Angoria Bölüm 32

Angoria Bölüm 32: Tek Yapman Gereken...

Mirza Bo yerde bir bok çuvalı gibi uzanan çırağına bakmış ve sonrasında ise '' Beni dikkatle izle çocuk! Eminim bunu da benden çalarsın!!'' diyerek havada bulunan ihtiyara doğru bacaklarından kuvvet aldığı gibi yukarıya zıplamıştı.
Zıplayışı o kadar güçlüydü ki yere düşmekte olan adamı boyu rahatlıklar geçmişti. Düşen adamı ayağı ile tekrar havaya yükseltmiş sonrasında ise vücudunu adamın vücuduna oranlamıştı. Ardından ise vurmuş olduğu ter tekme ile birlikte bir Kaynak Girişi kanalına zarar vermiş ardından ise yere düşmelerine az bir miktar kala yaşlı adamın üstüne geçerek tek eliyle kafasını tutmuş ve beline oturarak dengede kalmıştı.
Yere düştüklerii anda ufak bir toz bulutunun ayaklanmasını sağlayan Mirza Bo tozun dinmesi için bir miktar beklemiş sonrasında ise rakibinin esesine iki parmağınıda koyarak ''Bana bak çocuk boktan gücün ile bunu hemen denersen ölürsün duydun mu beni? Benim seviyeme gelene kadar bu yaptığım hareketlerin birini bile yapmana izin yok! '' diye bağırdıktan sonra ihtiyara dönerek ''Huzur içinde yatın... İleride görüşmek üzere'' demiş ve parmağı ile çizmiş olduğu ufacık bir hareket ile vücudu kafasından ayrılmıştı.
Kung Lao daha tekniği gördüğü anda anlamıştı ancak bunu denememesi gerektiğini bildiği için görünürde hiç bir zaman denemeyecekti. Tekniği oldukça havalı bulan Kung Lao tam ustasına nasıl yapıldığını ve ismini soracaktı ki, Yerdeki halıdan gelen minik çırpınışlar ile birlikte aklında kiler bir toz zerresine dönüşüp ortadan kaybolmuştu. Bir işçi arının, kraliçesinin yanına dönmesi gibi bir hız ile halının yanına koşan Kung Lao hızlıca halıya davranmış ve ''Birazdan seni dışarıya çıkartıcam ama önce halıyı çözmem gerek tamam mı?'' demiş ve sonrasında ise hafif ve nasrin bir şekilde halıyı döndürmeye başlamıştı.
Halıyı her döndürüşü ile içindeki canlı bedenin ısısını bir miktar daha hisseden Kung Lao'nun yüzü her döndürme hareketi ile birlikte daha fazla kızarıyordu. En son döndüüşünde yüzü tamamen domatese dönmüş olan Kung Lao hızlıca kafasını eğmiş ve ''Sana böylesi bir rahatsızlık verdiğim için üzgünüm...!!'' diyerek utancını dile getirmişti. Siyah Tavşan buruk da olsa bir gülümseme göstermiş ve ''Senin bir suçun yok... Hatta sana teşekkürlerimi sunuyorum beni tekrar kurtardın... Sana nasıl teşekkür etsem az kalıyor.'' demiş ve Kung Lao'nun utancının yüz kat daha fazla olmasına neden olmuştu.
Mirza Bo kulaklarından yukarıya doğru bir kamp ateşinin dumanı gibi yükselen duman ile kor gibi yanan Kung Lao'yu gördüğünde ister istemez kıkırdadı. ''Ahh... Şu gençler ve aşkları...'' diye mırıldandı. Sonrasında ise suratı hafif karaltılı bir hal aldı, sadece bir nefes sonrasında ise ortadan kayboldu.
Kung Lao sürekli ayağa kalkmaya çalışan ancak gücü ve kaslarının erimesi sonucu yetersiz kalan gücü ile çırpınmakta olan Siyah Tavşanın durumuna ister istemez suçluluk duyuyordu. Daha fazla dayanamayan Kung Lao ''Ben... Ben....'' diyerek sayıklamış tam o sırada ise ''Rica etsem bana tekrar yardımda bulunabilir misin? '' Demiş ve aklı başından alınan Kung Lao daha fazla söze gereksinim duymadan bir mermi gibi ileriye atılarak kızı kucağına almış ve kulübenin yolunu tutmuştu.
Kucağında yüzü kızarmış bir halde yatağına doğru ilerleyen Siyah Tavşanın bu kızarıklığına Kung Lao bir anlam veremiyordu. Elinde kurumuş olan kan lekeleri yüzünden Siyah Tavşanın elbisesini kirlettiğine küfürler eden Kung Lao yürürken ''Elbiseni elimdeki kir ile kirlettiğim için özür dilerim.'' demiş ve kısa bir baş selamı vermişti.
