Haru'nun gülümsemesini gören POAD görevlileri ve kadın yerlere yatarak yalvarmaya başlamışlardı. POAD görevlileri ellerinden birini kaybetmiş olsalar da hepsi kralın geçmişte neler yaptığını gayet iyi biliyordu. Haru İntikamcı isminin hakkını gerçekten veriyordu. Bazı aciz krallar gibi sahip olduğu unvanı yapıştırma bir şekilde üzerinde taşımıyordu. Aksine sahip olduğu unvanı hakkını vererek yaşatıyordu.
Bir İntikamcı'nın haksız gördüğü kişilere ceza kesmesinden daha doğal ne olabilirdi.
Haru özellikle Jamian'ı bu grubun içine katmamıştı. Onunla çok daha farklı bir şekilde ilgilenecekti. Elli İntikamcı askeri ile ilgili daha farklı planları vardı. Şimdi ki hedefi bu üç POAD görevlisini ve kadını cezalandırmaktı. Haru hemen askerlerden birini yanına çağırdı.
Haru'nun generalleri uzak bir köşeden meydanda yaşanan olayları izlemekle yetiniyorlardı. Haru çağırdığı askere şehirde ki bütün halkın bu meydana getirilmesini ve meydanda yaşanacak olayları izlemelerini emretti. Aynı zamanda başka bir askere de büyük bir ateş yakılmasını emretmişti. İlk cezaları oldukça korkunç bir ceza olacaktı. Hepsinin ortak noktası ona aşağılayıcı şekilde bakmalarıydı.
Haru ise onları bir daha bakılamaz bir hale getirecekti. Zindanda ki uzun düşünme maratonu sırasında kendi bulduğu bir cezayı uygulayacaktı.
İlginç bir şekilde hepsinin yaşamasına izin verecekti. Çünkü ona göre ölmek onlar için sadece bir ödül olurdu. Haru onların yaşamasını ve yaşadıkları süre boyunca aşağılanmalarını, hor görülmelerini istiyordu. Onları basit kölelerden bile daha kötü bir hale getirecekti.
Üstelik bundan sonra bu cezayı sistemleştirerek uygun gördüğü kişiler üzerinde uygulayacaktı. Cezanın amacı bütün krallıklarda en aşağılık sınıf olarak kabul edilen kölelerin bile altında olacak bir sınıf oluşturmaktı. Özgürlüğü olmayan köleler bile onlardan daha üst bir konumda yer alacak ve daha çok saygı görecekti. Bir kölenin saygı gördüğüyse duyulmuş bir şey değildi.
Haru bu yeni sınıfa verilecek oldukça güzel bir isim bulmuştu. Onlara sınırlılar diyecekti.
İntikamcı üyeleri tarafından cezalandırılan herkes bu sınırlılar grubuna katılacaklardı. Haru'nun onlara sınırlılar demesinin sebebi hayatlarının sadece nefes almakla sınırlı olacağıydı. Onları kölelerden bile kötü bir hale getirecekti.
Üstelik gören herkesin sınırlıları tanıması için hepsinin üzerinde ortak bir işaret kullanacaktı. Bu sayede herkes onları tanıyabilecek ve onlara hak ettikleri gibi davranabilecekti. Haru sınırlılara öldürmek dışında yapılacak her şeyin serbest olmasını sağlayacaktı. Yaşadıkları süre boyunca işledikleri suçların bedelini ödeyeceklerdi. Ayrıca İntikamcı'lara karşı gelmeyi düşünenlere de büyük bir göz dağı olacaklardı.
Haru şehirde ki halk meydana gelene kadar bekledi. Daha sonrada yakılan ateşin üzerinde kazanlarla birlikte bol miktarda demirin eritilmesini emretti. Bu demir bundan sonra sınırlıların damgasını oluşturacaktı. Demir eritilince Haru ilk cezaya başlamayı uygun gördü.
Hepsi Haru'ya aşağılar şekilde bakmıştı. Haru onların bir daha hiçbir şeye kibirle bakamamalarını sağlayacaktı.
Eritilmiş demirden bir kepçe dolusu eline aldı. Daha sonrada bütün baskıcı aurasını serbest bıraktı. Aurası şu an tamamen önünde ki dört kişiye odaklanmış bir haldeydi. Dördü de oldukları yerden kıpırdayamıyorlardı. Haru elinde ki kepçe ile sakin bir şekilde ilk POAD görevlisinin yanına yaklaştı. Daha sonrada elinde ki kepçeden önce sağ gözüne sonrada sol gözüne erimiş demiri döktü.
Haru'nun baskıcı aurası o kadar yoğundu ki POAD görevlisi duyduğu acıdan dolayı bağıramamıştı. İki gözü de eritilmiş demir ile kör edilmişti. İşini bitiren Haru diğerlerini de tek tek eritilmiş demir ile kör etti. Hepsinin göz yuvaları yeni sertleşmeye başlayan demirler ile dolmuştu.
Herkes cezanın bittiğini sanıyordu. Oysa ceza daha yeni başlıyordu. Henüz hiçbiri bir şey görmüş değildi.
İntikamcı ordusunun dışından verilen cezayı izleyen herkesin tüyleri diken, diken olmuştu. Fakat Haru devam etmeye kararlıydı. Kendisini Fonsia girişinde yaralayan iki görevlinin ve kendisine pranga vuran görevlinin sağ kalan tek ellerini de kesmişti.
Artık onlar hayatlarına elleri olmadan devam edeceklerdi. Haru onlarla işini bitirdikten sonra son olarak sınırlılar için düşündüğü utanç damgasını hepsinin alınlarına tedavi edilemeyecek şekilde kazıdı. Bunu yapmak için Wulkar'ı kullanmıştı. Sınırlıların simgesi artık basit bir daire şeklinden koparılan derilerinin altında ki etin kararana kadar yakılmasıyla oluşuyordu. Wulkar sayesinde alınlarında ki daireleri yakmak sorun olmamıştı.
Bundan sonra alınlarında taşıyacakları bu kara damga onların hem sınırlı olduğunu belli edecek hem de utanç kaynakları olacaktı.
Haru POAD görevlileri ile ilgilendikten sonra sona ayırdığı kadına geçti. Kadın onunla doğrudan temas kurmamıştı. Fakat köle olduğunu belli eden cezanın yazılı olduğu kâğıdı elinde tutmuştu. Haru o kadınında bir elini kesti. Kadın en azından bir eline hala sahipti.
Fakat dördünün düştüğü hal bile orada ki herkesin kalplerine büyük bir korku salmıştı. Haru bu dördü ile bizzat ilgilendikten sonra savaş alanında ki Jamian dışında ki herkesin eritilmiş demir ile kör edilmesini emretti. Emri alan İntikamcı askerleri uygulamaya çoktan geçmişlerdi. Haru sonradan onlarında alınlarına utanç simgesini yapacaktı. Fakat şimdi daha önemli bir işi vardı.
O da Jamian ile ilgilenmekti. Az önce ilk sınırlılardan olan bu dört kişi oldukça basit suçlar işlemelerine rağmen böyle bir ceza almışlardı.
Fakat Jamian'ın cezası onların yanından bile geçmeyecekti. Haru ona vereceği ceza ile Fonsia Şehri'ne gelen herkesin korkmasını sağlayacaktı. Jamian iki intikamcı askerinin eşliğinde Haru'nun istediği yere götürüldü. Bu yer Fonsia Şehri'ne ulaşım için kullanılan yolun kenarıydı.
Haru Jamian istediği noktaya getirilince bu sefer baskıcı aurasını onun üzerinde kullanmaya başladı. Bu aura Jamian gibi basit birisini hareketsiz bırakmaya yeterdi. Haru onu hareketsiz bırakınca aurası ile diz çökmesini sağladı. Daha sonra birkaç deneme ile istediği pozisyonu yakaladı. Herkes meraklı gözlerle Haru'nun ne yaptığına bakıyordu. Oysa Haru yeni sanat eseri için güneşin açısını hesaplamakla meşguldü.
Haru hesaplamasını bitirince iki intikamcı askerine içinde erimiş demir bulunan kazanı yere diz çökmüş olan Jamian'ın başından aşağıya dökmelerini emretti. Artık Fonsia'ya hak ettiği kalitede demirden bir heykel vermenin zamanı gelmişti.
Bu heykel öylesine bir heykel olacaktı ki Fonsia Şehri'ne gelen ve heykeli gören insanlar İntikamcı'lardan her zaman korkacaktı.
Haru'nun yeni sanat eseri için ihtiyacı olan tek şey ilham verici bir dokunuştu. Diz çökerek baskıladığı ve hareketsiz bıraktığı Jamian'ı başına eritilmiş demir döküldüğü anda serbest bıraktı. Acıyla kasılan yüzüyle çektiği acı yüzünden çığlık atan Jamian suratında dehşete düşmüş bir ifade ile çok kısa bir sürede demirden bir heykele dönmüştü. Üzerine dökülen erimiş demir çoktan sertleşmeye başlamıştı.
Tabiri caizse Jamian'ın beton gibi bir heykeli olacaktı. Haru kendisini onun kurallarından üstün gören yöneticisine bir heykel hediye edecek kadar alçak gönüllüydü. Yaşayan bir insanın demirden bir heykele dönüştürülmesi karşısında korkudan bayılanlar bile olmuştu.
Çoğu şoka girmiş hareket bile edemiyordu. Haru'nun generalleri bile böyle bir şeyi beklemedikleri için şaşırmışlardı.
Suratında dehşetli bir ifade ve sonuna kadar açılmış bir ağızla birlikte acıdan kasılmış yüzüyle Jamian'ın demir heykeli görenlerin içini ürpertici bir etkiye sahipti. Haru askerlerinden birine bu heykelin sağlam bir zemin üzerine yerleştirilmesini ve altına da "Kendini İntikamcı'lardan büyük gören bir aptal" yazılmasını emretmişti. Heykel yapımı bittikten sonra bugün için sanatla yeterince ilgilendiğini düşündü.
Artık biraz daha sınırlılar için utanç simgesi oluşturmaya geçebilirdi. Adamları tarafından gözleri kör edilen herkesin alnına Wulkar ile utanç simgesini oluşturmuştu.
Meydanda ona ve İntikamcı'lara karşı duranlar hak ettiklerini fazlasıyla bulmuşlardı. Fakat bu Haru için yeterli değil. Sınırlıların bir yakınları veya destekleyicileri olamazdı. Bunun için Haru sınırlıların bütün aile üyelerinin öldürülmesini emretti.
Yaşadıkları süre boyunca yalnız olmaya mahkumdular. Verilen cezayı duyan bütün sınırlılar yaşadıkları acıya ve aşağılanmaya rağmen Haru'ya yalvarmaya başladılar. Artık kendi hayatlarından umudu kesmişlerdi. Fakat ailelerinin hayatları hala onlar için önem taşıyan birkaç şeyden biriydi. Haru bunu da onların elinden alacaktı. Onları izleyen kalabalık arasından sınırlıların aile üyeleri tek tek yakalanmıştı.
Yaklaşık beş yüz kişilik bir kalabalık yaşlısından gencine kadınından erkeğine diz çökmeye zorlanmış ve elleri bağlanmıştı.
Haru Wulkar'a söz verdiği kan banyosunu yaptırmaya başlayabilirdi. Diz çöken ve hayatları için yalvaran herkesi acımasızca kılıçtan geçirdi. Hırsını alamadığı için hepsinin kellelerinin kesilmesini ve demir heykelin arkasında bir mızrağın üstüne saplanmasını emretti.
Kısa sürelik bir çalışmanın ardından demir heykelin arkasında ki meydanda yere saplanmış beş yüz mızrak ve üstlerinde saplı olan kesik kafalar vardı. Sınırlılar aile üyelerinin kaybı yüzünden duydukları acıdan dolayı çıldırma noktasına gelmişlerdi. Fakat Haru onları umursamıyordu. Orada onu ve yaptıklarını izleyen gruba "Bundan sonra sınırlıların para kullanması ve bir şeylere sahip olması yasaktır" dedi.
Artık İntikamcı ordusu askerleri bile şoka girmişti. Hiçbiri Haru'nun bu kadar ileriye gidebileceğini düşünmüyordu.
Açıkçası Haru'nun son verdiği emirden sonra sınırlılar bir parça yemeğe bile sahip olamazdı. Haru konuşmasına devam ederek orada ki herkesin şaşkınlıktan ağızlarının açılmasına neden olacak şeyleri bir, bir söyledi.
Haru çevresinde ki izleyicilere "Bundan böyle alınlarında utanç simgesi taşıyan bu sınırlıların krallık içinde hiçbir hakkı yoktur. Nasıl ki bir taşa tekme atarsanız hiçbir ceza almazsınız. Aynı şekilde sınırlılara yapılacak hiçbir şey için ceza verilmeyecektir. Sadece öldürmek dışında. Onlar yaşadıkları süre boyunca İntikamcı'lara karşı gelmenin ne demek olduğunu daha iyi anlayacaklardır" dedi.
Bu sözlerden sonra nefes almayı unutanlar bile olmuştu. Haru askerlerinden birine sınırlıları şehre geri götürmesini ve bütün varlıklarına krallık adına el koymasını emretti. Artık sınırlılar ile ilgili bir işi kalmamıştı.
Sonunda kenara ayırdığı elli İntikamcı askeri ile ilgilenebilirdi. Haru onlara büyük bir ceza vermeyi düşünmüyordu.
Sonuçta ona karşı savaşmamışlardı. Hatta askerlerinden öğrendiğine göre şehri kuşattığı anda Jamian tarafından hepsi esir edilmişti. Bu sebeplerden dolayı suçlu görülemezlerdi. Onlara sadece önlerinde olan bu kadar olay karşısında sessiz kalmaları için bir ceza verebilirdi.
Haru elli askerin hepsinin sahip oldukları tüm mallara el konulmasını emretti. Fakat ceza bununla sınırlı değildi. Hepsi yeni başlayacak olan eğitim programına katılmak zorunda bırakılmıştı. Eğitimi bitiremeyenler İntikamcı'lardan atılacaktı. Bitirseler bile en alt seviyeden başlayacaklardı. Sahip oldukları ordu içinde ki rütbeler ve bütün hazineleri ellerinden gitmişti. Fakat hepsi mutluydu.
Haru'nun diğerlerine verdiği cezaların gördükten sonra onlara verilen ceza hepsinin gülümsemesini sağlamıştı.
Yine de oldukça ucuz kurtulduklarının bilincindeydiler. Cezalar bittikten sonra Haru askerlerine heykeli ve çevresini düzenlemelerini istedi. Halk tekrar Fonsia Şehri'ne dönmüştü. Krallarının gazabına şahit olduktan sonra hiçbiri için hayat eskisi gibi değildi.
Bu vahşeti gören çocuklar bile erken büyümek zorunda kalmışlardı. Fonsia Şehri'nde uzun bir süre çocuk sesleri duyulmayacaktı. Hatta insanlar korkudan evlerinden dışarı bile çıkamayacak hale geleceklerdi. Haru'nun öfkesini uyandırmak hiçbiri için iyi değildi. Bunu sadece üç gün içinde bütün Güney İntikamcı Krallığı anlamıştı. Üç günde krallığın her yanına haber yayılmış ve halkın dehşete düşmesine sebep olmuştu.
Öbür yandan Haru'nun yaptıkları diğer üç krallıkta da geniş yankı bulmuştu. Verdiği cezalar kraliyet üyelerinin ve asillerin bile ürpermesine sebep olmuştu. O günden sonra Haru'ya kan kralı diye hitap etmeye başlamışlardı.
Tabi ki hiçbirinin bunu doğrudan Haru'ya söyleyecek hali yoktu. Sadece kendi aralarında o şekilde konuşuyorlardı.
Ona kan kralı demelerinin sebebi ise öldürdüğü beş yüz kişi yüzünden şehrin önünde ki alanın kıpkırmızı olmasıydı. Bu ağır atmosfere beş yüz kesilmiş kafa ve canlıyken yapılmış demir bir heykel eklendiği zaman insanların en derin kâbusu haline geliyordu.
Hiçbir krallık zamanında böylesine acımasızca bir ceza yöntemi görülmemişti. Haru verdiği ceza ile oldukça ileri gittiğinin farkındaydı. Aslında bu kadar sert olmak istememişti. Fakat kendisine yapılanlar yüzünden gözü öfkeden kör olmuştu. İçinde günlerce baskıladığı o öfke serbest kaldığı için korkunç sorunlara yol açmıştı. Haru üç günlük süre boyunca ordusunu Yaokai Bölgesi'ne geri gönderdikten sonra Yasak Kütüphane de araştırmalara dalmıştı. Hala para ihtiyacı vardı. Zaten yeterince zaman kaybettiği için bu işi bir an önce çözmek zorundaydı.
Kütüphanede geçirdiği bir haftanın ardından her türlü kitabı incelese bile aradığı bilgiyi bulamamıştı.
Tam pes etmek üzereyken bir gün şans eseri kütüphanenin gizli bir odasını fark etmişti. Bu odada gerçekten oldukça gizli ve tehlikeli içeriğe sahip kitaplar vardı. Haru odada ki kitapları hızlıca okumaya başladı. Hafıza sarayı yüzünden okuduğu bir şeyi unutması mümkün değildi.
Ayrıca oldukça güçlü bir okuma hızına sahip olduğu için sadece iki haftalık bir sürede odada ki bütün kitapları okumayı bitirmişti. Birçok yararlı bilgi öğrense de aradığı bilgiye hala ulaşamamıştı. Haru bu işin araştırmakla olmayacağını anlamıştı. Artık deneme kısmına geçmesi gerekiyordu. Şehrin hazinesinden aldığı para ile on tane bir metrekarelik alana sahip boyutsal yüzük aldı.
Bu yüzükleri yanına alarak kendine uygun bir alan bulduktan sonra denemelere başladı. İlk olarak Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniği sayesinde oluşturduğu birer metrelik güç kürelerini birbiri ardına boyutsal yüzüğün içine gönderdi.
Boyutsal yüzük neredeyse tamamen dolduktan sonra Haru bu sefer birbiri ardına oluşturduğu yirmi tane bir metrelik güç küresini birleştirdi.
Ortaya çıkan bu güç küresini küçültmeye başladı. Çok kısa bir sürede yirmi metrelik güç küresi yirmi santime ulaşmıştı. Haru güç küresini istediği boyuta ulaştırınca bu güç küresini de boyutsal yüzüğün içine koydu. Şu anda boyutsal yüzük tamamen saflaştırılmış enerji ile doluydu. Üstelik sıkıştırılmış yirmi metrelik güç küresi serbest kaldıktan sonra büyük bir basınç ortaya çıkaracaktı.
Boyutsal yüzük tam doluluğa ulaştığı için bu basınç iyice sıkışacaktı. Fakat sonra ne olacağını Haru'da kestiremiyordu. Hazırlıklarını tamamlayarak yeterince yüzükten uzak bir yere ulaştıktan sonra sıkıştırılmış güç küresini serbest bıraktı.
Comment Now
0 yorum