Haru ustasının evinden çıkan kişileri görünce oldukça tedirgin oldu. Ustası onunla birlikteyken evine asla başka birini almaz sürekli çalışmalara dalardı. Ayrıca Haru ustasının evinden çıkan kadından hoşlanmamıştı. Artık birçok farklı insanla karşılaştığı için analiz yeteneği sayesinde rahatlıkla o kadının kötü bir insan olduğunu söyleyebilirdi. Arkasında ki iki kişide muhtemelen korumaları olabilirdi.
Çünkü kadına göre oldukça güçsüz görünüyorlardı. Haru kendisi ile aynı boylarda siyah saçlı kadının yüzünü ezberlemek istercesine baktı.
Bu sırada kadın onun bakışlarını fark etmiş ve doğrudan bakışlarını onu kilitlemişti. Herhalde bakışları ile insanları sindirmeye alışkın olduğu için Haru bakışlarını kaçırmayınca doğal olarak şaşırmıştı. O anda Haru üzerinde ki kıyafetlere baktı.
Orada sadece basit bir dilenci olarak bulunuyordu. Amacı ustasını uzaktan görmek ve şehirden ayrılmaktı. Fakat ustasının evinden çıkan kadın bütün planlarını bozmuştu. Kadının kendisi bile ben bir sorunum diye resmen bağırıyordu. Bunu anlamamak için geri zekâlı olmak gerekiyordu. Kadın Haru'yu işaret ederek korumalarına bir şeyler söyledi. Korumaların ikisi de Haru'ya doğru gelmeye başladı.
Haru kadından bakışlarını ayırarak kendisine doğru gelen korumalara baktı.
İlk incelemesinde ikisinin de kendisine rakip olamayacağını anladı. Korumaların ikisi de yanına ulaştıktan sonra onu zorla götürmek için teşebbüste bulundular. Fakat bu onlar için oldukça yanlış bir hareketti. Haru bir anda bütün aurasını çevresine yaymaya başladı.
Sokaktan geçen insanlar, korumalar hatta hayvanlar bile bu baskıcı auradan şiddetli bir şekilde rahatsız olmuş hepsi yere çökmek zorunda kalmıştı. Haru ilk kez aurasını Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğine odaklayarak kullanıyordu. İki gücün birleşimi ile ortaya çıkan aura inanılmaz bir güç seviyesine sahipti. Haru gücü birazcık arttırsa etrafında ki herkesi yaralayabileceği hatta öldürebileceğinden emindi.
Haru bir tek aurasını siyah saçlı kadına ulaştırmamıştı. Bu yüzden siyah saçlı kadın ve Haru hariç herkes yerdeydi.
Basit bir silkelenme hareketinden sonra Haru Yolan Adımları tekniğini devreye sokarak hızlıca siyah saçlı kadının yanına gitmişti. Eski bakışlarının aksine oldukça öldürme arzusu ile dolu olan bakışlara kavuşan gözleri yüzünden bu sefer bakışlarını kaçıran taraf siyah saçlı kadın olmuştu.
Haru siyah saçlı kadına birçok anlam ifade eden bir ses tonu ile "Neden" dedi. Siyah saçlı kadın bakışlarından rahatsız olduğu için sakin bir yerde öldürülmesini emrettiği dilencinin bir anda oldukça güçlü bir aura yayarak bütün bir sokağı etkilemesi yüzünden büyük bir şaşkınlığa uğramıştı. Sonra ses tonunu duyduğu anda şaşkınlığı uçup gitmiş ve yerine korkunç bir dehşet yerleşmişti.
Sanki kadının bütün korkuları bir olup karşısına çıkmak için bugünü seçmişti. Kadın biraz kendini toparladıktan sonra "Ne, neden" diye kekeleyerek konuştu.
Haru oldukça sinirli olduğu için dişlerini sıkmakla meşguldü. En azından ustasına ne olduğunu öğrenene kadar kadına bir zarar veremezdi. Haru kadının yanına gittiği anda ustasının evde olmadığını anlamıştı. Çünkü yaydığı aura sayesinde çevresinde ki her şeyi hissedebiliyordu. Oysa ustası hissettiklerinin arasında yoktu. Ustası günün bu saatlerinde sürekli iksir formülü için deneme yapıp evine kapanırdı.
Evinde olmaması yeterince garipken birde üstüne bu kişilerin ustasının evinden çıkması olayı oldukça garip bir boyuta taşımıştı.
O zamana kadar sakin olan Haru ustasının başına bir şeyler geldiğini düşünerek büyük bir sinire sahip olmuştu. Böyle düşünmekte haklıda sayılırdı. Çünkü olanlar hiçte normal şeyler değildi. Haru siyah saçlı kadına aurasını acı verecek bir şekilde ulaştırmaya başladı.
Kadın dizlerinin üzerine çökerek çektiği acıdan dolayı çığlık atmaya çalıştı. Fakat ağzını açtığı anda kan kusmaya başladığı için çığlık atamadı. Bütün bedeni gücünü kaybetmiş bir şekilde hareketsiz kalmıştı. Tek yapabildiği dehşete düşmüş gözleri ile Haru'ya bakabilmekti. Haru aniden aurasını kadının üzerinden geri çekmişti. Kadın bu sayede kan kusmayı bırakmış ve bedenini tekrar hareket ettirebilir hale gelmişti.
Haru kadına "Neden bu eve geldiniz, ayrıca Zhimu Johun nerede" dedi.
Kadın Haru'nun sorduğu soruyu duyunca öncekinden daha büyük bir korkuya kapıldı. Karşısında ki kişi Zhimu'yu tanıyan bir kişiydi. Üstelik kesinlikle öfkelendirilmemesi gereken bir kişi olduğu belliydi. Oysa yöneticisinin Zhimu'ya yaptıklarını öğrendikten sonra öfkeleneceği kesindi.
Kadın konuşmakla konuşmamak arasında tereddütte kaldı. Konuşursa yöneticisini açık etmek zorunda kalacaktı. Bu sayede yöneticisinin öfkesine maruz kalacaktı. Fakat konuşmazsa bu seferde karşısında ki gencin öfkesine maruz kalacaktı. Kısa bir sürede kararını verdi. Kadın Haru'ya "Zhimu'yu yöneticimiz esir aldı. Bu eve de Zhimu'nun değerli eşyalarını almak için geldik" dedi.
Bir kez daha o baskıcı aurayı hissetmektense yöneticisinin gazabına uğramaya razıydı. O aura sanki bütün korkularından bir araya gelmiş gibiydi.
Haru duyduklarından sonra iyice sinirlenmişti. Karşısında ki kadını öldürmeyi oldukça fazla istemeye başlamıştı. Fakat ustasının yerini öğrenene kadar ona bir şey yapamazdı. Haru kadının iki korumasına gönderdiği aurada ki güç seviyesini arttırarak iki korumanında ölmesini sağladı. Artık onlara ihtiyacı kalmamıştı. Daha sonra sokağa yaydığı aurayı geri çekti ve kadına "Beni ona götür" dedi.
Kadın korumalarının başına gelenleri gördükten sonra iyice korkmuş ve hayatı için yalvarmayı bile düşünmüştü.
Fakat onu daha fazla sinirlendirme ihtimalini düşünerek bundan vazgeçmişti. Hemen ayağa kalkarak bedeninde ki halsizliği ve acı hissini umursamadan Loan Şehri'nin batı kapısına doğru yürümeye başladı. Haru ise kadını belli bir mesafeden takip ediyordu.
İkisini gören insanlar ise basit bir dilenci ile sıradan bir kadın olduklarını düşünüyorlardı. Oysa gerçekte ikisi de öyle değildi. Kadın batı kapısından çıktıktan sonra Haru'da peşinden çıkmıştı. Artık Loan Şehri'nin dışındaydılar. Şehirlerin dışında ki ormanlarda yol sisteminden uzak bir şekilde krallık şehirlerinde barındırılmayan loncalar ve haydut grupları bulunurdu.
Haru şehirden ayrıldıkları anda kadını öldürmemekle ne kadar doğru bir karar vermiş olduğunu anladı.
Kadını öldürseydi ustasını hiç bulamama ihtimali bile vardı. Zaten ustası ile yeterince ilgilenmediği için büyük bir suçluluk hissediyordu. Zamanında onunla ilgilenmiş olsa bunlar hiç başına gelmeyebilirdi. Bu suçluluk duygusu ise onu daha çok öfkelendiriyordu.
Haru'nun emin olduğu tek bir şey vardı. Bu öfkesi ustasını esir edenlerin canından olmasını sağlayacaktı. Bu krallıkta herhangi bir askeri gücü olmayabilirdi. Fakat bu güçsüz olduğu anlamına gelmezdi. Kadın ormanlık alanda peşinde ki genç ile yaptıkları yolculuktan sonra nihayet Fmir Savaş Loncası'nın kalesine varmışlardı. Bu kale Haru'nun yaptığı İntikamcı kalelerinin yanında ufak bir ev gibi kalıyordu.
Haru analiz yeteneği ile yaptığı incelemede kalenin bir kapısı ve arka kısmında da bir gizli kapısı olduğunu anladı.
Aynı zamanda kalenin en fazla beş yüz kişiyi içinde barındırabileceğini hesaplamıştı. Dış surlarının boyu kabaca yirmi beş metre uzunluktaydı. Genişlikleri ise sadece iki metreydi. Bu kadar güçsüz surları geçmek onun için çocuk oyuncağıydı.
Kadın açılan kale kapısından içeri girmişti. Haru ise hemen arkasından kalenin içine girdi. Kalenin içinde ki askerler Haru'ya büyük bir dikkatle bakıyorlardı. Haru kalenin içinde ki meydanda önünde ki kadınla birlikte yürümeye başlamışlardı. Meydanın sonunda ki taştan yapılan büyük binadan arkasında ki kişilerle birlikte bir adam çıkmış ve onlara doğru gelmeye başlamıştı.
Önünde ki kadın yürümeye devam etmesine rağmen Haru aniden olduğu yerde durdu.
Durmasının sebebi meydanın sağ tarafında toplanan üzerlerinde tek parça kıyafetler giyen insanları görmesiydi. Bu insanların hepsi boyunlarından bir tasma ile bağlanmışlardı. Tasmalarına bağlanan zincirlerin diğer ucu ise büyük bir halkaya geçirilmiş ve yere çakılmıştı.
Bu insanlar kalenin bakımında zorla çalıştırılan ve oldukça kötü koşullarda yaşayan insanlardı. Haru için bunların hiçbiri önemli değildi. Asıl önemli olan ustası Zhimu'nun da o esirler arasında boynunda bir tasma ile bağlanmış olmasıydı. Üstelik eski halinin anca gölgesi olabilecek bir haldeydi. İlk baktığı anda büyük ölçüde zayıfladığını ve güçsüzleştiğini anlamıştı. Haru bunu gördüğü anda bakışlarını kendisine doğru arkasında ki kişilerle birlikte gelen adama odakladı. Artık en büyük düşmanı haline gelmiş olan adam sakince ona doğru yürüyordu.
Adam onun yanına gelince "Sen kim oluyorsun da benim yardımcıma zarar verip korumalarını öldürüyorsun" dedi.
Kalede ki kişilere göre Haru sıradan bir dilenciydi. Loncanın yöneticisi Fmir içinse yardımcısının anlattıklarına göre biraz güçlü birisiydi. Fakat onun gücünü geçemezdi. Hele ki kendi kalesinde hiç şansı olmadığını düşünüyordu. Bunun için sakindi.
Haru oldukça öfkeli bir ses tonu ile "Ben Güney İntikamcı Krallığı'nın kralı aynı zamanda İntikamcı ordusunun yöneticisi Haru Johun'um. Asıl sen kimsin ki benim ustamı Zhimu Johun'u esir ediyorsun" dedi. Kalede ki askerler Haru'nun konuşmasının ardından gülmeye başladılar. Koskoca Güney İntikamcı Krallığı'nın kralının bu kıyafetlerle karşısında olduğuna hiçbiri inanmamıştı.
Haru ise boyutsal yüzüğünden Wulkar'ı çıkartarak kaynak enerjisi ile aktif hale getirdi.
Askerler silahı gördükleri anda saldırı pozisyonuna geçtiler. Haru elini gökyüzüne doğru kaldırarak aurasını kırmızı yıldırımlara odaklayıp Wulkar'da ki ve bedeninde ki kırmızı yıldırımları gökyüzüne bıraktı. O zamana kadar açık olan hava bir anda karardı.
Yağmur bulutları bütün havayı sarmıştı. Bulutların üzerinde ise yüzlerce kırmızı yıldırım çakıyordu. Bununla yetinmeyen Haru aurasını bu sefer bedeninde ki rüzgârın gücüne odaklayarak iki tane büyük rüzgâr hortumu oluşturdu. Gökyüzünde ki kırmızı yıldırımlardan bazılarının bu hortumlara eklenmesini sağladı. Artık içinde kırmızı yıldırımlar çakan iki büyük rüzgâr hortumuna sahipti.
Kırmızı yıldırımları ve rüzgâr hortumlarını gören askerler gülmeyi çoktan kesmiş ve korkmaya başlamışlardı.
Fmir ise karşısında ki kişinin güç seviyesinin son yaptığı hareketle kendisini aştığını anladığı için büyük bir tedirginliğe kapılmıştı. Fakat Haru'nun son yaptığı şeyden sonra hepsi dehşete düşmüştü. Haru bağlı olduğu ruhun gücünü kullanarak yeşil pulları aktif hale getirmişti.
Bu sayede bütün bedeni yeşil pullar tarafından sarılmıştı. Aynı zamanda Kahrın Yedi Katı tekniğini kullanarak toprağın gücünü Wulkar'a eklemişti. Diğer askerler ne olduğunu anlamasalar da Fmir çoktan anlamıştı. Karşılarında ki kişi gerçekten de Güney İntikamcı Krallığı'nın kralı ve İntikamcı ordusunun yöneticisi olan kişiydi. Çünkü duyduğuna göre sadece o savaşlarda bedenini yeşil pullarla kaplayabiliyordu.
Güneyde ki büyük değişimden sonra yeni kral hakkında tedirginlik duyulduğu için herkes hakkında araştırma yapmıştı.
Tek öğrenebildikleri oldukça güçlü olduğu ve bedenini güçlendiren özel bir güce sahip olduğuydu. Bu gücüde savaşa katılan kaçak bir askerden öğrenmişlerdi. Fmir bu sayede karşısında ki kişinin kim olduğundan emin olmuştu.
Şu an onun burada Kuzey Kaplan Krallığı'nın topraklarında ne aradığını veya neden bu kıyafetler içinde olduğunu düşünmüyordu. Aksine düşündüğü şey kendisine ne yapacağıydı. Zhimu'yu kendisine olan borcu karşılığında esir almış ve çalışmaya zorlamıştı. Fakat onun önemli birisi olabileceğini bir an için düşünmemişti. Oysa kralın adının Haru Johun olduğunu öğrendiği anda korkudan ölme noktasına gelmişti.
Çünkü Zhimu'nun da soyadı Johun'du. Bizzat kralın soyadını taşıdığına göre Zhimu oldukça önemli biri olmalıydı.
Fmir bu durumda yapabileceği hiçbir şey olmadığının farkındaydı. Karşısında ki kişi sıfır noktasından bir krallığı ele geçirmiş ve adından bile korkulan bir ordunun yöneticisi olmuştu. Şu an kendisinin hiçbir şansı yoktu. Az önce ki kendine güveni ise tamamen bitmişti.
Bu durumdan kurtulmak için bir yol düşünmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştı. Haru Yolan Adımları tekniğini kullanarak ustasının yanına gitmiş ve Wulkar ile tek bir darbede ustasının zincirini kesmişti. Daha sonra boynunda ki tasmayı tek seferde kopararak yere atmıştı. Ustası ona yaşlı gözlerle bakıyordu. Anlaşılan onu tanımıştı. Ustası idam edildiği için onu ölü olarak biliyordu. Bunun için ağlaması normaldi.
Haru Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme gücünü kullanarak birer metrelik üç tane güç küresi oluşturdu.
Daha sonra bu küreleri birer, birer ustasının bedenine gönderdi. Bu küreler içlerinde saf gücü barındırdıkları için insanı oldukça güçlendiriyorlardı. Daha sonra Haru dengeyi sağlamak adına Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini yeniden kullandı.
Kullandığı gücün bedelini etrafında ki askerlerin bedenlerinde ki gücün bir kısmını yok ederek ödedikten sonra tekniği kullanmayı bıraktı. Ustası bedenine eklenen taze güçle birlikte canlanmış ve kendine gelmişti. Haru ustasına "Hangi sebeple burada esir edildin" diye sordu. Zhimu Haru'nun aslında Güney İntikamcı Krallığı'nın kralı olduğunu ve yaşadığını öğrendiğinden dolayı şaşkınlık içerisindeydi.
Buna rağmen Haru'nun kendi soyadını kullanması ise onun duygulanmasını sağlamıştı. Gözlerinde ki yaşların sebebi de buydu.
Zhimu Haru'ya "Benim Fmir'e borcum vardı. Bu borcu ödeyemediğim için önce tehdit edildim daha sonrada esir edildim. Değerli olan her şeyime el konuldu ve burada çalışmaya mahkûm edildim" dedi. Fmir Zhimu'nun dediklerini duyduğu anda kendisi için ölüm anının yaklaştığını hissetti.
Son bir çabayla "Öyle bir şey söz konusu değildir. Sizin kim olduğunuzu bilmiyorduk efendi Zhimu. Size yaptıklarımız yüzünden asıl bizim size borcumuz var. Lütfen bu aciz kulunuzun özrünü kabul edin" dedi. Başta Fmir'in yardımcısı olan kadın olmak üzere tüm askerler şok oldu. Yöneticileri Fmir'in savaşmayı seçeceğini düşünüyorlardı. Çünkü Fmir asi ve dik başlı olması ile ünlüydü.
Sırf bu yüzden loncaları şehirlerin dışındaydı. Fakat Fmir özür dilemiş ve onun kulu olduğunu bir anlamda ondan aşağıda olduğunu söylemişti.
Hiçbiri gözlerinin önünde olan olaya inanamıyordu. Fmir ise oldukça ileri görüşlü biriydi. Zaten kimseye bir bağlılığı yoktu. Sadece kendi çıkarını düşünerek iş yapardı. İsteyene borç verir daha sonra verdiği borcu misli ile geri alırdı. Alamadığı zamanlar ise borcu alan kişiyi esir etmekten çekinmezdi.
Bazen bu esirleri köle olarak satar bazen de kullanırdı. Buna rağmen Fmir bile İntikamcı ordusunun şakası olmadığını bilirdi. Kim ne derse desin asırlardır devam eden bir kraliyet hanedanını yok eden ve bütün bir krallığı ele geçiren bir ordu sıradan olamazdı. Hele ki bu orduyu kuran ve yöneticisi olan bir kişinin ise sıradan olmasına imkân yoktu. Haru Fmir'in sözlerinden sonra ustasına boyutsal yüzüğünden çıkardığı bir enerji kristalini vermiş ve Yolan Adımları tekniği ile hızlıca Fmir'in yanına gitmişti.
Comment Now
0 yorum