Bölüm 18 - İntikamcı Gezginler Grubu



Haru iki at arabası eşliğinde acemi kışlasına gelmişti. Kışla büyük bir binadan ve geniş bir eğitim alanından oluşuyordu. Bu binanın ilk iki katı eğitim için kalan dört katıda kişisel odalara ayrılmıştı. Haru kırk sandık dolusu malzemeyi odasına taşımıştı. Odasında ki masanın üzerine simya setini kurarak iksir yapmaya hazır hale gelmişti. İlk işi kendisi için eksik olan iksirleri yapmaktı.


Bunun için o gün iyileştirme, hız, güç ve refleks artışı sağlayan iksirlerden ikişer tane yapmıştı.


Simyacı cübbesini giydiği anda cübbe siyah rengine bürünmüştü. Üstelik cübbenin omuz kısmında üç tane sarı işleme ortaya çıkmıştı. Bu işlemeler onun simyacılık seviyesini belli ediyordu. Haru yaptığı sekiz iksiri cübbenin içinde ki iksir ceplerine koymuştu.


Daha sonra cübbenin iki kolunda ki büyülü toz alan ceplere eskisi gibi sağ kolundakine rakibine görüş kaybı sağlayan turuncu tozdan, sol taraftakine ise rakibinin büyü gücünü azaltan mavi tozdan koymuştu. Hazırlıkları bitince kan sözleşmesi için gerekli malzemeleri ayarlamaya başladı. İşi bitince tüm malzemeleri bir araya getirerek sarı bir karışım elde etti.


Bu karışıma elini keserek kanını damlattıktan sonra kırmızı kılıç sapını karışımın içine koydu.


Kılıcına bir isim vermesi gerekiyordu. Kan sözleşmesinden sonra kılıcını kendisine bağlayacaktı. Haru sarı karışımın tamamını emmiş olan kılıç sapını eline aldıktan sonra "Senin ismin bundan sonra evrenlerin yok edicisinin ismi olan Wulkar'dır" dedi.


Kadim Azarath'ın kendisine aktardığı bilgiler sayesinde oldukça fazla bilgiye sahipti. Wulkar beş evreni kendi gücüyle yok etmeyi başarmıştı. Hatta son evreni yok ederken ölmese yüzlerce evreni aynı anda yok edecek bir potansiyele ulaşacaktı. Haru kılıcı için bu isimi koymayı doğru bulmuştu. Tıpkı Wulkar'ın evrenleri yok ettiği gibi o da düşmanı olan her yeri ve herkesi yok edecekti.


Onun için kılıcına kana susamış bir katilin adından daha iyi bir isim bulamazdı.


Haru Wulkar'ı elinde tuttuğu anda kılıcın içinde ki kırmızı yıldırımlar bedenine geçmişti. Fakat geçen seferkinin aksine bu sefer en ufak bir zarara neden olmamışlardı. Haru kırmızı yıldırımların gücünü bütün bedeninde hissedebiliyordu.


Bu his inanılmaz bir şeydi. Haru bir süre hareketsiz bir şekilde bedeninde ki bu güçlü hissin keyfini çıkardı. Daha sonra zorda olsa bu histen ayrılarak Wulkar'ı beline taktıktan sonra meditasyon yapmaya başladı. Simyacılıkta gelişirken aynı şekilde savaşçılıkta da gelişmek zorundaydı. Haru o gece sabaha kadar hiç durmadan meditasyon yaptı. Sabah olunca simyacılık cübbesinin üzerine Kızıl Birlik kıyafetlerini giydi.


Haru'nun öğrendiğine göre kışla içinde ki rütbesinin belirlenmesi için Tanımlama Testi'ne girecekti. Bu test değişik bir kristalin üzerine kanını damlatarak yapılıyordu. Kristal kanını analiz ederek gücünü ve potansiyelini belirtiyordu.


Haru test alanına gelerek diğerleriyle birlikte sırada beklemeye başladı.


Bu alan birçok asker tarafından sürekli izlenirdi. Çünkü belli başlı gruplar güçlü bir asker ortaya çıktığı anda onu kendi gruplarına dâhil etmek için diğerleri ile kıyasıya bir mücadeleye girerlerdi. Burada güç her şeydi. Güçlü olan istediği her şeye sahip olur diğerleri ise onları izlerdi.


Haru test alanında ki büyük kristali incelemeye başladı. Bir kız sırası kendine gelince kristalin üzerine elini keserek kanını damlattı. Daha sonra kristalin üzerinde yazılar belirmeye başladı. Haru yazıları incelemeye başladı. Yazıların hepsi kristalin üzerinde belirince kristalde tam olarak şunlar yazıyordu:


Kina Tsung


Tür: İnsan
Sınıf: Büyücü
Seviyesi: 9
Potansiyeli: Normal


Haru kristalin üzerinde ki yazıları inceleyince tedirgin oldu. Bedeni bir insan bedeni olsa da ruhu bir Ko ruhuydu. Bu kristalin bunu tespit edip edemeyeceğini düşünüyordu. Gezegende ki teknoloji son derece ilkel olmasına rağmen yine de bundan emin değildi. Bir diğer korkusu da kristalin üzerinde gerçek isminin yazmasıydı. Haru açığa çıkmayı göze alamazdı. Fakat bu teste de girmek zorundaydı.


Sıra kendine gelene kadar birçok şey düşünse de çıkar bir yol bulamamıştı.


Mecburen bu teste girecekti. En kötü ihtimalle buradan ayrılması gerekirdi. Bunları düşünerek kristalin önüne gelip elini keserek kanını kristale damlattı. Kristalin üzerinde oluşmaya başlayan yazılar oluşmayı bitirdiğinde kristalde şunlar yazıyordu:


Haru Xsukwainen Johun


Tür: İnsan
Sınıf: Savaşçı - Simyacı
Seviyesi: 12 - 3
Potansiyeli: Sonsuz


Haru kristalin üzerinde yazanları incelediğinde şaşırdı. Bu basit sistem onun ruhunu analiz edemediği için insan olarak görmüştü. İnsan olarak görülmek onun sinirini bozsa da asıl şaşırdığı şey bu sistemin onun gerçek soyadına ulaşmış olmasıydı. Ko sarayında ki soyadı şu anda kristalin üzerinde yazıyordu. On iki seviye savaşçı olduğunu görmek onu şaşırtmıştı. Gerçi seviyesini kendisi de tam olarak bilemese de bu kadar yüksek olmasını beklemiyordu. Potansiyelinin sonsuz olmasını önemsememişti.


Çünkü Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniği sayesinde zaten sonsuz bir potansiyele kavuşmuş oluyordu.


Haru teste girdikten sonra bir köşeye çekilmiş ve diğerlerinin sonuçlarını izlemeye başlamıştı. Genelde bir ile yirmi seviye arasında savaşçı ve büyücüler görmüştü. Gördüğü simyacı sayısı ise sadece ikiydi. İki simyacıda henüz birinci seviyeyi geçememiş kişilerdi.


Bunların haricinde çok ilginç bir şeyde görmüştü. Bir kız hem savaşçı hem de büyücüydü. Haru iki sınıfın birleşiminden büyük bir güç ortaya çıkacağını biliyordu. Bir savaşçının dayanıklılığı ve fiziksel gücüyle bir büyücünün zekâsı ve büyü gücünün birleşiminden kötü bir şey çıkması mümkün değildi. Haru teste girdikten sonra eğitim alanında biraz eğitim yaptı.


Fakat kısa sürede birçok gruba katılması için teklif aldığından dolayı eğitimine ara vererek odasına gidip satabileceği iksirler yapmaya başladı.


Onun için bir gruba katılması çok önemli bir şey değildi. Fakat ileride bu birliği ele geçirmek istiyorsa kendini destekleyecek insanlar bulmak zorundaydı. Üstelik bir an önce şu acemi kışlasından çıkmak istiyordu.


