonra siyah bir enerji topunu ona doğru fırlattı.
Haru toptan kaçınamayacağını anladığı anda aurasını doğrudan kalbinde ki kaynak canavarının ruhuna odakladı. Bu sayede güçsüz olsa da aurası ile kaynak canavarının gücünü kullanabilecekti. Haru bütün gücünü kaynak canavarının ruhuna odaklamıştı. Bu yüzden bedeni tam bir dönüşüm geçirmeye başladı. Bu dönüşüm bittiğinde boyu beş metreye ulaşmıştı. İki devasa ayağının üzerinde duruyordu. Bütün bedeni yeşil pullar ile kaplanmış ve yüzü oldukça çirkin bir görünüme kavuşmuştu. Gözleri kan kırmızı olmuş ve ucunda sivri bir diken bulunan büyük bir kuyruk bedeninden dışarı çıkmıştı. Ellerinde ki üç keskin pençe ile birlikte Haru tam dönüşümü bitirmişti.
Normalde eski halindeyken bile bağlı olduğu kaynak canavarının ruhunu kullanarak tam bir dönüşüme geçmeyi denememişti.
Fakat şimdi ki halinde buna ihtiyacı vardı. Tekniklerinin kullanımı kısıtlanmış olsa da önemli bir güç artışı elde etmişti. Aurası ile güçlendirdiği kaynak canavarının ruhu ile uzun bir zaman boyunca tam dönüşümde kalması mümkündü.
Siyah gölgenin yolladığı siyah top dönüşüm geçirdikten sonra onun bedenine çarptı. Fakat yeşil pulların olağanüstü dayanıklılığı sayesinde en ufak bir hasar almamıştı. Haru'nun silahı olan Wulkar bile bu pulları kesmekte zorlanıyordu. Haliyle bu pullar basit bir saldırıdan etkilenmeyecek kadar güçlüydüler. Siyah gölge Haru'nun dönüşümünü gördükten sonra bir kez daha saldırmadı.
Fakat ona "Sürprizlerle dolusun insan demek bir Tmyrin Ejderi'nin ruhuna sahip bir ruh avcısısın. İşte bu çok güzel oldu. Anlaşılan yeni oyuncağım göründüğü kadar güçsüz değil. Seninle oynamak bir zevk olacak" dedi.
Haru siyah gölgenin kışkırtmalarından dolayı gittikçe sinirlenmeye başlasa da kendini tuttu.
Savunmasını gayet sağlamlaştırmış olsa da tam dönüşüm halindeyken bile siyah gölgeye saldırmak boşa bir çaba olacaktı. Fakat Tmyrin Ejderi dediği bu ruhun ateş saldırısını kullanabilirdi. Bunun nasıl sonuçlanacağını bilmese de derin bir nefes aldıktan sonra ağzından ateş püskürtmeye başladı. Siyah gölge tamamen püskürttüğü ateşler tarafından yutulmuştu.
Haru ateş püskürtmeyi bırakarak sonucu incelemeye başladı. Fakat tam o sırada "Neden durdun insan ne güzel ısınmaya başlamıştım" diyen siyah gölgenin sesini duydu. Anlaşılan bu siyah gölge ciddi anlamda bir baş belasıydı.
Ateşleri ile bile onu yenemediği için artık onu yenmek için bir şansı kalmamıştı.
Yanında boyutsal yüzüğü olsa içinde ki enerji kristallerini denge için kullanarak Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanabilirdi. Fakat şimdi böyle bir şansı yoktu. Haru içinde bulunduğu durumun çaresizliğini görünce siyah gölge ile konuşmaya karar verdi.
Savaş hileleri her zaman iyi bir yol olmuştu. Bunun için ona "Gerçekten bu evrende görebileceğin en güçlü tekniği görmek istiyor musun" dedi. Bilerek merak uyandıracak şekilde konuşmuştu. Siyah gölge bir süre sessiz kaldıktan sonra "Ne demek istiyorsun insan nasıl bu evrende ki en güçlü tekniğe sahip olabilirsin" dedi. Haru düşmanının kıvama geldiğini anlayınca hemen harekete geçti.
Siyah gölgeye "Gördüğün gibi sıradan bir insan olarak görünsem de aslında öyle değilim. Ben bu gezegene başka bir evrenden sürgün edilmiş bir ruhum. Haliyle bu evrenin en güçlü tekniğine sahip olmam kaçınılmaz. Bana inanmıyorsan ruhumu incele" dedi.
Bilerek bu şekilde davranmıştı. En iyi yalan gerçeğin bir bölümünü içeren yalandır.
Haru aslında tam anlamıyla yalan söylüyor sayılmazdı. Evrende ki tüm teknikleri bilmese de en güçlü tekniğe sahip olduğuna inanıyordu. Bu yüzden yalan söylüyor sayılmazdı. Fakat niyeti konusunda kesinlikle yalan söylüyordu.
Amacı bu tekniği siyah gölgeye göstermek değil aksine bu teknikle onu yok etmekti. Siyah gölge karamsar bir şekilde kaldıktan sonra aniden büyümeye başladı. Önceki sesinden daha yüksek bir ses tonuyla "Sen, sen nesin" dedi. Haru böyle bir canavarın ruhunu inceleyebileceğini bilmiyordu. Tamamen şansını denemişti. Fakat başarılı olmuştu. Gururlu bir ses tonu ile "Ben bir Ko'yum canavar. Bütün evrenleri ele geçiren ve yöneten muhteşem Ko ırkını bilmiyor olamazsın" dedi. Bulduğu açığı sonuna kadar kullanmakta kararlıydı.
Siyah gölge çok engin bir bilgi birikimine sahip olsa da Ko ırkı hakkında hiçbir şey duymamıştı.
Haliyle bu durum karşısında ki canlıdan şüphelenmesine yol açmıştı. Fakat ruhunun bir insan ruhu olmadığı çok açıktı. Daha önce asırlardır var olduğu zaman boyunca böyle bir ruhla karşılaşmamıştı. Bunun için tehdit hissetmesi normaldi.
Fakat üstünlüğün hala kendisinde olduğuna inandığı için "Sen nesin bilmiyorum ama maden bana evrenin en güçlü tekniğini göstermek istiyorsun o zaman göstersen iyi edersin. Aksi halde sana dayanılmaz acılar çektiririm" dedi. Haru siyah gölgeden yayılan öldürme arzusunu ilk kez hissediyordu. Fakat içgüdüleri çoktan alarm durumuna geçmişti. Artık geri dönüşü yoktu.
Aklında ki planın başarılı olması için son bir kartı kalmıştı. Bu kartını açarak siyah gölgeye "Bu tekniği kullanabilmem için bedenimin güçsüz düşmesi gerekiyor. Sen beni güçlendirerek bedenime haddinden fazla güç yükledin. Bu yüzden bu tekniği kullanamıyorum" dedi.
Kısa bir duraksamanın ardından aklına bir şey gelmiş gibi devam ederek "Ama bedenimde ki gücün bir bölümünü alırsan bu tekniği kullanabilirim" dedi.
Siyah gölge bunu duyunca aniden elini kaldırarak bir büyü yapmaya başladı. Haru aynı anda bedeninde çok yüksek bir miktarda güç artışı hissetti. Bedeni tam dönüşüm geçirmiş hali ile birlikte daha fazla gücü kaldıramaz hale gelmişti. Siyah gölge ise delice kahkaha atarak "Aptal varlık elinde ki tek silahın sırrını söyleyerek kendi ipini çektin. Artık bedenin tam anlamıyla güçle dolu. O tekniği kullanamayacağın için yenilmeye mahkumsun" dedi ve delice gülmeye devam etti. Haru ise istediğini almıştı. Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
Siyah gölge Haru'nun yüzünde ki iğrenç gülümsemeyi görünce kahkaha atmayı bıraktı.
Haru ise Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniği için dengeyi sağlayacak olan gerekli gücü bulmuştu. Bunun için hemen birbiri ardında bir metrelik güç küreleri oluşturmuş ve bu küreleri birbiri ile birleştirerek elli metrelik devasa bir güç küresi elde etmişti.
Daha sonra dengeyi sağlamak için siyah gölgenin bedenine gönderdiği fazlalık gücü Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanarak yok etmiş ve dengeyi sağlamıştı. Artık gülme sırası Haru'daydı. Siyah gölgeye "Bana aptal diyorsun canavar fakat sana doğruyu söylediğimi düşündüren neydi merak ettim" dedi. O kadar kışkırtmanın sonucunda Haru sonunda karşılık verecek duruma gelmişti.
Siyah gölge çok uzun asırlardı varlığını sürdüren bir canavardı. Haliyle iç güdüleri çok güçlüydü.
Önünde ki varlığın oluşturduğu güç küresinin kendisi için çok büyük bir tehdit olduğunu hissediyordu. Siyah gölge var olduğundan beridir bu kadar büyük bir tehdit hissetmemişti. Kaçmak gibi bir şansı yoktu. Saldırma şansını da çoktan kaybetmişti.
Kendisi için yolun sonunu görüyordu. Fakat Haru oluşturduğu bu güç küresini siyah gölgeye atmak yerine mağaranın derinliklerine doğru yolladı. Siyah gölge şaşkınlıktan dolayı sessiz kaldığı için Haru ona "Sen bana onurlu bir ölüm için şans verdin. Bunun için ben seni yok etmeyeceğim. Aksine benim affımı kazandın. Sana benden bir tavsiye hiçbir zaman rakibini küçümseme. Şimdi seni yenersem istediğimi yapabileceğini söylemiştin. Sözünde duracak mısın" dedi. Haru tabi ki böyle güçlü bir varlığı yok etmeyi istemiyordu.
Aksine onu kullanmanın bir yolunu bulabilirse oldukça müthiş olurdu.
Siyah gölge bir süre düşünür gibi olduktan sonra "Haklısın insan ruhun her ne kadar farklı olsa da sana insan demeye devam edeceğim. Beni yenersen istediğini yapabileceğini söylemiştim. Fakat beni köşeye sıkıştırsan da tam anlamıyla yenmiş sayılmazsın" dedi.
Bir süre durduktan sonra sözlerine devam ederek "Fakat bana zarar vermediğin için bir isteğini yerine getirmeye karar verdim. Bu sayede ödeşmiş olacağız" dedi. Haru siyah gölgeye ne kadar güveneceğini bilmiyordu. Fakat elinden gelen başka bir şeyde yoktu. Bunun için ona "Beni buraya getiren ve bağlayan kişileri yok etmemde bana yardımcı olur musun" dedi.
Siyah gölge kesin bir tavırla "Üzgünüm insan sana bu konuda yardımcı olamam" dedi.
Haru ona "Hani bir isteğimi yerine getirecektin" dedi. Siyah gölge ise "Seni buraya getiren insanlar bu bölgenin doğusunda küçük bir köyde yaşayan bir kabiledir. Bu kabile beni tanrıları olarak gördüğü için bana sürekli olarak adakta bulunurlar. İstersen onların köylerini sana tarif edebilirim. Fakat ben bu mağaradan çıkamam insan bunun için sana yardım etmem mümkün değil" dedi.
Haru bunun üzerine "Neden bu mağaradan çıkamıyorsun" diye sordu.
Siyah gölge ona "Ben her zaman böyle değildim insan. Çok uzun yıllar önce bende bir insandım. Fakat o zamanlar büyücülük bu gezegende bilinmeyen bir şeydi. Ben ise şanssızlığım sonucu büyücü olarak doğmuştum. Haliyle bu büyük bir sorun oldu" dedi.
Biraz duraksadıktan sonra "Çok uzun yıllar önce büyü yaptığım için beni cadı olarak ilan eden bir kabile beni yakalayıp hapsettiler. Büyücülük yayılmaya başladığı zaman beni hapisten çıkaracaklarına şeytanın hizmetçisi olarak görmeye başladılar. Lanetli olduğunu düşündükleri büyüyü benim getirdiğime inanıyorlardı. Kabilelerinde büyücü sayısı artmaya başlayınca beni öldürmeye karar verdiler. Fakat ben eski bir harabede bulduğum lanet çağrısını kullanarak tam ölmek üzereyken bir büyü yaptım. Çağırdığım lanet bütün kabileyi lanetledi. Bunun sonucunda sayıları hızla azalsa da soyları devam etti. Seni buraya getiren o köydekiler bu kabilenin soyunun devamıdır" dedi.
Haru duydukları karşısında gerçekten şaşırmıştı. Böyle bir hikâye beklemiyordu. Şimdi uzun yıllar bu halde kalan siyah gölgeye üzülmeden edemiyordu.
Siyah gölge konuşmasına devam ederek "Ben ise çağırdığım lanet sonucu karanlık bir kristale hapsedildim. Bedenim ve ruhum bu kristalin içinde hapis oldu. Kristal şu anda bu mağaranın en sonunda bulunuyor. O kristal parçalanırsa özgürlüğüme kavuşabilirim. Yoksa sonsuza kadar siyah gölge olarak kalmaya mahkumum" dedi. Haru siyah kristalin yerini öğrenmişti. Fakat aklına takılan şeyler vardı.
Hemen siyah gölgeye "Neden daha önce kurtulmayı denemedin" dedi.
Siyah gölge ona "Denemediği mi nereden çıkarıyorsun. Daha önce bir insana güvenerek bu kristalin yerini söyledim. Fakat o insan kristali bulduğu zaman onu parçalamak yerine beni yönetmek için kullanmaya karar verdi. Bu yüzden üç asır boyunca o insanın ve ondan sonra ki soyunun kölesi oldum. Bir daha da birisine güvenmemeye yemin ettim. Bu yemini asırlar sonra bozmamı sağladın insan" dedi.
Haru bu duyduklarından sonra ikna olmuş sayılırdı. Sonuçta o kabilede ki ilkel insanların neler yapabileceğine ilk elden şahit olmuştu.
Ayrıca uzun süre boyunca ruhu ve bedeni hapsedilen siyah gölgeye sempati duymaya başlamıştı. İkisinin durumu arasında çok fark yoktu. Bunun için onun hissettiklerini gayet iyi anlıyordu. Kendisi de benzer hisler içindeydi.
Siyah gölgeyi yok edebilecek gücü olduğu için çekinmesine gerek yoktu. Bunun için mağaranın sonuna doğru yürümeye başladı. Siyah gölge ise peşinden geliyordu. Haru kalan son gücü ile bir metrelik bir güç küresi hazırladı. Kristali yok ettikten sonra Siyah gölgeden bir düşmanlık görürse kendini bununla koruyacaktı. Hala Tmyrin Ejderi formundaydı. Yani siyah gölgeden hasar alması çok zordu.
Bu güvenle mağaranın sonunda ki devasa kristali bulduktan sonra onu güçlü bir pençe darbesi ile paramparça etti.
Siyah gölge parçalana kristalle birlikte ışıklar saçmaya başladı. Bu ışıklar birçok renk aldıktan sonra beyaz renge büründüler. Haru gözlerini aşırı rahatsız eden ışık yüzünden başka tarafa bakmak zorunda kaldı. Işıklar azalında tekrar önüne baktı. Gördüğü şey...
Comment Now
0 yorum