Güçsüz kolunu ağır ağır havaya kaldıran Siyah Tavşan elini Kung Lao'nun yanağına koymuş ve içten bir gülümseme göstererek ''Beni kurtaran kişinin elbisemi kirletti diye üzülmesi ne kadar anlamsız, eğer sen kurtarmamış olsaydın bu elbisenin ne önemi kalırdı ki?'' diyerek Kung Lao'nun ölümcül kızarıklığa ulaşmasını sağlamıştı.
Kung Lao o kadar çok utanmıştı ki Siyah Tavşanın odasına girdiği anda yatağına uzandırmış ve tek bir kelime bile etmeden dışarıya doğru koşarcasına çoıkmıştı. Siyah Tavşan bu durum karşısında istemsiz kıkırdamış ve '' Hep böyle utangaçsın... '' dedikten sonra Mirza Bo'yu beklemeye koyulmuştu.
Kung Lao utancından ötürü apar topar dışarıya çıkmış ve her zaman oturmuş olduğu taşa bağdaş kurarak oturmuş ve sonrasında ise derin nefes tekniği ile birlikte meditasyon yapmaya koyulmuştu. Vücudunun içine iri damlalar halinde doğal Qi'nin girmesine izin veren Kung Lao her iri damlayla birlikte vücudunun utançtan sıyrıldığını ve sakinleştiğini hissetmişti. Etrafındaki olayların bile farkındalığından kurtulmaya başlayan Kung Lao her derin nefesi ile birlikte cennete yükseliyor gibi hissetmiş ve içinin karıncalaşarak rahatlamasına izin vermişti.
Zamanın bile farkındalığından kurtulan Kung Lao her nefesi ile birlikte güçlendiğini hissetmişti. Eskisi gibi olmadığını ve bu hayatında istediklerini yapabileceğini, güçlenerek istediği kadını bile kolaylıkla elde edebileceğini hissetmişti. Her gün koşarken etrafında olan kızların bile sırf onu gücünden ötürü sevdiğini ve her gün terli vücudunu onlara gösterdiği için cazibelerine kapıldığını çok iyi bilen Kung Lao ''Onlara ihtiyacım yok...'' diye düşünmüştü.
İçine düşen her damla Qi ile birlikte Phialamının ufak ufak şişmeye başlamasını fark edemeyen Kung Lao hiç ara vermeden bu dünyayı, istediklerini düşünmüştü. Elde edememesi için hiç bir neden göremeyen Kung Lao kısa bir müddet hayallerini düşündükten sonra onlarında varlıklarını unutmaya başlamış ve en sonunda tamamen temiz bir bilince sahip olmuştu. İşte tam bu sırada ise içine giren Qi sanki bu anı bekliyormuş gibi bir şelaleye benzer bir şekilde akmaya başlamıştı.
Phialamı o kadar çok Qi'yi absorbe ediyordu ki kısacık sürede tamamen dolmuştu. En sonunda tamamen dolan Phialamı ufak çatlaklar göstermeye başlamıştı. Kung Lao bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Ciğerlerine daha fazla hava depolayan Kung Lao heyecanından kolayca kurtulmuş ve beklemeye devam etmişti.
''Bang!!''
İlk darbe ile birlikte Phialamdaki çatlaklardan Qi dışarıya doğru hafif hafif akmaya başlamış ve bu sırada ise dışarıdan Qi çekmeye devam etmişti. Saf Qi kaynak damarlarından Phialamına doğru hızlı hızlı ilerlemeye devam etmiş ve çatlağı giderek büyütmüştü.
''Bang!!''
İkinci çatlak ile birlikte daha fazla Qi'nin dışarıya çıktığını gören Kung Lao hiç bir duygu göstermemiş ve Qi çekmeye devam etmişti. Bu sırada ise çatlağın içinden çıkan Qi'nin dışarıya çıkışı durmuş ve yavaş yavaş çatlaklar ile dolu Phialamının üstünü bir örtü gibi kapatmaya başlamıştı.
Örtü gibi tam olarak saldığında ise vücudunda bir elektrik dalgası hissetmiş olan Kung Lao çok iyi biliyordu ki Başlangıç Kaynak Aleminin altıncı seviyesine geçmişti. Ancak bir şeyi fark eden Kung Lao meditasyondan çıkmaya istekli bile olmamıştı.
İçine akan Qi o kadar fazlaydı ki bir şelaleden ziyade bir gölünü andırıyordu. O kadar yoğundu ki içine aktığı anda yeni Phialamının neredeyse çeyreğini doldurmuştu. Kısacık bir sürede ise tamamını dolduran Qi ile birlikte Kung Lao vücudunda tekrar bir titreme hissetmişti.
Ancak İçine doğru akan Qi halen aynı seviyedeydi ve tek bir azalma belirtisi bile göstermemişti. Tekrar bir titreme hisseden Kung Lao sekizinci seviyeye geçtiğini çok ama çok iyi biliyordu. Bu durumun nasıl ne kadar daha süreceğini bilmeyen Kung Lao sabır ile bekleyişine devam etmişti.
Dokuzuncu seviye Başlangıç Kaynak Alemi...
Onuncu seviye Başlangıç Kaynak Alemi...
Ard arda gelen bu kadar Qi ile başının ağrıdığını hisseden Kung Lao içine akan Qi'nin tekrar damlalar heline döndüğünü hissetmişti ve bu hal onun için meditasyondan çıkması için son derece yeterli olmuştu.
Bacaklarını lotus pozisyonundan dışarıya çıkaran Kung Lao gözlerini açtığında yeni doğmaya çalışan Güneşin gezegene gönderdiği ilk ışıklarla birlikte istemsiz olarak gözlerini kısmıştı. Gözleri yavaş yavaş güneşe alıştığında Kung Lao tekrar gözlerini açmış ve doğanın büyüleyici güzelliğine tekrar şahit olmuştu.
''Sonunda uyandın demek bok parçası!! Bende öldün sanmıştım son zamanlarda!!'' diyerek yanında biten Mirza Bo öğrencisinin kapasına bir tokat patlatmış ve tokatın etkisi ile birlikte Kung Lao dengesini bulamadığı için oturduğu taştan düşmüştü. Düşmesini fırsat bilen Mirza Bo ''Vay anasını bulduğun yerde baya iyimiş haaa!!'' diyerek kurulmuş sonrasında ise öğrencisinde ki değişikliği fark etmişti. ''Sen... !!!''
Kung Lao ustasının bu durumuna karşısın kendisini bir anda mahcup hissetmiş ve ''Usta yanlış bir şey yaptıysam sizden özür diliyorum.'' diyerek kafasını eğmişti. Mirza Bo kendisini görmediği için gülümsemiş ve kafasını iyi yana sallamıştı. ''Hayır yapmadın kafanı kaldır!'' diye talimatta bulunduktan sonra ''Bütün bir ay boyunca sadece bu kayanın üstünde lotus pozisyonunda oturdun hiç bir faaliyete cevap vermedin ve nasıl oluyorda! Şuan Onuncu Seviye Başlangıç Kaynak Aleminde olabiliyorsun onu merak ediyorum!!'' diye konuşan Mirza Bo'nun karşısında Mahcup düşen Kung Lao ''Usta inanın bunu size söylemek isterdim ancak... Çok büyük birisi ile anlaşma yaptığım için bırakın sizi kendi öz evladım bile olmuş olsa söyleyemem... Ancak endişelenmeyin kendimi zorlayacak veyahut ileride bana zarar verebilecek hiçbir şey ile uğraşmadım.'' demiş sonrasında ise ustasının bir ay dediğini hatırlayarak ''Haaa!!! Bir ay mı???'' gebermiş olmam gerekiyordu lan!!!'' diye bağırmıştı.
Kung Lao'nun bu hareketine istemsizce kahkaha atan Mirza Bo daha sonrasında ise Kung Lao'nun vücuduna bir göz geçirmiş ve ''Kılcını al ve temizle, sonrasında ise sırtına bağla ve önümüzdeki bir ay boyunca asla çıkarma!! O kadar çok seviye atladıktan sonra içindeki Qi çok istikrarsız bir hale gelmiş olmalı ilk önceliğin onu dengede tutmak ve saflaştırmak!!'' ayrıca şuandan itibaren üç ay sonrasına kadar canına okuyacağımı bildirmek isterim.'' demiş ve gülerek ''Evlat sonunda kurtarmak istediğini kurtarabileceksin... Ama bunun için çok sıkı çalışmalısın....'' demişti.
Kung Lao ne olduğunu anlayamadığı için ''Nasıl kurtaracağım usta? Söyler misin sakın bana bir klanı doktor kılığına girerek dolandırmam gerekmeyecek değil mi?'' demişti.
Elindeki sopa ile hızlıca kafasına vuran Mirza Bo ''Aptal olma sen kimsin ki de bütün bir klanı doktor olarak soyasın? Ölümüne susamadıysan bir daha bunları düşünme bile!! Kurtarmak için yapman gereken tek şey bir turnuvaya katılmak ve o turnuvada elinden gelenin en iyisini yapmak!'' demişti.
Kung Lao turnuva olduğunda yüreğinin fırladığını hissetmişti. Kabaca hesap yapmış ve daha vaktinin gelmediğini anlamıştı. 'O zaman başka bir turnuva' diye düşünmüş ve ''Usta bu turnuva nasıl bir turnuva söyleyebilir misini?'' diyerek sormuştu.
''Ah o kadar büyütülecek bir turnuva değil çocuk... Sadece buraya gelen gezgin tüccarların düzenlediği ve içinde on iki kasabanın bulunduğu küçük bir turnuva ayrıca turnuvaya insan çok fazla katılmıyor ve sırf daha fazla katılım olsun diye istediğimiz ilacı bedavaya dağıtıyorlar!'' demişti. Bu duyduklarından sonra Kung Lao'nun yeni hedefi belli olmuştu...

Posted by
Facebook Twitter Google+

Comment Now

0 yorum