Bölüm 61 - Eski Defterler



İskelenin arkasında ki golem beş günlük bir yolculuğun ardından Büyük Naman Krallığı'nın Kuzey Başkenti'ne gelmişti. Büyük Naman Krallığı bütün kıtaya hükmettiği için her bölgenin bir başkenti vardı. Bir tek yok edilen güney bölgesinin bir başkenti yoktu. Kuzey, Doğu ve Batı Başkent'leri doğrudan Naman Sarayı'na bağlıydılar. Buna rağmen başkentlerin yöneticileri bölgenin tamamının idaresinden sorumluydular.


Ain Rhomir kuzey bölgesinin de büyük bir zarara yol açan canavarı sonunda yakalamayı başardığı için mutluydu.


Yine de tedbiri elden bırakacak birisi değildi. Bunun için hızlı atlara binen on kişiyi başkente haber vermeleri için önden yollamıştı. Büyük Naman Krallığı'nın Kuzey Sancağı'nı taşıyan Kuzey Ordusu'ndan sekiz yüz bin kişi golemi karşılamak için bekliyordu.


Golemi başkentin içine sokamayacakları için başkentin hemen dışında büyük bir platform oluşturulmuştu. Bu sekiz yüz bin kişilik Kuzey Ordusu başkentin güvenliğini sağlamak için orada hazır bulunacaklardı. Haru ise bu durumlardan kısmen haberdardı. Golem esir alındıktan sonra Haru arada ortak ara yüze bağlanarak golemin durumunu kontrol etmiş ve madenin işleri ile ilgilenmeye başlamıştı.


Aradan geçen beş günle birlikte Ryou Jo'nun işçileri madende çalışmaya başlamıştı.


Elde edilen ham madde Haru'nun düşündüğünden daha fazlaydı. Toplanan bütün kaynak sadece iki gün sonra Ryou Jo'ya devredilecekti. O da bu kaynakları satarak Haru'nun payına düşen bölümü verecekti. Elde edilen gelirin yüzde doksanı onun olacaktı.


Maden daha yeni çalışmaya başlasa da bir haftalık geliri küçümsenemeyecek bir boyuttaydı. Bu süre boyunca adamlarını eğitimlerine devam ederek geliştirmişti. Ayrıca iki gün önce Ryou Jo'dan aldığı ön ödemeyle birlikte yüz elli tane daha köle almıştı. Tıpkı adamlarına yaptığı gibi onlara da aynı teklifi yapmıştı. Gitmeyi seçen elli kişiyi yolcu etmişti. Geriye kalan yüz kişiyi ise adamlarına katmıştı.


Şu an sayıları iki yüze ulaşmıştı. Haru yeni gelenlerin eğitimlerini Valdor'a bırakmıştı.


Çok yakında planlarını gerçekleştirmek için bu kasabadan ayrılması gerekecekti. Bunun için Valdor'u madenin ve adamlarının başında bırakacaktı. Maden işlemeye devam edecekti. Bu sırada elde edilen kaynağın bir bölümü Haru'nun isteği ile maden de depolanacaktı.


Haru geliştireceği teknolojiler için en çok kaynağa ihtiyaç duyuyordu. Hatta madenden ayrıldıktan sonra demirci atölyesini adamlarının kullanımına bırakacaktı. Planına kısa bir süre sonra yalnız devam etmesi ve düşmanlarının doğrudan kalbine girmesi gerekiyordu. Bunun için gerekli hazırlıkları yapmaya başlamıştı. Ryou Jo'dan alacağı para yolculuk masraflarını fazlasıyla karşılamaya yeterdi.


Haru bunları düşündüğü beş günün ardından son durağa vardıklarını anladı. Golemi cansız olarak göstermek istediği için hareket ettirmiyordu.


Tüm yaptığı arada ortak ara yüze bağlanarak gökyüzüne bakmaktı. Neyse ki beş günün ardından golem sonunda götürüldüğü yere vardı. Haru ise tüm dikkatini goleme ayırmıştı. Çünkü bazı eski defterleri kapatmanın zamanı gelmişti. Golem hazırlanan platformun önüne getirildi.


Daha sonra önceden çakılan iki yüz tahta direğin üzerine demir halkalar yerleştirildi. Bu halkaların ortasından geçirilen yüzlerce zincir doğrudan bir uçları golemin çeşitli yerlerine diğer uçlarıysa yüzlerce atlara bağlandı. Yapmayı planladıkları şey ölü olduğunu düşündükleri golemin bedenini ayağa kaldırmak ve dik duracak şekilde platformun ortasına sabitlemekti. Bu golem bir süre bu platformda sergilenecekti.


Bu sayede Ain Rhomir bir çeşit güç gösterisi yaparak halkı ve düşmanlarını korkutmuş olacaktı.


Fakat yapmaya çalıştığı bu şeyin ne sonuçlar doğuracağından habersizdi. Golem uzun çabalar sonucu bir buçuk saatlik bir sürede ayağa kaldırılmıştı. Daha sonra platformun altında bulunan zincirler ile sıkıca bağlanmıştı.


Golemin üzerinde o kadar çok zincir vardı ki zincir bir zırh giyiyormuş gibi görünüyordu. Golemin gözleri hariç her yeri zincirle kaplanmıştı. Haru golemin gözleri sayesinde etrafında ki herkesin hareketlerini izliyordu. Bir platformun üzerine sabitlendiğini anlamıştı. Onu asıl şaşırtan şey çevresinde ki asker sayısıydı. Son gördüğünden bu yana Kuzey Kaplan Krallığı'nın askerleri kesinlikle değişmişti.


Değişik bir sancağın altında tam set zırhlar giyen tehlikeli düşmanlara dönüşmüşlerdi.


Öyle ki gözleri bile görülmüyordu. Haru buna rağmen büyük bir mutluluk içerisindeydi. Çünkü etrafında sekiz yüz elli binden daha fazla asker vardı. Bu kadar askeri yok etmeyi başarabilirse Büyük Naman Krallığı'na çok büyük bir darbe vururdu.


Anlaşılan bugün oldukça büyük bir gün olacaktı. Golemin bedeni başarıyla ayağa kaldırıldıktan sonra üzerinde durduğu platformun çevresine tahta iskeleler yerleştirilmeye başlandı. Bu iskeleler büyük bir ihtimalle izleyiciler için konuşmuştu. Haru sadece üç saatlik bir sürenin sonunda yapay bir arenanın ortasında durduğunu anladı. Yarım saat sonra birer ikişer insanlar başkentten arenaya gelmeye başladılar.


Öyle ki çok kısa bir süre sonra arena hınca hınç dolmuştu. Sadece Haru'nun önünde ki özel bir alan boş bırakılmıştı.


Bu alana kısa bir süre sonra Kuzey Başkenti'nin soyluları toplanmaya başladı. Hepsi bir yere oturdular. Daha sonra Büyük Naman Krallığı ordusunun ve doğa namanının en önemli generallerinden biri olan eski Kuzey Kaplan Krallığı kralı ailesi ile birlikte bu alana girdi.


Haru o anda eski defterlerin baştan açıldığını hissetti. Bu gezegene ilk geldiğinde bu adam onu idam ettirmişti. Haru ölmeden önce söylediklerini hala unutmuş değildi. İdamını izleyenlere o gün "Beni idam edeceğinizi zannediyorsunuz. Sizler benim için bir böcekten farksızsınız, son sözümü söylememi istemenizin sebebi size hayatım için yalvarmamı istemeniz. Fakat bir efendi bir böceğe yalvarmaz. Bugün bu bedenle olan yolculuğum son bulacak. Fakat bir gün geri geleceğim. O gün geldiğinde hepiniz o sefil ve ilkel hayatlarınız için bana yalvaracaksınız. Tıpkı bir efendinin bir böceği ezmesi gibi bende sizi ezeceğim" demişti.


Haru o gün dediklerini asla unutmamış hafıza sarayının bir köşesinde hep saklamıştı.


Eski defterleri bir kez daha açmıştı. Fakat büyük bir kin duyduğu kişi karşısındaydı. Seneler önce o gün onun ölümünü izleyenler şu an tekrar karşısına toplanmışlardı. Amaçları kibirlenmek ve kendilerini üstün görmekti. Fakat bilmedikleri şey hesap gününün geldiği gerçeğiydi.


Haru gözlerini o alandan ayırmayarak orada oturan herkesi izlemeye başladı. O sırada eski kralın şimdiyse generalin kızı olan Belany'i fark etti. Haru Belany ile yaşadıklarını tamamen unutmuştu. Belany'nin Gölge Tarikatı'na esir alınmasını sağlamıştı. Daha sonra onu oradan kurtarmış ve çoğunluğun iyiliği için onu kölesi haline getirmişti. Normalde buna karşı olmasına rağmen adamlarına karşı bir sorumluluğu vardı.


Oysa onu destekleyenler ölmüş krallığı yok olmuştu. Geriye kimse kalmamıştı.


Haru golemin gözlerini kullanarak bütün dikkatini Belany'e odakladı. Biraz dikkat edince elinde ki yüzüğü ve üzerinde ki ölümcül taşı fark etti. Bu yüzüğü Belany ona ihanet etmesin diye zorla ona vermişti. Bu zamana kadar ölmediğine göre ona ihanet etmiş olamazdı.


Bir kez daha fırsatı görmüştü. O zaman için adamlarını ve krallığını korumak adına yaptığı bu harekete şimdi ona yeni intikam planında büyük avantaj sağlayacaktı. Haru'nun tek yapması gereken onun üzerinden itibar elde etmekti. Başkası olsa buna karşı dururdu. Fakat Belany'in Haru'ya karşı gelmek gibi bir şansı yoktu. Bedeni şu an farklı bir insanın bedeni olsa da kölelik damgaları kişinin ruhuna bağlanırdı.


Bunun için Belany hala onun kölesiydi ve ona karşı gelemezdi. Haru o anda ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu.


Tamamen aklından çıkan bu olay ona büyük avantaj sağlayacaktı. Haru sabırla olacakları beklemeye başladı. Sadece bir fırsata ihtiyacı vardı. Başlangıçta bütün arenayı içindeki her şeyle birlikte yok etmeyi planlıyordu. Fakat Belany'i gördüğü anda bu plandan vazgeçti.


Belany'e canlı ihtiyacı vardı. Bunun için belli bir fırsat kollamaya başlamıştı. Çok geçmeden istediği fırsat ayağına gelmişti. Belany'nin babası oturduğu yerden ayağa kalkarak izleyicilere "Gördüğünüz bu yaratık sadece birkaç gün içinde Durial Kalesi'ni ve Yoarath Bölgesi'ni yıkan sayısız askeri ve insanı öldüren kana susamış bir canavardır. Fakat bu canavar benim sağ kolum olan Ain Rhomir ve askerlerinin üstün gayretleri sayesinde öldürülmüştür. Gördüğünüz bu canavarın kalbini sökerken Ain Rhomir'in bana eşlik etmesini istiyorum" dedi.


Bu sözlerin ardından heyecanlanan halk Ain Rhomir'e tezahürat yapmaya başladılar.


Ain Rhomir en elit on askerini yanına alarak eski kralın şimdiyse Kuzey Başkenti'nin yöneticisinin yanına gitti. İkisi yanlarında ki önemli soylular ve korumalarla birlikte arenanın ortasında ki platformun üzerine çıktılar. Sayıları kabaca yüz kişi kadar vardı.


Golemin bedeninin yanına ulaştıkları zaman Ain Rhomir adamlarına işaret verdi. Golemin Kuzey Başkenti'nin yöneticisi karşısında diz çökmesi için adamları zincirlerden bazılarını çözeceklerdi. Haru tam olarak bu anı bekliyordu. Bir anda golemin sağ ayağını kaldırarak önünde duran kalabalığın üzerine sertçe geçirdi. Öyle ki bu darbe ile birlikte yer hafifçe sallanmıştı.


Golemin sağ ayağının altında kan ve ezilmekten pelteye dönmüş bedenlerden dolayı kırmızı bir havuz oluşmuştu.


Haru senelerce önce dediği gibi tıpkı onları bir efendinin bir böceği ezmesi gibi hepsini ayağı ile ezmiş ve o sefil yaşamlarına son vermişti. Onun idamını izleyen soylulardan çoğu eski kral ve Ain Rhomir ile birlikte ezilerek öldürülmüşlerdi.


Sonunda Haru intikamının büyük bir bölümünü almıştı. Belany babasının ve önemli insanları ezildiğini görünce öfkeyle goleme doğru atılmıştı. Bu sayede Haru'ya istediğini verdiğinin farkında bile değildi. Haru golemi ileri doğru götürerek uzun süredir durduğu savunma modundan saldırı moduna geçirdi. İki kolunda aktif hale gelen on altı devasa zinciri bir anda soyluların durduğu alana savurdu.


Orada bulunan herkes tam anlamıyla kıymaya dönmüşlerdi. Haru bunları yaptıktan sonra beklemeye başladı.


Eski defterlerden bazılarını kapatmanın ve intikamını almanın mutluluğunu yaşıyordu. Bu sırada Belany goleme bütün gücü ile büyü yaparak saldırmaya başlamıştı. Golemin büyüden etkilenmediğini fark ettiği anda eline bir kılıç almış ve ona doğrudan saldırmıştı.


Üç darbede kırılan kılıcına rağmen hala goleme vurmaya devam ediyordu. Haru ise hiçbir şey yapmadan bu sahneyi izliyordu. Belany'nin elinde ki kılıç kullanılamaz hale gelince golemin bedenine yumrukları ile saldırmaya başladı. Haru onun sinir krizi geçirdiğini anlamıştı. Anlaşılan babasını kaybetmesinin acısı ona çok gelmişti. Fakat Haru bunun için zerre pişmanlık hissetmiyordu.


Neyse ki bir süre sonra bir grup Kuzey Ordusu askeri Belany'i uzaklaştırmışlardı.


Bu sırada sivil halk bölgeden uzaklaştırılmış ve alanın çevresi sekiz yüz elli bin kişi ile çevrilmişti. Bugüne kadar golemin karşılaştığı en büyük düşman gücü buydu. Üstelik diğerlerinin aksine güçleri küçümsenemeyecek seviyedeydi.


Haru Belany uzaklaştıktan sonra golemin iki kolunu sonuna kadar gererek önünde ki tahta iskeleyi yerle bir etti. Bu sırada zincirlerin yoluna çıkan askerler paramparça olmuştu. Golemin üzerine sayısız ok, büyü ve mızrak isabet etmesine rağmen Haru bundan etkilenmiyordu. Golemin iki yumruğunu aynı anda yere vurdu. Toprağın altında oluşan bir şok dalgası yer yer toprağı çatlatarak arenanın büyük bir bölümünü yıktı. Bu sırada ona saldıranlar şok dalgası yüzünden yere düşmüşlerdi. Haru bütün alanı tozla kaplamak istese de büyücülerin varlığı bunu engelliyordu.


Çünkü sürekli yaptıkları rüzgâr büyüsü ile bütün alanı tozla kaplamaya çalışması anlamsız bir çaba olurdu.


Haru golemi düşman askerlerinin üzerinde yürüterek binlercesini ezdi. Aynı zamanda iki kolunda bulunan on altı zinciri o kadar çok kişiyi öldürmek için kullanmıştı ki zincirler kan kırmızı olmuştu. Bu kırmızılık golemin gözlerinde ki kırmızılıkla uyum içerisindeydi.


Haru golemin zarar almaya başladığını hissetmişti. Aldığı sayısız darbe golemin zırhında çatlaklara yol açmaya başlamıştı. Bu da yetmezmiş gibi büyücülerin bazıları ateş büyüleri yaparken bazıları buz büyüleri yapıyordu. Golemin zırhında ki çelik ve diğer madenler aşırı ısınma ve aşırı soğuma karşısında oldukça zayıf hale gelmişlerdi. Haru'nun elleri ve ayakları acımaya başlamıştı.


Aynı zamanda hafıza sarayına bağlı olan ortak ara yüz yüzünden başının içinde büyük bir basınç oluşmaya başlamıştı.


Haru golemin binlerce düşmanını yok etmesine rağmen daha fazla savaşamayacağını anladı. Golemle bağlı oldukları için riske girmemek adına ortak ara yüz bağlantısını koparacağı sırada durdu. Sanki zaman yavaşlamış gibiydi. Haru ne yaparsa yapsın başarılı olamayacağını anladı.


Asla zamanında bağlantıyı kesemezdi. Çünkü ufak bir çocuk kırmızı ışıklar saçan yumruğu ile ona doğru uçuyordu. Haru zırhı zayıflayan golemin bu darbe ile yok olacağını ve kendisinin de zarar göreceğini analiz yeteneği sayesinde anlamıştı. Birkaç saniye sonra olacak şeyleri engellemenin hiçbir yolu yoktu. Çocuk herkesin bakışları ortasında golemin göğsüne yumruğu ile vurdu.


Golemin zırhı büyük çatırtılar eşliğinde parçalanırken Haru kazandığını biliyordu.


Fakat aynı zamanda başarısızda olmuştu. Kazanmıştı çünkü goleme böyle bir durum için kendini yok etme protokolü yapmıştı. Golemin teknolojisinin diğer insanların eline geçmemesi için aldığı bir önlemdi. Patlayıcı maddeler ve gazlardan oluşan kocaman bir alan golemin bacaklarının hemen üstünde duruyordu. Bu alan golem yok edildikten sonra içinde ki kırmızı yıldırımlar ile ateşleniyordu.


Kırmızı yıldırımların gücü ile birlikte bu patlayıcılar çok büyük bir silaha dönüşüyordu. Bunun için golemin çevresinde bulunan herkes ölecekti. Fakat bir yandan da kaybetmişti. Goleme ortak ara yüzle bağlı olduğu ise ölmese de ağır bir hasar alacak ve yaralanacaktı.


Bu hasar içinde olduğu bedeni zorlayacak boyutlara ulaşabilirdi. Haru kalan son saniyesinde çocuğun gücünü düşünüyordu.


Açıkça golemin aldığı darbenin gücünü hissetmişti. Karşılaştığı diğer insanlara nazaran bu çocuk daha güçlüydü. Son saniyenin bitmesi ile birlikte golem içine doğru bükülmeye başladı. Kısa sürede değişik bir şekil aldıktan sonra duyanları kalıcı olarak sağır edecek bir sesle patladı. Neyse ki kimse sağır olmamıştı. Çünkü bu patlamanın sesini duyan herkes ortaya çıkan patlama ve golemin şarapnel görevi gören parçaları yüzünden ölmüştü. Böylece Kuzey Ordusu'nun büyük bir bölümü Haru tarafından yok edilmişti.


Haru hafıza sarayında ki intikam listesinden Kuzey Kaplan Krallığı'ndan alınacak olan intikamı sildi.


Hem intikamını almış hem de Büyük Naman Krallığı'na unutamayacakları bir darbe vurmuştu. Fakat bunun için sevinemeyecek bir haldeydi. Çünkü golem yok olduğu anda demirci atölyesinin içinde fırlayarak arkasında ki duvara çarpmış ve yere düşmüştü.


Elleri ve ayaklarında ciddi görünen yanıklar oluşmuştu. Aynı zamanda kulaklarından, burnundan ve gözlerinden kan akmaya başlamıştı. Kafasının içinde artan basınç golemin yok olması ile birlikte had safhaya çıkmıştı. Haru'nun arkasında ki duvara çarpmasıyla birlikte ağzından da kan akmaya başladı. Bilincini kaybetmeden önce son düşündüğü şey iç kanaması olduğuydu.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum