Bölüm 22 - X Seviyeli Görevler



Ayzu ve grubu yanlarında onlara eşlik eden Konzanın Kalbi Grubu ile birlikte Fyoang Vadisi'ne doğru yola çıkmışlardı. Vadinin girişine kadar sorunsuz bir şekilde yolculuk yapmışlardı. Vadinin girişinde bekleyen kraliyet kervanının yüz tane koruması vardı. Onların sayısıyla birlikte kervanı koruyacak üç yüz kişi oluyorlardı. Sayıları fazla gibi görünse de bu vadi için yetersiz sayılabilirdi.


Çünkü vadinin içi tehlikelerle doluydu. Kaynak canavarlarını yenmek fazla sorun olmazdı.


Fakat iş haydut çetelerine gelince aynı şeyi düşünmüyordu. Ayzu hiç bilmedikleri bir bölgeye giriyordu. Her şeyden önce kervanı koruması gerekiyordu. Ayrıca haydutların onlara pusu kurmaya çalışacağı aşikârdı. Bu durumda bir öncü grubun olması gerekiyordu.


Kervanın en az yüz metre önünden giderek her türlü tuzağı ve pusuyu etkisiz hale getirmeliydi. Konza grubunu vadinin girişine kadar yaptıkları yolculuk sırasında inceleme fırsatı bulmuştu. Belli bir düzene sahip olmayan güç için bir araya gelmiş bir çapulcu sürüsünden pek bir farkları yoktu. Böyle bir gruba öncülük gibi önemli bir görevi veremeyeceği için mecburen kendisi öncülük yapacaktı.


Planını kısaca diğerlerine anlattıktan sonra grup üyelerine "Kare Formasyon Dış Kalkan" dedi.


Hemen düzen alan grup üyeleri kare şekline geçmiş ve yanlarında ki kalkanlarla herhangi bir saldırıya karşı savunma oluşturmuşlardı. Kervan muhafızları ve Konza grubu onları hayretle incelerken Ayzu'nun iler emriyle düzen bozulmadan ileriye doğru gittiler.


Kısa sürede arkalarında ki kervan grubuyla aralarında üç yüz metre mesafe açmışlardı. Bu mesafenin yeterli olduğunu düşünen Ayzu grubunun adımlarını yavaşlattı. Önden yürüyerek yolu ve yolun çevresini pür dikkat inceliyordu. Bulundukları ortam pusuya oldukça elverişliydi. İki tarafları da yükseklik oldukları için bu dar alanda yiyecekleri bir pusu onlara ağır kayıplar verdirebilirdi.


Yol iyice daralmaya başladığı sırada "İp Formasyonu Dış Kalkan" dedi. Yan yana ikişer kişi olarak sıralanan grup üyeleri kalkanları ile kendilerini korumaya aldılar. Formasyon bozulana kadar savaşçılarda büyücülerde kalkan taşıyordu.


Yaptıkları eğitimler sayesinde düzenli savaşmanın taktiklerini ve birçok avantajlı savaş düzenini öğrenmişlerdi.


Vadinin iyice içine girdikleri sırada formasyonu bozmadan arkada ki grubun kendilerine yaklaşmasını beklediler. Ne kadar bir an önce ilerlemeleri gerekse de hava kararmaya başlamıştı. Bir vadinin içinde oldukları için bulundukları yer oldukça karanlık olacaktı.


Ne kadar iyi savaşırlarsa savaşsınlar karanlıkta savaşamayacakları için çaresizce ölürlerdi. Bunun için savunma hattı oluşturacaktı. Grup üyelerine "Yerleşik Formasyon Savunma" dedi. Grup üyeleri ellerinde ki kalkanları belli aralıklarla toprağa sapladılar. Yanlarında getirdikleri uzun tahtaları bu kalkanların arasına sabitledikleri zaman bir kamp alanını hazırlamış oldular.


Hemen belli noktalarda meşaleler yakıldı. Ayrıca yanlarında taşıdıkları büyük çadırları kamp alanına kurdular.


Bir yandan erzaklar çıkarılarak kamp alanının ortasında yakılan ateşte pişirilmeye başlandı. Ayrıca birkaç kişi yanlarında ki çelik telleri kamp alanında ki ağaçların etrafına sardılar. Yolun dışında kamp alanına başka bir yerden yaklaşmaya çalışan biri olursa sonu acılı bir ölüm olacaktı.


Çünkü çelik tellerin üzerine oldukça kuvvetli bir zehir sürmüşlerdi. Bu zehir kana karıştığı anda acılı bir ölüme neden oluyordu. Kamp alanı hazırlandıktan sonra kervan muhafızlarının ve Konza grubunun kamp alanında kalacakları bölgeyi düzenlediler. Arkalarında ki grup onlara yetiştiği ve kamp alanını gördükleri zaman şaşırıp kalmışlardı. Ne muhafızlar nede Konza grubu böyle bir hazırlık beklemiyordu.


Öyle bir kamp alanı kurmuşlardı ki az bir müdahale ile bir ömür boyu burada yaşanabilirdi.


Üstelik bu kamp alanını oldukça kısa zamanda kurmuşlardı. Kervan muhafızları ve Konza grubu kamp alanında ki kendi bölgelerine yanlarında ki çadırları kurarak kamp alanının ortasında ki ateşin başına toplandılar.


İşleri riske atamayacak olan Ayzu otuz kişiyi kampın çeşitli noktalarında nöbet tutmaları için görevlendirmişti. Ayrıca yirmi kişiyi de çelik tellerin gerisinde ki ağaçların tepesine çıkartmıştı. Bu sayede yaklaşan bir tehlike olursa daha önceden fark etme imkânı bulacaklardı. Herkes hem hazırlıklardan hem de nöbet düzeninden oldukça memnun kalmışlardı. Ayzu kervan muhafızlarının ne kadar ısrar ederlerse etsinler nöbet tutmalarına izin vermemişti. Şu an bütün grubun yönetimini ele almıştı.


Nöbet gibi önemli bir konuyu kendi grup üyeleri dışında kimseye veremezdi.


Yanında ki beş kişilik rütbeli grubuyla ufak bir değerlendirme yaptıktan sonra çadırlardan birine giderek uyumuştu. Ayzu Haru'nun eğitimi sayesinde oldukça keskin duyulara sahip olmuştu. Hemen yanında bir çatırtı duyduğu anda uykusundan fırlamıştı.


Fakat geç kaldığı için bir el ağzını kapatmıştı. Aynı zamanda boğazına dayanan soğuk çeliği hissetmişti. Oldukça çaresiz bir durumda olduğunun farkındaydı. Arkasında ki kişi önce ellerini sonrada ayaklarını bağlamıştı. En son ağzını da sıkı bir şekilde bağladıktan sonra onu yattığı yere devirmişti. Ayzu kendisini yakalayan kişiye baktığı zaman Konzanın Kalbi Grubu'nun yöneticisi olduğunu gördü.


Aç bir şekilde kendisini süzen adamı fark eden Ayzu bir an önce bir şeyler yapmazsa çok kötü şeylerin yaşanacağını anlamıştı.


Fakat oldukça sıkı bir şekilde bağlandığı için fazla bir şey yapamıyordu. O salak üstünü aramayı akıl etmediği için eğer bileğinde ki ufak bıçağa ulaşabilirse kurtulmak için bir şansı olurdu. Fakat üzerine doğru gelen adam bu şansını git gide yok ediyordu.


Ona biraz zaman lazımdı. Fakat bu zamanı nasıl sağlayacağı konusunda bir fikri yoktu. Adam yatakta ki bedeninin üzerine bütün ağırlığıyla çöktüğü sırada bileğinde ki bıçakla ellerinde ki ipleri kesmeye çalışıyordu. Fakat arada elini kestiği için bir yandan da eli kanıyordu. Tek umudu adamın akan kanı fark etmemesiydi. Adam o iğrenç ellerini bedeninde gezdirmeye başladığında bir an önce bir şeyler yapması gerektiğinin farkına vardı. Bileğinde ki bıçağı daha da zorlayarak hızlıca elinde ki ipi kesti.


Bir savaşçı olsa bu adamı yakından etkisiz hale getirebilirdi. Fakat bir büyücü olduğu için bu kadar yakınındayken bu adama karşı şansı yoktu.


Daha büyü yapamadan adamdan aldığı sert bir darbe ile kendinden geçebilirdi. Bunun için bir süre daha ne kadar iğrense de rol yapması gerektiğini anlamıştı. Sağ eline bileğinde ki bıçağı alıp sıkıca tuttuktan sonra adamın iğrenç dokunuşlarından zevk alıyormuş gibi davranmıştı.


Adamın iyice kendini kaptırdığını fark ettiği sırada sağa doğru dönmüştü. Adam ise onu üzerine çıkarmak için onun dönüşüne yardımcı olarak bedenini geri çekmişti. Ayzu fırsatı kaçırmamış elinde ki bıçak ile ardı ardına adamı öldürmeyecek şekilde yaralamıştı. Boşta kalan elini açtıktan sonra ilk işi adamlarını çağırmak olmuştu. Zaten sesine herkes toplanmıştı.


Çadıra giren adamları Konzanın Kalbi Grubu'nun lideri elleri ve ayakları bağlı bir şekilde çadırdan çıkarmışlardı.


Ayzu'da onlarla beraber çadırdan çıkmıştı. Konza grubu liderlerini eli ayağı bağlı görünce silahlarını çekmişlerdi. İntikamcı Yoldaşlar Grubu hemen savunma düzenine geçmişlerdi. Ayzu Konza gurubunu fark edince "Halka Formasyonu Katliam" dedi.


Hemen Halka Formasyonu'na giren grup üyeleri Konza grubunun etrafını sarmışlardı. Katliam emri geldiği anda halkanın içinde ki her şey öldürülecekti. Kervan muhafızları ise ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Fakat Ayzu olayı orada bulunan herkese anlattığı anda kervan muhafızları da İntikamcı Yoldaşlar Grubu'nun yanında yer almıştı. Konza grubunda ki çoğu kişi liderlerinin böyle çirkin bir şeye teşebbüs ettiğini öğrenince çoktan silahlarını indirmişlerdi. Diğerleri de silahlarını indirmek zorunda kalmışlardı.


Kamp alanı toplandıktan ve yemek yendikten sonra şafakla birlikte yola çıkmışlardı.


Konza grubunun lideri İntikamcı Yoldaşlar Grubu'nun üyeleri tarafından esir tutuluyordu. Ayzu ne kadar hakkı olsa da şu an için ona hiçbir ceza vermemiş bu işi geri döndükleri vakit Haru'ya bırakmaya karar vermişti.


Vadinin içinde çıktıkları yolculuk sırasında yine öncü grup olmuşlardı. Daha beş yüz metre gidemeden vadinin iki tarafından yuvarlanan büyük kayalarla birlikte pusuya düştüklerini anladılar. Kaçabilecekleri yer ileri veya geriydi. Fakat hepsinin aynı yöne kaçmasına imkân yoktu. Bu durumda dağılmaları gerekecekti. O zaman hem düzenleri zayıflayacak hem de düşmanın işini kolaylaştırmış olacaklardı.


Ayzu büyü gücünün büyük bir kısmını yok ederek sağ tarafta ki büyük kayaları un ufak etti.


Daha sonrada hala düzenini bozmamış grubuna "Dağınık Formasyon Sağ Dengeli Savunma" dedi. Dağınık Formasyonda hepsi düzeni bozarak Dengeli Savunma'ya geçtikten sonra tehlikenin geçmiş olduğu sağ tarafa doğru tırmanmaya başladılar.


Az önce durdukları yol sol taraftan düşen büyük kayalar yüzünden kapanmıştı. Sağ tarafa doğru Dengeli Savunma ile ilerliyorlardı. Ayzu Haru'nun yolculuk öncesi kendisine verdiği bezelyeleri yüzüğünden çıkartarak ağzına attı. Bu sayede bir nebze olsun gücünü toplamış oluyordu. Sağ tarafta yüksekte kalan haydutları dengeli savunma ile tek tek öldürdüler. Sol tarafta ki haydutlarda kaçmıştı.


Haydutlar bu şekilde hareket etmelerini beklemediği için bozguna uğramışlardı.


Kısa sürede haydutların üzerinde ki ganimetler toplanmış ve haydutların cesetleri yolun yanında ki ağaçlara iplerle asılmıştı. Ağaçlardan birinin altına "Buradan İntikamcı Yoldaşlar Grubu Geçmiştir." yazmışlardı. Daha sonra yolda ki kayaları temizleyip kervan için yolu açmışlardı.


Aralarına üç yüz metrelik mesafe koyarak ilerlemeye devam ettiler. Bu sırada kervan grubu pusu yerine ulaştıkları zaman yolun her iki tarafında henüz yeni öldürüldüğü belli olan onlarca ağaca asılı haydut cesetlerini görmüşler ve korkuya kapılmışlardı. Fakat ağaçlardan birinin altında ki yazıyı gördükten sonra bir kez daha İntikamcı Yoldaşlar Grubu'nun gücü karşısında hayrete düşmüşlerdi.


Kervan muhafızları geri döndükleri zaman bu gruptan krala bahsetmeyi akıllarına not almışlardı.


Böyle özveri ile özenli çalışan bir grup krallık için çok değerli olabilirdi. Ayrıca önemli görevleri için kesinlikle tavsiye edecekleri bir gruptu. Konza grubu ise ağaçlarda ki cesetleri gördükten sonra İntikamcı grubunun ne kadar ciddi olduğunu daha iyi anlamıştı.


Ayzu vadinin çıkışına kadar bir daha durmadan yolculuk etmiş ve grubu ile birlikte karşılarına çıkan kaynak canavarlarını öldürerek enerji kristallerini almışlardı. Kervan grubu vadiden çıktıktan sonra görevi başardıklarına dair üzerin mühürlü bir kâğıdı Ayzu'ya vermişler ve teşekkür ederek gidecekleri yere doğru yola çıkmışlardı. Konza grubu ve İntikamcı grubu vadiden geri dönerek Yaokai Şehri'ne doğru yola çıktılar.


Aynı zamanlarda Haru ve İntikamcı Gezginler Grubu dev kaynak canavarı ile uğraşıyorlardı. Büyücüler ve menzilli silah kullanan savaşçılar bir nebze kaynak canavarının dikkatini dağıttıkları için fazla zarar almadan savaşabiliyorlardı.


Fakat yaptıkları bütün saldırılar yeşil pulların arkasına geçemediği için etkisiz oluyordu.


Haru bu şekilde savaşarak sadece kendi güçlerini tükettiklerini anladı. Wulkar'ın bu kaynak canavarının aşılmaz pullarını rahatlıkla keseceğini biliyordu. Fakat kaynak canavarına o kadar yakınlaşmak büyük bir tehlike arz ediyordu.


Haru çekinmeden simyacı cübbesinde ki dayanıklılık, hız, güç ve refleks artışı iksirlerini içtikten sonra bir savaş narası atarak kaynak canavarına doğru saldırıya geçmişti. Grubuna geride durmalarını söylemesine rağmen saldırıya geçtiği anda hemen arkasından grubu da savaş naraları atarak saldırıya geçmişti. Birçoğu ağır yaralar alacaklarını veya ölebileceklerini bilmelerine rağmen bir an için tereddüt etmemişlerdi. İşte bağlılık tam olarak buydu. Konza grubu Dhurial ile birlikte geri çekilirken onların ölüme koşma sebebi tam olarak buydu.


Haru grup üyelerinin kaynak canavarının dikkatini dağıtması sayesinde canavarın iki tombul bacağında Wulkar ile derin kesikler açmayı başarmıştı. Üstelik ucunda ki kırmızı yıldırımlar pulların altına ulaşınca kaynak canavarına büyük bir hasar vermişti.


Kaynak canavarı acıdan ve aldığı darbeden dolayı dengesini kaybederek geriye doğru düşmeye başladı.


Son anda grup üyeleri canavarın düşeceği alandan çekilerek ezilmekten kurtuldular. Kaynak canavarı yere düştükten sonra Haru ona saldırma fırsat vermeden üzerine çıkarak Wulkar'ı bacağına sapladı. Daha sonra da Yolan Adımları'nı kullanmaya başladı.


Wulkar kaynak canavarına saplı bir şekilde koşarken yaratığın bacağında başlayan derin kesik çoktan göğsüne ulaşmıştı. Hız iksiri ve Yolan Adımları devreye girince Haru daha yaratığın tepki vermesine bile izin vermeden hatırı sayılır bir yara açmıştı. Kaynak canavarının yarasından oluk, oluk siyah kan akmaya başladığı sırada Haru Wulkar'ı canavarın bedeninden çıkartarak boynuna doğru ilerledi.


Canavar acıdan gözü dönmüş bir şekilde debeleniyordu. Grup üyeleri bile canavarın yanına yaklaşamamaya başlamıştı.


Haru güç iksirinin verdiği gücü ve dantianında ki gücü ellerine topladı. Elinde ki iki eliyle tuttuğu Wulkar'ı bütün gücü ile kaynak canavarının boğazına sapladı. Darbe o kadar güçlüydü ki canavarın kafası bedeninden ayrılmış ruhunu çoktan teslim etmişti.


Dev kaynak canavarının bedeninden ayrılan ruhu yok olmamak için yakınında ki canlı olan bir şeye tutunmaya çabaladı. Kaynak canavarının ruhu en yakınında ki Haru'nun bedenine girdi. Haru bedenine girdiği anda kaynak canavarının sesini kafasının içinde duydu. Ses ona "Beni ruhun olarak kabul et insan. Bende seni bir ruh avcısı yapayım" dedi. Haru ruh avcısı diye bir şeyi ilk defa duymuştu.


Tam ruh avcısı ne diye soracağı sırada kafasında ki ses "İnsan ruh avcısı öldürdüğü bütün ruhları toplayan bir yan sınıftır. Hem savaşçılar hem de büyücüler ruh avcısı olabilir. Fakat güçlü bir dantian ve enerji damarlarına gerek duyar" dedi.


Daha sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki bir süre hırlamayla karışık bir kahkaha attı.


Haru Kadim Azarath ile tanıştıktan sonra bu kaynak canavarı onun için çerez gibi gelmişti. Bunun için en ufak bir korkusu veya tedirginliği yoktu. Bu durum kaynak canavarının da hoşuna gitmişti. Ses aklına bir şey gelmiş gibi kaldığı yerden devam ederek "Ama seni uyarmalıyım insan eğer ruh avcısı olmak için yeterli değilsen ölürsün. Söyle bakalım insan cevabın nedir" dedi.


Haru sinirlenmeye başlamıştı. Bu kaynak canavarının ona insan demesi sinirini bozuyordu.


Bunu bir hakaret olarak algılamaya başlamıştı. Ruhu her geçen gün daha çok gerçek bedenine özlem duyuyordu. Haru kendine zorlukla hâkim olarak tehlikeli bir ses tonuyla "Kabul ediyorum" dedi. Ayağına kadar gelen güçlenme fırsatını geri tepemezdi.


Kafasında ki ses "Öyleyse Ruh Sözleşmesi için bedeninin bir parçasını feda et" dedi. Haru hafıza sarayını kullanarak oldukça hızlı bir şekilde düşünmeye başladı. Fazla işine yaramayan bir parçasını feda etmesinin iyi olacağına karar verdi. Biraz düşündükten sonra kafasında ki sese "Öyleyse Ruh Sözleşmesi için kalbimi feda ediyorum" dedi.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum