Haru kaynak canavarı avlama eğitimini tamamladığı için doğu kampına döndü. Daha sonra özel işlerini halletmek için doğu kampının müdüründen izin alarak kamptan ayrılmıştı. Kamptan ayrılmadan önce bir turuncu yıldız olan rütbesini iki turuncu yıldıza çıkarmışlardı. Haru rütbe olarak hala istediği noktadan çok uzak olsa da artık çaylak olmaktan kurtulmuştu.
Kamptan ayrılınca Yaokai Şehri'nden ayrılamayacağı için içinde bulunduğu dördüncü halkanın çarşısını dolaştı.
Kendisi için yapacağı silahta kullanacağı materyalleri şimdiden hesaplamıştı. Bütün sorunu bu materyalleri bulup bulamamaktan geçiyordu. Öncelikle ilk işi beş yüz enerji kristalini saklayarak geri kalan üç yüz yirmi sekiz enerji kristalini çarşıda satmış ve karşılığında para almıştı.
Bu para sayesinde ihtiyacı olan malzemelerin bir kısmını alabilirdi. Yaokai Şehri'nde bulabildiği en kaliteli çelik levhalardan on tane almıştı. Ona kalsa kılıcını güçlü bir göktaşı ile yıldız özünden yapardı. Fakat bu gezegende bunlara ulaşması mümkün değildi. Bunun için daha iyisini yapana kadar bu silahla idare etmek zorunda kalacaktı. Çelik levhaları aldıktan sonra şehrin en iyi demircisini buldu.
Elinde ki torba, torba altın sayesinde demirciyi bir günlüğüne demir atölyesini kendisine kiralamaya ikna etmişti.
Gerekli malzemelerin hepsini bulur bulmaz bunu yapacaktı. Şu an üzerinde bulunduğu gezegenin özünü kullanabilirdi. Tabi ki bunun için gezegenin merkezine bir şekilde ulaşması gerekiyordu. Normalde gezegen özü çıkarmak için gelişmiş sondalar kullanılırdı.
Fakat bu gezegende ki ilkellik göz önüne alınırsa sondaya en yakın olan şey en fazla birkaç metre öteden genelde su çekmek için kullanılan tulumbalardı. Hal böyle olunca enerji kristallerini ve tekniğini kullanarak gezegenin merkezine kadar bir delik açması gerekiyordu. Fakat bu düşündüğünden daha zor ve tehlikeli olacaktı. Yapacağı eylemin vereceği zararları bilse de bunu yapmak zorundaydı.
Ne kadar az alırsa alsın gezegenin güç dengesini azaltacağı bir gerçekti. Fakat silahı için o gezegen özüne ihtiyacı vardı. Çünkü o öz sayesinde silahı hiçbir darbeden ve büyüden hasar alarak kırılmayacaktı. Hemen tekniğini kullanarak yerde ufak bir delik açmaya başladı.
En fazla beş santimlik bir delik işini görürdü. Çünkü güç özü sıvı olarak çıkarılır enerjisini kaybetmemesi için bir şeyin içine konurdu.
Haru yaklaşık üç yüz elli enerji kristali harcadıktan ve dokuz gün geçirdikten sonra bu beş santimlik deliği gezegenin merkezine kadar ulaştırmayı başarmıştı. Aslında yaptığı şey çok basitti. Oluşturduğu bir metrelik güç kürelerini beş santimlik yüzlerce küreye bölerek arka arkaya delikten içeri gönderiyordu. Delikten sürekli olarak güç gönderdiği için deliğin içine giren güç geri çıkamıyor ve sürekli ileri doğru sıkışıyordu. Bu şekilde delik gittikçe genişliyordu. Haru gezegen özüne ulaşınca tekniği sayesinde onu yukarı doğru çekmeye başladı.
Güç küreleri kendinden uzaklaştıkça odaklanması zor olsa da dişini sıkmış ve gezegen özünü ele geçirmeyi başarmıştı.
Bu gezegen özünü mecburen yanında ki en büyük enerji kristalinin içine koymuştu. Bu şekilde üç tane içi gezegen özü ile dolu olan enerji kristali vardı. Aslında bu gezegen özü çok güçlü bir sıcaklık ve ışık yayan lavlardan oluşuyordu.
Gezegenin çekirdeğine yakın olduğu için bu lavlar aşırı derecede güç barındırıyordu. Çünkü gezegenin gücünün yüzde doksanlık bir bölümü bu çekirdeğe hapsedilmişti. Haru gezegen özünü ele geçirince sırada ki materyale geçti. Bu materyal gezegenin antik çağlarından kalan ve içinde asırlık bir güç barındıran materyaldi. Haru güç var edebilse de asırlardır bekleyen bir gücün yerini tutması mümkün değildi.
Bu antik emanetin ismi Boshaun Kolyesi'ydi. Dışardan hiçbir özelliği olmayan sıradan bir kolye gibi görünse de gerçekte öyle değildi.
Haru Yaokai Şehri'nden ayrılamayacağı için bir görev düzenlemeye karar verdi. Görev panosunun olduğu alana giden Haru bir görev için oldukça büyük bir bedel olan yüz enerji kristali ödüllü Boshaun Kolyesi'ni bulma görevini panoya asmıştı.
Kolyeyi ilk getiren kişi yüz enerji kristalinin sahibi olacaktı. Göreve hem ödülü hem de eşya bulma görevi olduğu için ilgi büyüktü. Sonuçta tehlikeli bir kaynak canavarı avlama görevi değildi. Haru bu işi de hallettikten sonra listesinde ki son materyali bulmak için her tarafa haber saldı. Sadece dördüncü halkada değil diğer halkalara da bu haberin ulaşmasını sağladı.
İstediği şey ortası delik ve iki ucu açık olan kaynak enerjisi kullanma imkânı veren bir saptı. Bu sap yapacağı silahı tutmasını sağlayacaktı. Ayrıca bu gezegende ki en güçlü silahlarda olduğu gibi içinde ki enerjiyi silahına yansıtabilecekti.
Aynı zamanda gelişmiş Ko tekniklerini bu silahı yapmak için kullanacaktı.
Silah görünürde yalnızca iki ucu delik olan bir saptan ibaret olacaktı. Fakat kaynak enerjisi ile silahı devreye soktuğu zaman her iki delikten de silahın büyülü metali uzamaya başlayacaktı. Tutma yeri klasik kılıçların aksine sonda değil tam ortada olacaktı.
Böylece iki ucu keskin kılıçtan oluşan mızrak uzunluğunda bir silaha sahip olacaktı. Aradığı silah sapını ikinci halkada ki bir dükkânda bulmuştu. Fakat o kendi halkasından çıkamadığı için ikinci halkadan bir kurye ona bu sapı getirmiş ve ödemesi olan kırk enerji kristalini de almıştı. Haru yüz enerji kristali vererek Boshaun Kolyesi'ni elde etmeyi başarmıştı.
Silahı için düşündüğü her şeye hazır olunca demirci dükkânına giderek demirciyi başından savmış ve kılıcını yapmaya koyulmuştu İlk önce on çelik levhayı güçlü ateşte eriterek sarı ile turuncu arasında sıvı ve oldukça sıcak olan bir karışım elde etmişti.
Bu karışımın içine üç gezegen özü ile dolu olan enerji kristalini ve Boshaun Kolyesi'ni atmıştı.
Sıcak sıvı bir anda daha fazla ısınmış ve renk değiştirerek gümüş rengine dönmüştü. Haru cebinden çıkardığı silah güçlendirme iksirinin üç damlasını sakladıktan sonra kalan iksiri bu sıvının içine boca etmişti. Elinde kalan yedi enerji kristalinin hepsini kullanarak Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanmış ve var ettiği güç kürelerini bu sıvı ile birleştirmişti.
Şu anda içinde birbirinden üstün ve farklı enerjiler bulunan bir sıvıydı.
O kadar sıcaktı ki normal bir insan yanına yaklaşamazdı. Haru bedeninin gelişmesi yüzünden ısıya normal insanlardan çok daha dayanıklıydı. Fakat oluk, oluk terlemeyi engelleyemiyordu. Elinde kalan üç damla silah güçlendirme iksirini silahı için kullanacağı sapın üzerine döktü.
Artık bir damla bile silah güçlendirme iksiri kalmamıştı. Bu gezegende başka hiç kimse onun silahı gibi gücü olan bir silaha sahip olamayacaktı. Haru bu sıcak sıvıyı ortası delik ve iki tarafı açık olan sapın içine doldurdu. Sıvı sapın içine tam gelmişti. Silindir sapın içinde ki sıvı soğuyup katılaştığı zaman ortaya çok güçlü bir silah çıkacaktı. Haru sabaha kadar silahın soğumasını bekledi.
Bütün bu güçlü enerjileri bir araya getirmişti. Fakat ortaya çıkan sonucun ne olacağını bilmiyordu.
Kılıcının herhangi bir gücü olup olmadığından bile habersizdi. Silah soğuduğu zaman Haru büyük bir dikkatle silahı incelemeye başladı. Renksiz olan silahın sapı koyu bir kırmızıya dönmüştü. Silahın delik olan kısımlarına baktığı zaman içinde ki çeliğinde kırmızı olduğunu gördü.
Büyük ihtimalle materyallerden biri diğerlerinden baskın çıkmış ve silahın renklenmesini sağlamıştı. Haru silindiri eline alarak dik bir şekilde tuttu. Daha sonra dantianından silaha enerji göndermeye başladı. Elinde ki silindirin üst ve alt kısmı uzamaya başladı. Uzama durduğu zaman her iki kısmı kırkar santim olan uçlara doğru gidildikçe genişleyen düz ve oldukça keskin olan kırmızı bir kılıç ortaya çıkmıştı.
Kılıcın metali de sapı da koyu kırmızıydı. Bu renk silaha oldukça yakışmıştı.
Haru kılıcı incelerken kılıcın üstte ki ve altta ki ucundan cızırtılar gelmeye başladı. Haru cızırtıların geldiği yerlere bakınca silahın iki ucunun da kırmızı yıldırımlar tarafından sarıldığını gördü. Silahı genelde silah güçlendirme iksiri sayesinde ortaya çıkan ateş yerine yıldırım kaynaklı bir silahtı. Yani her darbesi çok yüksek bir gerilimi düşmanına yansıtacaktı.
Hatta Haru kılıcı sayesinde yıldırım atışları bile yapabilirdi. Haru bir kez daha silahın güzelliğine hayran kaldıktan sonra kaynak enerjisini kılıcının üzerinden çekerek eski silindir haline dönmesini sağladı.
Enerjisini çektiği anda kırmızı metal sapın içine girmişti.
Artık ortada sadece bir kılıç sapı vardı. Haru sapı inceleyince sapta bazı değişikliklerin meydana geldiğini gördü. Sapın ortasında yuvarlak bir oyuk açılmıştı. Bu oyun en fazla üç santimdi. Haru oyuğu kısa bir süre inceledikten sonra silahını beline takarak demirciden ayrıldı. Artık silahını yaptığına göre Kızıl Turnuva'ya hazır sayılırdı. Bu kılıç için üzerinde bulundukları gezegenin gücünü azaltmış, antik bir materyali yok etmiş, silah güçlendirme iksirinin hepsini kullanmış ve sekiz yüz yirmi sekiz enerji kristalini harcamış olsa da buna fazlasıyla değerdi.
Elinde henüz tam potansiyelini bilmese de oldukça güçlü bir silahı vardı.
Haru silahını yapınca gücünü deneyebileceği ormanlık bir alana girdi. Dördüncü halkanın şehir yeri ile askeri kampları arasında kalan alan ormandan oluşuyordu. Haru ormana girince hafıza sarayı sayesinde geçtiği yerleri haritalandırmaya başladı.
Ormanın oldukça içlerine girdikten sonra kırmızı kılıç sapını belinden çıkardı. Silahı kaynak enerjisini gönderdiği sürece kullanılabilir oluyor onun haricinde sıradan bir sapa dönüşüyordu. Haru kaynak enerjisini elinde ki sapa göndermeye başladı. Silahı uzamayı bitirdikten sonra bir süre kılıcın üzerinde dans eden kırmızı yıldırımları inceledi. Daha sonra da oldukça kalın bir ağaç gövdesine elinde ki kılıçla bir darbe indirdi.
Orta kısmından tuttuğu kılıç diğer silahlara göre kullanımı zor olsa da daha avantajlı olduğu kesindi.
Çünkü bu gezegende ki en güçlü kılıç olma özelliğini taşıyordu. İçinde ki gezegen özü ve kalıcı etkiye sahip silah güçlendirme iksiri yüzünden yok edilemezdi. Haru bile elinde Ko teknolojisi olsa onu yok edebileceğinden emin değildi.
Tabi ki bu kadar güçlü bir kılıcın başka birisinin eline geçme riskini alamayacağı için en azından Kızıl Turnuva'ya kadar kılıcını kimseye göstermeyecekti. Elinde ki kılıç sayesinde turnuvayı kazanıp Kızıl Birlik'te asker olmayı başarırsa zaten kimse ona saldırmaya cesaret edemeyeceği için kılıcını saklamasının bir anlamı kalmazdı. Üstelik amaçlarına daha çok yaklaşmış olurdu.
Haru ağacın gövdesine vurduğu tek darbe ile ağaç ikiye bölünmüş ve yana devrilmişti.
Özellikle fazla güç uygulamamasına rağmen kocaman ağaç gövdesini kâğıt keser gibi ikiye bölmüştü. Haru bu sefer büyük bir kaya parçasına elinde ki kılıcı salladı. Kılıç kayaya çarptığı anda kaya yüzlerce ufak parçaya dağıldı.
Haru kocaman bir kayayı bile parçalayan kılıca hayranlık duymaya başladı. Sonuçta bu kılıç onun silahıydı. Üstelik yapmak için çok şey feda etmişti. Bu sefer başka bir ağacın gövdesine uzaktan saldırmayı denedi. Kılıcın üzerinde ki kırmızı yıldırımları üst kısımda ki uca topladı. Yıldırımlar gittikçe artan bir ışık saçmaya başladığı sırada Haru kılıcın üst ucunu hedeflediği ağaca doğru uzattı.
Gök gürültüsünü kıskandıracak bir ses kılıcın ucundan çıktığı sırada yıldırım çoktan önünde ki ağacı ve ağacın çevresinde ki on metrelik alanı yok etmişti. Alanda ki kayalar çatlayıp siyahlaşırken, toprak canlılığını yitirmiş, bitki örtüsünden de geriye hiçbir şey kalmamıştı.
Haru kırmızı yıldırımların gücünü görünce silaha öncekinden daha büyük bir hayranlık duymaya başladı.
Bu kılıç ve Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniği kendisinde olduğu sürece kolay, kolay yenilmeyeceğini düşünüyordu. Kılıca verdiği kaynak enerjisini geri çekti. Kılıç anında sapın içinde kayboldu. Haru kırmızı sapı beline geri astıktan sonra doğu kampına geri döndü.
Doğu kampına girdiği anda diğer askerler yanına gelmiş ve onu tebrik etmeye başlamışlardı. Haru bilmese de doğu kampı dört yıldan beridir ilk kez kaynak canavarı avlama eğitimini kazanıyordu. Üstelik rekor sayılabilecek bir enerji kristali sayısı ile kazanmışlardı. Haliyle bu durum doğu kampının prestijini arttırmıştı. Bunun için diğer askerler bu zaferin kazanılmasını sağlayan Haru'yu tebrik ediyorlardı.
Haru doğu kampında başlamasına bir ay kalan Kızıl Turnuva'ya hazırlanıyordu. Bunun için kampın müdürü ile konuşmuş ve kendisini geliştirmek için ondan teknik istemişti. Haru ne kadar güçlü olursa olsun basit bir hız tekniğine bile sahip olmaktan çok uzaktı.
Doğu kampı müdürü Haru'nun Kızıl Turnuva'ya katılacağını bildiği için onu kampın teknik kütüphanesinin olduğu yere götürmüştü.
Haru'ya bir tane teknik seçmesini söylemişti. Haru teknik kütüphanesine girdi. Bu teknik kütüphanesinin anahtarı sadece müdürde vardı. Haru hafıza sarayı sayesinde rafları hızlıca inceleyerek teknik türlerini ve özelliklerini öğrenmişti.
Teknikler ana olarak savaşçı ve büyücü teknikleri olarak ayrılıyordu. Her sınıf sadece kendi tekniklerini kullanabiliyordu. Bunun haricinde iki sınıfında kullanabildiği yan teknik türleri vardı. Bunlar mental, hız ve dayanıklılık teknikleriydi. Mental teknikler daha çok büyücülerin seçtiği gelişmiş seviyelerde illüzyon oluşturmasını sağlayan aynı zamanda zekâyı geliştiren tekniklerdi.
Haru için mental teknikler gereksizdi. Zaten çok gelişmiş bir hafızası vardı. Üstelik elinde ki güç sayesinde illüzyona gerek duymuyordu. Aynı şekilde dayanıklılık tekniklerine ihtiyacı yoktu. Onun şu an tek eksiği hızdı. Bunun için hız tekniklerine yöneldi.
Hız teknikleri kullanıcısının tekniğe göre hızlanmasını sağlayan ve gelişmiş seviyelerinde büyük bir çeviklik artışı sağlayarak düşman saldırılarından sıyrılma etkisi sağlayan tekniklerdi. Haru ne kadar güçlü olsa da bir o kadarda yavaştı. Hız tekniklerinin olduğu rafı baştan sona inceleyerek her tekniğini avantajını ve dezavantajını değerlendiriyordu. Daha sonra aralarında ki en iyi hız tekniği olan Yolan Adımları tekniğini aldı. Bu teknik beş seviyeli bir teknikti. Her seviyesi hız artışı sağlarken son seviyesi üç metrelik atlamalar yapmasını sağlıyordu.
Bu atlamalar sırasında herhangi bir nesnenin arkasına geçebiliyordu. Bu nesne rakibi olursa çok büyük bir avantaja sahip olurdu.
Bunun için bu tekniği seçmişti. Daha sonrada tam bir ay çalışıp meditasyon yaparak kendini geliştirmiş ve Yolan Adımları tekniğinin birinci seviyesini öğrenmişti. Ayrıca gizlice yaptığı kılıç talimleri sayesinde yeni silahına alışmış onunla bir bütün olmuştu. Artık Kızıl Turnuva'nın başlama zamanı gelmişti.
Comment Now
0 yorum