Bölüm 27 - Kralın Adamı
Haru kralın sözlerinden sonra belirgin ölçüde rahatlamıştı. Kral tamda tahmin ettiği gibi bağlılığını bildirdiği için onu desteklemişti. Üstelik Yaokai Şehri’nin de içinde olduğu bölgeyi ona ve birliğinin yönetimine verecekti. Ayrıca ordu için ihtiyaç anında elli bin asker istemesi aslında İntikamcı Birliği'nin gelişmesini istediğini gösterirdi. Krallığa bağlı oldukları için kraldan alacakları destek altını da işin cabasıydı.
Kral böyle bir altından bahsetmese bile Haru kralın onlara parasal yönden yardım yapacağını biliyordu.
Hemen izin isteyerek kralın çadırından çıkmış ve bu haberi Ayzu ve Burain ile paylaşmıştı. Artık bütün kaynakları onlara ait olan büyük bir bölgeye sahiplerdi. Haru sağ kalan dört bin adamını Yaokai Şehri'ne yolladı. Artık şehir resmi olarak onlara aitti.
Savaşın izleri aradan geçen bir hafta ile birlikte Yaokai Şehri'nden silinmişti. Kral ertesi gün Haru'ya birliğini geliştirmesi için yüz milyon altınla birlikte birde onlara ait olan bölgenin haritasını vermişti. Yaokai Şehri'nden itibaren güneye doğru elli kilometrelik bir alana sahiplerdi. Yaokai Şehri bu alanın merkezinde kalıyordu. Haru kralın ve Kızıl Birlik ordusunun Yaokai Şehri'nin önünden ayrılmasının ardından kendilerine ait olan elli kilometrelik alanın sınırlarına surlar örmüşlerdi. Bu surlar tıpkı kalelerinde ki gibi yüz metre genişlik ve yükseklikteydiler.
Elli kilometre genişliği otuz kilometre eni olan alanın sınırlarına sur yapımının bitmesi beş ayı bulmuştu.
Bu sırada Yaokai Şehri tekrar düzene girmişti. Kralın verdiği altınlar sayesinde maddi anlamda bir sıkıntı yaşamıyorlardı. Bu beş ayda sürekli yeni askerler eğiterek yirmi bin kişiye ulaşmayı başarmışlardı. Tabi ki bundan kralın resmi birliği olmaları da önemli bir etkendi.
Krallığın dört bir yanından birliğe katılmak isteyen onlarca insan ve çeşitli mal satmak isteyen tüccarlar Yaokai Şehri'ne akın ediyorlardı. Bu sayede şehrin gelirleri önemli ölçüde artmıştı. Haru bölgelerinin sınırlarına yapılan sur bittiği zaman surların arkasında kalan kısma krallığın her tarafından çalışacak çiftçiler çağırmıştı. Surların arkasında kalan verimli araziler kısa sürede tarlaya ve hayvan çiftliklerine dönüştürülmüştü.
Bu sayede gelirleri önemli ölçüde artacaktı. Haru bir an önce İntikamcı Birliği'nin gücünü arttırmak için elinden geleni yapıyordu.
İlk önceliği krala söz verdiği gibi elli bin askere ulaşmaktı. Yapılan yüz binlerce başvuru olmasına rağmen testi geçemeyenleri birliğe kabul etmiyordu. Çünkü bu birliğin gücü birbirlerine olan bağlılıklarından geliyordu. Yaokai Şehri'nin içine ölen arkadaşları için bir anıt bile yapmışlardı.
Haru birliğin maddi anlamda gelişmesi için Yaokai Şehri'ni bir askeri şehirden neredeyse bir ticaret şehrine dönüştürmüştü. Ticareti he anlamda desteklemiş ve vergileri diğer şehirlere göre olabildiğince az tutmuştu. Bu yüzden kısa sürede çevre krallıklarda dâhil çeşitli yerlerden ticaret kervanlarının en çok uğradığı yerlerden biri Yaokai Şehri olmuştu.
Kral adamları sayesinde İntikamcı Birliği'nin yaptığı her şeyden haberdar oluyordu. Kısa sürede bu kadar gelişmeleri bile kralın ne kadar doğru bir karar verdiğinin göstergesiydi. Kralın desteğini kaybeden ve öfkesini kazanan Kızıl Birlik ise zor günler yaşıyordu.
Kralın maddi yardımları olmadan birlik her geçen gün daha da güç kaybeder olmuştu.
Oysa artık Yaokai Bölgesi adını alan bölgede bulunan İntikamcı Birliği her geçen gün güç kazandığı yetmezmiş gibi birde kralla çok iyi ilişkiler içine girmişlerdi. Yaokai Bölgesi Güney Kartal Krallığı'nın tahıl ve et ihtiyacının önemli bir bölümünü karşıladığı yetmezmiş gibi aynı zamanda krallıkta ki en önemli ticaret bölgelerinden biri haline gelmişlerdi.
Tüm bu sebeplerden dolayı Xzuen Gosu ve Kızıl Birlik İntikamcı Birliği'ne karşı bir nefret besliyordu.
Fakat kralın desteğini kaybetmeleri ellerini kollarını bağlamıştı. Haru Yaokai Bölgesi'ni her geçen gün geliştirmeye devam ediyordu. Bölgenin sınırlarını koruyan surların içine yerleşim yerleri yapılmaya başlamıştı. Çünkü bölgede yaşamak isteyenlerden birçok başvuru alıyorlardı.
Haru bu bölgenin insan gücü ile gelişebileceğini bildiği için başvuruları belli bir değerlendirmeden geçirerek değerlendiriyordu. Kabul edilenler bölgede yaşamaya hak kazanıyorlardı. Üstelik Haru onlara yaşayacakları binaları hiçbir ücret almadan hediye ediyordu. Onlardan diğer şehirlerde veya yerleşim yerlerinde olduğu gibi yaşam veya ticaret vergisi de almıyordu.
Tek istediği ürettikleri veya çalıştıkları işlerden elde ettikleri kazancın çok küçük bir bölümünü bölgenin gelişimi için harcamalarıydı.
Hiçbirinden kesinlikle para kabul etmiyordu. Aksine o paraların bir araya getirilerek bölgeye hayatı kolaylaştıracak şeyler inşa edilmesini sağlıyordu. Bu şekilde geçen yedi aylık bir sürenin sonunda birçok gelişme yaşanmıştı.
( 7 ay sonra )
Aradan geçen yedi ayda Yaokai Şehri'nin dışında ki tarım alanları ve hayvan çiftliklerinin oldukları yerler hariç her taraf yaşam alanlarıyla dolmuştu. Yaokai Şehri ufak bir yerken şimdi etrafında ki surlarla içinde yüz binlerce kişinin yaşadığı, büyük bir gelir ve ticaret merkezi haline dönmüştü. Yaokai Bölgesi artık kendi kendine yetebilen oldukça güçlü bir bölgeydi.
Bu yedi ayda İntikamcı ordusunun asker sayısı yüz yirmi bine ulaşmıştı.
Haru eğitimleri bir an olsun aksatmadan İntikamcı Birliği'nin her geçen gün daha fazla büyümesini sağlamıştı. Yaokai bölgesi artık krallığın kalbinin attığı bir yer haline gelmişti. Krallığın başkenti bile eski önemini yitirmişti.
Artık bu bölgede aranılan her şeyi bulmak mümkündü. Yaokai Bölgesi Güney Kartal Krallığı için vazgeçilmez bir yer haline gelmişti. Bölgede asayişi ve düzeni sağlayan İntikamcı Birliği sayesinde en ufak bir olay yoktu. Diğer şehir ve bölgelerde hırsızlık ve yağma had safhadayken Yaokai Bölgesi'nde insanlar geceleri evlerinin kapısını kilitlemeden uyuyorlardı.
Kimse Yaokai Bölgesi içinde kuralların dışına çıkmayı düşünemezdi. Çünkü İntikamcı Birliği'nin verdiği cezalar oldukça ağırdı.
Haru ordusu için Ayzu ve Burain dışında Tmon ve Kysara'yı üst rütbeli yönetici olarak atamıştı. Tmon oldukça güçlü bir savaşçıydı. Aynı zamanda yay kullanmakta dikkate değer bir ustalığı vardı. Kysara ise kadın olmasına rağmen birçok erkekten daha güçlü bir savaşçıydı.
Haru ikisini de bizzat eğitmişti. Artık resmi bir birlik oldukları için ordu içinde ki grup düzeni bozulmuştu. Bunun için Haru Ayzu'yu kendinden sonra ki en yüksek rütbeli general yaparak ona merkez ordularının komutasını vermişti. Burain'e merkez ordularından sonra ki en önemli yer olan sağ kanadın komutasını vermişti. Tmon'a sol kanadın komutasını vermişti. Kysara ise muhafız alayının komutasından sorumlu general olmuştu. Bunların haricinde Chin, Kwan, Hyun, Ken ve Iseul'u merkez ordularında üst rütbeli komutanlar olarak görevlendirmişti.
Ordunun yapısı sayılarının artmasıyla birlikte değişime uğramıştı.
Yaokai Bölgesi'nde bunlar yaşanırken Haru bir habercinin getirdiği mesajın ardından hazırlık yapmaya başlamıştı. Kral Doğu Aslan Krallığı ile yaşanan sınır anlaşmazlığından dolayı ordusuyla birlikte sınırda kendisi ile buluşmasını istiyordu.
Doğu Aslan Krallığı sınır anlaşmazlığından dolayı işi eski usulle çözerek ordusunu sınıra göndermeyi seçmişti. Kralda olası bir savaşa karşı desteğini istiyordu. Haru hemen Yaokai Bölgesi'nde yirmi bin asker bıraktıktan sonra yüz bin askerle sınıra doğru yola çıktı. Askerlerin hepsi en kaliteli savaş aletlerini kullanıyorlardı. Haru ordu için yapılan masrafa hiç acımıyor bilakis her geçen gün daha fazla arttırıyordu.
Ordu ne kadar güçlü olursa İntikamcı Birliği'de o kadar güçlü olurdu. Haru sınıra doğru ordusu ile giderken Kızıl Birliğin ordusu ile karşılaştı. Sayıca eşit sayılırlardı. Haru askerlerine "Kare Formasyon Dış Kalkan" emrini verdi.
Askerler hemen kare şekline geçerek yanlarında ki kalkanlar sayesinde dış kısımları tamamen korumaya aldılar.
Aslında Haru Kızıl Birlik ordusunun kendilerine saldırmaya cesaret edemeyeceklerini biliyordu. Yine de tedbiri elden bırakmamak adına bu şekilde hareket etmeyi uygun görmüştü. Xzuen Haru'yu ve İntikamcı Birliği'ni görünce hiç memnun olmamıştı.
Kralın emri yüzünden sınıra gidiyorlardı. Fakat İntikamcı Birliği ile karşılaşmak onun öfkelenmesine yol açmıştı. Eski yenilgisini ve ölen adamlarını unutamıyordu. Bir yandan da açıkça bir korku duyuyordu. O zaman on bin olan İntikamcı Birliği bugün yüz bin kişiydi. Belki de daha fazlaydı. Kısa sürede böyle büyük bir güce ulaşmak gerçekten korkutucuydu.
İki birlik arasında hiç sorun çıkmadan Doğu Aslan Krallığı'nın sınırına varmayı başarmışlardı.
Kral yüz bin kişiden oluşan İntikamcı Birliği ordusunu saklayamadığı bir hayranlıkla izlemişti. O gün on bin askerin yaptıklarını unutmamıştı. Bugün ise yüz bin kişiydiler. Kral İntikamcı Birliği'nin yüz bin kişiyle gelmesi karşısında inanılmaz bir şekilde rahatlamıştı.
Artık Doğu Aslan Krallığı ile bir savaşa girseler bile kendi ordusuyla İntikamcı ordusu varken o savaşı kaybetmezdi. Gerçi destek olarak Kızıl Birlik ordusunu da çağırmıştı. Fakat bunun sebebi Haru'nun yüz bin kişiyle geleceğini tahmin edememiş olmasıydı. Aralarında ki anlaşmaya göre ihtiyaç anında sadece elli bin asker getirmesi gerekiyordu. Fakat o tam yüz bin asker getirmişti.
Kral şu sınır olayı bittikten sonra Haru'ya bunun için bir ödül vermeyi aklına not etti.
Haru kralın ordusuyla karşılaştıkları anda sınıra doğru giderek Doğu Aslan Krallığı'nın topraklarına girmişlerdi. Sınırın hemen gerisinde Doğu Aslan Krallığı ordusu ile yığınak yapmıştı. Kralın ordusu iki yüz bin kişiden oluşuyordu.
Kızıl Birlik ordusu da yüz elli bin kişiydi. Haru'nun ordusu ile birlikte toplam beş yüz elli bin kişiden oluşan bir orduya sahiplerdi. Haru düşman ordusunu fark ettiği anda askerlerine "Savaş Formasyonu Sabit Menzilli Saldırı" dedi. Savaş Formasyonu ordunun sayıca gelişmesiyle birlikte daha çok tercih ettikleri bir formasyon haline gelmişti. Bu formasyonda ordu savaşa hazır bir şekilde pozisyonunu savunurdu.
Sabit düzen alındığı için bulundukları pozisyondan ayrılmadan türüne göre yakın veya uzak saldırı yaparlardı. Menzilli Saldırı düzeni emri verilmesi düşman ordusuna yaklaşmadan menzilli saldırı yapılacağını söylüyordu.
İntikamcı ordusu hemen pozisyon alarak menzilli saldırı düzenine geçtiler.
Savaşçılar yaylarını gererken büyücülerde büyülerini hazırlıyordu. Saldırı emri verildiği anda düşman ordusunun üzerine büyük bir saldırı yapılacaktı. Haru menzilli saldırıya Wulkar'ın kırmızı yıldırımları ile eşlik edecekti.
Kralın ordusu kalkanlarını kaldırarak kılıç veya mızraklarını kalkanların üzerinde tutup bir ayaklarını geri çekerek topraktan destek alıp savunma düzenine geçtiler. Kral Haru'nun amacını anlamış ordusunu savunma düzenine sokmuştu. Kızıl Birlik ordusu da savunma düzenine geçmişti. Doğu Aslan Krallığı'nın ordusunun generali karşısında üç farklı ordu görünce neye uğradığını şaşırmıştı.
Üstelik sayıca kendi ordusunda ki askerlerden daha fazlaydılar. Haru ordunun önünden ayrılarak Wulkar ile birlikte savaş alanının ortasına kadar yürüyerek "Doğu Aslan Krallığı ordusunun yetkilisi kim?" dedi. General bir adım öne çıkarak "Benim" dedi.
Haru karşısında ki generali bir süre inceledi.
Daha sonra ona "Ben İntikamcı Birliği'nin lideri Haru Johun, siyah ve kırmızı kıyafetler giyen şu orduda yüz bin İntikam ordusu askeri var. Eminim bu ordunun methini gayet iyi duymuşsundur. Ayrıca Yaokai Bölgesi'nin yöneticisi olduğumu da biliyorsundur. Şimdi herhangi bir kayıp olmadan ordunu sınırdan geri çek. Bende Doğu Aslan Krallığı tüccarlarının Yaokai Bölgesi'nden kovulmamasını sağlayım" dedi.
General karşısında ki kişinin kim olduğunu anladığı anda heyecandan ve korkudan dolayı bedeni titremeye başlamıştı.
İntikamcı ordusunun ne kadar güçlü olduğunu ve neler yapabileceğini gayet iyi biliyordu. Ayrıca Doğu Aslan Krallığı için son zamanlarda önemli bir kaynak kapısı haline gelen Yaokai Bölgesi'nde ki ticaret haklarını kaybetmeyi göze alamazdı.
Zaten maddi yönden krallık olarak sıkıntıdaydılar. Son zamanlarda o bölgede ki verginin düşük olması ve ticaretin yoğun olmasıyla birlikte inanılmaz bir güvenliğe sahip olması o bölgede ticaret yapmayı oldukça kolay hale getiriyordu. General tüm bu olanakları kaybetmek istemediği için ordusuna geri çekilme emri vererek sınırı terk ettiler. Aynı zamanda krala bir haberci göndermişti.
Haru düşman ordusunun savaş alanından çekildiğini görünce askerlerine "Serbest Formasyon Dengeli Savunma" dedi.
Her ihtimale karşı askerleri tetikte olacaklardı. Ayrıca bir sonra ki emre kadar serbestlerdi. Güney Kartal Krallığı'nın kralı ve Xzuen Gosu sadece konuşmasıyla koca ordunun geri çekilmesini sağlayan Haru'yu şaşkınlıkla izliyorlardı.
Haru kralın yanına gelince düşman ordunun generali ile aralarında geçen konuşmayı olduğu gibi krala anlattı. Kral Haru'nun hiç kayıp verdirmeden düşman ordusunu sınırdan geri çekilmeye zorlayan Haru'yu gerçekten takdir etmişti. Xzuen ise Haru'nun bu başarısını kıskançlıkla izlemişti. Kral Haru'yu Başkent Fonsia'ya davet etti. Başkent Fonsia bütün krallığın kalbi konumundaydı.
Tabi ki son günlerde bu yerini yavaş yavaş Yaokai Bölgesi'ne kaptırıyordu.
Yine de krallık için çok önemli bir yere sahipti. Haru kral tarafından başkente davet edilince davete uyma kararı aldı. Kral daha sonra Haru'ya ve İntikamcı Birliği'ne otuz milyon altın verdi. On milyon altında Xzuen ve Kızıl Birliğe vermişti.
Haru yirmi milyon altını görevde ki başarısından dolayı almıştı. Zaten Yaokai Bölgesi her geçen gün daha fazla geliştiği için altına ihtiyacı kalmamıştı. Fakat fazla altın göz çıkarmaz düşüncesi ile bu altınları kabul etmişti. Haru Ayzu ve Kysara'yı başkent gezisi sırasında ona eşlik etmeleri için yanına almış, Burain ve Tmon'un Yaokai Bölgesine ordu ile birlikte geri dönmesini emretmişti.
Haru yanına sadece Ayzu ve Kysara'yı almıştı. Aslında krala ve orada karşılaşacaklarına karşı güven duymamakla birlikte bu şekilde hareket etmişti.
Bunun sebebi krala ne kadar güvendiğini göstermekti. Oysa gerçekten Wulkar ile birlikte Ayzu ve Kysara'dan başka kimseye güvenmiyordu. Çünkü onların hiçbiri onu yarı yolda bırakmazlardı. Haru ve yanında ki iki kadın general kralın ordusuna katılarak başkente doğru harekete geçtiler. Kral Haru'nun yanına sadece iki kişi almasından etkilenmişti. Üstelik bu kişiler hizmetçi veya sıradan askerler değil ordusunda ki iki generaldi. Yanına bir koruma ekibi bile almamıştı. Bu durumu başta garipsese de sonradan kendine duyulan güvene yormuştu.
İki günlük bir yolculuğun ardından Başkent Fonsia'ya gelmeyi başarmışlardı. Haru kralın onu durduk yere başkente davet etmeyeceğini biliyordu. Bu davetin altında yatan önemli bir sebep olmalıydı. Haru sırf bunun için ordusunu Yaokai Bölgesi'ne geri göndermişti.
Çünkü başkentteyken ordusunu yanına alırsa Yaokai Bölgesi'ne sürpriz bir saldırı düzenlenebilirdi.
Bu riski alıp bölgeyi korunmasız bırakmamak için Burain ve Tmon'un yönetiminde ki orduyu geri göndermişti. Yanına ise sadece Ayzu ve Kysara'yı almıştı. Ayzu'yu göreve çıktığı zaman başına gelenler yüzünden yanından ayırmak istemiyordu. Kysara'nın ise yanında durarak biraz daha tecrübe kazanmasını amaçlıyordu. Sonuçta ona koca bir orduyu emanet ediyordu. Eğitiminden iyice emin olmak zorundaydı.
Comment Now
0 yorum