Angoria Bölüm 60

Angoria Bölüm 4: Kolayca Kanalı Çok Oldu


‘’Çabuk olun!! Derhal kütükleri hazırlayın!!’’

‘’Hey sen!! Kaytarma efendi Cho ne dediyse o yapılacak!!’

Kung Lao kendine geldiğinde gözlerinin halen kapalı olduğunu fark etmişti. Etraftan gelen sesleri duyan Kung Lao kendisini kör gözleri ile sesleri takip eden bir yarasa gibi hissetmiş ve en sonunda buna dayanamaz hale gelmişti. Kendisinin nerede dahi olduğunu bilmeyen Kung Lao vücudunu hareket ettirmeye çalışmış ancak bunda başarısız olarak olduğu yerde kalmıştı.

Bedenini gelen bir cisim ile irkilen Kung Lao en sonunda etrafının dikenli tellerle çevrildiğini ve bu tellerde çırpındığı için bedeninde açılan yaralardan ötürü irkildiğini fark etmişti. Debelendiği yerlerden akan ve yakan sıcak kan elbisesinin üstüne dökülmeye başlamış, buda Kung Lao’nun üşümesine neden olmuştu.

‘’Hey çocuk diğerlerine göre daha hızlı uyandı!!’’

‘’Efendim!! Ne yapmamızı öneriyorsunuz?!’’

Gelen seslere gören Kung Lao kimin lider olduğunu bulmaya çalışıyordu. Ancak liderlerinin sesini daha bir kez bile duyamamıştı. Bir tütsü süresi zaman geçmiş ve Kung Lao liderin konuşmayacağına tamamen emin olmuştu ki bir anda bir kadın sesi duyulmuş ‘’Bırakın tellerde çırpınmaya devam etsin… İşimizi kolaylaştırır.’’ Demişti.

Kung Lao konuşan kişinin bir kadın olduğunu duyduğu anda şaşırmış ve sesin geldiği noktaya kör gözler ile bakmıştı. Kadının sesi son derece tanıdık geliyordu ve bu durum Kung Lao’yu daha da rahatsız ediyordu. Etraftan gelen testere sesleri ve iki metal cismin birbirine çarpma sesleri ile kulağının biraz rahatsız olması ile birlikte Kung Lao sinirlenmeye başlamış ancak bu çok kısa sürede içinde yanmaya başlamıştı.

Öncelikli hedefi liderin kim olduğunu bulabilmekteydi ve bunu yaptıktan sonra ise işini bitirmekteydi. Kung Lao ciğerlerine derin bir nefes çekmiş hemen ardından ise bırakmıştı. Bir sonraki nefesi ile birlikte kanının içine giren oksijen miktarı sayesinde damarlarının rahatladığını hissetmiş, buda kendisinin sinirini atmasına yardımcı olmuştu.

‘’Bu pisliklere lider ne yapacak ki?’’ diye ince sesli birisinin sesini duyan Kung Lao kafasını tekrar duymuş olduğu sese doğru çevirmiş ve göremediği insanı takip etmeye çalışmıştı. ‘’Hey!! Bak şu çocuğa!! Seni takip ediyor Run!! Çocuk baya zeki lan!!’’ demiş hemen ardından ise kahkahalar ile gülmeye başlamışlardı.

Kung Lao daha fazla dayanamamış ve zihnini düşüncelerden yavaş yavaş arındırarak etrafı görmeye çalışmıştı. Beyni tüm düşüncelerden arındığında ise Kung Lao bir şey fark etmişti. Boşluk…

Sanki beyni bile onları destekliyordu, bütün düşüncelerinden ayrıldığında bile sadece koyu karanlığı görebilmiş daha fazlasını görememişti. Bu Kung Lao’yu daha da sinirlendirmiş neden çalışmadığına iyice kafa yormasına neden olmuştu. Kung Lao önceki yaşantısından okuduğu bir kitabın aklında kalanlarını düşünüyordu. ‘’Kaynak geliştirici ustalarının diğerlerinden ayıran bir diğer özelliği de Kaynak Görü kullanabilmeleridir.’’ Diyordu kitap, Kung Lao bunu neden yapamadığını halen anlayamıyordu. Tekrar deneyen Kung Lao kendisini tekrar koyu karanlığın içinde bulduğunda en sonunda pes etmiş ve kullanmaktan vaz geçmişti. Kung Lao ne çırpınıyor nede başka yöne doğru bakıyordu kendisini tıpkı ölmeyi bekleyen koyun gibi hissediyor bunun olmaması için içinde dualar ediyordu. Hem de ne dualar…

Ancak her zaman olmadığı gibi bu dualardan da bir sonuç çıkmayacağını çok iyi biliyordu Kung Lao kendisinin bir şey yapması gerekiyordu yoksa bir çöp parçası gibi üzerinden geçilecekti ve bu olurken sesini dahi çıkartamayacaktı.

Kafasını hızlıca çalıştıran Kung Lao ensesinin ürpermesi ile düşüncelerinden arınmış ve kendisini dış dünyaya geri çıkarmıştı. Neler olduğunu merak eden Kung Lao bir anda taşındığını hissetmiş ve uçuşunun nerede sonlanacağını merak eder olmuştu. Yaklaşık iki yüz nefes süresi süren uçuş sonunda Kung Lao kısa bir an için ayak seslerini kesildiğini duymuş, hemen ardından ise tekrar havalanmıştı.

Bu kısacık süre içerisinde ise kulaklarına ulaşan inanılmaz acı verici bir çığlık Kung Lao’nun kulak zarlarını kaynak enerjisi ile güçlendirmesine neden olmuş ve bu kendisini rahatsız ettirmişti. Kaynak enerjisini tüm bedeninde dolandırarak çırpınmaya çalışmış ancak bir önceki sefer olduğu gibi dikenli teller Kung Lao’nun kaçmasına engel olmuştu. ‘’Boşuna çabalıyorsun velet! O dikenli teller bizzat Efendi tarafından yapıldı. İçine sağlamlaşsın diye kendi kaynak enerjisinden bile döktü. Gebersen bile o tellere bir şey olmaz!! Hahaha!!’’
Kung Lao bu sözlerden sonra içinde kabaran daha fazla isyan duygusu ile birlikte sinirlerinin bir tel gibi gerildiğini ve neredeyse kopma boyutuna geldiğini hissetmişti. Dudaklarını birbirine sımsıkı kenetlemiş, dişlerini ise adeta kırma derecesinde sıkmıştı. Çenesinde gerilen kaslar ile birlikte ne kadar sinirlendiği her halinden belli olur derecedeydi. Kung Lao kendisini en sonunda yere fırlatılmış halde buldu. Yere değdiği anda dikenli teller vücudunun düştüğü bölgeye akın etmiş ve derisinin içine girerek Kung Lao’nun daha da fazla acı çekmesine neden olmuştu. ‘’Bundan ötürü acı çekiyorsan çocuk daha yolun başında olduğunu unutmaman gerektiğini hatırlatırım sana Ha-Ha!! Efendimiz çok sever bu tür işleri yakına sıra sana geldiğinde tanışırsın onunla!!’’ diyerek genizden gelen bir kahkaha patlatmış hemen ardından ise giderek uzaklaşan adım sesleri ile Kung Lao’yu yalnız bırakmıştı.

Kung Lao kendisinin yalnız kaldığını fark ettiğinde yüksek sesli bir küfür savurmuş ardından ise gelen kahkaha sesleri ile birlikte yalnız olmadığını anlamıştı. Gözlerinin görmemesi ona çok büyük bir dezavantaj vermiş en sonunda dayanamayan Kung Lao ‘’Açın şu gözlerimi!!’’ diye bağırmıştı. Bu bağırışı ile bile birlikte insanlar daha da fazla kahkaha atmış en sonunda ise içlerinden kim olduğunu bile bilmediği bir ses duymuştu. ‘’Çok yakında açılacak zaten. Liderimiz geldiğinde açacağınız söyledi bize… Şansına küs yani bizlere dedi ki ‘’Çocuğa bir şey yapmayın o benim en değerli oyuncağım.’’ Bizde bundan ötürü ses çıkartamıyoruz yada dokunamıyoruz sana… Yoksa senin gibi beyaz tenli bir çocuk ile oynaşmak isteyen kaç erkek var biliyormusun…’’ demiş ve ardından ise tekrar bir kahkaha dalgası yükselmişti.
Aşağılamadan ötürü Kung Lao’nun şakaklarında damarlar fırlamıştı. Öyle çok sinirlenmişti ki kendisini daha fazla tutamamış ve tüm gücü ile vücuduna ne olduğunu bile önemsemeden telleri koparmak için zorlamaya başlamıştı. Teller oldukça sağlamdı, Kung Lao üç sefer tüm gücü ile denemiş ancak sadece ufak bir yamulma meydana gelmişti. Kung Lao vücudunun daha az rahatsız olduğunu fark ettiği için daha fazla güç uygulamaya başlamış ve bunu sonsuza dek yapabileceğini zihninden kendisine tekrar etmişti.

Bu esnada ise etraftaki insanlar Kung Lao’nun yapmış olduğu hareketleri kahkahalar ile gülüyor ve hıçkırıyorlardı. Kung Lao kendisine söylenen her küfür, aşağılayıcı laf ve cinsel kelimeleri yutuyor ve zihnini tek bir noktaya yönlendiriyordu.

Dikenli tel ile Kung Lao’nun arasında gerçekleşen müsabaka en sonunda bir irade savaşına dönüşmüş ve Kung Lao kaybedeceğine ölmesinin daha iyi olacağına kanaat getirmişti. Demirler her kaynak gücüyle birlikte daha da yamulmuştu. Bunu aralıksız iki yemek süresi kadar devam ettiren Kung Lao en sonunda tellerden bir tanesinin gücüne daha fazla dayanamayıp koptuğunu hissettiğinde sırıtmış ve diğer tellere de aynı kuvveti uygulamaya devam etmişti. Tek bir noktasından kopan teller tıpkı yüzlerce çubuğun kırılamayıp içinden birkaç parçasını çektiğinde kolayca kırılması gibi hızlıca kırılmış Kung Lao en sonunda ellerini kullanabilecek konuma geldiğinde ise diğerleri kolayca üstünden çıkarmıştı.

Üstünden çıkardığı esnada atmosfer iyice gerilmiş ve ‘’Ne bekliyorsunuz yakalayın şu orospu çocuğunu!! İzin vermeyin kaçmasına!!’’ diye bir ses duyulmuştu. Bunun ardından ise hepsi ayaklanmış ve Kung Lao’nun üstüne doğru ilerlemişlerdi. Kung Lao bütün telleri çıkartıp, gözlerindeki bez parçasını da kopartırcasına çıkardığında kendisine doğru gelen yirmiye yakın adamın geldiğini görmüştü. Kung Lao daha kendisini bile doğrultamadan üstüne doğru atlayan adam ile birlikte geriye doğru düşmüş ardından ise adam ile birlikte iki tur yuvarlanmıştı.

İnsanlar çocuğun üstüne atlayan arkadaşlarını gördüklerinde bir pitonun fareyi sarıp öldürmeyi beklemesini zevk ile izlemiş ve tezahürat etmeye başlamışlardı. Kung Lao üstüne doğru çullanan adamın sarı dişlerini göstererek sırıtmış ve ‘’Elimdesin artık çocuk!! Bakalım nasıl kaçacaksın telleri koparmış olabilirsin ancak, bir insan hele ki ben bunu yapmana asla izin vermeyeceğim!’’

Kung Lao adamın ağzından burnuna doğru kıvrılarak ilerleyen bol baharatlı ve soğanlı ağız kokusunu bidesi bulanarak ciğerlerine çekmiş ardından ise sadece kafasını sallayarak cevap vermişti. Adam bu cevap ile birlikte daha da sırıtmış ve ‘’Gördün mü böyle akıllı olursan seninle oynaşmam daha da kolay olur ve efendimiz anlamaz bile…’’ demiş ve Kung Lao’nun üstünden kalkmış ve karnına, bir tane ayağı ile baskı yapmıştı. Üstündeki kumaşı hızlıca çıkarmış ve kıllı göğsü ile tekrar Kung Lao’nun üstüne doğru eğilmişti.

Kung Lao kendisine doğru gelen adama karşı ne yapacağını bilemiyordu ve en iyi yaptığı şeyi tekrar yapması gerektiğini düşünerek ellerinde yoğunlaştırmış olduğu Qi ile sol elini adamın karnına doğru vurmuştu.

Adam kendisine doğru gelen hafif yumruğa karşı sadece karnını kasmış ve ardından ise gülümseyerek ‘’Tıpkı bir kız evladı gibi  hahaha!!!’’ diye katıla katıla gülmüştü. Gözlerindeki şehvet tüm benliğini sarmıştı ve Kung Lao’ya daha vahşi bir şekilde bakmaya başlamıştı. Gözlerindeki bakış öncesinde avına bakan bir avcı iken, şimdi avı ile ilişkiye girip daha sonra içini yumurtaları ile dolduran bir örümceğe dönüşmüştü.

Kung Lao adamın gülümsemesine izin vermiş ve boşalan sağ elini tekrar havaya kaldırmış ve tüm gücü ile adamın karnına savurmuştu. Yumruk ıslık çalarak adamın karnına doğru gelmiş ve adamın karnının üstünde sadece bir saniye durduktan sonra adi kalitedeki bir kumaşın içinden geçen çomak gibi hızlıca vücudun iç kısımlarına doğru ilerlemişti. Adam daha çığlık bile atamadan ağzına doğru dolan kan ile birlikte kan kusmuştu. Kung Lao kendisine yapılan aşağılamanın altında kalacak kadar alçak bir yapıda değildi ve bunu mislisiyle ödeyecekti. Sağ elini adamın karnından çıkarmış ardından ise tekrar Kaynak Gücü ile doldurarak adamın genital organına doğru vurmuştu. Daha yumruk adamın genital bölgesine değdiği anda bir çeşit şu kabağı gibi anında patlamış ardından ise geriye kalan organ parçaları vücudunun içlerine doğru gömülmüştü.

Adam kısa bir çığlık atmış hemen sonrasında ise gözleri ters dönerek Kung lao’nun hemen yanına yığılmıştı. Bir tezek çuvalı gibi yere yığılan adamın hemen altından kalkan Kung Lao etrafındaki diğer insanlara bakmış ve ‘’Haydi ne duruyorsunuz?! Gelin bakalım!!’’ diye el işareti ile destekleyerek insanları kışkırtmıştı.

Adamlar karşılarında görmüş oldukları kıyımdan sonra geniş bir tükürük yutkunmuş ve içlerinden iyi ki ben değildim diye düşünmüşlerdi. Kung Lao’nun yapmış olduğu son hareketlerden sonra etrafta ölüm sessizliği oluşmuş ve insanlardan tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Kung Lao bu sessizlikten istifade ederek üstünü toparlamış ardından ise dik bir duruş sergilemişti. Bedeni arkasından bir tehlikenin geldiğini hissetmiş ve kısa bir kafa çevirişi ile arkasını kontrol etmişti.

Kung Lao arkasından gelen ince uzun boylu bir bayanın geldiğini fark etmişti. Kadın ağır ve kısa adımlar ile Kung Lao’nun yakınına doğru ilerliyordu. On nefes süresi sonrasında ise Kung Lao kadının kim olduğunu hatırlamıştı. Turnuvaya katılmadan önce kendisinden ilaçlar aldığı kadın karşısında duruyordu. Ellerinde ise tıpkı bir kırbaca benzer ancak uç kısmında metal bir pençe bulunan bir silah bulunuyordu ve iki eline almış olduğu kırbaç bölümünü sıkıca gerdirmişti. Kung Lao bu kadının nasıl bu kadar değiştiğini çok merak ediyordu ancak konuşmaya cesaret edemiyordu. Kadın delen gözleri ile Kung Lao’ya kısa bir süre bakmış ve ardından ise ‘’Görmeyeli biraz büyümüşsün çocuk. Hatırladın mı beni? ‘’ diye sert sesini Kung Lao’nun duyacağı bir şekilde yükselmişti. Kung Lao sesi tanıdığı için hızlıca kafasını sallamış ve ‘’Elbette ki seni tanıyorum senden uygun fiyata ilaçlar almıştım seni nasıl unutabilirim ki teyze?’’ diye yanıtlamıştı.

Kadın gülümsemiş ve ‘’İşine yaradı mı bari? O boktan kalitede ki ilaçlar için iyi para verdin de en azında işine yaradığını duymak isterim…’’ demiş ve sessizliğinin ardından ufak bir tebessüm göstermişti. Kung Lao kadının her hareketi ile vücudunun titrediğini hissediyordu, böylesine bir tehdidi ancak ustası sinirlendiğinde hisseden Kung Lao içinde bir miktar korkunun oluşmasına engel olamamıştı.

Daha fazla dayanamayan Kung Lao tehdide karşı göğüs germek istemiş bacaklarına güç vererek sismik adımları kullanmış ve kadına doğru ilerlemişti. Kadın gözlerini devirmiş ve ‘’Ben ki Seo Yeon senin bu ucuz numaralarına kanacak mı sandın? Bu kraliçe bunlara kanmayı çok uzun zaman öncesinde bıraktı…’’ demiş ve hüzünlü bir ses ile birlikte hemen dibine gelen Kung Lao’ya doğru bir tekme savurmuştu.

Kung Lao gelen tekmenin hızını saptayamamış ve karnına gelmesini engelleyememişti. Tekme değdiği anda Kung Lao’nun ağzına doğru alt organlarından yükselen kanın bakırımsı tadını almış ardından ise daha fazla ağzında tutamayarak ağzından tükürmüştü. Kung Lao hemen ardından ise gözlerinin oluşan acıdan ötürü kapanmasına engel olamamış ve yere tıpkı biraz önceki adam gibi bir tezek çuvalı gibi düşmüştü.

Üç yemek süresi sonra

Kung Lao tekrar gözlerini açtığında yaşanılan bulanıklığın geçmesini beklemiş hemen ardından ise kendisinin sabitlendiğini fark etmişti. Ellerindeki bağlayıcıların kalın ipler olduğunu fark eden Kung Lao derin bir nefes çekmiş ve koparmayı denemişti ancak bunu yapabilecek gücü içinde bulamamıştı. Gözlerini tekrar kapatan Kung Lao yirmi altı nefes süresi gözlerini kapalı tutmuş ardından ise gökyüzüne bakmak için kafasını kaldırmıştı.
Gökyüzüne bakmak için kafasını kaldıran Kung Lao daha gökyüzüne bakamadan çok tanıdık bir surat ile karşılaşmıştı. Kung Drof ayakta kendisine bakıyordu…

***

Bu bölümü direkt olarak arkadaşım, Vural’a adıyorum. Kendisi çok kısa zaman öncesinde parmaklarındaki lifleri koparttırdığı için ameliyat oldu…
Kendisine geçmiş olsun diyor, en yakın zamanda iyileşmesini temenni ediyorum. Ayrıca inşallah tez zamanda askerliği biter :D
Kung Lao’nun kurtarıcısı Kung Drof geldi sanki değil mi?

Bir sonraki bölümü merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin, okuyun ve öğrenin :D

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum