Bölüm 59 - Güç Algısı



Haru o sabah uyandıktan sonra büyük bir çalışma maratonunu başlattı. Aralarına yeni katılan kişiler daha önce eğitim alanlar tarafından eğitim alacaklardı. Kırk kişilik bir grup temel saldırı ve savunma eğitimi alırken kalan kırk kişide hem bitki hem de kaynak canavarı avlayacaktı. Haru ise on dokuz kişi ile birlikte madenin geliştirilmesine başlayacaktı. O sabah kahvaltı edildikten sonra herkes görevini yapmaya başladı.


Haru madenin içinde hem madene hem de yaşam alanına bağlı olan büyük bir demirci atölyesi yapmayı planlıyordu.


Tabi ki bu iş için oldukça uğraşmak gerekiyordu. Haru başlangıçta demirci atölyesinde adamlarını çalıştırmaya karar verse de artık sadece kendisine özel bir demirci atölyesi yapmak istiyordu. Teknolojinin bütün imkanlarından bu demirci atölyesi sayesinde faydalanacaktı.


O gün on adamını kasabaya gerekli olan malzemeleri almaları için gönderdi. Ayrıca madenin eksiklikleri için bir alışveriş listesi oluşturdu. Girdikleri son savaştan sonra ellerinde yeterince para vardı. Haru ilerleyen günlerde bu para ile daha fazla adam almayı bile düşünüyordu. O günün akşamına doğru gerekli malzemeler alındıktan sonra demirci atölyesinin önemli bir bölümü bitmişti.


Haru hafıza sarayında ki gelişmiş bilgileri uygulayabilmek için sıradan demirci atölyelerinden çok daha gelişmiş bir yere ihtiyaç duyuyordu.


Adamları ile yapabileceği kadarını yapmıştı. Bundan sonrasını kendisi yapması gerekiyordu. O günün akşamında toplanan kaynaklar ayrılmıştı. Maden için yeterince kazı ekipmanı alındığı için yarın eğitim dışında adamları madeni kazmaya başlayacaklardı.


Ertesi sabah Haru demirci atölyesine gelişmiş teknoloji üretimi için üretim tezgâhları ekledi. Ayrıca dişliler ve çarklar gibi parçaların kalıplarını çıkardı. Artık istediği kalıptan istediği kadar üretebilirdi. Elinin altında kırmızı yıldırımları olduğu için güç kaynağı konusunda şimdilik bir sıkıntısı yoktu. Haru adamları sayesinde madenden kaynak elde etmeye başladığı için hemen aklında ki proje için çalışmaya başladı.


Bu gezegende ki insanların golem adını verdikleri şeyden üretecekti. Fakat bunu kendi teknolojisi ile donatacaktı.


Yapacağı golemin otuz metre olmasını düşünüyordu. Golem aklında ki plana uygun olarak yapabilirse her türlü element saldırısına karşı dirençli olacaktı. Goleme sadece fiziksel saldırılar hasar verebilecekti. Büyülü saldırılar ise üzerinde etkisiz olacaktı.


Haru bu devasa golemi güç kazanmak için kullanacaktı. Artık planlarına başlamasının zamanı gelmişti. Bir buçuk haftalık bir süre boyunca golemin yapılması ile uğraştı. Bu sürenin sonunda golem hazır olsa bile silahı hazır değildi. Haru golemin iki elinin bilek kısımlarına bağlı olan sekizer tane büyük zincir yapmıştı. Bu zincirlerin üstlerinde ön yüzleri keskin olan bıçaklar yer alıyordu.


Tek bir zincirin ağırlığı üç yüz kiloyu aşıyordu. Fakat Haru'nun goleminin gücü için bu ağırlık hiçbir şeydi.


Haru goleme çeşitli saldırı şekilleri programlamıştı. Toplam on altı zincirini eş zamanlı sallayarak önünde ki yirmi metrelik bir alanda ki her şeyi parçalama gücü vardı. Ayrıca bütün gücünü ayaklarına yönlendirdiği zaman ufak sarsıntılar oluşturabiliyordu.


Bunun haricinde ayaklarının tabanında ki delikler sayesinde topladığı toprak ve kayaları toza dönüştürüyordu. Daha sonra göğsünde ki üç delikten bu tozu büyük bir alana yayabiliyordu. Bu sayede rakiplerini yavaşlatma ve etkisiz hale getirme şansına sahipti. Haru bu goleme Ko'ların kullandığı gelişmiş bir teknoloji olan çoklu ortam gizlilik ara yüzü eklemişti.


Golem bu sayede girdiği ortamda ki şeylerden birine benzeyerek gizlenme imkanına kavuşuyordu.


Büyük bir ağaç veya kaya olması mümkündü. Duruma göre bir bina kılığına bile girebiliyordu. Golemin bedeninde ki gelişmiş sensörler sayesinde her türlü etkiye anında tepki vermesi mümkün oluyordu. Haru golemi kendi hızıyla test etmesine rağmen başarılı olamamıştı.


Teknolojinin gücü insanların gücünü aşıyordu. Haru böylesine güçlü bir savaş makinesini tek bir amaçla yapmıştı. Büyük Naman Krallığı'nın dikkatini çekme amacı taşıyordu. Golemi Büyük Naman Krallığı'nın kalelerine ve kışlalarına göndererek yüzlerce Naman askerini katledecekti. Bu sayede hem intikamını yavaştan almaya başlayacak hem de Büyük Naman Krallığı'na bir tehdit oluşturacaktı.


Tabi ki bu golemi yok etmek için Büyük Naman Krallığı harekete geçeceklerdi.


Fakat gönderdikleri her askeri güç golem tarafından yok edilecekti. Bu aynı zamanda halk arasında huzursuzluğa neden olacaktı. Haru Büyük Naman Krallığı yeterince kayıp yaşadıktan sonra çok önemli bir anda ortaya çıkacak ve golemi yok edecekti.


Bu sayede halkın gözünde daha fazla itibar kazanırken krallığın içinde statüsü artacaktı. Başlangıçta bu statüyü madenin gelişimi ile kazanmayı düşünse de bundan vazgeçmişti. Artık daha sert yollara başvurmanın zamanı gelmişti. Haru bu golemi sadece bir prototip olarak geliştiriyordu. İleride bu teknoloji ile kendisine yeni bir ordu kuracak ve bu orduyla intikamını alacaktı.


Haru her ihtimale karşı golemi istediği gibi kontrol edebileceği bir ortak ara yüz yapmıştı.


Bir çift eldiven ile bir çift ayakkabının içine yerleştirdiği sensörler sayesinde aktif ettiği anda golemin bütün hareketlerini kendisi yönetebiliyordu. Bunun haricinde golem düşük yapay zekâsı ile verilen emirleri yerine getiriyordu.


Haru istediği zaman ses ile golemi yönlendirebiliyordu. Goleme şimdilik üç tane mod eklemişti. Bu modlar saldırı, savunma ve gizlilik modlarıydı. Golem mutlaka bu üç moddan birine girmek zorundaydı. Çalışma prensibi bu şekilde işliyordu. Haru golemi çalışır hale getirince bu sefer onu deneme ihtiyacı duydu. Atölyenin içinde verdiği belli başlı komutları golem başarı ile uyguladı.


Ayrıca Haru yaptığı eldivenleri ve ayakkabıları giyerek golemi ortak ara yüz sayesinde kontrol etmeyi denedi.


Haru'nun el ve ayak hareketlerinin aynısını uygulayan golemin tepki gecikme hızı sadece bir saniyeydi. Bu süre onun elinde ki imkanlara göre oldukça başarılıydı. Haru golemin dışını çelik ve demir alaşımından yapmıştı. Ayrıca alaşımı güçlendirmek için kırmızı yıldırımlarını kullandı.


Bu golemin dış zırhını delmek oldukça zor bir işti. Haru bu golemi planları için basit bir atlama taşı olarak kullanmak için yapmıştı. Fakat ortaya ciddi anlamda tehlikeli olan bir savaş makinesi çıkarmıştı. Düşündüğünden daha güçlü bir şey yapabildiği için bu golemin gücünü kullanmak istiyordu. Golemi yok etmeden önce Büyük Naman Krallığı'na unutamayacakları bir zarar vermesini sağlayacaktı.


Haru bu golem ile askeri kaleleri ve büyük şehirlerde ki kışlaları yıkmak istiyordu. Büyük Naman Krallığı'nın zayıflaması ve halkın krallığın gücünü sorgulaması onun işine gelirdi. Haru golem hazır olunca onu demirci atölyesinden çıkarmadı.


Bunun yerine o gün adamlarını toplayarak doğrudan dağın arkasında ki vadiye gittiler.


Haru onları vadide saldırı ve savunma taktiklerinin temelleri konusunda eğitirken golem Haru'dan aldığı emirler birlikte madenden kimseye görünmeden ayrılmıştı. İlk hedefine doğru yavaş ama güçlü adımlarla ilerliyordu. Haru hedef olarak eskiden Kuzey Kaplan Krallığı'na ait olan Dunlain Kalesi'ni belirlemişti. Bu kale Büyük Naman Krallığı yönetiminden sonra çok büyük bir alana hâkim olan askeri karakol olarak kullanılmaya başlamıştı. Aynı zamanda ordunun ikmal hattı da bu kalenin üzerinden yapılıyordu.


Haru bundan sonra uzun bir süre ufak çocuklara anlatılan korkutucu golemin hikayesine sebep olacaktı.


Bu golem kıtada önemli izler bırakacak ve adından sık sık söz ettirecekti. Haru adamlarına o gün ve ondan sonra ki bir hafta boyunca düzenli olarak eğitim verdi. Bu sırada golem yavaş hareket hızıyla sonunda Dunlain Kalesi'nin önlerine ulaştı.


Haru adamlarına çalışmalarına devam etmelerini söyleyerek kendini demirci atölyesine kapattı. Daha sonra ortak ara yüze erişim sağlamasını sağlayan bir çift eldiveni ve botu giydi. Eldivenlerin ve ayakkabıların içinde bulunan iğneler aynı anda bedenine saplandı. Bu iğneler doğrudan sinir ağına bağlanarak golemden alınan verileri Haru'nun hafıza sarayına iletiyordu.


Haru hafıza sarayında oluşturduğu yapay kontrol ara yüzü sayesinde golemin gördüğü her şeyi görebiliyor ve duyabiliyordu.


Hatta bağlı oldukları sırada goleme yapılan her türlü saldırıyı hissedebiliyordu. Bağlı oldukları sırada golem ölümcül bir darbe alırsa Haru ölmese bile ağır yaralanırdı. Bu teknoloji çok kullanışlı olmasına rağmen aynı zamanda iki yüzü keskin bir bıçak gibiydi.


Dikkatsizliğin ağır bedelleri olabilirdi. Haru Golemin gözlerinden Dunlain Kalesi'nin surlarını gördükten sonra gizlilik modunda hava kararana kadar bekledi. Golemin siyah rengi gecenin karanlığına kolayca uyum sağlamasını sağlayacaktı. Hava karardıktan sonra Haru golemi saldırı moduna geçirdi. Golemin gücünü test etme vakti gelmişti. Kalenin kapısının iki yanında bulunan nöbetçi kuleleri alarm vermeye başladılar.


Haru golemi gizlilik modundan çıkarında görünür hale gelmişti. Zaten otuz metrelik bir golemin görülmemesi sorun olurdu.


İstese çok daha küçük ve etkili bir şey yapabilecek olmasına rağmen insanların büyüklük tutkusunu bildiği için bilerek devasa bir savaş makinesi yapmıştı. Büyüğü devirmek her zaman için küçüğe göre daha etkili olurdu.


Haru kalenin kapısına yaklaştıktan sonra golemin sağ elini kapının sağ tarafında ki nöbetçi kulesine savurdu. Her biri on metre olan sekiz zincir yüzlerce kiloyu aşan bir ağırlıkla kulenin taştan duvarına isabet etti. Çıkan rahatsız edici bir sesin ardından nöbetçi kulesinin yarısı parçalandı. Haru bir kez daha golemin sağ kolunu kullanarak nöbetçi kulesine vurdu.


İkinci darbe ile birlikte kule içinde ki onlarca asker ile birlikte yok olmuştu.


Dunlain Kalesi'nin surlarında sırıtan bir yara haline gelen nöbetçi kulesine çok kısa bir zamanda kalenin kapısı ve sağlam olan diğer nöbetçi kulesi katıldı. Kalenin içinde verilen alarm ile birlikte bulunan bütün askerler savaşa hazır bir şekilde kalenin iç avlusuna toplanmışlardı.


Okçular ve tek tük büyücüler surlara konuşlanmıştı. Ateşli oklar ve çeşitli büyülü teknikler hazırda bekletiliyordu. Hepsi kalenin kapısına doğru hedef almıştı. O kapıdan geçen şey ne olursa olsun yok olmaya mahkumdu. Golem kapının üstünü yıkarak kendine bir geçit açtıktan sonra kalenin içine girdi. O anda askerlerin hepsi korkudan oldukları yerde donakalmıştı.


Golemin geniş bir kalkandan daha büyük olan iki kırmızı gözü gecenin karanlığı içinde parlayarak hepsinin yüreklerine korku salmıştı.


Birkaç saniyelik duraksamanın ardından hepsi goleme karşı saldırıya geçmişti. Ateşli ve ucu zehirli olan yüzlerce ok, onlarca çeşitli element büyüsü ve iç avluda ki savaşçıların fırlattığı yüzlerce mızrak aynı anda golemin bedenine isabet etti.


Haru ortak ara yüz sayesinde bur darbelerin her birini hissetmişti. Oklar ve büyüler onda rahatsız edici bir kaşıntı hissi oluştururken mızraklar ise çok ufak bir iğnenin batması gibi bir acı vermişlerdi. Hepsinin saldırısı bitince Haru golemin iki elini geriye doğru açtı. Sağ el mümkün olduğunca sağa, sol el ise mümkün olduğunca sola açılmıştı. Haru bundan sonra sonuna kadar açılan sağ eli hızlıca sol tarafa, sonuna kadar açılan sol eli ise hızlıca sağ tarafa yönlendirdi. On altı zincir kalenin iç avlusunda ki askerlerin çok büyük bir çoğunluğunu yok etti.


Öyle ki kalenin iç avlusu kesik beden parçalarının içinde yüzdüğü kandan ufak bir göle dönmüştü.


Golemin kol gücü zincirlerin üzerinde ki kesici parçalarla birleşince önüne geleni kıymaya çevirmişti. Surların üzerinde olan düşman askerleri şimdilik şanslı olsalar da bu çok uzun sürmeyecekti. Haru golemi kullanarak kalenin dış surlarına saldırmaya başladı.


Bu sefer zincirleri kullanmak yerine golemin yumruklarını kullanıyordu. Zincirlerin savrulmasının aksine golemin yumruğu daha güçlü bir etkiye sahipti. Her darbe ile birlikte surlara vurduğu kısım paramparça oluyordu. Haru çok kısa bir sürede Dunlain Kalesi'nde ki işini bitirdi. Golem eskiden bir kale olan araziden çıkarak ormanın içinde kayıplara karışırken arkasında temellerine kadar yıkılmış surlarla birlikte beş binden fazla ölü düşman askeri bırakmıştı. Üstelik bu sadece başlangıçtı.


Haru o gece işini bitirdikten sonra adamları ile birlikte uyudu. Ertesi gün herkesi görevlerine yolladıktan sonra tekrar demirci atölyesine kapandı.


Dünkü olay Büyük Naman Krallığı'nda duyulsa da çok önemsenmeyebilirdi. Fakat bugün yapacağı şey büyük ses getirecekti. Haru golemi ortak ara yüz sayesinde kontrol ederek gizlilik modunda Dunlain Kalesi'ne çok yakın olan ve eskiden Kuzey Kaplan Krallığı'nın en büyük tarım üretimi sağlayan bölgelerinden biri olan Yoarath Bölgesi'ne ilerliyordu. Bölgenin önüne ulaştığı zaman golemi durdurdu.


Bu sefer ki işi Dunlain Kalesi'nde olduğu kadar kolay değildi. Çünkü bölgeyi etkisiz hale getirirken sivil halka doğrudan zarar vermekten kaçınacaktı. Fakat onları korkutarak uzaklaştırması gerekiyordu. Neyse ki bu iş için elinde oldukça iyi bir malzeme vardı.


Haru golemin sarsıntı oluşturmasını sağlayan gücü devreye soktu. Golemin içinde ki güç ayaklarında toplanmaya başladı.


Haru ayağı ile yere vurduğu her darbede zeminde orta halli sarsıntılara neden oluyordu. Bu sarsıntı bir deprem boyutunda olmasa da insanları korkutacak kadar güçlüydü. Haru yere vurduğu üçüncü darbeden sonra bir şey fark etti. İnsanlar bölgenin içinde dört bir yana kaçıyorlardı. Haru bunun üzerine bölgenin dış surlarına vurduğu iki güçlü yumrukla golemin geçebileceği bir yer oluşturdu.


Surların arkasından çıkan golemi gören insanlar sarsıntının verdiği korkuyu unuttular ve öncekinden daha hızlı kaçmaya başladılar.


Doğrudan bölgenin diğer kapısından dışarı çıkmak için uğraşıyorlardı. Haru kendisine doğru gelen askerleri iki kolu ile savurduğu darbelerle paramparça etti. Golemin zincirleri insanlar üzerinde oldukça etkiliydi. Haru önüne gelen düşmanı yok etmeye devam etti.


Bir süre sonra üzerine gelen asker sayısı azalınca golem ile bölgede önünde geleni dümdüz ederek yoluna devam etti. Öncelikle bütün tarım arazilerini kullanılamaz hale getirdi. Daha sonra bölgenin içinde tam bir yıkım başlattı. Önüne gelen binayı ve suru dümdüz etti. O kadar çok düşman askeri öldürmüştü ki golemin iki koluna bağlı on altı zincir güneşin altında kıpkırmızı parlıyordu.


Haru Yoarath Bölgesi'ni bir daha kullanılamaz bir hale getirdi. Öyle ki eskiden bulunduğu yerde bir inci gibi parlayan alan şimdi çirkin bir yara gibi duruyordu. Haru bu süreç boyunca sivil halka golem ile zarar vermemiş ve onların kaçmasını sağlamıştı.


Ayrıca insanları korkutmak için golemi görmelerini sağlamıştı. Bu sayede golemin haberi bütün kıtaya yavaş yavaş yayılacaktı.


Haru golem ile gizlilik moduna girerek bölgeden ayrılırken aslında büyük bir olaylar silsilesinin başlamasına sebep olduğunun farkında bile değildi. Haru goleme bağlı olduğu ortak ara yüzden çıktığı sırada demirci atölyesinin kapısı şiddetle çalmaya başladı.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum