Bölüm 16 - Gizli Teknik



Haru ve Yukia dövüş alanına çıktıklarında turnuvayı izleyen herkes nefeslerini tutmuştu. İzleyiciler için bu düello tek taraflıydı. Bugüne kadar sayısız zaferi olan Kızıl Birliğin en güçlü üçüncü kişisine karşı basit bir çöpün(!) düellosunun sonucu belliydi. Fakat Haru belinde ki kırmızı kılıç sapını eline alıp dantianından enerji göndererek aktif hale getirdiği zaman basit çöpün(!) sandıklarından daha güçlü olduğunu anladılar.


Haru elinde ki kırmızı yıldırımlar saçan kılıcı ile oldukça tehlikeli bir şekilde bekliyordu.


Yukia'ya bir an önce saldırıp parçalarına ayırmak istese de ilk karşılaşmalarında ki tecrübelerinden onunda güçlü olduğunu biliyordu. Asıl şaşırtıcı olan şeyse Yukia'nın elinde en ufak bir silah bulunmamasıydı. Haru bunun için ilk hamleyi rakibinden bekliyordu.


Olası bir kaçınma durumuna karşı Yolan Adımları tekniğini hazırda tutuyordu. Haru rakibini incelerken Yukia bir anda elini Haru'ya doğru uzatarak "Samarith'in Lanetli Sarmaşıkları" diye bağırdı. Haru daha ne olduğunu anlayamadan yer altından çıkan sarmaşıkların bacaklarına dolanması yüzünden hareketleri büyük ölçüde kısıtlanmıştı. Elinde ki kılıç ile sarmaşıkları kesebilecek olsa da bunu yapmıyordu.


Çünkü bu basit bir savaş hilesinden başka bir şey değildi. Haru bu tarz hilelerde gerçek bir üstat sayılırdı. Onun için böyle basit bir numaraya kanması beklenemezdi. Bu hile rakibinin dikkatini dağıtarak gardını düşürmesini sağlayarak güçlü bir saldırı ile işini bitirmeyi sağlıyordu.


Şu an bacaklarında ki lanetli sarmaşıklar canını yakarken yine de onlardan kurtulmak için en ufak bir denemede bulunmuyordu.


Yukia rakibinin çektiği acıya rağmen kararlı bir şekilde durmasından etkilendi. Rakibi onun hilesini yutmamıştı. Aslında en güçlü mental tekniklerinden biri olan Acı Verme ile rakibine saldırabilirdi. Fakat rakibinin türünü daha önce hiç görmediği özel bir silahı kullanması onu temkinli olmaya zorluyordu. Bunun için rakibinin dikkatini dağıtmayı tercih etmişti. Fakat rakibi sandığından daha kurnaz çıkmıştı.


Haru lanetli sarmaşıklar bedeninde gittikçe yukarı doğru ilerlerken bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu.


Sarmaşıklar önceden sorun olmasa da şimdi sorun olmaya başlamıştı. Rakibi ise inatla ona saldırmayarak boş anını kolluyordu. Haru daha önce denemediği bir şeyi yapmaya karar verdi. Yapacağı şey lanetli sarmaşıklardan onlarca kat fazla bir acıya neden olacaktı.


Fakat hareket kabiliyetini kazanmasını sağlayacaktı. Üstelik rakibine en ufak bir boşluk vermesi gerekmiyordu. Kılıcının alt kısımda ki ucunun sağ bacağına değdirdi. Kılıcın ucunda ki kırmızı yıldırımlar aç bir aslan gibi yeni bir av bulmuşçasına Haru'nun bedenine sıçradılar. Haru kırmızı yıldırımlar ile çarpılan bedeni ile olduğu yerde sabit durmaya çalışırken bir yandan da dişini sıkıyordu.


Çünkü acının yoğunluğundan dolayı her an çığlık atabilirdi. Haru bu kadar izleyicinin önünde böyle bir şeyi kabul edemeyeceği için dayanmaya çalışıyordu. Lanetli sarmaşıklar bedeninden ayrılarak siyah bir toza dönüşüp yok oldular. Haru hemen kılıcı sağ bacağından çekti.


Bedeninde kalan kırmızı yıldırımlardan dolayı oldukça elektrik yüklü bir durumdaydı.


Bu elektrik normal bir bedeni çoktan öldürse de Haru gelişmiş bedeni sayesinde sadece dayanılmaz bir acı çekmekle kurtuluyordu. Yukia rakibine boşluk vermediği için saldıramamıştı. Bir büyücü olduğu için enerjisini boşuna harcamak istemiyordu.


Dantianı fazlasıyla enerji yüklü olsa da kullandığı teknikler aşırı güçlü olduğu için çok enerji tüketiyorlardı. Zaten istese de pek saldırabilecek durumda değildi. Çünkü rakibinin kendisine acı vermek pahasına gardını düşürmeyişi ilgisini çekmişti. Rakibini dördüncü halkadan olduğu için başta küçümsese de şimdi savaş hilelerini bilmesinden ve duruşunu bozmamasından dolayı ona saygı duymaya başlamıştı.


Yukia hala Haru'yu tanıyamamıştı. Doğu kampı ziyareti sırasında yere kapaklanmak zorunda bıraktığı çocukla karşısında ki rakip arasında dağlar kadar fark vardı. Haru o günden sonra inanılmaz bir gelişim dönemine girdiği için değişmişti.


Bedeni eskisine göre çok daha yakışıklı ve dirençli hale gelmişti.


Kaynak canavarı avlama eğitimi ona körelmiş savaş becerilerini geliştirme şansı vermişti. Yukia tüm bu sebeplerden dolayı rakibine saldırmayı kesmişti. Saldırısı başarısız olduğu için onun yapacağı hamleyi beklemeye başladı. Bir yandan da Işık Atışı tekniğini hazır bekletiyordu. Bu tekniği rakibine veya hedefe ulaşana kadar kullanan kişinin eli ile rakibi veya hedefi arasında ışıktan bir yol oluşmasını sağlardı.


Bu yolun etkisi rakibi için yakıcı ve acı vericiyken Yukia için ferahlatıcı ve dayanıklılık arttırıcıydı.


Haru rakibinin saldırı yapmadan kendi hamlesini beklediğini anlayınca kılıcının rakibine doğru uzattı. Yukia rakibinin kendisine doğru uzattığı kırmızı kılıcı görünce tedirgin oldu. Bu silahın gücünü bilmiyordu ve o bilinmeyenden her zaman nefret ederdi.


Haru rakibine uzattığı kılıcın ucuna kırmızı yıldırımları topladı. Artık kılıcın sadece tek bir ucunda kırmızı yıldırımlar vardı. Yıldırımlar iyice çatırtılar çıkardığı sırada Haru kılıçta ki bütün kırmızı yıldırımları serbest bıraktı. Yukia rakibinin kılıcının kendisine doğru tuttuğu ucuna kırmızı yıldırımların toplandığını görünce Işık Atışı tekniğini aktif hale getirdi. Sağ elinden çıkan beyaz ışık rakibine doğru gitmeye başladı.


Haru kırmızı yıldırımları serbest bıraktığı anda rakibinin beyaz ışık saçan tekniği birbirlerine çarptılar.


İki farklı güç birbirlerine temas ettiği anda arenanın ortasında büyük bir patlama yaşandı. Yukia ortaya çıkan büyük patlama ile birlikte enerjisini düşünmeyi bir kenara bırakarak oldukça nadir bir teknik olan Uçuş tekniğini devreye soktu.


Bu teknik güçlü büyücülerin harcadıkları enerjiye göre havada süzülmelerini sağlıyordu. Yukia Uçuş tekniği sayesinde havalandığı için patlamanın yıkıcı etkisinden kurtulmuştu. Haru ise patlamayla birlikte duruşunu dikleştirerek ayakta durmaya çalışsa da iki metre geriye savrularak yere düşmüştü. İzleyiciler hınca hınç birbirlerini ezmek pahasına patlama alanını izlemeye çalışıyorlardı.


Haru ortadan yavaş yavaş kalkan tozla birlikte düştüğü yerden kalktı. Patlama gerçekten şiddetliydi.


Arenada ki toz dağıldığı zaman izleyiciler büyük bir şoka uğradı. Çünkü arenanın ortasında beş metrelik bir çukur açılmıştı. Üstelik Yukia oldukça nadir bir teknik olan Uçuş tekniği sayesinde havada süzülüyordu. Çok uzun zamandır böyle bir düello görmemişlerdi.


Haliyle bu durum onların çıldırmasına neden olmuştu. Deli gibi tezahürat ediyorlardı. Haru bütün dikkati ile havada süzülen rakibini incelerken kötü durumda olduğunu anlamıştı. Kılıcı ile bir kırmızı yıldırım saldırı daha yapmayı göze alamıyordu. Çünkü ortaya çıkan patlama onu gerçekten korkutmuştu. O patlama iki metre daha yakınında olsa tozu bile kalmazdı.


Rakibi havada süzüldüğü için yanına giderek ona kılıcı ile saldıramazdı. Bir çıkmaza girmiş durumdaydı.


Kendisi azda olsa hasar alırken rakibinde en ufak bir hasar yoktu. Kılıcında ki enerji oldukça azaldığı için kırmızı yıldırımlar yok denecek kadar azalmıştı. Haru dantianında ki enerjinin çok büyük bir kısmını kılıcına aktardı. Bu sefer daha önce denemediği bir şey yapacaktı.


Başarısız olursa rakibine büyük bir açık vereceği için büyük bir ihtimalle yenilecekti. Daha kötüsü onun önünde yere kapaklanmak zorunda kalırdı. Fakat yapabileceği fazla bir şey yoktu. Haru kılıcına aktardığı enerji ile birlikte fazlasıyla oluşan kırmızı yıldırımları kılıcın üst tarafta ki ucuna topladı. Kafasını kaldırarak göz ucuyla rakibini süzdü. Rakibi her an saldırmaya hazır gibi duruyordu.


Yukia patlamadan zarar almadan kurtulmuş olsa da Işık Atışı tekniğini etkisiz hale getiren rakibinden çekinmeye başlamıştı.


O teknik oldukça güçlü bir teknikti. Fakat ilk kez hiçbir işe yaramadığı gibi az kalsın yenilmesine yol açıyordu. Dantianında ki enerji Uçuş tekniği yüzünden oldukça azalmıştı. Fakat tekniği bir kez kullanınca kapatana kadar havada süzülebildiği için pek bir sıkıntısı yoktu.


Dantianında ki enerji güçlü tekniklerini kullanmasına yetmeyecek düzeyde olsa da basit tekniklerini kullanabilirdi. Şu an için rakibinden yüksekte olduğu için avantaj ondaydı. Fakat enerjiden yoksun olması doğrudan bir saldırı yapmasını engelliyordu. Bunun için mecburen rakibinin açığını kollayacaktı. Fakat rakibi şu ana kadar bir açık vermemişti. Buz Atışı tekniğini hazırda bekletmeye başladı.


Bu teknik kullanıldığı zaman kullanılan enerji miktarıyla orantılı olarak rakibe sivri buzlar atmayı sağlardı.


Haru kılıcının ucunda ki bütün yıldırımları gökyüzüne doğru hedefsiz bir şekilde serbest bıraktı. Tek farkı bu sefer kırmızı yıldırımların oldukça sıkışmasını sağlayarak bir arada gökyüzüne doğru yollamış olmasıydı. Yukia rakibinin hamlesini gördüğü anda harekete geçti.


Rakibi kılıcını havaya doğru kaldırarak ona bir boşluk vermişti. Yukia dantianında ki son enerjisi ile oluşturduğu beş sivri buzu rakibine gönderdi. Şu an için rakibinin gökyüzüne gönderdiği kırmızı yıldırıma odaklanamayacak bir haldeydi. Gözünü kazanma hırsı bürümüştü. Bütün izleyiciler gökyüzünde ki kırmızı yıldırımlar takip ederken bir gök gürültüsü duyuldu.


Birkaç dakika önceye kadar güneşli ve açık olan gökyüzünü şimdi siyah bulutlar kaplamıştı.


Üstelik gökyüzünde ki bulutların arasında çarpan yıldırımlar sıradan değildi. Haru'nun silahından çıkan kırmızı yıldırımlardı. Gökyüzü siyah bulutların içinde ki kırmızı yıldırımlarla görkemli bir ahenk yakalamıştı. Herkes hayran hayran gökyüzünü inceliyordu.


Bu sırada doğanın kanunu gerçekleşmiş siyah bulutlardan yağmur yağmaya başlamıştı. İzleyicilerden bazıları yağmur yağmasına homurdanarak tepki verse de diğerleri önemsememişti. Haru elinde ki kılıç ile kendisine doğru gelen beş sivri buz parçasını Yolan Adımları tekniği sayesinde hasarsız bir şekilde kesmişti. Yukia enerjisi neredeyse sıfırlanmış bir şekilde yerdeki rakibini izliyordu.


Onun hızı ve kılıcı kullanmakta ki yeteneği Yukia'nın gözünü korkutmuştu.


Haru tehlikeyi atlatınca rakibine acımasızca baktı. Şu an için tamda düşündüğü şeyler oluyordu. Eğer son yapacağı harekette yolunda giderse kendisini yere çökmek zorunda bırakan bu kadından çok fena intikam alacaktı. Kılıcını havaya kaldırarak rakibine doğrulttu.


O zamana kadar gökyüzünde görsel bir şölen sunan kırmızı yıldırımlardan biri Haru'nun kılıcını Yukia'ya doğrultmasıyla birlikte Yukia'ya doğru indi. Yukia kendisine gökyüzünden gelen kırmızı yıldırımı görmediği için hazırlıksız yakalanmıştı. İzleyiciler sadece kırmızı bir ışık görebilmişlerdi. Yıldırımın hemen arkasından gelen gök gürültüsü duyulduğu sırada Yukia yere çakılmıştı.


Gök gürültüsünün yok olmasıyla birlikte Yukia'nın attığı acı dolu çığlık tüm arenada duyulur olmuştu.


Haru yerde yatan Yukia'ya aşağılar bir bakış attıktan sonra yavaş adımlarla ona doğru yürümeye başladı. İzleyicilerin hepsi nefesini tutmuş Haru'nun yavaşlayan adımları ile birlikte birazdan olacak şeyleri izliyorlardı.


Haru çektiği acı ile çığlık atan Yukia'nın yanına varınca sadece onun duyabileceği bir sesle "Beni hatırladın mı?" diye sordu. Yukia çektiği acı yüzünden bayılmamak için direnirken rakibinin böyle bir soru sormasına oldukça şaşırmıştı. Haru Yukia'nın cevap vermediğini görünce ona "Ben doğu kampına geldiğin sırada acı çektirerek zorla yere kapaklanmasını sağladığın doğu kampı askeriyim" dedi.


Yukia o anı direk hatırlamıştı. Kibirli tavırlarıyla ona Acı Verme tekniği ile acı çektirmiş ve yere kapaklanmasını sağlamıştı.


Fakat o da bunu hak etmişti. Yine de bunu şu an için ona söylemeyi düşünmüyordu. Genç kadın ömründe ki en korku dolu dakikaları yaşıyordu. Daha önce böyle bir saldırı görmemişti. Bütün üstünlüğün kendisinde olduğunu düşünürken bir savaşçının özel bir silahla bir büyücüye göre çok daha güçlü olan bir çeşit saldırı yapması olanaksızdı. Fakat az önce o saldırı ile havada vurulmuş ve yere düşmüştü.


Haru Yukia'nın yine konuşmadığını görünce birkaç adım geri çekilerek elinde ki kılıcı yeniden Yukia'ya doğru uzattı.


Artık herkes bu hareketin ne olduğunu biliyordu. Turnuvaya katılan diğer Kızıl Birlik askerleri Yukia'ya yardım etmek için hareketlendiler. Fakat hiçbirinin bir yıldırımın hızına yetişmesi mümkün değildi. Üstelik bu yıldırım normalinden yüzlerce kat güçlü olan kırmızı yıldırımdı.


Gökyüzünden gelen kırmızı bir yıldırım Yukia'nın yerde ki acı çeken bedenine isabet etti. Yıldırımın ardından ortaya çıkan gök gürültüsü bile bu sefer Yukia'nın attığı acı dolu çığlıkları bastıramadı. Bütün arena bu çığlıklarla inliyordu. İzleyicilerin arasında hareketlenmeler olmaya başlamıştı. Kızıl Birlik askerleri aynı anda Haru'ya karşı saldırıya geçmişlerdi.


Fakat Haru elinde ki kılıcın gücünü Ko savaş teknikleri ile birleştirerek, Yolan Adımları tekniği ile taçlandırıp hepsini beş dakikalık bir zaman diliminde etkisiz hale getirmişti. Üstelik bunun için kırmızı yıldırımları kullanmamıştı.


O salaklar elinde koca bir gökyüzü dolusu kırmızı yıldırım olmasına rağmen ona saldırmaya çalışmışlardı.


Aslında aralarında ki bu bağlılık bir nebze hoşuna gitse de onu yere çökmeye zorlayan birine karşı duyulan bir bağlılık olduğu için öfkelenmesine yol açmıştı. Tabi ki diğer Kızıl Birlik askerleri bu öfkeden fazlasıyla nasiplerini almışlardı.


Bütün izleyiciler çöp(!) dedikleri kişinin Kızıl Birliğin en güçlü üçüncü kişisi de dâhil olmak üzere dokuz Kızıl Birlik askerini yerden kalkamaz hale getirmesini şaşkınlıkla karışık bir dehşetle izlemişlerdi. Güney Kartal Krallığı'nın kralı başından beri bu düelloyu izlediği için hayretler içindeydi. O çok gezmiş ve çok okumuş bir adam olmasına rağmen daha önce o askerin kullandığı gibi bir silahın varlığını ne görmüş nede duymuştu. Dördüncü halka gibi güçsüz bir konumda olan bir askerin böyle bir güce sahip olması ürkütücüydü.


Kral daha fazlasını görebilmek için kendisiyle birlikte turnuvayı izleyen Kızıl Birliğin liderine başıyla işaret verdi.


Lider otuzlu yaşlarının başında sert yüz hatlarına sahip bir erkekti. Krallığın içinde ki sayılı savaşçıların arasındaydı. Bu kadar güçlü bir savaşçı olduğu için bizzat kral tarafından Kızıl Birliğin liderliğine getirilmişti. Bulunduğu rütbe kraldan sonra ki en yüksek rütbelerden biriydi.


Kraldan gerekli işareti alan lider düello alanına atlayarak Haru'nun karşısına geçti. Belinde ki oldukça nadir bulunan Kyuza Taşı'ndan yapılan savaş baltasını eline aldı. Balta sıradan gibi gözükse de lider eline aldığı anda sarı bir ışıkla parlamaya başlamıştı. Haru lidere doğru elinde ki kılıçla atağa geçmişti. Liderde Haru'ya doğru saldırıya geçti. İki silah birbirini havada karşıladığı zaman Haru üç metre geriye savruldu.


Zorlukla ayakta kalmayı başarabilmişti. Fakat karşısında ki rakibi hiç etkilenmemişti. Haru sunucunun rakibini tanıtmasını duydu.


Haru ile birlikte tüm izleyicilerde duymuştu. Haru'nun rakibi Kızıl Birliğin lideri olan Xzuen Gosu'ydu. Haru rakibini hafıza sarayı ile analiz ettiği anda ona göre oldukça güçsüz olduğunu anladı. Rakibini yenmesinin tek bir yolu vardı. Bunu yapması çok riskli olsa da Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanmaya başladı.


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum