Bölüm 4 - Notai Kolyesi
Haru Notai Kolyesi'ni yapmak için Zhimu'nun yanından ayrılmıştı. Zhimu Haru konuşamadığı için ona bir şey dememişti. Yine de onun Notai Kolyesi'ni yapmak için gittiğini biliyordu. Haru'nun öğrencisi olacağı için sevinen Zhimu bir yandan da kolyesi için hangi materyalleri seçeceğini merak ediyordu. Haru okuduğu birçok simyacılık kitabından sonra kolyesi için nasıl materyaller seçmesi gerektiğini düşünüyordu.
Her bitkinin ve çeşitli taşların birbirlerinden farklı ve değişik özellikleri vardı. Yanlış malzemeleri birleştirirseniz bir yıkıma sebep olurdunuz.
Fakat doğru malzemelerle birlikte muhteşem şeyler yapmak mümkündü. Tüm bunların farkında olan Haru öğrendiği her türlü bilgiyi göz önüne getirerek kendisi için en doğru üç malzemeyi düşünmeye başladı.
Öğrendiği bütün bilgileri değerlendirerek en iyi birleşimi arıyordu. Bu işte çok bilgili olduğu söylemezdi. Zaten okuduğu kitaplarda binlerce materyal vardı. Haru bu işin içinden düşünerek çıkamayacağını anlayınca işi şansa bırakmaya karar verdi. Zaten bu gezegenden bir uzay aracı yaparak gidebileceği bile belli değildi. Belki de çok istediği silahını bile yapamayacaktı.
Bunun için kolye konusunda iyi veya kötü olmasını çok kafasına takmıyordu. Onun için simyacı olmak bir amaç değil aksine gerçek hedefine giden yolda bir araçtı. Loan Şehri'nin sokaklarında dolaşmaya başlayan Haru'nun ilk düşündüğü şey bir şekilde altın kazanması gerektiğiydi.
Altın bu gezegende ki insanların para birimi olan bir tür madendi.
Güçlenmek ve bazı değerli şeylere sahip olmak istiyorsa önce altın kazanmak zorundaydı. Haru altını tek bir şekilde kazanabileceğini biliyordu. Çalışabilirdi ama insanlarla konuşamadığı için dikkat çekerdi ve Haru bunu istemiyordu. Yâda altına sahip olan birinden çalabilirdi. Ona göre birisinden bir şeyleri çalmak yanlış olsa da bu durumda fazla bir seçeneği yoktu.
Haru Loan Şehri'nin en tehlikeli yerine doğru gidiyordu.
Kitaplardan öğrendiğine göre bu bölgede şehrin en büyük loncalarından biri olan Hırsız Loncası bulunuyordu. Bu loncadakiler başka birinin elindekileri çalmayı sorun etmedikleri için Haru'nun bir numaralı hedefi haline geldiler.
Haru çalmanın yanlış bir şey olduğunu bilse de bazı durumlarda hiç yapmak istemediği şeyleri yapmaya zorlanıyordu. Örneğin kimseyi öldürmek istemezken şimdi kendisini bu gezegene sürgün eden canavarları öldürmek istiyordu. Haru bu gezegenin işleyiş biçimini çok iyi anlamıştı. Ya ezen olursun ya da ezilen. Bunun arasında bir şey yoktu.
Haru bu gezegenden kurtulacak kadar güçlü olmak istiyorsa hiç istememesine rağmen ezen taraf olmalıydı.
En azından o güçsüz insanlardan değil aksine hırsızlık yapan kötü insanlardan altın çalacaktı. Bu biraz olsun onu rahatlatıyordu. Hırsız Loncası'nın olduğu bölgeye giden Haru kendisini güçsüz birisi gibi göstererek dolaşmaya başladı.
Bu şekilde birilerinin dikkatini çekmeyi umuyordu. Kitaptaki bilgiler doğruysa birileri kendisini soymaya kalkacaktı. Haru zaten cılız bir bedene sahip olduğu için kolay bir hedef gibi görünüyordu. Fakat onları şaşırtacak bir anlık şaşkınlıklarından yararlanarak etkisiz hale getirecek ve üzerlerinde ki değerli her şeyi alacaktı. Haru çok kısa bir zamanda çevresinin sarıldığını anladı.
Zaten bunu bekleyen Haru çevresini saran yirmi kişiyi kısa bir süre inceledi.
Hepsinin elinde ilkel silahlar vardı. Haru kitaplardan adını öğrendiği o ormanda karşılaştığı dişi gibi güçleri yoksa işinin çok kolay olduğunu düşünüyordu. Cılız gibi görünen vücudu ile hemen atılarak birini etkisiz hale getirmiş elinde ki silahı almıştı.
Geriye kalan on dokuz kişi cılız bir gencin bu kadar hızlı hareket etmesine karşı şaşırsalar da kendilerini toparladılar ve aynı anda gencin üzerine doğru saldırıya geçtiler. Haru elinde ki ilkel silahla çok kısa bir sürede hepsinin işini bitirmişti. Üzerinde ki kıyafetler kirlense de bunu umursamıyordu. Ölü bedenleri inceleyen Haru yanına alabileceği her şeyi topladı.
Kısa sürede beş kese altına, iki tane değişik taşlı kolyeye ve diğerlerine göre daha az ilkel görünen üzerinde anlayamadığı semboller bulunan bir hançere sahip olmuştu. Hançeri sırf üzerinde ki sembollerin anlamını merak ettiği için yanına almıştı.
Artık buradan ayrılması gerektiğini hisseden Haru hafıza sarayından şehrin haritasını kontrol ederek nereye gitmesi gerektiğini buldu.
Bu sırada arkasından gelen bir ateş topu Haru'nun sırtına çarparak yere düşmesini sağladı. Haru tehlikenin farkına varmış hızlıca doğrularak kendisine saldıran kişiyi arıyordu. O sırada karşısında gördüğü siyah bir cübbe giymiş elinde ateş topu olan birisiydi.
Haru bu kişinin tıpkı ormanda ki dişi gibi değişik güçleri olduğunu anladığı için tedirgin oldu. Az önce ki yirmi kişi ona bir şey ifade etmiyordu. Biraz zorlansa da onlar gibi yüz kişiye karşı savaşabileceğinden emindi. Fakat karşısında ki kişi elinde bir ateş topu tutuyordu. Haru yapabileceği tek şeyi yapmaya odaklandı. Bunu daha önce hiç yapmadığı için sonuçtan emin olamıyordu.
Siyah cübbeli olan kişi ona ateş topunu fırlattığı sırada oda üzerinde değişik semboller bulunan hançeri ona fırlattı.
Ateş topunun içinden geçen hançer ateş topunu devre dışı bırakmış siyah cübbeliye saplanmıştı. Haru aldığı savaş eğitimleri sırasında hep yakın dövüştüğü için ilk kez bir rakibine bir şey fırlatarak saldırıyordu.
Bir an için oradan uzaklaşmayı düşünen Haru daha sonra hançeri geride bırakamayacağına karar verdiği için siyah cübbelinin ölü bedenine saplı olan hançeri çıkarmış üzerinde ki pisliği sildikten sonra yanına almıştı. Ölü bedeni inceleyen Haru sadece üzerinde siyah bir taş bulunan yüzük bulabilmişti. Yüzüğü de yanına alan Haru oradan uzaklaşmıştı.
Artık bu ırkın para birimi olan altını bulduğuna göre kendisi için gerekli olan üç malzemeyi alabilirdi.
Loan Şehri'nin sokaklarını gezerek malzemeleri alabileceği bir yer aramaya başladı. Kısa bir sürede simyacılık ile ilgili her şey yazan bir yeri fark etti. Hemen oraya doğru ilerleyen Haru etrafını son bir kez kontrol ettikten sonra ilkel yapının içine girdi.
Öğrendiği materyallerin arasından kendisi için en gerekli olan üç materyali seçmeye kara vermişti. Bunlardan birisi aynı zamanda çok değerli bir taş olan ve natürel enerjiye sahip olduğu için yapılan iksirlerin etki süresini arttıran Garnet Taşı'ydı. Bu taşın ayrıca fiziksel güce karşı koruma etkisi vardı. Özellikleri çok güçlü olduğu için bulunması oldukça zordu.
İkinci materyalini Kongso Soğanı'ndan yana kullanmaya karar vermişti. Kitaptan öğrendiğine göre çok fazla bulunan bitkilerden biriydi. Genel anlamda hiçbir özelliği yoktu. Bunun için değersiz görülüyordu.
Fakat Haru'nun öğrendiği bilgiler doğruysa seçtiği üçüncü materyal olan Gelişim Suyu ile Kongso Soğanı tepkimeye girdiklerinde ortaya çok daha güçlü bir şey çıkıyordu. Haru bu üç materyali hafıza sarayı sayesinde seçebileceği en uygun materyaller olarak belirlemişti. Notai kolyesinin güçlü mü yoksa güçsüz mü olacağını bilmiyordu.
Girdiği yapının içi her tarafı raflarla dolu bir yerdi. Yapının sonunda bir kişi vardı.
Biraz dikkatli inceleyen Haru o kişinin bir gözünün kör olduğunu anladı. Haru hala insanlarla iletişim kuramıyordu. Bunun için istediği materyalleri rafların arasında dolaşarak işaret edip bir gözü kör olan satıcıya göstermişti.
Satıcı istediği malzemeleri hazırlamıştı. Haru yanında ki beş kese altını satıcının önünde ki masaya koydu. Fakat satıcı keseleri geri itti. Haru satıcının ücreti beğenmediğini anladığı için yanında ki iki kolyeyi de keselerin üzerine koydu. Ücretin yeterli geldiğini düşünen satıcı keseleri ve kolyeleri alırken Haru'da kendisi için gerekli olan üç materyali alıp Zhimu'nun olduğu yapının yolunu tuttu.
Gezegenin etrafında ki kalkan yine maviden siyaha dönmeye başlamıştı ki Haru Zhimu'nun yaşadığı yapıya sonunda varabildi.
Zhimu zaten geceye kadar gelmeyen Haru'yu merak ettiği için iksirlerine bile odaklanamıyordu. Haru'nun sesini duyduğu anda evin kapısını açarak onu içeri aldı. Notai Kolyesi için gerekli kalıbı hazırlayan Zhimu Haru'nun hangi materyalleri seçtiğine baktı.
Fakat gördüğü şey karşısında şaşkına döndü. Garnet Taşı gerçekten güçlü ve nadir bir materyaldi. Bunu seçmesinde bir sorun yoktu. Fakat hiçbir özelliği olmayan Kongso Soğanı'nı seçmesi oldukça ilginçti. Gelişim Suyu'da yapılan iksirlerin yoğunluğunu arttırdığı için daha kaliteli olmasını sağlıyordu. Bu yüzden birçok simyacı tarafından seçilen bir materyaldi.
Her şeye rağmen Zhimu'nun şaşkına dönmesinin sebebi Haru'nun kıyafetlerinin kurumuş kanlarla kaplanmış olmasıydı.
Fakat gördüğü kadarıyla herhangi bir yerinde yara yoktu. Bu durumda üzerinde ki kanlar Haru'nun karşısında olanların kanı olmalıydı. Zhimu Haru'ya yeni kıyafetler vererek Notai Kolyesi için hazırlık yapmaya başladı.
Haru yeni kıyafetlerini giydikten sonra materyallerin hepsini yüksek ateşte eriterek ortaya çıkan sarı renkli karışımı demir kalıbın içine döktü. En son ilkel bir kesici aletle bedeninin bir kısmını keserek kanını bu karışım sertleşmeden önce üzerine damlattı. Artık karışım sertleşene kadar yapacak başka bir şey yoktu. Haru ve Zhimu yemek yedikten sonra düşüncelere dalarak uyudular.
Zhimu haline acımaya başladığı Haru'nun bugün üstü başı kanlı kıyafetlerle gelmesinden etkilenmişti. Öğrencisinin gerçekten güçlü olduğunu anlamıştı. Hiçbir yardım almadan kendi başına istediği materyalleri seçmiş ve Notai Kolyesi'ni yaparak simyacılığı ilk adımını atmıştı.
Daha yapması gereken çok şey olsa da Zhimu ister istemez gurur duyuyordu.
Hala öğrencisinin kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmese de bunları önemsemiyordu. Onun için önemli olan yıllardır aradığı iksir formülünü kendisinden sonra bulmaya çalışacak hatta büyük ihtimalle bulacak bir öğrencisi olmasıydı.
Üstelik öğrenme hızı çok yüksekti. Kısa zamanda öğrencisinin büyük işler başaracağını biliyordu. Haru ise daha yapması gereken birçok şey varken Notai Kolyesi'ni yaparak ilk adımı attığını düşünüyordu. İşi çok zor ve uzundu ama bugünkü başarısından sonra pes etmeye niyeti yoktu. Onlara göre güçsüz olabilirdi. Ama aslında güçsüz olmadığını herkese gösterecekti.
Bir gün mutlaka ama mutlaka bir gün Ko Gezegeni'ne bir şekilde gidecek ve kendisini sürgün eden herkesten intikamını alacaktı.
Haru'nun tek aklına takılan şey üzerinde anlayamadığı semboller olan hançerdi. O hançer bir ateş topunu etkisiz hale getirdiğine göre sıradan bir hançer olamazdı. Haru bugün sırtına çarpan ateş topuna rağmen yanmamıştı.
O dişinin yaptığı şeyden kısa bir süre etkilense de sonra anlayamadığı bir şekilde yeni bedeni karşı koymuştu. Bugün sırtına çarpan ateş topu onu yere düşürse de zarar verememişti. Tüm bunlar Haru'ya garip geliyordu. Kitaplardan birçok şey öğrenmişti. Fakat tüm bunlar kendisine saçma geliyordu. Haru bu düşüncelerle derin bir uykuya daldı.
Ertesi sabah Haru uyandığı zaman ilk aklına gelen Notai Kolyesi oldu. Hemen demir kalıbın yanına giden Haru kalıbın içinde ki mavi kolyeyi görünce hemen kalıbın içerisinden çıkartıp boynuna taktı. Bir an önce neler olacağını merak ediyordu.
Kitapta okuduğuna göre kolyenin boynundan içeriye girerek yol olması ve boynunda bir kolye dövmesi oluşturması gerekiyordu.
Haru kolyeyi boynuna taktığı anda bir anda dizlerinin üzerine çöktü. Yeni bedeni anlayamadığı bir şekilde güçsüz düşmüştü. Haru daha ne olduğunu anlayamadan ruhunun boynunda ki kolyeye doğru çekildiğini hissetti.
Haru buna karşı koymaya çalışsa da başarılı olamadı ve bilinci kapanarak kendisinden geçti. Gözlerini tekrar açabildiği zaman başında dikilen Zhimu'yu gördü. Hemen ayağa kalkan Haru elini boynuna götürdüğü zaman kolyenin orada olmadığını gördü. Kolyeye bir şey olduğunu düşündüğü için endişelenen Haru Zhimu'nun kendisine doğru tuttuğu aynayı görünce sakinleşti.
Çünkü boynunda kolyenin olması gereken yerde mavi bir kolye dövmesi oluşmuştu.
Haru bunu görünce artık bir seviye simyacı olduğunu anlamıştı. Başarılı olduğu için sevinen Haru ve onu ilgiyle izleyen Zhimu bir süre o şekilde kaldılar. Daha sonra Zhimu ilk iksirini hazırlaması için Haru'ya simyacılık malzemelerinin olduğu sandıktan bazı malzemeler verdi.
-----------------------------------------------------------------------------------------( 2 Yıl Sonra )---------------------------------------------------------------------------------------------
Haru iki yıl boyunca Zhimu sayesinde yüzlerce iksir yapmış aynı zamanda okuduğu sayısız kitap ile insanlar hakkında neredeyse her şeyi öğrenmişti. Öğrendiklerini uygulayan Haru bir yıl önce ilk kez insanlar gibi sesle iletişim kurmayı başarmış ve bir yılda kendini geliştirerek insanlar gibi konuşur olmuştu. Ustası Zhimu sayesinde üçüncü seviye simyacı olmayı başarmıştı.
Hafıza sarayınca binlerce farklı iksir formülü vardı. İki yılda aynı zamanda ustasının yanında çalışarak kendi simya malzemelerini almış ve sürekli iksir yaparak yaptığı iksirleri Loan Şehri'nin çarşısında satmaya başlamıştı.
Notai Kolyesi'nde kullandığı materyaller sayesinde çok güçlü bir simyacı olmuştu.
Materyallerin etkisi sayesinde daha uzun süre etkili olan, daha kaliteli ve yoğun iksirler yapmaya başlamıştı. Yaptığı bu iksirler sayesinde son bir yılda Loan Şehri'nde aranan birisi haline gelmişti. Bir günde onlarca hız, güç, dayanıklılık, farkındalık ve refleks artışı sağlayan iksir yapıyor ertesi günde bunları satıyordu. Üç seviye simyacı olmasına rağmen yaptığı iksirlerin kalitesine beş seviye simyacılar bile ulaşamıyordu.
Zhimu Haru'nun son iki yılda gösterdiği gelişimden dolayı gurur duyuyordu. Haru yirmi yaşına gelmesine rağmen şimdiden üç seviye simyacı olabilmişti. Yaşıtları daha ikinci seviyenin başında takılıyorlardı.
Haru'nun Notai Kolyesi kendi kolyesinden bile güçlü olmuştu. Seçtiği materyalleri başta küçümsese de sonradan bundan pişman olmuştu.
Haru sayesinde son iki yılda yaşadıkları evi iyi bir tadilattan geçirerek baştan aşağıya yenilemişler ve daha lüks bir yer haline getirmişlerdi. Ayrıca eve ek bir depo yaptırarak Loan Şehri'nde ki simya malzemeleri satan dükkânlarda bile bulunmayan aşırı nadir simya malzemeleri ile doldurmuşlardı. Zhimu her gün istediği formüle ulaşmak için denemeler yapıyordu.
Önce ki yıllara göre formüle ulaşmaya bir adım daha yakın olsa da hala çok yolu olduğunun farkındaydı.
Evin her tarafında yüzlerce iksir şişesi vardı. Bunların bir kısmı Haru'nun siparişini aldığı ve yaptığı iksirlerdi. Diğerleri de Zhimu'nun deneme amaçlı yaptığı başarısız iksirleriyle doluydu. Zhimu Haru'yu her anlamda gerçek bir simyacı haline dönüştürmüş son iki yılda bildiği her şeyi ona öğretmişti. Bununla da yetinmeyen öğrencisi aldığı yüzlerce kitabı da okuyarak oldukça iyi bir simyacı olmuştu.
Öğrencisini son iki yıldan beri kendisine iyice yakın gördüğü ve kimsesiz olduğunu düşündüğü için kendi soyadı olan Johun soyadını kullanmasına izin vermişti. Artık Loan Şehri'nde ki simyacılıkla uğraşan herkes Haru Johun'u tanıyordu.
Haru kazandığı altınların bir kısmını ustasıyla paylaşıyor kalan kısmını da planları için saklıyordu.
Comment Now
0 yorum