Angoria Bölüm 61

Angoria Bölüm 5: Yalvarırım!

Kung Klanı malikanesinde…

Kung Liu oğlunun bir anda bir kılıç peşinden beş adam ile birlikte gitmesine şaşırmış bir yandan da sevinmişti. Oğlu yavaş yavaş büyüyüp erkek adam olurken gün gelecek ve onun yerini daha iyi bir şekilde dolduracaktı. Bu olana kadar Kung Liu batırmış olduğu klanı tekrar ayaklandıracak ve Kung Lao’ya uygun bir şekilde bırakacaktı. Bütün günlerini sadece bu olaylar ile kaplayan Kung Liu kardeşinin nerede olduğunu merak etmiş ve bir hizmetkara nerede olduğunu sormuştu.

Hizmetkarın Kung Drof’un nerede olduğunu bilmediğini söylemesiyle birlikte garipsemiş ve iç görü yeteneğini kullanarak Kung Drof’un Kaynak Enerjisi kalıntılarına bakmıştı. Bütün Kung Klanı içinde tıpkı bir solucan yuvasının izleri gibi yayılmış olan Kaynak Enerjisi kalıntılarından Kung Liu en yenilerini aramaya başlamış ve üç yemek süresi sonunda ise bulmuştu. En yenisi bizzat Bahçenin dış taraflarına ilerliyordu.

Kung Liu bu işte bir tezatlık olduğunu anladığı için, ne yapması gerektiğini düşünmüş ve ona göre bir yapı izlemeye karar vermişti. ‘’ Chu Angra’yı çağırın bana!’’ diye salonunda bağırmış hemen ardından ise ensesini kaşıyarak bir başka plan düşünmeye koyulmuştu. Zihninin derinliklerinden bir şeylerin oluşacağını hisseden Kung Liu daha çağırdığı kişinin gelmesine süre varken dayanamamış ve ‘’Chu Angra’yı Bahçenin girişinde bekliyorum!!’’ diye bağırmıştı. Hizmetkarlar bu bağırma ile birlikte hızlıca kafalarını sallamış ve Chu Angra’yı çağıracak kişinin daha hızlı olması için dua etmişlerdi.

Bu kadar paniklemelerinin sebebi Kung Liu’nun gözlerinin parıldamaya başlamasıydı. Bu olduğunda en az bir kişi hayatını kaybeder hale geliyordu. Bunun olmasını asla istemeyen hizmetkarlar ise elindeki işleri çok ama çok daha özenli ve hızlı yapmaya başlamışlardı.

***
           
            Bir tütsü süresinin sonunda Kung Liu’nun yanına doğru simsiyah bir siület yaklaşmış bizzat ellerine bakarak kafasını aşağıya eğmişti. Kung Liu gelen kişinin Angra olduğunu anlamış ve ‘’ Sana önemli bir görev vereceğim. Beni iyi dinle! Ormanın içine gir ve gölün içine dal göl seni bir başka araziye gönderecek bu arazinin içinde dolaş, genellikle haydutların olduğu bir alan orası, Oradan bana malumat getir eğer Kung Drof’u oralarda görürsen havaya doğru işaret bulutu bırak.’’ suratının üstünde biriken damarlar ile birlikte Chu Angra lideri daha fazla sinir etmesinin bir anlamı olmadığını düşünmüş ve hızlıca kafasını sallayarak geldiği hızda gözden kaybolmuştu.

Kung Liu gözden kaybolan Chu Angra ile birlikte kapının önünde dikilmeye devam etmiş ve hemen ardından ise ‘’Kardeşim umarım düşündüğüm şeyleri yapmıyorsundur…’’ mırıldanmıştı.

***
Kung Lao gözlerini açmasıyla birlikte karşısında görmüş olduğu amcasıyla göz göze gelmiş ve amcasının önünde dikilmesinden ötürü sevince boğularak ‘’Amca yardım et bana lütfen kurtar beni!!!’’ diye bağırmıştı.

Kung Drof ise olduğu yerde durmaya devam etmiş ve yalancı bir tebessüm ile ‘’Ah, benim yeğenim… Sana yardım etmek isterim ancak beni de tutsak ettiler… Kaynak gücümü mühürlediler ve sonrasında ise beni serbest bıraktılar… Bir insanın damarlarında bulunan kaynak gücü mühürlenirse ne olduğunu biliyorsun değil mi? ‘’

Kung Lao amcasının yalandan gülümsemesini anladığı anda söyleyeceği her şeyin yalan kusacağını çok iyi biliyordu. Bundan ötürü kendisi de hüzünlü bir surata bürünmüş ve ‘’Biliyorum amca… Çok ama çok kötü olsa gerek… Umarım bizi bu lanet kişilerden kurtarırlar…’’ diye iç burkan kelimeler kullanmaya gayret etmişti. Kung Lao fark etmemiş olsa da Kung Drof’un ağzından cımbız ile almış olduğu biliyorum lafından sonra içindeki öfke daha da artmış… En sonunda ise öfkeden bir yanardağ gibi patlamıştı. Ancak bunu suratına asla yansıtmaycak olan Kung Drof hüzünlü bir gülümseme göstermiş ve hemen ardından ise bir köşeye oturup bacaklarını bir birinin üstüne atmıştı.

Kung Drof’un bu hareketi ile birlikte harekete geçen kadın kendisini tekrar göstermiş ve elindeki kırbaca benzer yapı ile birlikte gülümsemesini tavan yaptırmıştı. Kung Lao daha göründüğü anda arkasında bir ürpertinin oluştuğunu hissetmiş ve suratının soğuk terler ile dolmasına engel olamamıştı. Amcasının yardımı olmadan buradan asla çıkamazdı ve buda kesin ölümü olurdu…

Kung Lao gelen adım seslerinin çıkardığı tok ses ile birlikte daha da yaklaştığını hissetmiş ve bu daha çok ürpermesine neden olmuştu. Ayak sesleri en sonunda kesildiğinde ise Kung Lao kadının kırmızıdan mola çalan, yaprakları bir yıldızı andıran üstündeki polenler ile birlikte eşsiz bir koku sağlayan zambak bitkisinin kokusunu burnuna doğru çekmişti. Kadının kokusu, kendisi için son derece güzel gelse de aslında biliyordu ki kadının kendisi, Kung Lao için başlı başına hintyağı bitkisinden daha kötüydü.

‘’Beni hemen hatırlaman yüreğimi okşadı çocuk… Gerçekten çoğu kişi beni ilk görüşte hatırlamaz… Yani güzel olmadığım için olsa gerek... ‘’ sesindeki bir miktar özgüvensizlik Kung Lao’nun kadın ile ilgili profilini oluşturmasını sağlamıştı. Dıştan sert görünen kadın içten tıpkı bir arap aşı gibiydi Kung Lao bu durumdan yararlanması gerektiğini düşünmüş ve ‘’Bence oldukça güzelsin…’’ diye soluk soluğa konuşmuştu.

Kadın gülümsemiş ve ‘’Biraz daha büyük olsan bu kelimelerden sonra utanabilirdim sanırım…’’ diye mırıldanan kadın hemen ardından ‘’Tamam her neyse… Bence şuan ki durumumuza dönelim çocuk… Gördüğün gibi amcanın kaynak gücü yok ve sırf bu yüzden bir böcek gibi ezilecek durumda. O yüzden seni kurtaramayacak… Sana gelirsek benim en değerli grubumu yok etmişsin:.. Hemde bir şifacıyım diye dolanarak! Bu kabul edilemez!!!’’ kadın konuşması bittiği anda Kung Lao’nun karşısında doğru gelmiş ve bir tane tokat atmişdı. Tokatın şiddeti o kadar yüksekti ki Kung Lao bir an kafatasının patlayacağını düşünmüştü.

Vurmuş olduğu darbe ile birlikte yanağının alev aldığını hisseden Kung Lao kadına bir bakış atmış ve kadının gözlerinde görmüş olduğu zevk ile birlikte bir miktar daha korkunun kendisini ele geçirmesine izin vermişti. Zihninin içine giren korku ipliği o kadar güçlü bağlara sahipti ki Kung Lao ne kadar koparmak istese de tüm beynini sarıyor ve iplikten bir kafes yaratıyordu. Kadın tekrar Kung Lao’nun görüşünden kalktığında ‘’Sevdiğim çocukları böcek gibi ezmek hoşuna gitti değil mi? Oyun oynarken çok hoşlanmıştın sanırım… Hadi gel seninle bir oyun daha oynayalım ha çocuk?! Bu sefer oyuncak sensin ama!!’’ demiş ve hemen ardından ise Kung Lao zihninin içine yıldırım çarpmış gibi hissetmişti.

Tüm bedenini sarsan titreme ile titremiş ve bu dişlerini sıkmasına neden olmuştu. Kadın ise Kung Lao görmemiş olsa bile bütün dişlerini gösterecek bir sırıtışta bulunmuştu. Hemen ardından ise Kung Lao bir tane daha aynı yıldırım çarpmasından etkilenmiş ve bu sefer dudaklarının arasında hiç istemese bile bir inleme fırlamıştı.

‘’Sonunda!!’’ diye çınlayan ses ile birlikte kadının isteğinin de bu olduğunu anlayan Kung Lao dudaklarının arasından kaçan inlemeye lanetler okumuştu. Kung Lao bir kelime bile söyleyemeden bu seferde sırtında soğuk bir cismi hissetmiş ve ürpermişti.

‘’Şuan sırtında ne olduğunu merak ediyorsun değil mi? Hemen söyleyeyim sana çocuk şuan arkanda bir buz torbası bulunuyor’’ diye sesini yine çınlatmış ve daha sonrasında ise ayak sesleri ile birlikte kısa bir süreliğine uzaklaşmıştı. Kung Lao arkasında bulunan buz torbasının vücuduna yaymış olduğu soğukluk yüzünden titremiş ardından ise buzun derisini yakmaya başlaması ile birlikte ürpermesi yerini acıya bırakmıştı. Bütün vücuduna yayılan soğukluk yüzünden neredeyse düşünemez hale gelmiş en sonunda ise ‘’SOĞUK!!’’ diye haykırmıştı.

Gelen kıkırdama ile birlikte kadının tekrar yanına geldiğini fark eden Kung Lao hemen dişlerini sıkmış ve söyleyeceği kelimeleri yutmuştu. Kadın tekrar gözünün görebildiği alana girmiş ve Kung Lao’ya bakarak ‘’Soğuk değil mi? Sıcak bir şey ister misin? Hem bak biraz daha orada durursa vücudun kararmaya başlayacak…’’ hüzünlü bir surat ifadesiyle söylediği kelimelerden sonra Kung Lao kafasını otomatik olarak sallamış ve alması için onay vermişti. Kadın da anlayış bir şekilde kafasını sallamış ve tekrar görünürden kaybolmuştu.

Bu hareketi Kung Lao’da kadının bir miktar insaflı olduğu ile ilgili bir kanıya varmıştı. En azından kendisini bu soğukluktan kurtaracaktı. Kung Lao arkasındaki yanmanın kaynağının çekildiğini hissetmiş ve derin bir nefes almıştı. Soğukluktan ötürü tüm vücudu titriyordu ve bunu kontrol dahi edemiyordu. Kısa bir sürenin ardından gelen bir başka sıcaklık ile Kung Lao çığlık atmıştı. Derisinin üstünden bir duman yükseliyordu ve cızırtılarda bu dumana şarkılar söylüyordu.

Kung Lao’nun attığı çığlık ile birlikte kadının kahkahası buluşmuş ve bir olmuştu. İnsanın kanını donduran bu çığlık ile birlikte Kung Drof, Kung Lao’ya doğru bakmaya başlamıştı. Kung Lao amcasının kendisine doğru baktığını anladığında kafasını ona doğru döndürdü ve ‘’AMCA!! YALVARIRIM BENİ KURTAR AMCA!!!!’’ diye bağırmıştı. Ancak hemen ardından amcasının suratına daha iyi bakan Kung Lao amcasının suratında görmüş olduğu zevk belirtileri ile bağırmayı bırakmış ve sesini dizginleyebilmek için kısa süre susmuştu. Derisinin acısı o kadar fazlaydı ki Kung Lao daha ne yapacağını bilemeden tekrar tekrar beynini parçalıyordu. En sonunda, söylemesi gereken kelimeleri zihninde derlediğinde amcasına doğru dönmüş ve ‘’Sana ne yaptım da bana bunu uygun gördün?’’ diye sakin bir ses ile sormuştu.

Kung Drof yeğenin bu ani değişimi ile birlikte şaşırmış ve ‘’Sen mi?! Sen bana ne yapabilirsin ki?! Senin gibi çöp bir yeğen ne yapabilir ki?! Benim sitemim babana!! Ancak sende biliyorsun ki baban çok güçlü… Eh buda intikamımı sana yöneltmemi sağlıyor… İdare et ha artık.’’ sırıtmış ve ardından ise gözünü kırparak sözlerini bitirmişti.

Kung Lao bu sözlerden sonra içinde oluşan büyük hayal kırıklığını gizleyememiş ve suratı düşmüştü. Ancak bunun ile beraber içinde biriken intikam arzusu ile birlikte dişlerini sıkmış ve ‘’Eğer olurda buradan kurtulursam… İlk hedefim sen ve arkamdaki kadın olacak amca!! Seni kendi ellerim ile paramparça edeceğim!! Seni yok edeceğim ve bunu yaparken kimsenin aramıza girmesine izin vermeyeceğim!!’’

‘’Sen sus artık çocuk!’’ diye bağıran arkasındaki kadın bir anda elindeki kırbaca benzeyen silahını sallamış ve pençeye benzeyen yapısının Kung Lao’nun sırtına batmasına izin vermişti. Demir pençeler Kung Lao’nun derisi ile birleştiği anda Kung Lao büyük bir çığlık atmış ve göz yaşlarının akmasına engel olamayarak inleyişini sürdürmüştü. Demir sırtının etine öyle şiddetli girmişti ki, kadın pençeleri geri çektiğinde vücudundan bir parça ette kopmuş ve hemen ardından ise Kung Lao’nun şiddetli bir şekilde kanamasına neden olmuştu.

Kadın daha ilk darbesini yeni bitirimişti ki hemen ardından ikinci bir kırbaç darbesi vurmuş ‘’Ne oldu hoşuna gitti sanırım’’ diyerek kıkırdamıştı. Kung Lao gelen ikinci darbe ile birlikte dişlerini sonuna kadar sıkmış ve sadece ufak bir inilti çıkarmıştı. Derin nefes tekniğini vücudunun her zerresine kadar uygulamaya devam etmiş bu acının varlığını silebilmek için aklına ne geliyorsa onu yapmıştı. İkinci darbe çekildiğinde Kung Lao ruhunun da tıpkı eti gibi çekildiğini hissetmişti. Dişlerini sıkmasının bir anlam ifade etmediğini dilen Kung Lao dudaklarında birbirine kenetlemiş ve bütün vücudunu zihni ile bir şeyin olmadığa inandırmaya çalışmıştı.

Kung Lao bunu yaparken kadın canının sıkıldığını hissetmişti. İç çeken kadın sadece bir kez çığlık atan Kung Lao’ya bir üçüncü darbe daha indirmesi gerektiğini düşünmüş ve bunu biraz önceki yerlerden birisine yapmasının daha iyi olacağını düşünmüştü. Üçüncü pençe darbesini hazırlamış ve hemen ardından ise Kung Lao’nun bedenine doğru göndermişti.

Kung Lao’nun sırtına doğru gelen üçüncü pençe darbesi bir önceki bölüme doğru saplanmış hemen ardından ise hızlıca geri çekilmişti. Kung Lao kendisini çekirdeği soğumuş bir gezegen gibi hissetmişti. Her ne kadar bunu engellemeye çalışsa da üçüncü pençe sırtındaki bir bölgenin bütün etini söküp çıkarmış ve kemiğinin görünmesini sağlamıştı. Kung Lao Ağzından dışarı doğru fırlayan çığlık ile birlikte kan tükürmüş hemen ardından ise göz yaşlarının kanlar ile birlikte akmasına izin vermişti.

Çığlığın etkisi bittiğinde Kung Lao ‘’Bir gün… Bir gün ödeyeceksin… On katı ile ödeyeceksin!! Hatta yüz katı ile ödeyeceksin… Seni öldürmem için bana yalvaracaksın… ‘’ diye mırıldanmış hemen ardından ise acının fazlalığından ötürü gözlerini kapatmıştı. Zihninin kararması ile birlikte ise bayılmış olan Kung Lao cansız bir beden gibi iplerin gerginleşmesini sağlayacak şekilde kendisini bırakmış ve öylece kalmıştı.

Kadın ise kahkaha atmış ve ‘’Peh!! Yüz katını ödetecekmiş… Kim olduğunu sanıyorsun sen ha!!’’ diye bağırmış ve baygın olan Kung Lao’ya doğru bir tekme atmıştı. Attığı tekme ile birlikte göğüs kafesinin birkaç kemiği anında kırılmış ve ciğerlerine batmış olan Kung Lao anlık bir uyanıklık yaşamış hızlıca gözlerini açmıştı. Gözlerini kadına diktiği sırada ise bir anda ortalık kırmızıya boyanmış ve etraftaki herkes bu kırmızılığa bakmıştı.

Kung Drof anlık oluşan kırmızı ışığın ardından birisine işaret verileceğini anlamış ve hızlıca koşmaya başlayarak ortadan kaybolmuştu. Her kim gelirse gelsin şuan için kendisini bir böcek gibi ezerdi. İnandırıcı olabilmesi için mühürlemiş olduğu kaynak enerjisini açması gerekiyordu ve bunun için en az bir tütsü süresi boyunca ortalıkta görünmemeliydi.

Kadın, Kung Lao’ya bir kez bakmış ve hemen ardından Kung Lao’nun suratına bir başkta tekme atarak tek hamlede burnunu kırmıştı. Burnundan akan kan ile birlikte Kung Lao burnundan nefes alamaz hale gelmiş ve ağzının içine dolan kanı yutkunduktan sonra derin bir nefes alarak ‘’YARDIM EDİN!!!!’’ diye bağırmıştı. Aynı zaman diliminde ise sanki Kung Lao’nun çığlığı duyulmuş gibi birisi hızlıca ağacın dalından atlamış ve ekiplerindeki bir adamın üstüne inmişti. Adamın sadece bir saniyelik zamanı olmuştu ki oda sadece şaşırmaya gitmişti. Ardından ise kopan kafası havaya doğru yükselmiş ve yere indiğinde ise üç defa dönerek ancak durabilmişti.

Bütün bu şaşkınlıklar arasında ise Kung Liu işareti görebilmek için çıkmış olduğu üç bin metre yüksekliğindeki dağdan uçarcasına aşağıya inmiş ve işaretin geldiği noktaya doğru ilerlemesini sürdürmüştü.

***
Evet bölüm beni kesmedi ama sizleri kesmiştir belki…
Aksiyonun çok az olduğu bu bölümden sonra bizi birazcık aksiyon bekliyor ne kadar olacağını bilmiyorum ama keser sizi sonraki bölüm.

Bu arada Whatsapp grubumuzu açtık katılmak isteyen özel mesaj ile bana numarasını atarsa memnuniyetle eklerim.

Yorum ve Oy fetişimi unutmayınız!! Yazara bol bol yorum ve oy atın ki yazarda bol bol bölüm yazma isteği elde etsin!!!

Bir sonraki bölümde neler olacağını merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin :D


Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum