Duydukları güçlü kükreme sesi ile bütün askerler savunma pozisyonuna geçerek silahlandılar. Çevrelerini çeşitli kaynak canavarlarından oluşan büyük bir canavar topluluğu sarmıştı. Haru tehlike de olduğunu hissediyordu. Hemen bir kılıç alarak savunma pozisyonuna geçti. Çadırlar savunma alanlarının gerisinde kaldığı için şimdilik güvendeydi. Fakat bu canavarları yenemezlerse her şeyi kaybederlerdi.
Haru çeşitli boyda ve güçte olan kaynak canavarlarının üzerine atıldı.
Bir seviye savaşçı olduğu için gücü çok azdı. Silah güçlendirme iksirini kalıcı etkiye sahip olduğu için her silahın üzerinde kullanamazdı. Çünkü o silahlar bir gün ona karşı kullanılabilirdi. Böyle bir riski göze alamayacağı için yapabileceği tek bir şey kalıyordu.
O da kullanmayı tercih etmese de Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanmasıydı. Çevrede ki doğu kampı askerlerinin kullandığı tekniği görme ihtimalleri vardı. Bunun için onları beklemeden ileri atılmış ormanın sıklığından faydalanarak gizlenmek istemişti. Kaynak canavarlarından on tanesi kendilerine doğru koşan Haru'ya saldırıya geçmişlerdi.
Diğer askerler kaynak canavarlarından çekindikleri için savunma alanında kalmışlardı.
Haru onların görüşünden çıktığı anda tekniği kullanarak bir metrelik bir güç küresi oluşturdu. Beyaz ışıklar saçan bu küreyi kendisine doğru gelen kaynak canavarlarına fırlattı. Kürenin patlamasıyla birlikte sekiz kaynak canavarı toza dönüşmüştü.
Ne yazık ki onların önünde olan iki kaynak canavarı patlama menzilinin dışında kaldıkları için etkilenmemişlerdi. Haru o kaynak canavarlarından kaçamayacağı için daha fazla ilerlemeden durmayı seçti. Tekniğin dengesini sağlamak için bir kez daha tekniği kullanarak kendisine doğru gelen kaynak canavarlarından birinin içinde ki gücü yok etmeye başladı.
Bir metrelik güç küresine denk gelen gücü yok ettiği sırada kaynak canavarı hala kendisine doğru geliyordu.
Haru denge sağlandıktan sonra tekniği kapatarak kaynak canavarlarının saldırısını karşılamaya hazırlandı. Ne yazık ki bu tekniğin birinci seviyesini bile kullanmak için büyük bir güce ihtiyaç duyuyordu. Tekniği iki kez kullanması dantianında ki bütün enerjiyi bitiriyordu.
Bunun için meditasyon yapana kadar tekniği bir daha kullanması mümkün değildi. Elinde ki kılıcı gücünü büyük ölçüde yok ettiği kaynak canavarına fırlattı. Normalde bu saldırı kaynak canavarını en fazla yaralayacak olmasına rağmen Haru gücünün büyük kısmını yok ettiği için kaynak canavarının bedenine saplandığı anda ölmesini sağladı. Şimdi ki durumda Haru silahsız ve güçsüz bir şekilde kendisine doğru gelen kaynak canavarının saldırısına karşı tamamen savunmasızdı. Üstelik kaçması mümkün değildi.
Çünkü kaçabileceği mesafe çoktan kapanmıştı. Haru ihtimalleri hızlı bir şekilde düşünmeye başladı.
Fakat ne yaparsa yapsın bedenine çok ağır bir yara alacağı hatta kalıcı olarak bedenini kaybedebileceği bu durumdan kurtulması mümkün değildi. Haru ne olursa olsun savaşmadan pes etmek istemediği için kaynak canavarına doğru koşmaya başladı.
Yumruk ve tekmeyle de olsa Ko savaş tekniğini kullanarak saldıracaktı. Kaynak canavarı ile aralarında ki mesafe bir metre kaldığı sırada kaynak canavarının başına saplanan bir okla üzerine doğru düştüğünü fark etti. O sırada kaynak canavarına doğru koştuğu için duramadı. Kaynak canavarının altında kalmamak için mecburen kendisini sağa doğru attı.
Tabi ki ani hareketi yüzünden dengesini kaybederek yere düştü.
Gözüne gelen ışıkla birlikte görüşü gittikçe azalırken önüne geçen bir beden daha rahat görmesini sağladı. Gördüğü ilk şey parlak metalin sivri ucunun boğazına dayanmış olmasıydı. Biraz kendini toparlayınca kendisine kılıç tutan kişinin bir erkek olduğunu anladı.
Üzerinde ki koyu mavi kıyafetlerden dolayı kuzey kampının askerlerine yakalandığını anladı. Kuzey kampı askerleri koyu mavi kıyafetler giyerdi. Güney kampı askerleri açık mavi kıyafetler giyerdi. Batı kampı askerleri ise siyah kıyafetler giyerdi. Haru şu an tamamen kuzey kampı askerlerinin insafına kalmıştı. Üstelik kendi kampının askerleri yardıma gelmediği ve boğazına bir kılıç dayandığı için çaresizdi.
Kuzey kampı askerleri onu öldürmek yerine sıkıca bağlayarak esir etmişlerdi.
Üstelik kendi öldürdüğü dokuz kaynak canavarından ortaya çıkan dokuz enerji kristalini de almışlardı. Haru esir düştüğü yetmiyormuş gibi bir de enerji kristallerinden olmuştu. On askerin eşliğinde sıkıca bağlı bir şekilde bir yere doğru sürükleniyordu.
Fakat çok geçmeden durmak zorunda kalmışlardı. Çünkü kendisiyle birlikte on bir kişi oldukları grubun önüne üzerinde açık mavi ve siyah elbiseler olan yirmi kişi çıktı. Anlaşılan güney ve batı kampları diğer kampları ortadan kaldırana kadar birlikte hareket etmeye karar vermişlerdi. Haru sıkıca bağlı bir şekilde üç düşman kampın arasında kalmıştı. Üstelik hepsi birazdan birbirlerine saldıracaklardı.
Kuzey kampından kendini yakalayan asker iplerini keserek eline bir kılıç verdi.
O da durumun ne kadar kötü olduğunu anlamıştı. Yirmi kişiye karşı on kişi savaşmaktansa on bir kişi savaşmayı tercih ederlerdi. Anlaşılan kaynak canavarı avlama eğitimi hızlı bitsin diye diğer kampları hedef alıyorlardı. Şu an karşılarında on tane güney kampı on tane batı kampı askeri olduğu için geriye kalan yirmi asker kendi toplanma alanlarında ki on kuzey kampı askerini avlamaya çıkmış olmalıydı.
Haru elinde ki kılıcı sıkıca tutmuş karşısında ki yirmi kişiyi inceliyordu. En ufak bir gücü veya kullanabileceği bir tekniği yoktu.
Elinde olan tek şey geliştirdiği bedeninde ki fiziksel kuvveti ve Ko Gezegeni'nde aldığı savaş eğitimiydi. Buna rağmen geri çekilmeyi veya kaçmayı düşünmüyordu. Şu anda bu alanda ki otuz kişide onun için düşman olsa da şimdilik kuzey kampı ile olan düşmanlığını görmezden gelecekti.
Aradan çok zaman geçmeden iki tarafta birbirine saldırdı. İki tarafın büyücüleri ve okçuları yüzünden herkes siper almak zorunda kalmıştı. Özellikle karşı taraf sayıca fazla oldukları için kuzey kampı askerleri ve Haru saklandıkları yerden başlarını bile kaldıramıyorlardı. Haru daha savaşın başında çaresiz olduklarını görmüştü. Bu şekilde çok dayanmaları mümkün değildi. Fakat ufak bir yardımla kurtulmaları mümkündü.
Haru kuzey kampı askerlerinin yanına giderek dayanmalarını en kısa sürede yardım çağıracağını söyledi.
Sonra da bulundukları alandan fazla uzak olmayan doğu kampı askerlerinin bulunduğu yere gitti. Savunma alanlarının olduğu yere vardığında durumun umutsuz olduğunun farkına vardı. Çünkü kendisine saldırmayan diğer kaynak canavarları savunma alanlarını ve çadırların olduğu alanı yıkmışlardı.
Haru yerde ki sarı kıyafetli dört cesedi fark etti. Artık sayıları kendisiyle birlikte on altı kişiye düşmüştü. Haru diğer doğu kampı askerlerini bulduğu zaman içine düştüğü durumu ve başından geçenleri anlatarak onlardan yardım istedi. Başta yardım etmek istemeseler de batı kampı ve güney kampı askerlerinin birleşmesi onları korkuttuğu için bunu kabul etmek zorunda kaldılar.
Çünkü verdikleri dört kayıpla sayıları azalmıştı. Karşılarındaysa muhtemelen kırk kişilik asker topluluğu olacaktı.
Ne kadar istemeseler de kuzey kampı ile birlikte hareket etmek zorundaydılar. Yoksa iki kampta tamamen yok olacak ve eğitimi kaybedecekti. Ölmekten daha çok çekindikleri bir şey varsa o da başarısız olmaktı. Çünkü başarısız olanların Yaokai Şehri'nde yeri yoktu.
Haru'nun yönlendirmesiyle kuzey kampı askerlerinin sıkıştığı yere vardılar. Kuzey kampı askerlerinden biri bedenine saplanan oklar yüzünden ölmüştü. Toplam dokuz kişi kalmışlardı. Her an kaybedebilirlerdi. O sırada Haru'nun da içinde olduğu on altı kişilik doğu kampı askerleri karşıda ki yirmi kişilik gruba saldırdılar. Yeni gelen güçle bu sefer saklanmak zorunda olan taraf karşıda ki gruptu.
Kuzey kampı askerleri ve doğu kampı askerleri birlikte hareket ederek hızlıca diğer gruba yaklaşmaya başladılar.
Kısa sürede çıkan yakın savaşta kan dökülmeye başladı. Haru önüne çıkan iki kılıçlıyla aynı anda dövüşüyordu. Bir yandan da kendisini hedef alan oklardan ve büyülerden kurtulmaya çalışıyordu. Karşısında ki düşman askerlerden birini kılıcı ile öldürdü.
Savaş tüm hızıyla devam ederken Haru'nun bedeninde ve ruhunda çok daha büyük bir savaş başlamıştı. Bu zamana kadar ona öldürmeyi öğretmişlerdi. Fakat hiç öldürmemişti. Öldürdüğü kişi ne kadar ilkel bir ırka ait olsa da bir bilince sahipti. Bedeni bütün gücüyle savaşmaya devam ederken ruhu çok daha büyük bir savaş veriyordu. Öldürmek ona oldukça garip hissettirmişti.
Kendini o anda etrafında ki her şeyden üstün görmeye başladı. Buna ruhuna bağlı olan Kadim Azarath'ta dâhildi.
Bir canlının hayatını almak gerçekten güçlü hissettiriyordu. Haru çok kısa sürede daha fazla güçlü hissetmek istediğine karar verdi. Ruhunda ki savaş başladığı gibi ani bir şekilde bittiği sırada çoktan üç kişiyi öldürmüştü. Bir süre sonra düşman kamplardan yaşayan kimse kalmamıştı. Yirmi askeri öldürmeyi başarmışlardı. Fakat kayıplarda vermişlerdi. Doğu kampında Haru dâhil yaşayan on iki kişi kalmıştı.
Kuzey kampında ise yaşayan sekiz kişi vardı. Düşman askerlerin cesetlerinden buldukları otuz enerji kristalini almışlardı.
Şu anda tek bir grup oldukları için önceden Haru'nun öldürdüğü dokuz kaynak canavarı ve kuzey kampı askerlerinden birinin öldürdüğü bir kaynak canavarı ile doğu kampı askerlerinin öldürdüğü on kaynak canavarıyla birlikte elli tane enerji kristalleri vardı.
Fakat bu kristaller için doğu kampından sekiz kişiyi kuzey kampından iki kişiyi kaybetmişlerdi. Üstelik kuzey kampından geriye kalan on kişinin durumu meçhuldü. Biraz dinlendikten sonra doğu kampının toplanma alanı yıkıldığı için kuzey kampının toplanma alanına gitmeye karar verdiler. Fakat kuzey kampının toplanma alanına vardıkları zaman hiç hoş olmayan bir manzarayla karşılaştılar.
Toplanma alanında kalan on kuzey kampı askeri başları kesilmiş bir şekilde öldürülmüşlerdi.
Üstelik toplanma alanı yağmalanmış ve yıkılmıştı. Her iki tarafında yaşadığı hayal kırıklığı oldukça büyüktü. Hem toplanma alanlarını hem de mevcut askerlerinin neredeyse yarısını kaybetmişlerdi. Kırk kişiden geriye sadece yirmi kişi kalmıştı.
Oldukça tehlikeli her tarafı kaynak canavarları ile dolu ormanda hiçbir korunma imkânları yoktu. İki tarafta yirmi askerini kaybetmesine rağmen kuzey ve doğu kampı askerleri toplanma alanlarını ve malzemelerini kaybettikleri için dezavantajlı duruma düşmüşlerdi. Bu şekilde uzun bir süre dayanmaları mümkün değildi. Üstelik toplamaları gereken dokuz yüz elli enerji kristali vardı.
O gece dönüşümlü olarak nöbet tutup yüksek ağaçların tepesinde yatmışlardı.
Haru ise hiç uyumamış ve sürekli nöbet tutmuştu. Bedenen nöbet tutsa da ruhen büyük bir karmaşanın içindeydi. Bir canlıyı öldürmek onun güçlü hissetmesini sağlamıştı. O canlıların yaşamaları kendisine bağlıydı.
Haru sanki bir bağımlılık haline gelen bu güçlülük hissine ihtiyaç duyuyordu. Güçlü olmak onun doğasında vardı. Her ne kadar bu bedene sıkışmış olsa da o hala bir Ko'ydu. Haru tüm bu düşüncelerle kendinde ki değişiklikleri incelemekle meşguldü. Önce bu ülkeyi sonra diğer ülkeleri sonra da bu gezegenin yönetimini ele geçirmek istiyorsa öldürmek zorundaydı.
Zaten şimdiden Kuzey Kaplan Krallığı'ndan, kırmızı kıyafetli kadından ve kendisini buraya sürgün eden ailesinden ve onların destekçilerinden alacağı intikam vardı. Üstelik daha yolun başındaydı. Kim bilir karşısına kimler çıkacaktı.
Haru alacağı intikamlar için yüzlerce kişiyi öldürmek zorunda kalacaktı.
Bu gerçeğin farkına vardığı için herhangi bir canlıyı öldürmeyi kabul etmesi çok kolay olmuştu. Ona göre herhangi bir canlıyı öldürmek yanlış olsa da ortada haklı olmasını sağlayacak bir neden varsa öldürmekte bir sakınca yoktu. Hatta öldürmenin güçlü hissettirdiği de bir gerçekti.
Haru nöbeti önemsemeden meditasyon yaptıktan sonra yeniden sahip olduğu tek tekniği kullanabilir hale geldi. Bu eğitimi kazanmak istiyorsa elini taşın altına koymasının vakti gelmişti. Bunun için hemen Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini kullanarak bir metrelik bir güç küresi oluşturdu. Daha sonra tekniği bir kez daha kullanarak başka bir güç küresi daha oluşturdu.
Normalde dengeyi koruması için kullandığı güce karşı gelen gücü yok etmesi gerekirdi. Fakat bunu yapmadan iki kez güç küresi oluşturmuştu.
Hiç vakit kaybetmeden meditasyon yapmaya başladı. Bu sırada önünde ki iki tane güç küresi duruyordu. Haru meditasyon ile bir süre sonra yeterince enerji toplayınca hemen iki tane daha güç küresi oluşturarak önünde dört tane bir metrelik güç küresi oluşmasını sağlamıştı.
Bu oluşan gücü bedelini ödemeden bir araya getirerek dört metrelik bir güç küresine dönüşmesini sağladı. Sonra da bu güç küresini bedeni ile bütünleştirdi. Bu saf güç Haru'nun bedeni ile bütünleştiği anda içinde ki bütün enerjiyi Haru'nun bedenine gönderdi. Haru'nun bedeni yeni gelen güçle gelişmeye başladı. Haru'nun kas yapısı artarken bir yandan da kemikleri kalınlaşmaya ve iç organları sıkılaşmaya başladı.
İç organlarının bedeninde kapladığı alan küçüldü. Bu alanı gelişen ve irileşen kemikleri doldurdu.
Bedeninin dış kısmını oldukça güçlü bir kas yapısı kaplamıştı. Haru'nun duyuları keskinleşmişti. Bedeninin gelişimine rağmen fazlalık kalan çok az gücü Haru dantianına yönlendirdi. Dantianı bir kez daha dolmaya ve gelişmeye başlamıştı.
Bir süre sonra arka arkaya beş kez gelişim geçirmişti. Dantianı beşinci seviyeye ulaştığı sırada bedenine uyguladığı bütün güç bitmişti. Bedeni gelişebileceği son noktaya eriştiği için daha fazla gelişememişti. Haru beşinci seviye dantiana ve biraz daha güçlü bir bedene sahip olmanın verdiği mutlulukla nöbet yerini terk ederek ormana daldı. Kadim Azarath'ın dediklerini gayet iyi hatırlıyordu.
Şu an kullandığı gücün bedelini ödemediği için dengeyi bozmuştu. Bunun için neler olacağını tam olarak kestiremese de yok olmak istemediği kesindi. O yüzden ağaçların üstüne tek, tek tırmanarak kuzey kampı askerlerinin bedenlerinde ki bütün gücü emerek yok etmişti.
Yeni gelişen dantianı sayesinde Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniğini üç kez üst üste kullanabiliyordu.
İki kez tekniği kullanarak kendisi için kullandığı gücün bedelini ödediği sırada sekiz kuzey kampı askerini öldürmüştü. Elli enerji kristalini yanına aldıktan sonra kamp alanından ayrılmıştı. Takım arkadaşlarını öldürmek yasak olduğu için onlara dokunmamıştı.
Onlardan ayrılmasının sebebiyse artık kendisi için bir yük olmalarıydı. Sahip olduğu tekniği onların yanında kullanamazdı. Artık yalnız olduğu için istediğini yapmakta serbestti. İlk işi batı kampı ve güney kampının toplanma alanlarını yıkmak ve iki kamptan geriye kalan yirmi askeri öldürmekti. O askerlerin bütün enerji kristallerini topladıktan sonra eksik kalan enerji kristallerini ormanda kaynak canavarı avlayarak toplayacak ve eğitimi kazanacaktı. Gecenin karanlığında güneye doğru yönelerek sık ağaçların arasında kayboldu.
Comment Now
0 yorum