Tekniğini diğerlerine açık ettiği için artık kullanmasında bir sakınca yoktu. Yine de bazı şeyler düzelene kadar tekniğinin çok göze batmamasını istiyordu. Bunun için Wulkar'ı kullanmayı tercih etmişti. Haru farkında olmasa da yıllar sonra turnuvayı kazanan ilk kişi olmasından, Kızıl Birliğin lideri Xzuen Gosu'yu yenmesinden ve en yüksek üçüncü rütbede ki Yukia'yı savaşamayacak hale getirmesinden dolayı oldukça ünlü bir kişi olmuştu. Üstelik kullandığı özel kılıç ve daha önce hiç görmedikleri teknik sayesinde bu ünü katlanmıştı.


Haru ise bunların hiçbirini önemsemiyordu. O gün sabaha kadar birçok iksir yapmayı başarmıştı.


Bu iksirleri başta satmak için yapsa da sonradan daha iyi bir iş için kullanmaya karar vermişti. İnsanların ileride desteklerini kazanmak istiyorsa onlara destek olmak zorunda olduğunu biliyordu. Bunun için bu iksirleri girdiği grupta ki kişilere hediye edecekti.


Yaokai Şehri'nde simyacılar çok az bulunduğu ve birçoğu güçlü iksirler yapamadığı için Haru'nun yaptığı iksirler çok değerliydi. Çünkü karşılaşmalarda yaptığı bir iksirle her şeyi değiştirebilirdi. Haru başka bir gruba girmektense kendi grubunu kurmaya karar vermişti. Bu sayede hem insanların yönetimi kendisinde olacak hem de tecrübe kazanmış olacaktı.


Haru ertesi sabah hazırlanarak odasından çıkmış ve acemi kampında ki herkesi incelemeye başlamıştı.


Hafıza sarayı sayesinde olağanüstü bir analiz yeteneğine sahipti. Gruba alacağı kişilerin güçlü veya güçsüz olmasına bakmıyordu. Onun ilgilendiği tek şey bağlılıktı. Haru zaten grubuna aldığı kişileri kısa zamanda oldukça güçlü hale getireceğinden emindi.


Belli bir gruba üye olmayan beş kişiyi analizlerinin sonucunda tespit etmişti. Bu kişilerin her biri çevresi tarafından dışlanan kişilerdi. Aynı zamanda birbirlerine bağlıydılar. Haru bu beş kişiyi bir araya topladı. İkisi kız üçü erkek olan beş kişiye "Beni tanıdığınızı varsayıyorum. Yeni bir grup kuruyorum. Sizleri de grubumda görmek istiyorum. Grubuma katılanların kısa sürede güçleneceklerini garanti ediyorum" demişti.


Hiçbiri böyle bir teklif beklemedikleri için doğal olarak şaşırmışlardı. Herkes tarafından dışlanırken oldukça güçlü olduklarını duydukları Haru onları grubuna davet ediyordu. Üstelik onları kısa sürede güçlendireceğini vaat ediyordu.


Birbirilerine danıştıktan sonra hepsi kabul ettiklerini Haru'ya bildirdiler.


Haru simyacı cübbesinden dün yaptığı iksirleri çıkardı. Bu iksirlerden hepsine ikişer tane dağıttı. Dağıttığı iksirler hız ve iyileştirme iksirleriydi. Cübbesinde ki kendi sekiz iksirine dokunmamıştı. Daha sonra bu beş kişi ile tek tek tanışmıştı. Erkeklerin adı Ken, Chin ve Kwan'dı. Kızların adı da Hyun ve Iseul'du. Haru hepsinin isimlerini öğrenmişti. Zaten isimlerinden fazlasını bilmesine gerek yoktu.


O gün hepsini tek tek denemiş ve güçlerini test etmişti. Kwan ve Iseul büyücü geri kalanlar savaşçıydı.


Haru her geçen gün onları eğitmeye başlamıştı. Savaşçılara kendi bildiği Ko savaş stilinden basit saldırı ve savunma tekniklerini öğretiyordu. Büyücülere yardımcı olamadığı için onlara da kendi hazırladığı bir gelişim iksirini vermişti.


Bu gelişim iksiri ile normalden daha hızlı gelişiyorlardı. Haru grubunda ki beş kişi ile aralarında ki bağı gittikçe daha da sağlamlaştırıyordu. Onlar için hiçbir riski almaktan kaçınmıyordu. Hatta turnuvadan kazandığı ödülle savaşçılara güçlü kılıçlar büyücülere de büyücü cübbesi almıştı. Her geçen haftayla birlikte Haru'nun grubu daha fazla gelişim gösteriyordu. Bu şekilde beş ay geçti.


( 5 ay sonra )


Aradan geçen beş ayla birlikte hepsi inanılmaz gelişme göstermişlerdi. En son üç gün önce girdikleri Tanımlama Testi'nde erkeklerden Ken on sekiz seviye savaşçı, Chin on dokuz seviye savaşçı, Kwan on altı seviye büyücü olduklarını öğrenmişlerdi. Kızlardan Hyun büyük bir gelişim göstererek yirmi üç seviye savaşçı, Iseul ise yirmi bir seviye büyücü olmuştu. Haru her şeyden uzak bir şekilde bu beş kişi ile ilgileniyordu.


Çünkü planlarında bu beş kişiye ihtiyacı olacaktı.


Haru yaptığı iksirlerin güçsüz olanlarını satarken güçlü olanlarını grubu ile paylaşıyordu. Bu şekilde para kazandıkları için grupları gelişim göstermişti. Haru son zamanlarda Kızıl Birliğe bir miktar para ödediği için kendi grup binalarına sahip olmuşlardı.


Grup binaları iki katlı eski bir binaydı. Önceden basit bir hana ait olan bina han battığı için uzun süredir boş duruyordu. Haru bu binayı Kızıl Birlik'ten satın almıştı. Daha sonra ellerinde ki para ile binaya birtakım eklemeler yaparak baştan düzenlemişlerdi. Haru ve grubu bu binanın düzenlenmesinde bizzat çalışmışlardı. İşleri bittiği zaman eskiden harabe gibi olan bina yeni ve oldukça görkemli bir görünüme kavuşmuştu. Haru ve grubu artık bu binada bir arada kalacaklardı. Binanın bodrumunu ikiye bölmüşlerdi.


Bir kısmına erzak depolarken diğer kısmına silah ve değerli eşyaları depolamışlardı.


Binanın ilk katı grubun toplanma alanından ve kapalı eğitim alanından oluşuyordu. İkinci kattaysa yatak odaları ve yaşam alanları vardı. Binayı yüz kişinin rahatça barınabileceği ve yaşayabileceği şekilde döşemişlerdi.


Haru'nun altınlarının büyük kısmı gitse de ortaya çıkan sonuç buna değerdi. Binanın önüne büyük bir tabela asmışlardı. Bu gruba bir isim vermeleri gerektiğini biliyorlardı. Haru şimdilik beş kişiden oluşsa da ileride birçok kişiyi barındıracak bu gruba fazlasıyla ihtiyaç duyacaktı. Çünkü bu grup sayesinde Kızıl Birliğin yönetimini ele geçirebilecekti. Kendisi için savaşan askerlere ihtiyacı vardı.


Binanın önüne astıkları tabelaya İntikamcı Gezginler Grubu yazmışlardı.


Gezginler kısmı grubun diğer üyelerinden intikamcı kısmı da Haru'dan çıkmıştı. Böylece İntikamcı Gezginler Grubu doğmuştu. Grup binalarını düzenledikten sonra Kızıl Birliğin ana binasına giderek gruplarını kaydettirmişlerdi.


Böylece grupları herkes tarafından tanınır ve bilinir hale gelecekti. Haru grup binasında birinci katta kendine özel bir oda ayarlamıştı. Bu odaya ondan başkasının girmesine izin vermiyordu. Simya malzemelerini ve önemli olan her şeyini bu odada tutuyordu. Anahtarı da kendisindeydi. Bu kadar çok şey yapmalarına rağmen Kızıl Birliğin içinde ki en küçük gruplardan biriydiler.


Haru artık bir gruba ait oldukları için Kızıl Birlik askerlerinin giydiği kıyafetleri giymek zorunda değildi. Grup arkadaşları da buna dâhildi.


İyi bir terzi bularak yanmaz ve aşınmaz büyülü bir kumaştan on tane kıyafet diktirmişti. Kıyafetleri bu gezegendekinin aksine Ko modasına göre diktirmişti. Erkeklerin kıyafetleri uzun bir ceketten ve ceketle takım olan bir pantolondan oluşuyordu.


Ceketin içinde ise tişört tarzı bir kıyafetleri vardı. Kızlarda erkeklerle aynı şekilde giyiniyordu. Tek fark pantolon yerine etek giyiyor olmalarıydı. Kıyafetleri siyah üzerine kırmızı işlemelerden oluşuyordu. Rütbe olarak omuzlara takılan sarı yıldızları kullanıyorlardı. Şu an için hepsinde birer yıldız vardı. Haru ise grup yöneticisi olduğunu belli eden sarı düz bir plakaya sahipti. Bu plaka iki omzunda da vardı.


Herkes grup kıyafetlerini de giydikten sonra çalışmalara kaldıkları yerden devam ediyorlardı.


Grupları resmi olarak ilk kurulduğu anda bazı kişiler gruba üye olmak için başvurmuşlardı. Fakat Haru hiçbirini kabul etmemişti. Çünkü aradığı bağlılık onlarda yoktu. Grupta ki kızlar yemek hazırlarken erkekler eğitim alanını ve toplanma alanını düzenliyorlardı.


Her eğitim sırasında tahta kuklalar ya güçlü kılıç darbeleri ile ya da yıkıcı büyü darbeleri ile kısa sürede parçalandığı için düzenli bir temizlik yapılması gerekiyordu. Haru grubun yöneticisi olmasına rağmen kendini diğerlerinden ayırmıyor ihtiyaç olan her yere yardıma gidiyordu. Bu sayede grup üyelerinin takdirini kazanıyordu. Bir grup olsalar da Kızıl Birlik içinde hala acemi kışlasına bağlıydılar.


Bunun için belirli günlerde acemi kışlasına giderek ziyarette bulunuyorlardı. Üstlerinde ki grup kıyafetleri ile diğerlerinin ilgisini çekiyorlardı.


Onları gören herkes çok kısa bir sürede oldukça iyi imkânlara sahip bir grup kurmalarını konuşuyordu. Tabi ki diğer gruplara üye olanlar onlarla dalga geçmekten ve küçümsemekten geri kalmıyorlardı. Haru ve diğerleri ise onları görmezden geliyorlardı.


İntikamcı Gezginler Grubu bu senenin ortasında yapılacak olan Grup Turnuvası'na kayıtlarını yaptırmışlardı. Bu duyulduğu zaman insanlar oldukça şaşırmışlardı. Altı kişilik bir grubun onlarca, yüzlerce kişiye sahip en güçlü gruplarla savaşmak istemesi onları şaşırtmıştı. Grup Turnuvası adı verilen bu turnuvada gruplar başarılarına göre grup sıralamasında ki yerlerini alıyorlardı.


Haru kendi grubunun grup sıralamasında üst sıralarda yer almasını istediği için bu turnuvaya kayıt yaptırarak oldukça yüksek sayılan kayıt bedelini ödemişti. Grubuna ve kendine olan güveni tamdı. Ne olursa olsun bu turnuvayı kazanmayı amaçlıyordu.


İntikamcı Gezginler Grubu ve grup üyeleri ile birlikte Haru için macera yeni başlıyordu.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum