Ses kesildikten sonra kendini ilk toparlayan Haru olduğu için ayağa kalkmıştı. Wulkar'ı beline geri yerleştirmiş ve direk Ayzu'nun yanına koşmuştu. Ayzu'nun gücünü küçümsediğini bu teknikten sonra daha iyi anlamıştı. O teknik şu an ki haliyle bile düelloda veya savaşta yenilmesini sağlardı. Üstelik kendisiyle birlikte tüm ordusu da bu teknikle etkisiz hale getirilebilirdi.
Haru bu sayede aslında düşündüğü kadar güçlü olmadığının farkına varmıştı.
Ayzu'nun yanına vardığında onun yüzünde ki şok olmuş ifade ile karşılaştı. Ayzu Haru'nun düelloya neden müdahale ettiğini, üstelik neden kırmızı yıldırımları kullandığını çözememişti. Fakat yanına gelen Haru'yu gördüğü zaman neye uğradığını şaşırmıştı.
Çünkü Haru'nun iki kulağından da kan geliyordu. Haru gelişmiş duyusu sayesinde az kalsın sağır olacaktı. Ayzu Haru'ya bu kadar büyük bir zarar verdiğini anlayınca çoktan pişmanlık duymaya başlamıştı. Salonda ki diğer kişiler önemli bile değildi. Onun tek önemsediği şey Haru'ya zarar vermiş olmasıydı. Onun için bu kadar şey yapan adama sonuçlarını düşünmeden kullandığı teknikle zarar vermişti.
Haru Ayzu'yu güçsüz durumda olduğu için kucağına almış ve taht salonundan ayrılarak sarayda bulduğu ilk yatak odasına girmişti.
Ayzu'yu yatağa yatırdıktan sonra sarayda ki muhafızlardan birine kapıda kendisi gelene kadar nöbet tutmasını söylemişti. Muhafız onun kim olduğunu bildiği için hemen kapıda nöbet tutmaya başlamıştı. Haru taht salonuna geri dönerek durumunu merak ettiği Kysara'ya bakmaya gitmişti.
Kysara sesten sonra kulaklarını kapatmış ve güçsüz düştüğü için yere yığılmıştı. Yine de durumu taht salonunda ki birçok kişiye göre iyi sayılırdı. Yanında ki masadan destek alarak ayağa kalkmış ve Haru ile Ayzu'nun ne durumda olduğuna bakmıştı. Ayzu'yu göremese de kendine doğru hızlı adımlarla gelen Haru'yu fark etmişti. Haru Kysara'yı kontrol etmiş ve bir nebze iyi durumda olduğunu görünce sevinmişti.
Kysara'yı da yanına alarak Ayzu'nun kaldığı odaya götürmüştü. Kysara güçsüz düştüğü için kendini odada ki koltuklardan birine atmıştı.
Haru bu durumun böyle olmayacağını anladığı için hemen kapıda ki muhafıza bir şifacı çağırmasını söylemişti. Daha sonrada sarayın haberleşme bölümüne giderek bir güvercinle Yaokai Bölgesi'ne mesaj göndermişti. Tüm bunlar bitince odaya geri dönmüş ve şifacıyı beklemişti.
Yaokai Bölgesi'ne yeni varan Burain ve Tmon orduyu kışlaya yerleştirmiş bölgenin biriken işleri ile meşgul olmaya başlamışlardı. Fakat gelen bir güvercin her şeyi değiştirmişti. Güvercinin ayağında ki mesajda hemen yüz bin kişilik bir ordu ile tam teçhizat silahlanmış bir şekilde Başkent Fonsia'ya gelmeleri emrediliyordu. Haru'nun emrini alan Burain orduyu tekrar hazırlamış ve silahlandırmıştı.
Ağırlık yapacak malzemelerin hiçbiri alınmadan yüz bin kişilik ordu Burain'in komutasında yola çıkmıştı.
Burain bölgenin artan işleri yüzünden Tmon'u bölgede bırakmak zorunda kalmıştı. İntikamcı ordusu ellerinden gelen en hızlı şekilde yolculuk ederek Başkent Fonsia'ya ulaşmışlardı. Başkentte ki kralın askerleri karşılarında silahlanmış bir şekilde yüz bin kişilik İntikamcı ordusunu görünce neye uğradıklarını şaşırmışlar ve hemen alarm vermişlerdi. Kral Haru'nun ordusunun başkentin önüne geldiğini öğrendiği anda onlara dokunulmadan şehre alınmalarını ve saygıda kusur edilmemesini emretmişti.
Kral Haru'nun bu orduyu neden çağırdığını tahmin edebiliyordu.
Vymor'un cezalandırılmasını isteyeceğinden emindi. Çünkü generallerinden biri olan Ayzu günlerdir onlarca şifacı tarafından iyileştirilememişti. Ayzu bir süre uyanık olsa da daha sonra derin bir uykuya dalmıştı. Ne yaparlarsa yapsınlar uyanmıyordu.
Haru Ayzu'nun durumu karşısında iyice öfkelenmiş başarısız olan şifacılara zarar vermeye başlamıştı. Bu yüzden şifacılar Ayzu'nun yattığı odaya girmeye korkar olmuşlardı. Haru bölgesinden takviye kuvvetleri istemesinin bir sebebi vardı. Vymor'a bir düello teklif edecek ve onun canını kendi elleri ile alacaktı. Bunu yaparken kralın veya başka birilerinin ayağına dolanmasını istemiyordu.
Başkente çağırdığı ordusu bunun için büyük bir gözdağı olacaktı.
Burain en başta yürürken başkentin sokakları içinde arkasından yüz bin İntikamcı askeri geliyordu. Halk korkudan evlerine girmiş sokakları boşaltmıştı. Başkentte ki ordunun İntikamcı ordusu olduğunu duyanlar korkudan mahzenlere saklanıyordu.
Çünkü öyle ya da böyle hepsi bu ordunun methini duymuştu. Üstelik ordunun boş yere başkente gelmeyeceğini de biliyorlardı. Kralın ordusunun askerleri bile büyük bir düzen içinde ilerleyen bu ordu karşısında tedirgin olmuşlardı. Burain şehre girdikleri anda "İp Formasyon Dengeli Savunma" demişti. Ordu bu sayede her an her şeye hazır hale gelmişti. Ayrıca formasyon sayesinde başkentin sokaklarında sıkışmadan düzenli bir şekilde hareket edebiliyorlardı. İntikamcı ordusu kralın sarayının önüne gelmiş ve Burain'in emriyle durur pozisyona geçmişti.
Haru ordusunun geldiğini anladığı anda kralın yanına gitmişti. Krala ordusunu neden çağırdığını anlatmış ve saray içinde ki güvenliği ordusu ile sağlayacağını söylemişti. Bu teklif kralın hoşuna gitmese de şu anda yaralı bir aslandan farkı olmayan Haru'yu kızdırmamak için kabul etmişti.
Haru Burain'e orduyu sarayı koruyacak şekilde konuşlandırmasını istemişti.
Yapılan kısa bir plandan sonra sarayın her katına bin İntikamcı askeri Ayzu'nun bulunduğu kata ise on bin İntikamcı askeri konulmuştu. Ayrıca elli bin asker sarayın çevresinde savunma düzenine geçmişti. Geriye kalan otuz bin asker ise başkentin içinde beş yüz kişilik devriyeler halinde gezmeye başlamıştı. Haru'nun güvenlik düzeyi ile başkentte ki güvenlik bir anda aşırı artmıştı.
Halka İntikamcı ordusunun güvenlik için burada olduğu anlatıldıktan sonra halk sakinleşmiş ve eski yaşantısına geri dönmüştü.
Şehirde her gün normal hale gelen hırsızlık, cinayet, tecavüz gibi suçlar bir anda ortadan yok olmuştu. Çünkü iki günde bütün başkentte suç işlemeyi düşünen ve işleyen ne kadar insan varsa devriyeler tarafından gözaltına alınmış ve sarayda ki zindanlara kapatılmıştı.
Başkentin tarihinde ki en yüksek suçlu yakalama oranı İntikamcı devriyeleri sayesinde artmıştı. Başkentte güvenlik aşırı yükselmiş insanlar rahat etmişti. Artık tüccarlar korkmadan mallarını satabiliyor, halk sokaklarda özgürce gezebiliyordu. Tüm bunlar İntikamcı ordusu sayesinde olmuştu. Halk bu ordudan hala korksa da onlara saygı duymaya başlamıştı.
Bu durum İntikamcı ordusunun gittiği yerlerde destekçi toplamasını sağlıyordu.
İnsanlar İntikamcı ordusu ile gelen rahat yaşamı ve düzeni görünce İntikamcı ordusunu desteklemeye başlıyorlardı. Ordu başkentte düzeni sağladığı sırada sarayda durumlar hala karışıktı. Düellodan sonra kendini gelen Vymor Ayzu ile yarım kalan düellolarına devam etmek istemişti.
Haru bunu duyduğu zaman kendi askerleri bile onu durduramamıştı. Hızlıca Vymor'un yanına gitmiş ve onunla büyük bir kavgaya tutuşmuştu. Silahlar çekilmemiş yumruklar konuşmaya başlamıştı. Kavgaları o kadar yoğundu ki ayırmak isteyenler arada telef oluyordu. Üç gündür aralıksız süren kavga ikisinin de yorulmasını sağlamıştı. İki tarafta da yüzeysel morluklar, çürükler ve basit yaralar vardı.
Haru hırsını bir türlü alamadığı için daha öfkeli bir şekilde saldırıyor Vymor'da ona karşılık veriyordu.
Kral bu kavgaya karışmaması gerektiğini anladığı için hiç araya girmiyordu. Onların kavgalarının dışında sarayda düzen sağlanmıştı. Haru kavgaya devam ederken kralın askerlerinden biri kavga ettikleri alana gelerek Ayzu'nun uyandığını haber vermişti.
Haru bu haberi duyar duymaz hemen Yolan Adımları tekniği ile Ayzu'nun odasına gitmişti. Biraz arkasından da Vymor gelmişti. Haru hala Vymor'a saldırmak istese de önceliği Ayzu'ydu. Ayzu'nun bu hale gelmesinin sebebini kendi attığı kırmızı yıldırımlar olarak görüyordu. Bunun için kendini suçluyor bir yandan da Vymor'a çok tehlikeli bir öfke duyuyordu.
Ayzu uyandığı anda karşısında yüzü gözü yaralı bir Haru ve hemen onun arkasında Haru'dan daha beter yaralanmış olan bir Vymor görmeyi beklemediği için şaşırmıştı. Haru Ayzu'nun uyandığını görünce büyük ölçüde rahatlamıştı.
Vymor Ayzu'yu inceledikten sonra "Yarım kalan düellomuzu ne zaman bitireceğiz?" dedi.
Haru bu sözleri duyunca yeniden alevlenen öfkesi ile Vymor'a doğru saldırıya geçeceği sırada Ayzu "Gücümü toplar toplamaz devam edeceğiz" dedi. Haru ise Ayzu'nun sözlerinden sonra daha da sinirlenmişti. Ayzu'ya dönerek "Bu düelloya devam etmeyeceksin, senin yerine ben devam ederim" dedi. Vymor ise fırsatı kaçırmayarak Ayzu'ya "Ne o yoksa erkek arkadaşının arkasına mı saklanacaksın" dedi.
Haru'da Ayzu'da Vymor'un sözlerinden sonra sinirlenmişlerdi. Ayzu sinirden kaskatı kesilmenin eşiğine gelmişti.
Kendine güçlükle hâkim olarak "İkinizde hemen dışarı çıkın, beni yalnız bırakın" dedi. Haru Ayzu'nun odasından kovulmanın verdiği şaşkınlık ve Vymor'a duyduğu öfke ile son söylediği sözlerden sonra ne yapacağını şaşırmıştı.
O çok güvendiği hafıza sarayı bile ona bu durumda yardım edemiyordu. Haru ilk kez böyle bir durumun içinde kalmıştı. Vymor'a Ayzu ile sevgili değiliz dese Ayzu'nun yerine cevap verdiği için onu küçük düşürmüş ve Vymor'un iması olan arkasına saklanmayı gerçekleştirmiş olacaktı. Bir yandan konuşmasa bu seferde Vymor'un dediklerini kabullenmiş olacaklardı.
Haru öyle çıkmaz bir durumda kalmıştı ki ne yapacağını şaşırmıştı.
Ayzu'nun bu sözlere cevap vermesini beklerken birde onu odasından kovması ise tüm bunların üzerine gelen son darbe olmuştu. Mantıklı düşünmeye gelince oldukça yetenekli olan Haru duygulardan sınıfta kalmıştı.
Omuzları düşük bir şekilde saklayamadığı bir kırgınlıkla Vymor'u bile önemsemeden odadan ayrıldı. Şu zamana kadar yaptığı her şeyi onun için yapmıştı. Vymor'a bile kafa tutması onun içindi. Onun için ordusunu bile buraya çağırmış, uyanması için elinden geleni yapmıştı. Fakat aldığı karşılık onun odasından kovulmak olmuştu. Haru işe yaramaz dediği kalbinin ilk kez sızladığına şahit oluyordu.
Ruhen üstün bir ırka ait olsa da bu gezegende yaşaya, yaşaya insan olmayı öğrenmişti.
Tüm bunlar onun için çok yeniydi. Böyle bir acı hissetmek ona göre değildi. Bu kalp sızısındansa tekrar sürgün edilmeyi tercih ederdi. Haru Burain'e bir süre ortalarda olmayacağını bu sürede bölgeye geri dönüp gelişimin devam ettirilmesini ve yeni askerlerin eğitilmesini söyledi.
Daha sonrada saraydan ayrıldı. Yüzlerce savaşa girebilir binlerce kişiyi öldürebilir ama yoruldum demezdi. Fakat kalbinde ki bu sızı onu gerçekten yormuş duygusal anlamda bitap düşürmüştü. Başkentten bir at alarak ayrılmış ve bilmediği yerlere doğru sürüklenmeye başlamıştı. Bir süre için her şeyden uzaklaşması iyi olacaktı. Haru son yaşadıklarından sonra hala çok zayıf olduğunu anlamıştı.
Burain Haru'nun gitmesini ne kadar istemese de kabul etmek zorunda kalmıştı.
Ayzu kendini toparlar toparlamaz İntikamcı ordusu ile birlikte Yaokai Bölgesi'ne geri dönmüştü. Ayzu Haru'nun nereye gittiğini söylemeden ayrılması karşısında neye uğradığını şaşırmıştı. Ayrıca onu kırdığının da farkındaydı. Fakat bazı şeyler için oldukça geçti.
Ayzu bu sinirler Vymor ile kaldıkları yerden düelloya devam etmiş ve onu yenmişti. Daha sonrada hızını alamamış onu İntikamcı Birliği'nin işareti ile damgalayarak kölesi haline getirmişti. Boynuna bağladığı bir zincirle onu atının ardında sürüklüyordu. Yaokai Bölgesi'ne dönmelerine rağmen hiç mutlu değildi. Sarayda ki herkes Vymor'un esir alınmasına şaşırmıştı.
Hiçbiri böyle bir şey beklemiyordu. Vymor'a yapılan damga büyülü bir damga olduğu için artık sahibinin her istediğini yapmak zorundaydı.
Burain yaşananları öğrendikten sonra oldukça fazla değer verdiği Haru'nun gitmesinden dolayı Ayzu'yu suçluyordu. Ordu Yaokai Bölgesi'ne varınca Haru'nun gittiği haberi duyulmuş ve bölgede büyük bir üzüntüye sebep olmuştu.
Burain Haru'nun verdiği görevleri yaparak düzenin bozulmasına izin vermemiş Tmon ve Kysara ile birlikte bölgede ki düzeni aynen devam ettirerek orduyu büyütmeye devam etmişlerdi. Ayzu ise İntikamcı ordusu tarafından dışlanmaya başlamıştı. Orduda ki askerler kısa sürede Haru'nun gitme sebebinin Ayzu olduğunu öğrenmişlerdi. Hala bir general olsa da kimse emirlerini yerine getirmiyordu.
Zaten Ayzu'nun emir verdiği de söylenemezdi. Bu ordu bağlılık ile oluşturulmuştu. Bunun için Ayzu'yu dışlamaları son derece doğaldı.
Ayzu birkaç kez Haru'yu bulmak için bölgeden ayrılmak istese de Haru'dan sonra yönetimi geçici olarak elinde bulunduran Burain buna izin vermemişti. Ayzu'nun yanına onu takip etmesi ve bölgeden kaçmasını engellemek için yüz kişilik bir birlik vermişti.
Birliktekilerden hiçbiri Ayzu'nun emirlerini dinlemediği için bir sorun yoktu. Bölge İntikamcı Birliği'nin yaşadığı büyük olaya rağmen her geçen gün büyümeye devam ediyordu. Ordunun ise sayısı her geçen gün artıyordu. Fakat büyük bir boşluk vardı. Haru olmayınca İntikamcı Birliği'nin bir amacı yoktu. Haru'nun yokluğundan faydalanan Kızıl Birlik ise krala yaklaşmaya çalışıyordu.
Hatta kral ile birlikte yemek yiyen Xzuen Yaokai Bölgesi'nin yönetim eksikliğinden bahsederek kralı bölgeyi onlara devretmesi için ikna etmeye çalıştığı sırada saraya kralın habercisi ile birlikte bir mesaj gelmişti. Kral mesajı açık okuduğu zaman yüzünün rengi atmıştı.
Mesajı kraldan sonra okuyan Xzuen bile tedirgin olmuştu.
Çünkü mesaj Haru'dan geliyordu. Mesajda "Benim yokluğumu fırsat bilen çakallar, meydanı boş bulduğunuz için benim bölgemde cirit atar olmuşsunuz. Neler yapabileceğimi bende sizlerde gayet iyi biliyorsunuz. Beni zorlarsanız sonuçlarına karışmam. Ne şehirleriniz, kaleleriniz nede o çok güvendiğiniz ordularınız sizi benim gazabımdan kurtarabilir. Bunun için haddinizi bilin ve beni oraya getirtmeyin. Ben oraya gelirsem hiç hoş şeyler olmaz" yazıyordu. Mesaj açıkça tehdit içeriyordu.
Kral Haru'nun yokluğunda bile sarayında gözü olması yüzünden tedirgin olmuştu.
Xzuen ise dışarıdan bu mesajı ne kadar önemsememiş görünürse görünsün aslında oldukça tedirgin olmuştu. İntikamcı Birliği karşılarına almak istemeyecekleri kadar güçlü hale gelmişlerdi. Üstelik söylenenlere göre gizli birçok müttefikleri vardı.
Kralın ordusunun içinde bile İntikamcı Birliği'ni destekleyenlerin sayısı küçümsenemeyecek boyuttaydı. Ne kral nede Xzuen İntikamcı Birliği ile düşman olmayı istemezdi. Kral Yaokai Bölgesi'nin desteğini kaybederse krallığın büyük bir güç kaybına uğrayacağını biliyordu. Üstelik Haru'nun başka bir krallıkla birlikte hareket etmesini göze alamazdı. Bu durumda sadece tahtını değil krallığı bile kaybedebilirdi.
Bunların farkında olan kral Xzuen'i saraydan kovmuş ve Yaokai Bölgesi'ne destek olarak on milyon altın göndermişti.
Bu sayede Haru'nun yanında yer aldığını göstermişti. Xzuen ise kralın desteğini kaybettiğine iyice emin olduğu için kendine yeni müttefikler aramaya başlamıştı. Artık İntikamcı Birliği ile aralarında ki olayı bir onur meselesi haline getirmişti. Ya onlar ya da kendisi yok olana kadar aralarında ki bu savaş devam edecekti. Kıtanın her tarafında İntikamcı Birliği'nin lideri olan Haru'nun tek başına yolculuğa çıktığı ve Güney Kartal Krallığı'na gönderdiği mesaj duyulmuştu. Haliyle bu durum büyük şaşkınlığa yol açmıştı.
Comment Now
0 yorum